DEM Parti İstanbul Milletvekili Kezban KONUKÇU ,Mali Müşavirlerin sorunlarına ilişkin TBMM Başkanlığına soru önergesi sundu.
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA
Aşağıdaki sorularımın Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek tarafından Anayasa'nın 98'inci ve İçtüzük 'ün 96'ıncı ve 99'uncu maddeleri gereğince yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim.
Kezban KONUKÇU
İstanbul Milletvekili
Türkiye'de 3568 Sayılı Kanun kapsamında faaliyet gösteren 135.581 Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler ile Yeminli Mali Müşavirler ekonomik sistemin işleyişi, vergi sisteminin denetimi, kayıt dışılığın önlenmesi ve kamu maliyesinin düzenli işleyişinde kritik bir rol üstlenmektedir. Ancak bu meslek grubu, son yıllarda yürürlüğe konan mevzuatlar, idari uygulamalar ve dijital sistemlerle birlikte büyük bir yük altına sokulmuş; adeta denetim ve ihbar mekanizmasının bir unsuru gibi konumlandırılmıştır. Özellikle, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in ''Mali müşavirler de ne yapıyor ki, tek tuşla bütün işlerini hallediyor'' tarzı küçümseyici yaklaşımı da uygulanan ekonomi politikalarının sonuçlarının mali müşavirlere bir bedel olarak ödetilmeye çalışıldığı algısı oluşturmuştur.
Özellikle mevzuat gereği mali müşavirlerin "yükümlü" sıfatı ile MASAK'a bilgi ve bildirim yapma yükümlülüğü, müşteriyi tanıma, işlemleri izleme, şüpheli faaliyetleri bildirme gibi sorumlulukları da beraberinde getirmektedir. 5549 sayılı Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanun uyarınca "yükümlü" sıfatıyla şüpheli işlem bildiriminde bulunma zorunluluğu getirilen mali müşavirler, mükelleflerinin işlemleri nedeniyle adeta sorumluluk üstlenmek zorunda bırakılmakta; bu yükümlülüğü yerine getirmedikleri takdirde ise mesleki ihmal, disiplin süreçleri, meslekten men, milyonlarca lira idari para cezalarıyla, hatta bazı durumlarda ceza yargılamasıyla karşı karşıya bırakılmaktadırlar.
MASAK yükümlülükleri, mali müşavirlerin 3568 sayılı Kanun'un 43. maddesiyle güvence altına alınan sır saklama yükümlülüğü ile çelişmektedir. Bu durum Anayasa'nın hukuki güvenlik ve belirlilik ilkelerine aykırılık teşkil etmektedir. KURGAN (Kuruluş Gözetimli Risk Analiz Sistemi) gibi yapay zekâ temelli sistemlerin henüz olgunlaşmamış haliyle kullanılması, yanlış veya hatalı sinyaller üretirken bu hataların sorumluluğu da meslek mensuplarına yüklenmektedir. Şüpheli işlemlerin sübjektif ve belirsiz kriterlere göre değerlendirilmesi, hukuki öngörülebilirlik ilkesini zedelemekte, izaha davet süreçlerinde mali müşavirlerin bilgi sahibi olmaması durumunda bile sorumlu tutulması hali ise Anayasa'nın adil yargılanma ve savunma hakkı ilkeleriyle de bağdaşmamaktadır.
Giderek bir "ajanlık" pratiğine dönüşen söz konusu uygulamalar, mali müşavirleri adeta bir denetim memuru gibi konumlandırıp idarenin kendi memuruna yaptıramadığı işlemleri mali müşavirlere bir angarya olarak dayatmakta, risk analizi sistemlerindeki teknik hatalar, yapay zekâ temelli uygulamaların yanlış sinyalleri, savunma hakkının yeterince tanınmadığı süreçler mesleğin doğasına, tarafsızlık ve güven ilkelerine zarar vermekte; meslek mensuplarının panik atak, anksiyete bozukluğu, obsesif kompulsif, hiper tansiyon, diyabet ve kalp hastalıkları vb. gibi sağlık problemleriyle karşı karşıya kalmalarına ve hukuki ve ekonomik baskı altına girmelerine neden olmaktadır.
Tüm bu olumsuzluklarla karşı karşıya bırakılan mali müşavirlerin talepleri; başta Hazine ve Maliye Bakanlığı olmak üzere, ilgili tüm kurumların;
Gelinen noktada, mali müşavirlerin asli görevlerinden sapmalarına neden olan bu tür düzenlemeler, mesleğin itibarını zedelerken kamu nezdinde güven kaybına yol açmakta ve uzun vadede mesleğin sürdürülebilirliğini tehdit etmektedir.
Bu bağlamda;
ARTUKLU HABER AJANSI-ANKARA