GÖK: ``İÇ GÜVENLİK PAKETİ, DÜPEDÜZ DESPOTİZM KOKUYOR.``

Levent GÖK, AKP?nin dayatmacı, uzlaşmaz ve şiddet içeren tutumunun altını çizdi, Cumhurbaşkanının TBMM?ne talimat vermeye hakkı olmadığını, yeminini çiğneyerek tarafsızlığını yitiren Cumhurbaşkanının talimatlarını dinleyecek misiniz, yoksa elinizin tersiy

Siyaset 23.02.2015 08:30:44 0
 GÖK: ``İÇ GÜVENLİK PAKETİ, DÜPEDÜZ DESPOTİZM KOKUYOR.``

Levent GÖK, AKP’nin dayatmacı, uzlaşmaz ve şiddet içeren tutumunun altını çizdi, Cumhurbaşkanının TBMM’ne talimat vermeye hakkı olmadığını, yeminini çiğneyerek tarafsızlığını yitiren Cumhurbaşkanının talimatlarını dinleyecek misiniz, yoksa elinizin tersiyle iterek egemenliğin kaynağı millettir deme cesaretini gösterecek misiniz diye sordu.

Levent GÖK’ün açıklaması şöyle:

 

Ülkemizi aylar öncesinden geren iktidar partisinin muhalefetle hiçbir uzlaşma çabaları, arayışı sürdürmeden, kendi sayısal çoğunluğunun tahakkümü altında meclise getirdiği İç Güvenlik Paketi olarak adlandırılan yasa tasarısının görüşmeleri bildiğiniz gibi Salı günü başlanmasına karşın dün gece geç saatlere kadar gerçekleşmedi. Toplum gergin, Meclis gergin, Temel hak ve hürriyetleri ilgilendiren ve tüm toplumu ve fert fert hepimizi ilgilendiren ve özgürlükler alanını daraltan ve anayasaya açıkça aykırı olduğu halde, yasa çıkartarak anayasayı arkadan dolanmaya ve anayasayı bu kez de bir şekilde ihlal etmeye çalışan  bir polis devleti yasasına karşı muhalefet partisi milletvekilleri olarak mecliste içtüzükten kaynaklanan haklarımızı kullanıyoruz. Bugüne kadar muhalefet olarak içtüzükten kaynaklanan haklarımız ne ise onları kullandık. Her talebimiz meşru idi, Her talebimizin yasal gerekçesi bulunmakta idi ve gördüğünüz gibi iktidar partisi şaşkınlık ve acz içerisinde muhalefetin bu içtüzükten kaynaklanan haklarını kullanma yolundaki çabaları karşısında bir adım ilerleyemedi.

DEMOKRASİ ÇOĞUNLUĞUN DAYATMALARINI KABUL ETMEK DEĞİLDİR

Demokrasi çoğunluk ne diyorsa, ne istiyorsa onun yapıldığı bir rejim değildir. Demokrasi azda olanların da isteklerinin, arzularının dikkate alındığı, hele böyle temel hak ve özgürlükleri ilgilendiren önemli konularda mutlaka ama  mutlaka bir uzlaşmanın sağlandığı rejimlerin, adıdır.

Biz bu İç Güvenlik paketinin ülkemizi daha çıkmadan gerçeğini aylar öncesinden ifade etmiş ve daha yasa çıkmadan meclisin nasıl karıştığına tanık olmuş, milletvekili arkadaşlarımızın AKP’lilerin ağır saldırıları karşısında nasıl yaralandıklarını hepiniz tespit etmiş ve eğer bu yasa bu durumda çıktığı zaman Türkiye’de tüm yurttaşlarımızı nasıl bir tehlike beklediğini burada görmüş bulunuyorsunuz.

Milletvekili olarak bizler böyle bir yasa karşısında elbette, demokrasiye, hukukun üstünlüğüne, insan haklarına ve bu uğurda yaptığımız milletvekili yeminine uygun olarak halkımız adına verdiğimiz bu mücadeleyi bundan sonra da sürdüreceğiz.

Bu yasa geri çekilmelidir… Bu yasa şu anda uygun olmayan meclis ortamında bundan sonra sürecek tartışmalarla daha da karmaşık hale gelecek ve bu yasanın psikolojik boyutunun ağırlığı giderek artacaktır.

 

TOPLUMUN HUZURUNU HUKUK İÇİNDE SAĞLAMAK İKTİDARIN GÖREVİDİR

İktidar, ülkeye huzur getirmekle, adalet getirmekle sorumludur. İktidarın görevi huzuru bozmak değildir. İktidar ve özellikle başbakan çıktığı toplantılarda muhalefeti bonzaiye karşı, Molotof kokteyline karşı bir duruş sergilemekle suçlamaktadır. Bu suçlamaların asılsız olduğunu kendileri de biliyorlar. Bir kere bonzai konusunda, uyuşturucu konusunda Sağlık Bakanlığı verilerine göre 2007’de 38 bin olan tedavi gören bağımlı sayısı, 2013 yılında 260 bine ulaşmıştır. Bunlar AKP iktidarının sonuçlarıdır. Ve partimizin kurduğu komisyonlarda ve dün verilen bir önergeyi AKP’nin ret etmesi gerçeği karşısında Bonzai ile uğraşı ve bununla ilgili sağlıklı mücadele konusunda AKP’nin sağlıksız duruşu bir kez daha ortaya çıkmıştır.

 

Bu iktidar samimiyetsiz bir iktidardır. Molotof kokteyli ve bonzai sorunsa, bunları oturur tartışırız. Ne gerekiyorsa elimizden gelen katkıyı koymaya hazırız. Bunlar zaten suçtur ve yasalarımızda vardır.Daha etkin mücadele yöntemleri öneriliyorsa oturur hepsini konuşuruz ama hepsi hukuk içinde olmak kaydıyla… Valiye, polise yargı dışında keyfi biçimde yetki verilerek ve anayasamızın kuvvetler ayrılığı ilkesini daha baştan çiğneyerek verilen yetkilere karşıyız. Hukuk içinde kalmak kaydıyla en etkin  her yetkiyi ve  desteği vermeye hazırız. Bunun açıkça konuşulması ve böyle gerekçelerin arkasına saklanmaması gerekir.

BONZAİ ÖNERGESİNİ NEDEN KABUL ETMEDİNİZ?

Davutoğlu’nun, bonzai konusunda önceki günkü bir grup önerisine AKP’li üyelerin neden hayır oyu verdiklerini açıklaması gerekir. Bu konuda etkin mücadele yöntemlerinin araştırılması doğrultusunda verilen bir grup önerisine AKP’li üyeler hayır demiştir, muhalefet partileri evet demiştir.

Tıpkı bir gün önce paralel yapının araştırılması lehinde verilen bir önergede yine muhalefet partileri iktidar partisinin sıkça dile getirdiği ve adına bir paralel yapı olarak adlandırdığı yapının araştırılması konusunda ve bu konuda eldeki bilgi ve belgelerin araştırılması ve bunların üzerine gidilmesi konusunda bütün muhalefet partileri bu önergeyi desteklemiş, AKP’li üyeler ret etmiştir. Şimdi, insanda biraz samimiyet olur, utanma duygusu olur. Böyle bir samimiyetsiz , utanma duygusunun kalmadığı, ar damarının çatladığı bir yandan siz herkesi bir başka yapıyla irtibatlı diye ilan edeceksiniz, peki, bu konu gelin araştırılsın, kim bunlarla ilgili, kim irtibatlı diye bir araştırılma önergesi verilecek ve muhalefetin bütün partileri bunu destekleyecek, evet biz de bilmek istiyoruz, iktidar partisi böyle bir iddiada bulunuyorsa, bu iddiayı araştırmak hepimizin görevidir. Gerçek ortaya çıksın diye konuşmuşlardı ve önergenin oylaması sırasında bütün muhalif partiler önergeyi desteklemişlerdir. Ama AKP’liler paralel yapının araştırılması ve alınacak tedbirlerin ne olacağı konusunda verilen bir grup önerisini AKP’li üyelerin bütünü ret etmişlerdir. Bu samimiyetsiz durumu herkesin bilmesi ve görmesi gerekir.

 

 

BU YASA ÖZGÜRLÜK PAKETİ DEĞİL, DESPOTİZM KOKUYOR

Türkiye kötüye gidiyor, Muhalefet olarak görevimiz elbette iktidarı uyarmak, halkımızı uyarmak ve doğal olarak sesimizi yükseltmektir.

En makul taleplerin dile getirilemediği ve meclisin bir şiddet ortamında idare edildiği bir ortamda AKP bir de özgürlükler paketi diye kendi milletvekillerine bu paketle ilgili bir bildiri dağıtmış.

Şu anda dokunulmazlığı olan milletvekillerinin mecliste özgürlüğü kalmamış, sade vatandaşın bu yasa çıktıktan sonra halini düşünün. Tartaklanan, itilen, yumruk yiyen, kemikleri kırılan bir muhalefet partisinin milletvekilleriyiz.

Böyle bir anlayışla, daha işin içinde polis yok, jandarma yok, daha işin içinde kamu otoritesi yok, kaymakam yok, vali yok… Bu, daha milletvekillerinin yaptığı şiddete bakın … Bu yasa çıktıktan sonra devreye girecek polisi, jandarmayı, kaymakamı, valiyi, kamu kaynaklarını düşünün…

EGEMENLİĞİN KAYNAĞI MİLLETTİR

Bu ülke ağır bir despotik yönetime doğru kaymak üzereyiz. Ve her şey mecliste tartışılır diyoruz. Bir bakıyoruz Cumhurbaşkanı meydan meydan geziyor, “Bu yasa çıkacak” diyor. Cumhurbaşkanı bunu söylüyor. Bizim konuştuğumuz kürsünün arkasında da Egemenliğin kayıtsız şartsız kaynağı millettir diyor.

Sayın Cumhurbaşkanı, Ne zamandan beri milletvekilleri üzerinde bir ipotek koyma alışkanlığını edindin? Milletvekillerine, AKP milletvekillerine talimat veriyor, Cumhurbaşkanı bu yasa çıkacak diyor. Sen kimsin? Senin görevin midir? Senin görevin, daha sonra çıkacak bir yasa önüne geldiği zaman belki veto gerekçelerin olacaktır, meclise geri göndereceksin, belki onaylayacaksın, oradaki takdir senindir. Ama daha görüşülmesine başlanmamış bir yasa karşısında Cumhurbaşkanı ihsası reyde bulunuyor.

Böyle bir komik, böyle dehşet  manzara olabilir mi? Yasayı görüşüp veto etme veya onaylama yetkisine sahip bir Cumhurbaşkanı, daha yasada olacak tartışmalar bitmeden, yasa çıkar mı, çıkmaz mı daha o belli olmadan milletvekillerine talimatlar veriyor… Otur oturduğun yerde Cumhurbaşkanı… Böyle bir yetkin yok, böyle bir hakkın yok… Cumhurbaşkanının millet meclisi üzerinde hiçbir otoritesi yok… Böyle bir tabloyu sadece Cumhuriyet Halk Partisi olarak biz değil, başta TBMM Başkanı olmak üzere, AKP’li ve bütün milletvekilleri de dile getirmelidir.

AKP sözcülerinin Cumhurbaşkanına ne diyeceğini merak ediyorum. Meclis Başkanının bu konuda ne diyeceğini merak ediyorum. Cumhurbaşkanına haddini bildiriyorlar mı, bildirmiyorlar mı?

Biz senin sözlerinle, senin talimatlarınla iş yapmayız diyebiliyorlar mı, diyemiyorlar mı? Meclis Başkanını derhal göreve çağırıyorum. AKP’nin sözcülerini bu konuda açıklama yapmaya davet ediyorum. Ne diyorsunuz? Daha görüşülmesine başlanmadan tartışmalar yaratan bu yasada, bir Cumhurbaşkanının “bu yasa çıkacak kardeşim” demesini nasıl karşılıyorsunuz? Bir talimat olarak mı algılıyorsunuz, yoksa elinizin tersiyle itip ‘otur oturduğun yerde’ diyebilecek cesaretiniz var mı? Egemenliğin kaynağının millet olduğu gerçeğini Cumhurbaşkanının yüzüne haykırabiliyor musunuz?

Böyle bir tablo Türkiye’nin tablosu değildir. Böyle bir tablo, kendini bir başka rolde, hayal ettiği bir başkanlık arayışında ama o başkanlık arayışının altında bir diktatörlük anlayışında olanların söyleyeceği bir sözdür. Böyle bir tablonun Türkiye’de gerçekleşmeyeceğini, kimsenin buna gücünün yetmeyeceğini yaşayarak göreceğiz. Herkes haddini bilecek ve Millet meclisine milletin dışında kimsenin herhangi bir şekilde talepte bulunamayacağını bilecek. En başta Anayasayı, hukukun üstünlüğünü, kanunlarını koruyacağına dair yemin etmiş bir Cumhurbaşkanının bu gerçeği bilmesi ve mecliste ettiği yemine sadık kalmasını beklemek hakkımızdır. Cumhurbaşkanı bu sözleriyle de yeminini çiğnemiştir. Pek çok olayda olduğu gibi zaten yeminine sadık kalmadığını biliyoruz. Çünkü Cumhurbaşkanı yemin ederken sanırım bir ayağını kaldırarak yemin etti. Zaten meclisteki yemin töreninden sonra, bütün ettiği o yeminlere sadık kalmayacağını kendisi de biliyordu ve nitekim bütün davranışları, bütün konuşmaları da buna uygun bir davranış biçimi gösterdiğini bize göstermiştir. Cumhurbaşkanının, tekrar ediyorum millet meclisine talimat vermeye ve bu yas çıkacak şeklindeki değerlendirmelerle kimseyi baskı altına almaya, AKP’li milletvekilleri olur bunlar olsa olsa, talimat vermeye de hakkı yoktur. Biz CHP olarak bu konudaki Cumhurbaşkanının müdahalesini yasama ve meclisin faaliyetlerine ciddi bir müdahale olarak görüyoruz, elimizin tersiyle itiyoruz, reddediyoruz, kınıyoruz ama aynı şeyi AKP’den ve meclis başkanından da bekliyoruz.

SORULARA YANITLAR

Bu günlerde beraberiz, arzu ederseniz birkaç soru alıyım. Birazdan da meclis başlayacak.

Soru

UMUT ORAN’LA İLGİLİ SORUYA YANIT

Yani deli saçması, havuz medyasının ürettiği bir algı operasyonunun bir parçasıdır. Biz ciddiye dahi almıyoruz. Cumhurbaşkanı meydan, meydan geziyor, kızıma suikast iddiaları var diye. Cumhurbaşkanısın, güçlüyüm diyorsun, iktidar da senin partinde her türlü yetki elinde, çıkart ortaya kim bunları yapanlar? Bunları ortaya çıkartmak senin görevin. 

Biz bu konuda bir başsavcılığın soruşturma açmasını memnuiyetle karşılıyoruz.  Kimse bunun içindekiler çıksın, Umut Oran gibi tertemiz bir karıncayı bile incitmeyecek bir arkadaşımıza böyle yakışıksız iftiralarla hakaret edenler, iftira edenler, zaten arkadaşımız bu konuda  hem savcılığı hem de tazminat davası açarak bir hukuk mücadelesi başlattı. Bu konunun hesabını soracaktır. Bizde arkadaşımızın yanındayız. Yani iktidar partisi bu konuda havuz medyasına servis yaptırıp şikayet ettireceğine kendisi elindeki olanaklarla çıkartmazsa bilin ki, bu bir karalama kampanyasının ürünüdür. Umut Oran bunun yasal dünyada, yasal düzlemde hesabını soracaktır. Yakışıksızdır, asılsızdır, çirkindir. Yapanların tümüne iade ediyorum.

BİR BAŞKA SORU ÜZERİNE;

Abdullah Gül Sayın Cumhurbaşkanı, eski cumhurbaşkanı önemli bir değerlendirmede bulundu. Yani toplumun her kesiminden çok değişik konularda bu paketle ilgili uyarılar geliyor. Barolardan geliyor, barolar birliğinden geliyor, sivil toplumlardan geliyor. Meclisteki muhalefet partilerinden geliyor. Meclis dışındaki muhalefet partilerinden geliyor.

Ebetteki cumhurbaşkanı sayın önceki cumhurbaşkanı bu konuda değerlendirmesini yapmıştır ve bu değerlendirmeyi de kamuoyuyla paylaşma ihtiyacı hissetmiştir. Önemli bir uyarıdır. Bu uyarının gereğini yerine getirmesi gerekenler,  bu yasayı dayatanlardır. Kendi yol arkadaşları olduklarını iddia ettikleri Abdullah Gül’ün hadi biz muhalefet partisi olarak söylüyoruz, kabul etmeyebilirler ama böylesine bir değerlendirmenin gerekli olduğunu düşünüyoruz. Aklıselime ihtiyaç vardır. Ülkenin huzura ihtiyacı vardır. Az önce söylediğim gibi bu yasanın geri çekilmesi, varsa üzerindeki çalışmaların devam etmesi gerekmektedir. İkinci konu; medya dördüncü kuvvettir. Medyanın özgürleşmesidir önemli olan. medyayı özgürleştirmek gazetecilerin iş güvencesini temin etmek, gazetecilerin yayın organlarında televizyonlarda çalışanların tüm emekçi kardeşlerimizin bir güvenlik içerisinde çalışmalarını temin etmek, basının her hangi bir baskı altında kalmasını ortadan kaldırmak ve basını özgürleştirmektir. Önemli olan, basın üzerinde önemli bir vesayet vardır. Medyamız iktidarın tehlikesi altındadır. Bizim yapacağımız CHP olarak yapacağımız ve Sayın Gürsel Tekin’in ifade ettiği vesayeti ve baskıyı kaldırmaktır.

PARALEL YAPI KONULU BİR SORU ÜZERİNE;

İktidar partisi kendilerine dönük bazı iddiaları gazetelerde yer aldığı zaman bunları gazete kupürleri diye geçiştirmeye çalışıyor. Ben bir   hukukçuyum. Elbette her konu güçlü delillerle ortaya konulmalı. Şimdi bu iddia ettikleri yapıyla ilgili devletin bütün imkânları ellerindedir.  Biz de az önce bahsettiğimiz gibi mecliste varsa bu, yapı araştıralım dedik, yardımcı olmak istedik iktidara. Daha ne yapalım. Yani böyle bir öneriyi muhalefet milletvekilleri olarak biz de destekledik. Ama iktidar reddetti biz ne yapalım. Devlet değilim ki elimde olanaklarım yok ki,  daha fazla bilgi belgeyi kamuoyu ile paylaşalım. Muhalefet olarak,  İktidarın elini mi tutan var? O önergeyi destekleseler, bir komisyon kursak, meclisimiz bu işe el atsa yararlı olmaz mıydı? Bunların hepsi kaçamak güreşiyor. Bu AKP ve onunla bağlantılı olan Cumhurbaşkanı işine geldiği noktalarda bir mağduriyet edebiyatı yapma alışkanlıklarını sürdürüyorlar.  Bu mağduriyetler güya halkın karşısında aklayacaklarını zannetmeye çalışıyorlar, mağdur gösteriyorlar.

Bunlar 12 yıldır iktidarda ama, iktidarın her aşamasında mağdurlar. Nasıl mağduriyetse, biz bir türlü iktidar olamadık diyorlar. Ee, iktidar olamadıysan çekil. Dün AKP grup Başkanvekili  önceki gün tartışma yaratan  konuşmasında diyor ki,  “Ülkede bu paketi savunmak için ülkede can güvenliği kalmadı, mal güvenliği kalmadı, bu yüzden bu paket çıkıyor” diyor. Yani bunu bir hafta önce iktidara gelen parti söyler. Ben geldiğim zaman tablo bu der. Ama 12,5 yıldır ülkeyi idare edeceksiniz geldiğiniz nokta da bir iktidar partisinin sözcüsü bunu söylüyorsa, bizlerin söyleyeceği bir şey yok. İktidar partisinin sözcüsü bunu söylüyorsa bu vahim bir tablodur. İktidar partisinin sözcüsü can ve mal güvenliğinin kalmadığını devletin kendisine vatandaşın sahip çıkmasını söylüyor. 12 yıldır elinizi tutan mı var? Ülkeyi yangın yerine çevirmişsiniz. Tüm kuralları, kurumları alt üst etmişsiniz , şimdi ortaya çıkmışsınız ülkede can ve mal güvenliği yok diyorsunuz.. Bunu iktidar partisi nasıl önerir. İktidar tam tersine muhalefet bunu söyler, iktidar da meydan okur. Böyle değil tablo, ülkemizde huzur var der, adalet var der. Bizim söyleyeceğimiz sözü onlar söylüyorlar.  Muhalefetin söyleyeceği, yani biz zaten söylüyoruz da ülkede can ve mal güvenliği kalmadı diye onlar da söylüyorlar. Ama 12,5 yıldır iktidarda olan bir partinin söylememesi gerekiyor. Onların meydan okuması gerekir.  O yüzden bu yasının gerekçesi de hatalıdır. Kamu otoritesinin kalmadığını belgeleyen bir belgedir.

IŞİD’LE İLGİLİ BİR SORUYA CEVABEN ŞÖYLE DEDİ:

“Bizim bu konuda dün de açıklamalarımız oldu. IŞİD tarafından personelin dışarıya çıkışının yasaklandığı, izin verilmediği yolunda bilgiler dolaşmakta. Bunların açıklığa kavuşturulması gerekmektedir. Bu konuda Dışişleri Bakanlığı’na çağrıda bulunuyorum. Neler olmaktadır? Askerlerimiz, personelimiz ne durumdadır? Bunların açıklanmasını bekliyoruz.”

 
 
ARTUKLU HABER AJANSI-ANKARA

17.9° / 9.4°
  • BIST 100

    9367,77%3,72
  • DOLAR

    34,47% 0,05
  • EURO

    36,42% 0,21
  • GRAM ALTIN

    2956,00% 0,72
  • Ç. ALTIN

    4956,37% 0,55