2017?de Hollanda Sosyal İşler Bakanı ve Başbakan Yardımcısı olan Lodewijk Asscher, Diyanet Vakfı?nı vesayet altına almıştı.
Malumunuz, Hollanda’da faaliyet gösteren Diyanet Vakfı, siyasetçiler ve medya tarafından topa tutulmuştu. Gerekçe de, bu vakıfın başkanı ve cami derneklerine bağlı imamların, ‘Ankara’ya casusluk yapıyorlar’ iddiasıydı.
Vakıf’ın o zamanki Başkanı Yusuf Acar ‘Casus başı’ olarak damgalanmış ve Hollanda’da ‘İstenmeyen diplomat’ olarak sınırdışı edilmesi gündeme gelmişti.
İki ülke arasındaki ilişkilerin daha da kötüye gitmemesi için iki ülkenin Dışişleri Bakanları aralarında konuşmuş ve Hollanda sınırdışı etmeden, Türkiye’nin bu diplomatı geri çağırması en iyi çözüm olarak bulunmuştu.
Lahey Din İşleri Müşaviri ve Diyanet Vakfı Başkanı Yusuf Acar
Ne var ki, Diyanet Vakfı Başkanı’nın Ankara’ya gitmesiyle konu kapanmamıştı.
Başta ana muhalefetin lideri Sybrand Buma olmak üzere pek çok politikacı, sadece Diyanet Vakfı’nın değil, diğer Türk vakıf ve derneklerinin de takibe alınmasını isteyerek, bu konuda daha önceden ipi çeken Sosyal İşler Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Lodewijk Asscher’in ekmeğine yağ sürmüşlerdi.
Zira Lodewijk Asscher, Hollanda’daki 5 Türk kuruluşu hakkında bir araştırma yaptırmış ve daha sonra da bu araştırmanın çok olumsuz sonuçlarını ballandıra ballandıra anlatmıştı. Türk toplumundan yükselen tepkiler üzerine, araştırmayı yeniden yaptıracağını belirten Asscher, Türkler için ‘antipatik’ bir adam olmuştu.
Asscher, yapılacak olan genel seçimler arifesinde, Türkler için ‘antipatik’ olma korkusu yaşamıyordu.
Hoş, Türkler’in gönlünü kazanmak için daha önceleri bir camiyi ziyaret eden Asscher, Diyanet Vakfı yöneticileri ile biraraya gelerek ‘sempati’ kazanmaya çalıştı ama, yapılan son görüşmeden sonra yaptığı açıklamada, hiç de hoş olmayan sözlerini tekrarlamıştı.
Sosyal Demokrat geçinen İşçi Partililer’in, Türkiye ve Türkler aleyhine yedikleri ilk nane değildi bu. Yakın bir zamana kadar, sağ görüşlü Türkler’in bile oylarını alan İşçi Partisi, geçmişte de Türkiye ve Türkler aleyhine pek çok eyleme imza atmıştı.
Şimdi, Asscher’in 19 Ocak 2017 günü yapmış olduğu açıklamayı okuyalım:
*Bugün öğleden sonra, Diyanet’in bir dalı olan Hollanda İslam Vakfı
yöneticileri ile Bakanlık’ta bir görüşme yaptım.
*Görüşmenin nedeni, geçen yılın sonunda başgösteren, Diyanet Vakfı Başkanı
Yusuf Acar’ın, hem Türk devletinin bir diplomatı ve hem de Diyanet’te dini
lider olarak üstlendiği çifte rolüydü. Böylesi bir çifte rol, siyaset ile dinin
karışımı nedeniyle ülkemizde nahoş gelişmelere neden olabilirdi.
*Hollanda Diyanet Vakfı’nın yöneticilerine, Hollanda’da din ile siyasetin ayrı
tutulduğunu ve dışarıdan politikamıza karışılmasına musaade etmeyeceğimizi
bir kez daha hatırlattım.
*Hollanda’da yaşayan herkesten ve yabancı din liderlerinden, ülkemizin hürriyet
esaslarına ve anayasasına saygılı olmalarını istedim.
*Hollanda Diyanet Vakfı’nın gelecekteki yapısal konumunu ve yönetim şeklini
de ele aldık.
*Hollanda Diyanet Vakfı yöneticilerinin oluşturacağı yeni bir komisyon, yeni
bir organizasyon yapılanması çalışması yapacak ve din ile siyasetin birbirine
karışmasını önleyecek.
*Bu demek oluyor ki, Diyanet’in gelecekteki başkanı, sadece bir dini lider olarak
rol alacaktır.
*Hollanda Diyanet Vakfı ile, finansman konusunu, imamların durumunu bana
kısa zamanda yazılı olarak beyan etmeleri konusunda da anlaştık.
*Hollanda Diyanet Vakfı ile, benim Bakanlığım işbirliği yaparak, Türkiye’den
gelecek olan imamların, Hollanda’daki yaşama ayak uydurabilmeleri için
yapılacak ön hazırlıklar konusunda da anlaşmaya vardık.
(Asscher’in açıklamasının Hollandaca metnini orijinal haliyle yazımın sonuna ekliyorum.)
‘EEEEY HOLLANDA’NIN İNTİKAMI
Asscher’in yapmış olduğu bu açıklamadan sonra, Hollanda’daki Türk Sivil Toplum Kuruluşları’nın çoğu, ‘Diyanet vakfı vesayet altına alındı’ kanısına vardılar.
Kimileri resmi açıklama yaptılar, kimileri de sosyal medyada ironik serzenişte bulundular.
İşte o ironik serzenişlerden bir örnek:
”Salon ağzına kadar dolmuştu. Heyecanlı bir grup toplanmıştı.Türkiye’den gelen milletvekilleri ve erkan yerini almıştı. O’nun sırası gelene kadar konuşmalar yapılmıştı. Ama salondakiler O’nu bekliyordu. Siyasetin ağır abisini…
O abi, kendisinden önce konuşanlardan daha fazla bağırmalı, daha gür konuşmalıydı…
Konuşmak için kürsüye çıktı. Sesinin tonu gürleşmeye başladı. Gürleştikçe salondakiler de coştu. Alkışlar, ‘bravo’ sesleri salonu inletiylordu.
Artık salonun hakimiyetini eline almıştı. Dayanamadı, önce kravatını çıkardı ve attı. Ardından ceketi çıkardı.
Salondakiler de coşmuş, abilerinin coşkusunu alkışlıyorlardı.
‘EEEEY HOLLANDA, EEEEY AVRUPA !’ diyerek racon kesmeye başladı. ‘Biz varken kimse bizden habersiz birsey yapamaz’ dedi.
O, ‘Eeeey Hollanda’ dedikçe salondakiler daha çok coşuyordu ve ıslıklar çalınıyordu.
Savas kazanmış komutan edasıyla programdan ayrıldı.
Daha sonra da racon kestiği ülkenin topraklarından…..
Tabii ki, ‘EEEEY HOLLANDA !’ diye racon kesilen ülkenin sahipleri, bu raconu not ettiler.
Hollanda da Batılı bir ülkeydi. Elbette sırasını bekleyecek ve
‘EEEY HOLLANDA’nın intikamını alacaktı.
Gecikmediler de…
Hemen araştırmalar, soruşturmalar yapıldı ve Lahey Din İşleri Müşavirimiz ile Hollanda Diyanet Vakfı’nın ipi çekildi.
Diyanet Vakfı Başkanı Yusuf Acar geri çağrıldı. Kim bilir nasıl bir anlaşma yapılmıştı.
Sonunda Başbakan Yardımcısı Asscher bizi hizaya çekmişti. Yapılması gerekenleri notlar halinde önümüze koymuştu. Asscher, ‘Bundan sonra Diyanet ve diğer Vakıflar, artık bizim kontrolümüzde’ demiş oldu.
Şimdi gözler, kravatını ve ceketini çıkararak ‘EEEY HOLLANDA’ diye bağırıp racon kesenleri arıyor.
Son olanlardan sonra sesleri çıkmadı.
Biz de haklı olarak, ‘Neredesin gözlerim arar seni’ şarkısını söylemeye başladık.
(Sözünü ettiğim politikacı, Başkan Recep Tayyip Erdoğan değildir. Siz artık kim olduğunu tahmin edin)
ARTUKLU HABER AJANSI-HOLLANDA
HABER;İLHAN KARAÇAY
9031,82%-2,18
34,48% 0,06
36,46% 0,34
2948,17% 0,45
4929,17% 0,00