?Tohumculuk Sektöründe Yeni Yaklaşımlar? Growtech Eurasia Tarım Sohbetleri?nde konuşuldu. Etkinlikte söz alan Türkiye Tohumcular Birliği (TÜRKTOB) Yönetim Kurulu Başkanı Kamil Yılmaz, ?40 yıllık geçmişe sahip Türk tohumculuk sektörü, tam bir başarı öyküsü
“Tohumculuk Sektöründe Yeni Yaklaşımlar” Growtech Eurasia Tarım Sohbetleri’nde konuşuldu. Etkinlikte söz alan Türkiye Tohumcular Birliği (TÜRKTOB) Yönetim Kurulu Başkanı Kamil Yılmaz, “40 yıllık geçmişe sahip Türk tohumculuk sektörü, tam bir başarı öyküsüdür. O tarihlerde 3-4 olan firma sayısı, bugün 800’e yükseldi. 2016 yıl sonu itibariyle 958 bin ton tohum miktarına eriştik. 2017 yılı tahmini hedefimiz yüzde 10 büyüme. Türkiye, AR-GE çalışmalarıyla hem yurtiçi hem yurt dışı pazarların tohum ihtiyacını karşılayan ülke konumuna geldi.” dedi.
Antalya’da yapılan Growtech Eurasia 17.Uluslararası Sera, Tarım Ekipmanları ve Teknolojileri Fuarı kapsamında, Anfaş Salonu’nda ‘Tohumculuk Sektöründe Yeni Yaklaşımlar’ paneli düzenlendi. Tarım Editörü İrfan Donat’ın moderatörlüğünde gerçekleştirilen Growtech Eurasia Tarım Sohbetleri çerçevesinde düzenlenen panele, Türkiye Tohumcular Birliği (TÜRKTOB) Yönetim Kurulu Başkanı Kamil Yılmaz, Fidan Üreticileri Alt Birliği (FÜAB) Yönetim Kurulu Başkanı Gürsel Tanrıverdi ve Fide Üreticileri Alt Birliği (FİDEBİRLİK) Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Alper Tevs konuşmacı olarak katıldı.
Türkiye’de tohumculuğun gelişimi hakkında bilgilendirme yapan Türkiye Tohumcular Birliği (TÜRKTOB) Yönetim Kurulu Başkanı Kamil Yılmaz, 1925’te kurulan ıslah istasyonlarının 1960’lı yıllara kadar sadece lokal ıslah çalışmaları gerçekleştirdiğini söyleyerek, 1960’lı yıllara kadar tohumculuğun bu çalışmalardan öteye gidemediğini vurguladı. Yılmaz, “1960’da ilk tohumculuk yasasının çıkarılmasıyla birlikte ithalat-ihracat gibi aktivitelere başlanmış ancak 1980’lere kadar kamu ağırlıklı bir yapıda faaliyetler sürdürülmüştür. 1980’lerden sonra özel sektörün yer aldığı bir yapıya kavuştu. Tohum fiyatları serbest piyasa koşullarında belirlenmeye başladı. İthalat ve ihracat kolaylaştı. Özel sektör kuruluşlarının desteklendiği bir döneme girildi. 1980’lerden bu yana ise o tarihlerde 3-4 adet olan firma sayısı bugün 800’ün üzerindedir ve bu rakam sadece tohumculuk şirketleri için geçerlidir. Tohum dağıtıcı ve yetiştirici firmalar bu rakama dahil değil. Bugün geldiğimiz noktada Türkiye’deki tohumculuk sektörünün 40 yıllık gelişimi aslında bir başarı hikayesi” dedi.
Dünya Genelinde Üretilen Ürünlerin Yüzde 30’u Tarladan Sofraya Ulaşamadan Kaybediliyor…
Tohum ithal eder konumdan ihracat yapar konuma erişildiğini vurgulayan Yılmaz, “Başlangıçta tohum ithal eden bir ülkeden ithal edip çoğaltan bir ülkeye dönüştük. Bu aşamanın ardından tohum üretmeye başladık ve bugün gelinen noktada, sadece üreten değil gerçekleştirdiği AR-GE çalışmalarıyla hem yurtiçi hem yurt dışı pazarların tohum ihtiyacını karşılayan ülke konumuna geldik. 1990’lı yıllarda Türkiye’de tüm bitki türlerinde tohum miktarına baktığımızda 100 bin ton civarındaydı. 2003’e geldiğimizde 145 bin ton tohum miktarından 2016 yılsonu itibariyle 958 bin ton tohum miktarına eriştik. 76 ülkeye tohum ihraç ediyoruz. Bu noktadan sonra hedefimiz tohumculuk sektöründe artı değerlere ulaşmak. Her türlü iklim koşuluna dayanıklı, hastalıklara dirençli tohumların geliştirilmesi hem ülkemizde hem dünyada öncelikli durumda. Bizim de hem özel sektör hem kamu nezdinde bu yönde planlamalar ve çalışmalar gerçekleştirmemiz gerekiyor. Bu yönde gelişme gösterenler ancak gelecekte var olabilecekler ve rekabette öne çıkabilecekler” dedi.
İkinci önemli konu ise ürün kaybı diyen TÜRKTOB Başkanı Yılmaz, “Araştırmalara baktığımızda dünyada üretilen tüm ürünlerin 25-30 kadarı, hasattan sofraya ulaşana kadar depolama, taşıma, hasat hataları gibi nedenlerle kaybediliyor. Çok önemli bir rakam! Bu noktada da yine bizlere çok ciddi bir iş düşüyor. İleri teknoloji kullanımıyla bu sorunun çözümü üzerine yoğunlaşılması ve projeler üretilmesi gerekiyor ” dedi.
“Kaçak meyve üreticisine caydırıcı cezalar getirilmeli”
Growtech Eurasia Tarım Sohbetleri Etkinliği’nde Türkiye’de modern meyveciliğe ilişkin rakamları paylaşan Fidan Üreticileri Alt Birliği (FÜAB) Yönetim Kurulu Başkanı Gürsel Tanrıverdi, “Türkiye modern meyvecilik açısından dünyadaki gelişmeleri takip eden bir ülke konumunda. Bundan 5-6 sene önce Bakanlık yurtdışından fidan ithalatını yasakladı. Türkiye’deki şirketler hangi toprak çeşidini daha uygun anaçlayacaklarını anlayarak bodur dediğimiz modern meyve bahçelerini kurdular. İklim koşullarıyla mücadele edecek kadar yetkin sistemler kuruluyor. Hastalık ve zararlılarla mücadelede iyi durumdayız. İşin bu tarafında dünyaya entegreyiz. Bundan 10-12 yıl önce fidancılığımız 4,5 milyon rakamındayken bugün 70 milyon civarında. Bunun 65 milyonu meyve fidancılığıdır. 4-5 milyon civarı ise asma fidancılığıdır. Belki daha da fazla üretiyoruz, fakat kayıt altına alamıyoruz. Modern meyveciliğin daha iyi aşamalara gelebilmesi için kaçak üretimin kökünü kazımak gerekiyor. 750 kayıtlı üyemiz var, en az 1000 tane de kaçak üretici var. Bakanlığın, bu kaçak üretimle ciddi bir mücadele başlatması gerekiyor. Ancak burada önemli bir sorun var. Şu anki cezalar çok yüksek. Kaçak fidan satışı yapanlara 20 bin TL civarı ceza kesiliyor. Tabi bunu ödeme güçleri yok. Böyle bir ceza, kişinin hayatını bitiriyor. Dolayısıyla bu cezalar pratikte uygulanmıyor. Oysa ki bunların trafik cezası standartlarında, ödenebilir seviyelerde olmaları gerekiyor. Ödenebilir olduklarında ceza kesilmesi pratik olarak da mümkün olacak ve gerekirse taksitlerle tahsil edilebilecek. Ancak bu şekilde cezaların caydırıcılığı olabilir” dedi.
Kendi Kendine Yeten Fide Sektörü Yılda 4 Milyar Fide Üretiyor…
Türkiye’de gelişmekte olan yeni bir sektör olarak fideciliğin mevcut durumu ve geleceği hakkında bilgilendirme yapan Fide Üreticileri Alt Birliği (FİDEBİRLİK) Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Alper Tevs, fidecilik sektöründe istihdamın zorluklarına da değindi. Tevs, “Fidecilik son 20 senede gelişen bir sektör. Göreceli olarak da yeni bir sektör. Türkiye’de fidecilik sektörü iyi durumda. Dünyada tohum ve fidan sektörünün gelişmesine bağlı olarak da gelişen bir sektör. Dünyada tarım arazilerinin azalması birim alandan daha fazla verim alma ihtiyacı hibrit tohumların ortaya çıkması ihtiyacını doğuruyor. Dönüm başına daha fazla ürün veren verimli tohumlar. Aynı zamanda gerek tohumla gerek başka şekilde taşınan dünyanın her tarafına taşınan hastalıklara dayanıklılar. Fakat bunların da bir bedeli var. Bu bedeller yükseldikçe geleneksel yöntemlerle tohumu alıp çiftçi ortamında çoğaltarak fide üretmeye çalışmak da daha maliyetli hale geliyor. Kalitede bir homojenlik yakalanamadığı anda zamanında ve doğru şekilde dikilemeyen her fidenin de hasatta bir zarar yarattığı gerçeğiyle ortaya çıkan bir sektör. 1995-96 seneleri fide sektöründe ticari faaliyetlerin başlangıcı. Bu tarihlerde birkaç yüz bin olan fide civarında olan potansiyel 2000’lerde büyümeye başlamasıyla giderek artış gösteriyor ve günümüzde 4 milyar adedi buluyor.” dedi.
Bugün sebzecilik tarımının hemen her noktasında hazır fide kullanıldığına dikkat çeken FİDEBİRLİK Başkan Yardımcısı Alper Tevs, “Fidenin ithalatı Türkiye’de yasak. Zaten kendine yeten bir sektör. Birliğimize bağlı 123 adet fide firması bulunuyor. Ciddi bir emek işi olduğu için yapıldığı yerlerde hatırı sayılır bir istihdam yaratıyor. Toplam 120 tesiste 10 binin üzerinde kadın çalışan bulunuyor. İstihdam destekleyicisi konumunda. Dönemsel işçilik nedeniyle 50 kişiye kadar kıdem tazminatından muaf, ancak 50 kişiden fazla olduğunda tazminatlar devreye giriyor. Oysa ki dönemsel işçiliğin doğası gereği istihdam artışları gerçekleşebiliyor. Bazı dönemler pazardan çok daha yüksek talepler gelebiliyor ve bazı dönemler bu talepler azalabiliyor. Talep arttığında 50 kişinin üstüne çıkmak ve dönemsel iş bittiğinde tazminata tabi olmak sektörü zorluyor. 50 kişi sınırı gelişim açısından yapıcı değil. İşçilerin tazminat haklarını tabii ki korumak gerekiyor, ancak işin dönemselliği göz önüne alındığında ciddi bir külfet yaratıyor. Sınırın kaldırılması gerekiyor. Bunu en büyük sıkıntı olarak görüyorum” dedi.
Çin’den ABD’ye, İsveç’ten Kamerun’a Dünya Ülkeleri Growtech Antalya Tarım Fuarı’na Akın Etti…
Bu yıl 17’ncisi düzenlenen Growtech Eurasia Uluslararası Sera, Tarım Ekipmanları ve Teknoloji Fuarı, 29 Kasım-02 Aralık tarihleri arasında ’da Antalya Expo Center’da 50 bin m2 alanda ABD, Afrika, Asya ve Avrupa kıtalarından 30 ülkeden 800 firma katılımı ile yapıldı. Çin’den ABD’ye, İsveç’ten Kamerun’a, Mısır’dan Rusya’ya, İtalya’dan İsrail’e kadar birbirlerinden binlerce kilometre uzaklıktaki tarım sektörü temsilcileri, 4 gün süre ile Antalya’da Growtech Eurasia çatısı altında buluştu. Fuar, T.C. Ekonomi Bakanlığının koordinasyonu ve Batı Akdeniz İhracatçılar Birliği’nin organizasyonu ile Alım Heyeti Programı’na evsahipliği yaptı. Program kapsamında Azerbaycan, Çek Cumhuriyeti, Gürcistan, Hırvatistan, Kazakistan, Kosova, Sudan, Tacikistan, Ürdün gibi ülkelerden 27 firma heyeti, Growtech Eurasia’da katılımcılarımızla fuar alanında birebir görüşmeler yaptı. GROWTECH ATSO Tarımsal İnovasyon Ödülleri, 30 Kasım 2017’de Growtech Eurasia’da Anfaş Salonu’nda düzenlenen törenle sahiplerine takdim edildi. Ödül kazanan proje ve ürünler fuar alanında ATSO standında sergilendi.
9549,89%1,94
34,54% 0,18
36,00% -0,62
3005,99% 1,50
5006,70% 1,01