HOLLANDA’DA AĞIZ MASKESİ SATIN ALINMASI SKANDALINA PRENS CONSTANTİJN’İN ADI KARIŞTI

İlk önce Türkler’e ait bir firma tarafından dolandırılmaya çalışılan Sağlık Bakanlığı ucuz kurtulmuştu.

Türk Dünyasından Haberler 24.05.2021 14:29:00 0
HOLLANDA’DA AĞIZ MASKESİ SATIN ALINMASI SKANDALINA PRENS CONSTANTİJN’İN ADI KARIŞTI

İlk önce Türkler’e ait bir firma tarafından dolandırılmaya çalışılan Sağlık Bakanlığı ucuz kurtulmuştu.

 

Anlaşma yapılan ilk firmanın teslim ettiği 19 milyon maskenin 15 milyonu defolu çıktı ve onmilyonlarca euro zarar oldu.

Anlaşma yapılan ikinci firma, 40 milyon maske için 100 milyon gibi astronomik bir meblağ alırken, deneyimsiz olan bu firmanın neden seçildiği, ‘Prens Constantijn aracı oldu’ yanıtıyla öğrenildi.

İlhan KARAÇAY’ın haberi:

Hollanda’da haftalardır tartışılan, korona virüsten korunmak için alınan ağız maskelerinin çok pahalı olarak satın alındığı konusu tam bir skandala dönüştü.
Zira, anlaşma yapılan firmalardan sonuncusunun, Bakanlık tarafından seçiminde, şimdiki Kral Alexander’in kardeşi Prens Constantijn’in rolü olduğu iddia ediliyor.


Eski Kraliçe Beatrix’in oğlu, şimdiki Kral Alexander’in kardeşi Prens Constantijn

Korona virüsü ile savaşabilmek için, çeşili sağlık malzemeleri satın almakla mükellef olan Sağlık Bakanlığı, bu konudaki ilk sahtekârlık darbesini, aralarında Galatasaraylı yönetici Sinan Kalpakçıoğu ve PSL VALE firmasının bulunduğu bir grup Türk’ten yiyecekti.
(Bu konudaki haberi en altta bulacaksınız)

Hollanda’da tam bir skandala dönüşen maske satın alımı yolsuzluklarını, kısa ve öz anlatabilmek için, bir yığın firma adını ve detayları es geçerek yazacağım.

Demokrat 66 Partisi, İşçi Partisi, Hıristiyanlar Birliği Partisi ve JA21 Partisi’nin, Sağlık Bakanlığı’na ortaklaşa vermiş oldukları soru önergesinde, sağlık malzemeleri alınırken dikkate alınan kıstasların neler olduğu sorulmuştu. Bakanlığın bu konuda vermiş olduğu yanıtlar tatmin edici olmayınca, konunun mecliste ele alınması ve bir araştırma komisyonu kurulması istendi.

BİRİNCİ SAHTEKÂRLIK
Tükler’den oluşan bir grubun bu konudaki gitrişimini altta sunacağım.

İKİNCİ SAHTEKÂRLIK
Bir paketleme firmasının sahibi olan Maarten Halma ile 40 milyon adet ağız maskesi için anlaşma yapıldı. Ne var ki teslim edilen 19 milyon maskenin 15 milyonu defolu çıktı. Ayrıca, maske başına 1,95 ile 2.50 euro arasında meblağlar ödendi. İlk etapta 36 milyon euro ödeyen Bakanlık, lastikleri çabuk kopan, çeneyi tam kaplamayan ve burun üstü açık kalan maskelerin alımını durdurdu.

ÜÇÜNCÜ SAHTEKÂRLIK ve YOLSUZLUK
Sağlık malzemeleri satışı için Bakanlığa 23 bin e-mail başvurusu yapılmıştı. Bunların 7 bininin gerçekçi olmadığı anlaşıldı. 16 bin teklifin yüzde 90’ının ise inandırıcılığı yoktu.
Sonunda nasıl olduysa Sywert van Lienden adlı biri ile, başkanlığını yaptığı vakıf adına 40 milyon maskelik bir anlaşma yapıldı.


Maske işini, başkanlığını yaptığı vakıf adına, kâr amacı gütmeden yaptığını belirten Sywert van Lienden’in, yapılan anlaşmadan yüzde 15, yani 15 milyon euro kâr ettiği belirtiliyor.

Bu vakıf ile hangi kıstaslara göre anlaşma yapıldığı merak ediliyordu. 40 milyon adet maskenin bir kısmının beherine 2,26 euro, diğer kısmına da 2,78 euro ödenecekti. Bakanlık, maskelerin Çin’den nakliyesi için gereken masrafı ve depolama masrafını da ödeyecekti.
Van Lienden adlı kişi, bu işten kâr etmediğini ve temsil ettiği vakıfın bu işi hayır için yaptığını söylüyordu. Ne var ki bilirkişiler meblağın çok yüksek olduğunu bildiriyorlardı. Ayrıca, Van Lienden’in 100,8 milyon euro tutan meblağın yüzde 15’i olan, 15 milyon euro kâr ettiği bildiriliyor. Bunun üzerine harekete geçen Demokrat 66 Partisi, İşçi Partisi, Hıristiyanlar Birliği Partisi ve JA21 Partisi soru önergeleri verdiler.
Bilirkişiler piyasalarda 1,25 ile 1,50 euro arasında ağız maskesi bulunabileceğini bildirirlerken, adı geçen satıcının Prens Constantijn ile irtibatta olduğu anlaşıldı. Vakıf’ın danışmanı olarak hareket ettiği belirtilen Prens Constantijn’in bu duruma itiraz etmediği bildiriliyor. Prens Constantijn’in bu anlaşmadaki rolü araştırılıyor.
Başbakan Mark Rutte’nin sorumluluğunda olduğu belirtilen Prens Constantijn, şimdiki Kral Alexander’in kardeşi oluyor.
Hollanda kamuoyu bu günlerde bu konu ile çalkalanıyor.

İLK SAHTEKÂRLIK GİRİŞİMİ TÜRKLER’DEN
Hollanda’da sağlık malzemeleri satma işinde harekete geçen ilk kişiler Türkler olmuştu.
3 Mayıs 2020 tarihinde bu konuda yayınlamış olduğum haberi aynen sunuyorum:

Hollanda’yı mağdur eden maske darbesini Türkler vurmuş!

Galatasaraylı yönetici Sinan Kalpakçıoğlu ve PSL VALE firmasının adı geçiyor.

C:\Users\ILHAN\Desktop\MAYIS 2020 BULTENINE GIRECEKLER\1240.jpg C:\Users\ILHAN\Desktop\MAYIS 2020 BULTENINE GIRECEKLER\Sinan Kalpakcioglu.jpg C:\Users\ILHAN\Desktop\MAYIS 2020 BULTENINE GIRECEKLER\763.jpg

Korkutucu bir şekilde devam etmekte olan koronavirüs salgınını, maske bulamadağı için önleyemeyen Hollandalar’ı bir Türk firması ile aracıların mağdur ettiği iddia ediliyor.
Eski Galatasaraylı yöneticilerden Sinan Kalpakçıoğlu ve PSL VALE firmalarının adının geçtiği, 5 milyon adetlik maske satışının, araya giren mafyavari kişilerin komisyon istemeleri nedeniyle gerçekleşmediği belirtiliyor.

Hollanda medyasında, Başbakan Rutte’yi de komik duruma düşüren ‘maske kullanamama’nın nedenleri uzun uzun anlatılıyor.
Hatırlayacaksınız, Hollanda Başbakanı Rutte, yapmış olduğu haftalık açıklamaların birinde, virüse karşı ağız maskesi takmaya gerek görülmediğini belirtmişti. Ne var ki, Rutte’nin ‘Gerek yok’ dediği maskelerden, aslında bulunamadığı için yararlanılamıyor.

Hollandalılar’ın maske alımı için Çin, Alman, Güney Kore ve Türk firmaları ile temasta olduğu söylentileri dolaşırken, Hollanda Sağlık Bakanı Bruno Bruins, eleştirilere dayanamayarak istifa etmişti.
Hükümetin korkulu muhalifi Geet Wilders, koronavirüse karşı mücadele edecek araç ve gerecin bulunamamasını ‘yüzkarası rezalet’ olarak nitelemişti.

MACERA FİLMİ GİBİ!
Hollanda’nın maske arayışındaki başarısızlıklar sürerken, Türkiye’den PSL Vale adlı bir firmanın 5 milyon adet maskeyi derhal teslim edeceği haberi sevindirmişti. Beheri 6,50 dolardan 32,5 milyon dolarlık 3M-agız maskelerinin nasıl getirileceği tartışılırken, satıcı firma, ‘Getirtmeye gerek yok, mallar Lelystad şehrinde bekliyor’ beyanında bulunmuş.

Hollandalılar adına ödemeyi , Hollanda Sağlık Bakanlığı’nın garantörlüğünde, Rotterdam’daki Erasmus MC Hastanesi yapacaktı. Malların Lelystad şehrinden taşınması için, Hollanda güvenlik birimleri alarma geçirilmişti. Motorlu polisler nezaretinde dört boş kamyon Lelystad’a gelmişti bile.
Teslimat için Amsterdam’dan gelecek ‘ödeme yapıldı’ haberi beklenecekti.
İşte tam bu aşamadan sonra işler karışmaya başlamış. Hollanda hastanelerinin temsilciliğini yapan Leiden LUMC Hastanesi’nin başkanı Willy Spaan, ‘Bu mükemmel bir sonuç’ diye sevinç beyan etmişti.

Hastaneler maske bulabilmek için çırpınıyorlardı. Alım yapamadıkları eski satıcıları ve sayısız aracıları unutmaya çalışırlarken bu kez de olur olmaz aracılar ortaya çıktı.
Hollandalılar ile Türkler arasındaki anlaşmayı IB Consultancy firmasının sahibi İlja Bonsen yapmıştı.
Bugüne kadar sağlık malzemesi satmamış olan İlja Bonsen bu iş için Amerikan firması Beville Group’u devreye sokmuş. Beville Türkiye’de arayış içindeyken, Galatasaray’ın eski yöneticilerinden Sinan Kalpakçıoğlu ile tanışmış. Kalpakçıoğlu bir futbol simsarı ile birlikte, İstanbul’da kurulu PSL Vale’nin, Hollanda’da bulunan 5 milyon maskeyi hemen teslim edebileceğini söylemiş.
Hollandalılar’ın anlaşmayı kabul etmeleri üzerine, yüzde 10 komisyon isteyen Beville’nin bu isteğini Erasmus MC Hastanesi kabul etmiş. Hastane yönetimi, yapılanın doğru olmadığını, ama ihtiyacın çok zorunlu olması nedeniyle kabul ettiklerini belirtmiş.
Gelişmeleri ‘Vahşi Batı’ hikâyesine benzeten Bakanlık da bekleyişini sürdürmüş.
Her konuda anlaşma sağlanmış ve teslim günü beklenirken, Türk satıcı ile konuşan Amerikalı Beville, araya bir olumsuzluğun girdiğini uçuş kısıtlaması nedeniyle teslimatın gerçekleşemeyeceğini söyledikten sonra, bu kez Hollanda’nın Dordrecht kentinden iki Türk genci PLS VALE’nin temsilcisi olarak araya girmiş. Çok heyecanlı oldukları belirtilen iki Türk genci, Amsterdam’daki AMC Hastanesi’nde bir toplantı salonunda ağırlanmış. İki gencin başına birşey gelmemesi için de güvenlik önlemleri alınmış. Gençler toplantı salonunda beklerken, 3 kilometre ötede Deutsche Bank’ta finans işleri yapılırken, Türk satıcıların ödemenin çek ile yapılmasını istedikleri belirtilmiş. Leiden’deki LUMC Hastanesi, ödemeyi Deutsche Bank kanalıyla daha çabuk yapabileceklerini belirtmiş.

Ama durum daha da karışmış. Zira Turk firması PSL VALE, Kaliforniya’da esrarengiz bir Meksika firması ile de iş yapmış ve bu firma için de 1,34 milyon dolarlık bir çek yazılması gerekiyormuş.
Meksika firması, maskelerin bulunduğu Lelystad’taki esrarengiz bir firma ile iş yaptığını ve bu firma için de biri 41.000 diğeri 45.000 dolarlık iki çek istemiş.

Ödemeleri yapacak olan Leiden LUMC Hastanesi’nin finans müdürü bayan Kim Smit bu duruma çok şaşırmış. Smit, ‘Satıcılardan biri taksi şoförü, diğeri de esrar satıcısı. Bu adamlar 5 milyon partisini nerede bulmuşlar?’ tepkisinde bulunmuş.

Daha sonra uzun bekleyiş başlamış. Deutsche Bank polise başvurarak, alışılmamış bir para transferinden ve esrarengiz Meksikalı’dan söz etmiş.
Artık o gün mal teslimatının yapılamayacağı anlaşılınca, kamyonlar geri dönmüş, Dordrecht şehrinden Amsterdam’a gelen iki genç de çek görememiş.

Hollandalılar üzüntü ile geçirdikleri günün en kazançlı yanını şöyle açıklıyorlar:
‘O sabah medyayı çağıracaktık ve mal teslimi fotoğraflatacaktık. İyi ki yapmamışız.’

Bir gün sonra acı gerçek ortaya çıkmış: Hollanda İstihbarat Örgütü AİVD’nin de desteklediği görüşe göre, ortada 5 milyon adet maske yokmuş. Olan büyük bir sahtekârlıktan ibaretmiş.

Ödemeyi yapacak olan Leiden LUMC Hastenesi finans müdürü bayan Kim Smit, başlarından geçenin çok acı bir dolandırıcılık olduğunu ve bunun için polise başvurulması gerektiğini, ne var ki, önceliğin maske bulmak olduğunu, şikâyetin sonraki işlem olacağını belirtmiş.
Ama Hollanda polisi bu sahteciliğin peşini bırakmamış. Konuyu araştırmakta olan polis, 24 mart günü Dordrecht şehrindeki iki Türk’ü tutuklamış. Bazı kişiler de sorgudan geçirilmiş.
Eski futbol yöneticisi Kalpakçıoğlu’na gelince: ABD’de kayıtlı muhasebe-takip bürosu olduğunu belirten Kalpakçıoğlu, verdiği yazılı ifadede, yaşananların talihsizlik olduğunu ama kendisinin kötü bir niyeti olmadığını, PSL Vale firması ile resmi bir ilişkisi olmadığını, sadece aracılık yapmak istediğini belirtmiş.
Kalpakçıoğlu ifadesinde, ‘Bu olaya karışanların hiçbiri bir kazanç elde etmedi ve ön ödeme de istenmedi. Ödeme, mallar kontrol edildikten sonra yapılacaktı. Kimse finansal bir zarara uğramadı.’ demiş.

Hollandalı aracı Bonsen, 24 mart günü verdiği ifadesinde, ortada bir dolandırıcılık olmadığını, her zaman olacağı gibi, bir transaksiyonun gerçekleşmemiş olmasının, dolandırıcılıkla suçlanamayacağını belirtmiş. Bonsen, maske bulmanın çok önemli olduğunu, bu konuda kendisine (Hollanda’nın en kriminal adamı) Willem Holleder’den dahi teklif gelse işbirliği yapacağını da söylemiş.

Polis, aldığı ifadelerin bulunduğu dosyaları gerek Bakanlığa ve gerekse ilgili hastanelere gönderdiğini açıklarken, Amerika’daki aracı Beville’nin de, ortada dolandırıcılık olmadığını belirttiğini ve alacağı komisyonun yarısını da Hollanda’daki aracıya vereceğini belirttiğini ifade etti.

Hollandalılar hâlâ, çeşitli yerlerden maske bulma çalışmalarını sürdürüyorlar.
Hollanda medyası, Çin ve Korelilerle de teslimat ve ödeme anlaşmazlıkları yaşandığını yayınlıyorlar.

 

 

ARTUKLU HABER AJANSI-HOLLANDA

HABER;İLHAN KARAÇAY


16.5° / 7.8°
  • BIST 100

    9549,89%1,94
  • DOLAR

    34,54% 0,18
  • EURO

    36,00% -0,62
  • GRAM ALTIN

    3005,99% 1,50
  • Ç. ALTIN

    5006,70% 1,01