Başbakan Binali Yıldırım, "Bir televizyon programında Sayın Kılıçdaroğlu diyor ki `Amerika`daki gibi bir başkanlık sistemi getiriyorsanız, buyurun`. Biz bunu `biz hazırız` olarak anlıyoruz. Biz buyurduk, siz de buyurun, Amerikan tipi olsun. Biz Türk tipin
Başbakan Binali Yıldırım, "Bir televizyon programında Sayın Kılıçdaroğlu diyor ki 'Amerika'daki gibi bir başkanlık sistemi getiriyorsanız, buyurun'. Biz bunu 'biz hazırız' olarak anlıyoruz. Biz buyurduk, siz de buyurun, Amerikan tipi olsun. Biz Türk tipini tercih ediyoruz ama siz Amerikan tipi başkanlık olsun diyorsanız ona da varız, hodri meydan." dedi.
AK PARTİ Genel Başkanı ve Başbakan Binali Yıldırım, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmaya, Türkiye ve milletin bekası için hayatını seve seve veren şehitlere Allah'tan rahmet, gazilere ve yaralılara acil şifalar dileyerek başladı.
Yıllarca Müslümanların, mazlumların, ezilmişlerin adeta sembolü olan; yumruğuyla ezilenlerin, mağdur toplumların yüreğine su serpen Muhammed Ali'nin vefat ettiğini anımsatan Yıldırım, "Allah rahmet eylesin. Hepimizin gençlik yıllarında zihnimizde çok güzel fotoğrafı var ve o hep yaşayacak." dedi.
Ramazan ayının üçte birinin neredeyse tamamlandığını belirten Yıldırım, "Rahmet, mağfiret ve günahlardan arınma; birlik, beraberlik, kardeşliğin doruğa ulaştığı; ayrılıkların, gayrılıkların, husumetlerin sona erdiği bu mübarek ayda, ne yazık ki bizimle hiç ortak değeri olmayan, hiçbir kutsalı olmayan, inancımızda, kültürümüzde, değerlerimizde hiçbir şekilde yer almayan, terör örgütünün masum insanlara yönelik faaliyetleri devam ediyor." diye konuştu. Yıldırım, şunları söyledi:
"Başta Güneydoğu olmak üzere Türkiye'nin her köşesinde yaşayan 79 milyon vatan evladı, bu operasyonlar sırasında terör örgütünün ne kadar ilkesiz, barbar, cani bir şekilde insanlara kıydığını, masum insanları hedef aldığını gördü, şahit oldu.
Allah'a şükür 22 Temmuz'dan beri terörle güvenlik esaslı mücadelemiz sonucunda, şehirlerde, ilçelerde terör örgütünün direnci tamamen kırılmış ve devlet, ülkenin her köşesinde halkımızın huzur ve güvenliğini sağlayacak tedbirleri almıştır. Artık buralarda umudu kalmayan terör örgütü, üst akıllardan yeni yeni öğütler alarak, kırsalda ve güney sınırlarımız civarında yeni tertipler yeni tezgahlar arayışı içindedir. Ama şunu herkes iyi bilmelidir, gerek Suriye'nin kuzey sınırında, gerekse Musul ve kuzeyinde ortaya konan bazı planlar var. Türkiye, asla ve asla oralarda yeni bir oluşuma izin vermeyecektir.
Türkiye'nin toprak bütünlüğü, bağımsızlığı açısından, bizim açımızdan bu bölgelerde, bu ve buna benzer hareketler asla ve asla müsamaha ile karşılanamaz. Gereken neyse hiç tereddüt etmeden onu da yaparız. Koalisyon güçlerinin, dostlarımızın, mutabık kaldığımız amaçlar doğrultusunda yapacakları her türlü faaliyeti sonuna kadar destekliyoruz ama Türkiye'nin huzurunu bozan, canını yakmaya çalışan bu terör örgütlerine müzahir davranışlar içerisine girmelerini de terörle mücadele, Suriye'de özgürlük mücadelesi adı altında bir takım çalışmalara girmelerini de asla müsamaha ile karşılayamayız."
Hükümetin kurulmasının üzerinden 22 gün geçtiğini anımsatan Başbakan Yıldırım, "22 gün içerisinde Allah'a şükür grubumuz da boş durmadı biz de boş durmadık. Siz parlamentoda yasama faaliyetlerini her türlü engellemeye rağmen, her türlü zaman kaybettirme çabalarına rağmen kararlı ve azimli bir şekilde sürdürdünüz." diye konuştu.
Elektriğin daha verimli kullanılması, kaçak ve kayıpların kontrol altına alınmasını öngören Elektrik Piyasası Kanunu'nun çok büyük dirençlere rağmen başarılı bir çalışmayla sonuçlandırıldığını belirten Yıldırım, bunun için AK PARTİ Grubu'na teşekkür etti.
Gerek komisyonlarda gerek TBMM Genel Kurulu'nda, birbirinden önemli, reform niteliğinde düzenlemelerin önlerine geleceğini vurgulayan Yıldırım, "Bu kanunların çıkmasıyla birlikte esas itibariyle birçok alanda çok ciddi reform niteliğinde düzenlemelere hep birlike imza atmış olacağız." diye konuştu.
Gündemlerinde, güvenlikle ilgili TSK'nın, polis teşkilatının, korucuların, jandarmanın, terörle mücadele ve operasyonlardaki kararlılığını artırmaya, koordinasyonu en iyi şekilde sağlamaya yönelik bir düzenleme bulunduğuna dikkati çeken Yıldırım, İl İdaresi Kanunu'nda ve bazı kanunlarda değişiklik yapan bu düzenlemeyle yeni bir şey getirilmediğini söyledi.
Neden böyle bir düzenlemeye ihtiyaç duyulduğunu anlatan Yıldırım, mülki idare amirlerinin ihtiyaç duyduğunda, diğer unsurlardan, Silahlı Kuvvetler'den destek almasının mevcut kanunlarda bulunduğunu anımsattı. Başbakan Yıldırım, değişik kanunlarda, mevzuatlarda olan düzenlemelerin daha derli toplu bir araya getirildiğine işaret ederek, mülki amirler, silahlı kuvvetler ve diğer güvenlik unsurlarının en iyi şekilde koordinasyon kurmasını sağlayacak, operasyonlarda, yapılan faaliyetlerde uyum içinde çalışmasını temin edecek bir düzenleme olduğunun altını çizdi.
Yıldırım, bir başka boyutun daha bulunduğunu dile getirerek, yapılan faaliyetlerin görev kapsamında sayılması ve buna göre hukuki süreçlerin dikkate alınması olduğunu belirtti. Yıldırım, tasarının terörle mücadelede veya başka güvenliği tehdit edecek mücadelelerde, güvenlik unsurlarının moral değerlerini yüksek tutmak, karşılaşabileceği hukuki sorunları ortadan kaldırmak için yapılan bir düzenleme olduğunu bildirdi.
CHP ve MHP'nin, bu tasarıya karşı olumlu tutum içinde olduğuna dikkati çeken Yıldırım, çünkü bunun milli bir mesele olduğunu, bundan dolayı iki partiye teşekkür ettiğini kaydetti. HDP'nin zaten buna destek vermesini beklemediklerini dile getiren Başbakan Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Olabildiğince köstek olmaya çalışacaklar. Ama onlara önerimiz; artık safınızı net olarak ortaya koyun, terörün mü milletin mi yanındasınız? Size oy veren 5 milyona yakın vatandaşımız büyük bir hayalkırıklığı yaşıyor. Biz bunu bölgeye gidince gördük. Van'a, Diyarbakır'a gittik, gördük. Onlara şunu söyledim: Siz kendinizi asla ve asla sorumlu, suçlu hmeyin değerli vatandaşlarım. Asıl sizin yüzünüze bakamayacak olan, sizi aldatarak milletin partisi, milletin vekili olacağız diyen, sizden oy alıp, dağa lojistik destek yapanlardır. Asla ve asla kendinizi sorumlu tutmayın.
Artık bölgede, Sur, Silopi, Şırnak, Nusaybin, Cizre, Yüksekova, İdil'de operasyonlarımız bitti ama işimiz bitmedi. İşimiz yeni başlıyor. Nedir işimiz, oraları eskisinden daha güzel, parmakla gösterilecek şekilde imar edeceğiz, mamur edeceğiz. Burada da yine bakıyoruz, sahada vatandaşlarımızın aklını çelmeye çalışan HDP ve onların taraftarlarını görüyoruz. 'Aman hiçbir kağıt imzalamayın, yerinizi yeniden yapacaklarmış, rıza göstermeyin, biz sizin hakkınızı uluslararası mahkemelerde arayacağız'... Sen uluslararası mahkemelerde hak arayacağına, bugün bu hale gelmenin asıl sorumlususun, önce bunun hesabını vereceksiniz. Millete, vatandaşa yaptığınız yetmiyor gibi şimdi artık bu sıkıntıdan sonra bir nefes alması, sıcak yuvasına kavuşması, çoluğu çocuğuyla buluşmasına bile engel olmaya çalışıyorsunuz. Bütün bunlar milletimizin gözü önünde oluyor. Ama vatandaşlarımız hiç tereddüt etmesin, onlar artık kredilerini tükettiler. Herşey ortaya ayan beyan çıktı. Şimdi artık vatandaş devleti, milletiyle beraber. İnsanların içine çıkamıyorlar. Bundan sonra işleri daha da zor olacak."
Başbakan Yıldırım, parti, gençlik teşkilatları, milletvekilleri, bakanlarıyla doğuyla, batı arasında, mübarek ayda gönül köprüleri kurmak için güzel programlar başlattıklarını, doğu ile batının kucaklaştığını, kardeş şehirler ilan ettiklerini, kardeş ilçeler belirlediklerini anlattı. Yıldırım, sivil toplum örgütleri, parti teşkilatları, ilgili bakanların bölgede Ramazan boyunca ve daha sonra da vatandaşlarla bir ve beraber olmaya, onlarla hemhal olmaya devam edeceğini, yaraları saracaklarını söyledi.
Van'da muhteşem bir sokak iftarı gerçekleştirdiklerini, birçok eserin açılışını yaptıklarını anımsatan Yıldırım, Doğu ve Güneydoğu'nun en büyük havalimanını Diyarbakır'a kazandırdıklarını, Erzincan'da toplu açılışlar gerçekleştirdiklerini anlattı.
Başbakan Binali Yıldırım, İzmir, Azerbaycan ve KKTC'ye gerçekleştirdiği ziyaretlere de değindi.
Yıldırım, şunları kaydetti:
"Kıbrıs'ta bir görüşme devam ediyor. Hedef bu yıl sonuna kadar adada, iki toplumlu, iki federasyon ve bir devlet şeklinde çözümü sağlamak. Konuşmalar, görüşmeler devam ediyor ama temel konu, bizim açımızdan vazgeçilmez olan, kurulacak olan yönetişim sisteminin iki toplumun adil ve eşit temsilini esas alan ve Türkiye'nin etkin garantörlüğünü asla ve asla zaafa düşürmeyen bir çözümdür. Bu anlamda görüşmeleri sonuna kadar destekliyoruz. Ancak Güney Kıbrıs Rum Kesiminin de AB üyeliğini ve diğer bir takım avantajlarını kendi lehine kullanıp, orada yine bir istikrarsızlığa zemin hazırlayacak çalışma içine girmemesini de özellikle telkin, tembih ediyoruz."
Yıldırım, dış politikada prensiplerinin dostların sayısını artırmak, düşmanları azaltmak olduğunu bildirdi.
Bu çerçevede, bölge ülkeleri başta olmak üzere, müttefik olunan birçok ülke ile ilişkileri tekrar gözden geçirdiklerini belirten Yıldırım, Türkiye'nin 53 yıldır AB üyeliği için bir yola girdiğini, yarım asrı geçen bir serüveninin olduğunu hatırlattı.
Süre ne kadar uzun olursa olsun, Türkiye'nin duruşundan, samimiyetinden sapma yapmadığına işaret eden Yıldırım, taahhütlere aynen riayet edildiğini ifade etti.
"Şimdi bizim beklediğimiz Avrupa'nın Türkiye'nin bu samimi davranışına karşılık aynı samimiyeti göstermesi ve verdiği sözleri yerine getirmesidir" diyen Yıldırım, şöyle devam etti:
"Nedir bu sözler? Gümrük birliği, mal ve hizmetlerin serbest dolaşımı. Ülkemize bir bedel çıkarmasına rağmen biz bunu uygulamaya koyduk. Şimdi artık bu gümrük birliğini yeni baştan ele alma zamanıdır. Uzun süren uygulamalardan sonra ülkemizin aleyhine gelişmiş konuların tekrar değerlendirilerek, gümrük birliğinin güncellenmesi gündemimizdeki önemli maddelerden bir tanesidir. Bir başka konu da insanların serbestçe dolaşması. Benden önce görevi sürdüren Başbakanımız Ahmet Davutoğlu'nun mart ayında başlattığı yeni süreçte, haziran ayı sonunda vize muafiyetinin yürürlüğe girmesiydi. Bu konuda bizden istenen 72 maddenin bir çoğunu Meclisimiz, Hükümetimiz yoğun bir çalışmayla bütün bu şartların çok ciddi bir bölümünü tamamladı. Son anda önümüze bir şey çıkardılar, bunların alışkanlığı. Son söyleyeceklerini saklarlar saklarlar, tam işler yoluna girdiği anda piyasaya çıkarlar. 'Efendim siz Terörle Mücadele Kanunu'nu esnetin.' Nasıl esnetecekmişiz? 'Terörle mücadeleyi yapmayın, bırakın adamlar rahat çalışsın.' Bu dostluğa sığar mı? Böyle günlerde gerçek dostluk belli oluyor."
Başbakan Yıldırım, teröre karşı ciddi bir mücadele verdiklerini belirtti. Yıldırım, "Ülkemizin birlik, beraberlik ve bekası için bir mücadele veriyoruz. Bu şartlar altında asla ve asla bizim açımızdan Terörle Mücadele Kanunu'nda herhangi bir değişiklik söz konusu olmaz. Bunun sonucu vize muafiyeti olsa bile. Varsın orada kalsın vize muafiyeti" ifadesini kullandı.
Türkiye'nin 60'lı yılların Türkiyesi olmadığını, beyin göçü alan bir ülke haline geldiğine dikkati çeken Yıldırım, "Tersine göç başladı. İşte onun için biz, uluslararası çalışma hayatını düzenleyen bir kanunu Meclise getiriyoruz" diye konuştu.
Yıldırım, bazılarının, bu kanunu daha okumadan, 'Efendim yabancıları, vasıfsız düşük ücretli işçileri getireceksiniz, Türkiye'de iş barışını bozacaksınız, işsizliği artıracaksınız' gibi tezviratlara başladığına değinerek, şu görüşlere yer verdi:
"İşin doğrusu şudur; Türkiye artık küresel yatırımlar için önemli bir merkez haline geliyor. Konumu bunu gerektiriyor, şartlar bunu gerektiriyor. Türkiye'deki istikrar ve güçlü siyasi idarenin sonucu olarak uzun vadeli yatırımlar artık Türkiye'ye geliyor. Bugüne kadar 160 milyarın üzerinde AK PARTİ iktidarı döneminde doğrudan yatırım... Portföy yatırımından bahsetmiyorum, üretim, istihdam ve ihracata yönelik yatırımdan bahsediyorum. Dolayısıyla şimdi bir ihtiyaç doğdu. O ihtiyaç da şu; Yüksek teknoloji, katma değeri yüksek ürünler, yenilikçi teknolojilerin üretimini yapmak üzere dışarıdaki başka ülke tabiyetindeki beyinleri biz, Türkiye'ye getirmek için kolaylık yapıyoruz. Bu kanunun özü budur. Nitelikli, ülkemizin değerine değer katacak beyinleri Türkiye'ye getirmek için yapılan bir düzenlemedir. İşin özü budur, bunun dışında söylenen her şey tamamen gerçek dışıdır."
Yurt içinde ve dışında yatırımcıların işini kolaylaştıracaklarını söylediklerini hatırlatan Yıldırım, şunları ifade etti:
"Adeta, 'önüne turkuaz halı sereceğiz' dedik. Bu artık lafta kalmıyor. bunun uygulamasını başlatıyoruz. Uluslararası İş Gücü Kanunu, yatırım ortamının iyileştirilmesine yönelik çok kapsamlı, büyük bir reform niteliğinde, gerek vergi kalemlerinde azaltma yapan, gerek şirket kuruluşlarını hızlandıran, mevzuatı basitleştiren, zaman tasarrufu sağlayan, yatırımcıların değerlerini koruyan, bürokrasiyi en alt düzeye indiren, adeta sessiz devrim niteliğindeki bir düzenlemedir. inşallah bu iki düzenleme beraber Meclisimizden geçtiği zaman, küresel yatırımlar Türkiye'ye çok daha fazla gelmeye başlayacak. Bununla da yetinmiyoruz ve diyoruz ki 'Eğer siz Türkiye'de uzun süre yatırım yapmak istiyorsanız, burada üretip, burada kazanıp hem Türkiye'ye hem kendinize gelir sağlamak istiyorsanız, size bir şey daha yapıyoruz. İsterseniz size turkuaz kart verelim istediğiniz kadar burada oturma izni olsun, isterseniz de doğrudan vatandaşlık verelim.' Yeter ki enerjinizi, sinerjinizi Türkiye'nin enerjisiyle birleştirin."
Eskiden "Green Kart ya da vatandaşlık veren ülkeler" önünde insanların kuyruğa girdiğine işaret eden Yıldırım, Türkiye'de böyle bir kart almak, statü kazanmak için bekleyen binlerce insanın olduğunu, bunun Türkiye'nin gücünü ve AK PARTİ iktidarında nereden nereye geldiğini gösterdiğini belirtti.
Başbakan Yıldırım, Türkiye'deki diğer siyasi partilerin hem bunlardan hem de Türkiye'nin gündeminden haberdar olmadığına dikkati çekerek, "Onların varsa yoksa kendi gündemleri. Buyurun kendi gündeminizi işlemeye devam edin, vatandaş da sizi izlemeye devam ediyor." dedi.
Fatih Camii'nde katıldığı şehit cenazesinde, bir şehit yakınının Anamuhalefet Partisi Genel Başkanının önüne bir boş kovan bıraktığını ifade eden Yıldırım, şunları kaydetti:
"Bunu gerek Cumhurbaşkanımız gerek biz gerek grup başkanvekillerimiz 'asla ve asla bizim açımızdan kabul edilebilir bir şey olmadığını' söyledik. Ne olursa olsun, şehitlerimiz olabilir, canımız yanabilir ama böyle bir davranışı asla onaylamadığımızı çok net bir şekilde söyledik. Ama buna rağmen beklediğimiz şuydu; Anamuhalefet Partisi Genel Başkanı daha sorumlu davranmalıydı. Nedir? 'Efendim biz güvenliğimiz kendimiz alacağız.' HDP'liler de aynı şeyi söylüyor. CHP-HDP çizgisine süratle gidiyor diyenleri haklı çıkarmak gibi bir göreviniz olduğu bir kez daha anlaşıldı. Türkiye'de ister Başbakan olun ister Anamuhalefet Partisi başkanı olun isterseniz sade bir vatandaş olun, Türkiye Cumhuriyeti herkesin can ve mal güvenliğini korumak için hazırdır, nazırdır ve buna 7-24 her zaman hazır vaziyette beklemektedir. Onun için merak etmeyin Sayın Kılıçdaroğlu sizin güvenliğiniz de bizim teminatımız altındadır. Ama faaliyetlerinizde lütfen canı yanan şehitlerin ve onların yakınlarının da rencide etmeyecek sorumlulukta davranmanız ve ona göre açıklamalar yapmanız bu milletin hakkıdır, beklentisidir."
ARTUKLU HABER AJANSI-ANKARA
9659,96%1,15
34,55% 0,06
36,30% 0,91
2905,89% -3,30
4950,44% -1,62