AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu, partisinin TBMM Grup Toplantısı`nda yaptığı konuşmada, "Bizim bir Meclis Başkanı adayımız var, son turun son saniyesine kadar sadece onu destekleyeceğiz. Erdemli davranış herhangi dava arkadaşını pazarlı
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, "Bizim bir Meclis Başkanı adayımız var, son turun son saniyesine kadar sadece onu destekleyeceğiz. Erdemli davranış herhangi dava arkadaşını pazarlık meselesi yapmayı ahlaksızlık olarak görür. Biz Sayın İsmet Yılmaz'ı herhangi bir aşamada pazarlık yapmak için aday göstermedik" dedi.
Başbakan Davutoğlu, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda, seçim dönemindeki çalışmalarından dolayı milletvekillerine ve AK Parti teşkilatına teşekkür etti. Davutoğlu, milletvekillerinin mübarek ramazan ayınını ve seçime yüksek katılım gösteren milleti de kutladığını belirtti.
AK Parti'yi muhasebe hareketi olarak nitelendiren Davutoğlu, AK Parti'nin tarihi, mekanı ve kendini muhasebe ettiğini, sonrasında yola koyulduğunu, muhasebelerden ve sınamalardan geçerek bu günlere geldiklerini anlattı.
Başbakan Davutoğlu, AK Parti hareketinin görünüşte 14 yıllık siyasi hareketinin, kökü asırlara giden büyük bir yürüyüşün temsilcisi olduğunu belirterek, şöyle konuştu:
"Biz o kökü asırlara giden değerleri hiç unutmadık. Attığımız her adımda hep onu düşündük. Geleceğe doğru yürürken hiç tereddüt etmeden, oradan aldığımız enerjiyle yürüdük. 20 Mayıs 2001'de Abant'ta yapılan bir toplantıda AK Parti'nin kurucu genel başkanı ve o günkü yeni başlayan hareketin lideri Sayın Recep Tayyip Erdoğan, bu hareketi bir 'Erdemliler Hareketi' olarak adlandırmıştı. 'Erdemliler Hareketi' tanımlamasını ilk defa o zaman siyasi tarihimize kazandırmıştı. 20 Mayıs 2001, ülke karamsarlık içinde, ekonomik kriz derinleşmiş, halk yarın ne yapacağının kaygısı içinde. Özgürlük alanları daralmış, her türlü baskının, antidemokratik uygulamanın yaşandığı bir ülkede bir grup gönüllü, bir grup cengaver ama barış cengaveri yola çıktılar ve adına 'Erdemliler Hareketi' dediler. Erdem, kadim medeniyetimizin en önemli kavramlarından biridir. O günden bugüne her kritik süreçte, atılacak her adımda biz hep erdemli davranışın ne olması gerektiğini, nasıl davranmak gerektiğini düşünerek yola koyulduk. O günden bugüne AK Parti'den hiçbir zaman erdemi, hikmeti, adaleti ve dürüstlüğü ihlal eden bir davranışa kimse şahit olmadı. Hep milletimizle konuştuk, milletimizle yürüdük, hep adalet davasının sözcüsü olduk."
Milletvekillerini bir muhasebe için AK Parti'nin kuruluşunun ardından, yapılan ilk grup toplantısının atmosferine götürmek istediğini ifade eden Davutoğlu, şöyle devam etti:
"21. dönemin milletvekilleri, AK Parti'nin kurucu milletvekilleri, 17 Ağustos 2001'de TBMM çatısı altında bir araya geldiklerinde genel başkanımız, kurucu genel başkanımız onlara hitap ederken şunu söyledi: 'Artık sizler burada milletin temsilcileri olarak parmak kaldırma makinesi değilsiniz, milletin özgür temsilcilerisiniz'. İşte siyasetin 'Erdem Hareketi'nin geldiği nokta oydu. Ben yine, o gün kurucu genel başkanımızın kullandığı ifadeyi aynen kullanarak söylüyorum, hiçbir milletvekilimiz parmak kaldırma makinesi değildir ve olmayacaktır. Her bir milletvekilimiz hem bulunduğu ili temsil eder hem 78 milyonu temsil eder ve hem 78 milyonun her bir ferdini temsil eder. Biz milletvekilimize baktığımızda sadece 550 milletvekillinden birini görmeyiz, her bir milletvekilimiz de milletin ta kendisini, milletin irfanını, hikmetini, erdemini görürüz. Onun için bugün burada bir araya gelen 258 milletvekilimizin her biri yürürken, bu salonlarda, Genel Kurul salonunda, Meclis çatısı altında, sokaklarda yürürken bilsinler ki kendileriyle birlikte 78 milyon yürüyor. Temsil ettikleri davanın gereğini yaparken her birimiz düşüneceğiz ki bir gün o görevi ifa ederken yaptığımız her şey, hem ilahi anlamda manevi şekilde sicile kaydediliyor hem de tarihin siciline kaydediliyor. AK Parti'nin sicili hep temiz olmuştur, hep temiz olacaktır."
Davutoğlu, 2001 yılında siyasetin ve Meclis'in itibar kaybettiğine, siyasetçilere yönelik unvanların negatif olduğuna dikkati çekerek, "AK Parti'nin ilk grubunun ve ilk meselesinin siyasete itibar kazandırmaktır'' dedi.
Partisinin 21. dönemde grubunu oluşturan "öncü insanları", milletvekillerini selamlayan, hayatını kaybedenlere rahmet dileyen Başbakan Davutoğlu, "Onlar siyasete itibar kazandırma davasında çok büyük bir mesafe katettiler. Bu sebepledir ki sadece Türk tarihinde, Türk demokrasi tarihinde değil, dünya demokrasi tarihinde de nadir görünen bir olay gerçekleşti ve bir siyasi hareket kurulmasının üzerinden bir yılı kısa bir süre geçtikten sonra iktidar görevini üzerine aldı" diye konuştu.
Davutoğlu, 3 Kasım 2002 seçimlerini Türkiye'nin "dönüm noktası" olarak nitelendirerek, şunları kaydetti:
"10 Kasım'da bu kürsüden yine kurucu genel başkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, o günkü ilk iktidar kadrosunu oluşturan AK Parti kadrolarına hitap etti. İşte o gün değişimin başladığı gündü. Ama önümüzde büyük meseleler vardı. Bir kere siyaset normalleşmemişti. Bir parti iktidara gelmiş ama genel başkanı Meclis'te değildi. Önümüzde Irak savaşı, Kıbrıs meselesi, AB üyelik süreçleri olmak üzere çok kritik süreçler vardı. Ama zihninde erdemi, gönlünde millete olan inancını barındıran AK Parti kadroları bütün bu meseleleri birer birer aştı. İç siyasette normalleşmeyi sağlayıp, 'Muhtar bile olamaz' dedikleri genel başkanını bu kürsüye Mart 2003'te başbakan olarak çıkardı. Şiddete başvurmadan hiçbir protesto gösterisi yapmadan, hiçbir gayrimeşru eylem içinde olmadan meşruiyet çizgisi içinde siyaseti normalleştirdik. Dünya, 'Türkiye ne yapacak' diye merak ederken, 'Bu iktidar bu kadar büyük dış politika meseleleriyle uğraşamaz ve kısa zamanda çöker' dedikleri bir dönemde, Irak Savaşı'nı, AB sürecini, Kıbrıs müzakerelerini başarıyla yönettik."
Türkiye'yi hiçbir maceraya sokmadıklarını vurgulayan Başbakan Davutoğlu, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Ülkemizin itibarını onurlu bir dış politika ile ayağa kaldırdık. Kıbrıs meselesinde tabuları yıkarken davamızın haklılığını da herkese gösterdik. AB sürecini, 'Tıkandı, bitti' denilen süreci doğru bir istikamete oturttuk. Bugün AB sürecinde eğer biz istediğimiz yerde değilsek, gönül rahatlıyla 14 yıl sonra söylüyorum, bunun müsebbibi Türkiye değil, stratejik vizyon eksikliği taşıyan Avrupa Birliği'dir. Biz her zaman gereğini yaptık, yapmaya devam edeceğiz. Eğer bugün Kıbrıs meselesi çözülmemişse bunun müsebbibi Türkiye, Kıbrıs Türkleri değil, bunun müsebbibi Kıbrıs Türkleri'nin barış çabalarına cevap vermeyen Rum yönetimi ve onun arkasında duran AB ve uluslararası toplumdur. Eğer bugün Irak'ta hala barış gerçekleşmemiş ve çevreye bütün bu kriz yayılmışsa yine bunun müsebbibi hiçbir zaman Türkiye olmamıştır, biz her zaman başta Irak'ta olmak üzere bütün Ortadoğu'da barış için çaba sarf ettik."
Söz konusu dönemde gerçekleştirdikleri Irak'a Komşu Ülkeler Toplantısı'nın tarihi öneminin aşikar olduğunu aktaran Davutoğlu, AK Parti kadrolarının bir araya gelemeyen ülkeleri buluşturduğunu kaydetti.
Ekonomik krizlerin de yaşandığını hatırlatan Başbakan Davutoğlu, "Ekonomik krizin arkasından AK Parti bereketle ve milletin duasıyla rasyonel ekonomik politikalarla bu krizlerin içinden çıktı" diye konuştu.
22 Temmuz 2007'deki genel seçimin ardından da Türkiye'de bazı problemlerin görüldüğüne vurgu yapan Başbakan Davutoğlu, şöyle dedi:
"8 Ağustos'ta burada 23. dönemin ilk grup toplantısı yapıldığında da etrafımızda sıkıntılar, Türkiye içinde vesayet çabalarına karşı direnme vardı. Bu kürsüden o zaman Sayın Başbakanımız, daha sonra cumhurbaşkanı adayı olacak olan Sayın Abdullah Gül'ü bu kürsüden aday olarak ilan ettiğinde, ilk kez gerçek anlamda bu kürsüden çıkacak bir cumhurbaşkanının işareti görüldüğünde e-muhtıra vererek onu engellemeye çalıştılar. 22 Temmuz'a o ortamda gittik. Birileri şunu söyledi: 'Milletten emanet alınarak Meclis'e gelinir ama o emanet yerine getirilirken başkaları cumhurbaşkanına karar verir, Meclis karar veremez'. Onun karşısında dimdik duran 22'nci ve 23'üncü dönem milletvekillerimizi, grubumuzu bir kez daha tebrik ediyorum. Eğer biz bugün burada oturuyorsak, demokrasi sınavından geçip onurla görevimizi yapıyorsak milletvekilleri olarak o gün, 27 Nisan muhtırasına karşı dimdik duran AK Parti grubunun emaneti ve onun gösterdiği dirayetle buradayız. Yine olağanüstü bir hava vardı ülkede. 22 Temmuz'da seçimler yapılmış, büyük bir oranla AK Parti iktidara gelmiş ama hala bazı çevreler 'AK Parti grubunun aday gösterdiği kişinin cumhurbaşkanı olamayacağı' iddiasındaydılar. Hamdolsun, 27 Nisan muhtırasına sebebiyet veren bütün o vesayet odakları bir kalemde silindi ve Sayın Başbakanımızın, AK Parti grubunun aday gösterdiği Sayın Abdullah Gül, AK Parti'den çıkan ilk cumhurbaşkanı olarak Çankaya Köşkü'ne çıktı."
Davutoğlu, 2002'de Recep Tayyip Erdoğan'ı yasaklı kılan zihniyetin 2007'de de cumhurbaşkanı makamını kendilerine yasaklamaya çalıştığını belirterek, "Bizler yasakları, prangaları kıra kıra geldik. Bundan sonra da hiçbir yasağa, vesayete, prangaya izin vermeyeceğiz" dedi.
Söz konusu dönemde referandumla devrim gibi bir adım atılarak, cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesinin teminat altına alındığını anımsatan Davutoğlu o dönemlerde de dünyanın "kaynadığını", Lübnan Savaşı'nın olduğunu, Filistin'de çatışmaların tırmandığını ve dünyanın küresel bir krize doğru gittiğini belirtti.
Davutoğlu, "Ama Türkiye bütün bu dalgalı sularda emin bir şekilde yoluna devam ediyordu. Çünkü kaptan köşkünde AK Parti kadroları, AK Parti liderliği vardı" dedi.
Başbakan Ahmet Davutoğlu, o dönemde de "Erdemli davranış nedir" diye sorduklarını, bunu millete gitmekte ve milletle birlikte anayasa değişikliklerini gerçekleştirmekte bulduklarını anlattı.
Erdemi hep millette, kadim değerlerde, evrensel insan hakları temelindeki değerlerde aradıklarını belirten Davutoğlu, "Hiçbir zaman bundan feragat etmedik, vazgeçmedik ve gereğini yapmak konusunda da hiçbir tereddüt göstermedik" diye konuştu.
Davutoğlu, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, koalisyonla ilgili partilerin aldığı tutumlara bakmak gerektiğini belirterek, bunu eleştirmek için değil milleti şahit kılmak ve partileri iç muhasebeye davet etmek için söylediğini kaydetti.
CHP'nin günlerdir başka partilerin ne yapması gerektiğini incelemekle meşgul olduğunu, kendilerinin yüzde 25 oy aldığı gerçeğini unutup yüzde 41'in hiçe sayıldığı koalisyonu nasıl oluşturabileceklerini çalıştıklarını anlatan Davutoğlu, yüzde 60 şeklinde bir blok tanımlaması yapıldığını dile getirdi.
Aylardır seçim kampanyası yürütürken "AK Parti kutuplaştırıcı dil kullanıyor" diye suçlayanlara "blok ne demek" diye sormak istediğini belirten Davutoğlu, "Yüzde 60'lık blok demek, karşısında da yüzde 40'lık blok var demek. Kutuplaştırıcı dilin en alası değil mi? Neden seslerini yükseltmezler, çünkü onların meselesi kutuplaşmayla ilgili değil onların meselesi AK Parti ile ilgili, AK Parti'nin idealleri, değerleriyle ilgili" diye konuştu.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun kendince bütün formülleri ortaya koyduğunu ancak bir matematiksel tabloyu gözardı ettiğini belirten Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Yüzde 60 nereden çıkıyor? Matematiksel olarak zaten imkansız. Parlamento dışındaki partilerin oylarını da oraya koyuyor, bizden de yaklaşık yüzde 1 nispetinde bir oyu kendi tarafına alıyor, yüz binlerce oy demek bu. Bütün bunlarla bir blok yapıyor. Gelin şimdi buradan Sayın Kılıçdaroğlu'na, inşallah Sayın Cumhurbaşkanımız görev verdiğinde zaten detaylı konuşacağız ama, şu blok lafını, bu kutuplaştırıcı dili zihninden, gönlünden bir çıkarsın da ondan sonra gelip bizimle konuşsun veya biz geldiğimizde ona göre bizimle konuşsun. Biz ne Hz. Mevlana'nın, ne Yunus Emre'nin, ne Hacı Bektaş-ı Veli'nin dilinde kutuplaşma gördük. Biz koalisyon çalışmasını yürütürken Hz. Mevlana'nın felsefesiyle 'gel' diyerek, yürüyelim birlikte yeni güne, yeni güne yeni sözler söylemek üzere yola çıktık, çıkmaya devam edeceğiz."
MHP'nin daha ilk geceden tam bir öfkeyle, bütün diğer partilere dönük bir dil, arkasından o günden bugüne sürekli retçi tavır sergilediğini dile getiren Davutoğlu, siyasetin ret etme sanatı olmadığını vurguladı. Siyasetin en doğru kabulü, milletin kabulü şekline dönüştürme sanatı olduğuna işaret eden Davutoğlu, "Ret dediğiniz her anda, her an içinde oyunun dışında kalırsınız. Yeni tabloyu okumadığınız her dönemde yaptığınız her hatayla, bir sonraki siyasi tabloda yerinizi daraltırsınız. Biz hiçbir zaman ret demedik, hiçbir zaman da millete rest çekmedik. Koalisyon görüşmeleri öncesinde MHP'ye de bir değerlendirme yaparak, bu retçi tutum yerine muhasebeci bir tutum, karşılıklı olarak konuşabileceğimizi bütün bu kritik ortamda ülke geleceğiyle ilgili yapılması, atılması gereken adımları ele alacak bir tutum benimsemesini tavsiye ediyoruz" dedi.
HDP'nin, bütün seçim kampanyasında dillerinden batıda barış, doğuda şiddet söylemi çıktığını ifade eden Davutoğlu, şöyle konuştu:
"Şimdi işte sınama vaktidir. Eğer Türk siyasetinde Türkiyelileşme idealiyle ülke siyasetinde bir yer edineceklerse önce dönüp her türlü teröre, her türlü şiddete karşı açık bir tavır sergilemek zorundalar. Çözüm Süreci'nin devamını isteyeceksiniz ama şehirlerin kenarlarında, dağlarda silahlı grupların mevcudiyetine onay vereceksiniz. Böylesi bir siyaset artık bu ülkede yürümez. HDP'den beklediğimiz, bizim değil milletin beklediği, barış sözcüklerine kanarak onlara oy verenlerin beklediği, öncelikli tutum PKK terörüne karşı nerede durdukları tutumudur. Teröre karşı nerede duruyorlarsa Türkiye siyasetinde de o kadar yer alacaklar. Milleti bir kez aldatırsınız, iki kez belki aldatabilirsiniz ama daima aldatamazsınız. Ya şiddet ya demokrasi, ya terör ya barış, ikisi bir arada olmaz. Biz bütün bu muhasebelerin içinden erdemli davranışı arayarak geldik ve erdemli davranışı sergilemeye devam edeceğiz."
TBMM Başkanlığı seçimlerine değinen Davutoğlu, adayları Milli Savunma Bakanı ve Sivas Milletvekili İsmet Yılmaz'ı göstererek, "Hepinizin huzurunda takdim ediyorum" dedi.
Milletvekillerinin alkışları arasında sözlerini sürdüren Davutoğlu, "Siyasete girmeden önce de sonra da tanışmaktan, derin dostluk kurmuş olduğumuz büyük onur duyduğumuz bir dava arkadaşımız. Milli Savunma Bakanı olarak da siyasetçi olarak da hiç kimsenin gönlünü kırmamış, hiç kimseye yüksek sesle konuşmamış, her zaman mahviyetin, tevazunun sembolü olmuş bir dava arkadaşımız" ifadelerini kullandı.
Yılmaz'ı aday gösterirken MKYK, MYK ve bütün kurullarda değerlendirmeleri ele alarak sonuca ulaştıklarına işaret eden Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Geçen hafta Perşembe gecesi sizlerle yaptığımız iftardan sonraki tabloyu paylaşmak istiyorum ki erdemli davranış nedir cümle alem görsün. O iftardan sonra sizlerden gelen en büyük onayı almış olan iki arkadaşımızı Konut'a davet ettim; Sayın Nabi Avcı da aramızda, ona da teşekkür ediyorum ve Sayın İsmet Yılmaz... Önce her biriyle ayrı ayrı konuştum. İkisinin de söylediği şey şu oldu: 'Diğer arkadaşım bu mevkiye benden daha fazla layıktır.' Yarabbi dedim bu ne güzel topluluk. Bu toplulukla her yere yürünür, bu toplulukla tarihe, ebediyete yürünür. Ayrıca ismi geçen birçok arkadaşımız oldu. Bu oylamalarda onlara göre daha az destek almış arkadaşlarımız oldu. Gururla söylüyorum ve onlara da teşekkür ederek söylüyorum, tek bir arkadaşımızın bu süreçte bana gelip de kendini göstermek için kulis yapması, konuşması söz konusu olmadı. Hiç kimse bu makama talip olmadı. Ben biliyordum; isimleri geçen ve çok sayıda arkadaşımız da bunu hakediyordu. Bu mevkiyi dolduracak kapasitedeydi. Ama ne bir kulis oldu, ne bir hizipleşme oldu, ne de bana gelip de 'Bu makam bana daha layıktır' diyen herhangi bir arkadaşım oldu. İşte AK Parti grubunun erdemli davranışı budur, erdem buradadır."
TBMM Genel Kurulu'nda öğleden sonra ilk turların yapılacağını hatırlatan Davutoğlu, birkaç istisna hariç olmak üzere Türkiye'de teamülün oluştuğunu, en büyük partiden TBMM Başkanı'nın seçildiğini anlattı. Birtakım söylenti ve spekülasyonlar duyduklarını, "Acaba Meclis Başkanlığı koalisyon partisinin bir parçası mıdır, öyle veya böyle şu aşamada perde arkasında koalisyon görüşmelerine dayalı olarak AK Parti tercihini değiştirir mi" denildiğini söyledi.
Davutoğlu, "Buradan hepinize net bir tutum ve davranış olarak ifade ediyorum ki bizim bir tane Meclis Başkanı adayımız var ve son turun son saniyesine kadar da sadece onu destekleyeceğiz. Erdemli davranış, herhangi bir dava arkadaşını pazarlık meselesi yapmayı ahlaksızlık olarak görür. Eğer biz Sayın İsmet Yılmaz'ı aday göstermişsek herhangi bir aşamada pazarlık yapmak için göstermedik. Sayın İsmet Yılmaz inşallah kazanır. Kazansa da kazanmasa da son ana kadar 258 desteğin arkasında olmasını talep ediyorum" dedi.
Bugünlerde bir senaryonun daha gündeme getirildiğine işaret eden Davutoğlu, çok taktik bir manevrayla üçüncü turda kendilerinden bazılarının başka bir adaya yönelerek, son tura mühendislikle iki adayın kalacağını sağlayacaklarının ifade edildiğini söyledi. "Arkadaşlar, yine erdemli davranış olarak söylüyorum; bizde gizli hesap olmaz. Bizde siyasetin ahlakına aykırı tek bir davranış olmadı, olmayacak. Yok şu matematiksel oyunu oynarsak şu neticeyi alırız, şu taktik, ayak oyunları yaparsak şuraya gideriz dediğimiz anda o seçimi kazansak bile siyasetin ahlakını kaybederiz" diyen Davutoğlu, AK Parti Grubu'ndan milleti rencide edecek hiçbir davranış olmadığını ve olmayacağını, siyasi ahlakı ayakta tutuklarını, bundan sonra da tutmaya devam edeceklerini vurguladı.
Davutoğlu, "Birinci turda da ikinci turda da üçüncü turda da dördüncü turda da bir tek adayımız var. Bütün arkadaşlarımız o adayın arkasında kenetlenecek, birlikte bir davranış ve tutum içinde olacağız. Erdemli davranış budur" dedi.
Meclis Başkanı seçildikten, Başkanlık Divanı oluştuktan sonra Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'dan görevi alıp, görüşmelere başlayacaklarını ifade eden Davutoğlu, şunları kaydetti:
"Burada nasıl Meclis Başkanlığı koalisyon ile irtibatlı değilse Cumhurbaşkanlığı makamı da Cumhurbaşkanımız da koalisyon müzakerelerinin parçası değildir, olmayacaktır. Cumhurbaşkanlığı makamını rencide edecek, Cumhurbaşkanımızı tartışma konusu yapacak hiçbir müzakerenin içinde olmayız. Bunu erdemli davranış, 17 Mayıs 2001'de bu hareketi Erdemliler Hareketi olarak başlatan Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Recep Tayyip Erdoğan'a ve kendimize olan saygımızın gereğidir. Kimse bizi böyle pazarlıklar içinde görmez. Cumhurbaşkanımız ve makamıyla ilgili konular söz konusu olduğunda anayasal çerçeveden bahsedenlerin, Başbakanlık görevlendirmesinin anayasal zaruret olarak Cumhurbaşkanlığı makamı tarafından yapıldığını unutmamaları lazım. Biz onları anayasal çerçeveye davet ediyoruz. Bu çerçevede de Cumhurbaşkanlığı makamına, Sayın Cumhurbaşkanımıza son dönem yapılan gayrı edep dışı yakıştırmaların, davranışların son bulmasını ve artık siyasetin normalleşmesi, belli bir mecrada meşruiyet çizgisinde akması için herkesin Cumhurbaşkanlığı makamına saygıda kusur etmemesini buradan bir kez daha güçlü ifadelerle vurgulamak istiyorum."
Tam bir iyi niyet ve samimiyetle ülke meselelerini çözecek bir hükümet oluşturmak için gayret sarfedeceklerini belirten Davutoğlu, "Ümit ederiz ki muhataplarımızdan karşılıklı saygı içinde olgun bir davranış görürüz, en kısa zamanda da hükümetimizi kurarız. Gerçekten öyle bir konjonktürde yaşıyoruz ki Türkiye'nin geçici dönemlere ya da yeni arayışlara mahal bırakmayacak bir istikrara kavuşması lazım" ifadesini kullandı.
ARTUKLU HABER AJANSI-ANKARA
9367,77%3,72
34,58% 0,33
36,23% 0,01
2987,83% 0,88
4956,37% 0,00