TBMM Genel Kurulu`nda, 2014 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Tasarısı ile 2012 Yılı Merkezi Yönetim Kesinhesap Kanun Tasarısı`nın tümü üzerindeki son konuşmalara başlandı.
Genel Kurulu, Meclis Başkanı Cemil Çiçek`in başkanlığında toplandı. 2014 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Tasarısı ile 2012 Yılı Kesinh Kanun Tasarısı`nın üzerinde bugün gruplar ve hükümet adına birer saat konuşma yapılacak ve ardından tasarılar oylanacak.
Görüşmeler başlamadan yerinden konuşan CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi, İstanbul merkezli operasyonu anımsatarak, "Ortadaki tablo savcıların yürütmüş olduğu soruşturmaya siyasi bir müdahale yapıldığı yönündedir" dedi.
Özellikle Kesinhesap Kanun Tasarısı`nın, bu operasyon nedeniyle ortaya çıkan bilgiler çerçevesinde meşruiyetini yitirdiğini öne süren Hamzaçebi, usul tartışması açılmasını istedi.
TBMM Başkanı Cemil Çiçek, tüm siyasi partilerin, birer saat konuşma haklarının bulunduğunu anımsatarak, "Dolayısıyla bu süre içerisinde ister bütçe kanunu isterse uygun gördüğü konuları kendi istediği şekliyle değerlendirme imkanı var" dedi.
BDP Grubu adına söz alan Hakkari Milletvekili Adil Zozani, "Siz, sansürcü üçüzler, BDP`nin muhalefet şerhini sansürleyerek, Kürt halkının mustarip olduğu ayrımcı, faşizan politikaları zirveye taşıdınız" dedi.
24. dönemin ayıpla açıldığını, ayıplarla yasama çalışmalarını sürdürdüğünü savunan Zozani, "Hatip Dicle şahsında bir vekilliğimiz gasbedildi. Parlamento tarihine `çalıntı vekillik` kavramını da eklemiş oldunuz" diye konuştu.
"Ayrıca, müstemleke hukuku da cezaevlerinde rehine tutulan vekillerimiz şahsında bir kere daha tescillenmiş oldu. Bu ayıpla yaşayın yaşayabildiğiniz kadar" ifadesini kullanan Zozani, şunları söyledi:
"Tarihin hiçbir evresinde, zalimlerin mazlumları yendiğine tanıklık edilmemiştir. Bizler, mazlum halkın temsilcileri olarak halkın kürsüsünden Anadolu ve Mezopotamya halklarına gerçekleri anlatmaya devam edeceğiz. Size bir sözümüz yoktur çünkü ret, inkar ve asimilasyondan beslenen sizler, sorun çözme kapasitesine sahip değilsiniz, tersine, sorunların varlığından nemalanma gayreti içindesiniz. Bu nedenle sözümüz size değil, Anadolu ve Mezopotamya halklarınadır.
Kimsenin tarihini, kültürünü, dilini, inancını reddetmeyerek, kimsenin inancını tarif etmeyeceği, herkesin özgürce dilini, kimliğini, kültürünü yaşayacağı bir gelecek mümkündür. Hiçbir inancın ibadethanesinin dönüştürülmesine müsaade etmeyeceğiz. Hiçbir ibadethanenin diğer bir inancın ibadethanesinin eklentisi durumuna getirilmesine müsaade etmeyeceğiz. Halkların iktidarında bu faşizan ürünü uygulamaların hepsi son bulacaktır diyoruz. Bunun için öncelikli işimiz, kurtuluş felsefesini değiştirmek olacaktır. Mussolini ve Hitler`e dayanan ırkçı anlayışa, tekçi anlayışa son vereceğiz diyoruz.
Sansürcü üçüzlere, `yoktur bunların birbirinden farkı, hepsi aynı sömürü zihniyetin türevidirler. Alın birini, vurun ötekine` diyoruz."
BDP Grup Başkanvekili Pervin Buldan, bütçe kanun tasarısının "Eşit gelir dağılımından uzak, insan hak ve özgürlüklerini temel almayan, emekçiye, yoksula, kadına yer vermemiş, bilime kaynaklarını kapatmış, sağlık hakkından, eğitim hakkından çalıp silaha harcanmış, erkek egemen militarist" olduğunu öne sürdü.
Halkın bütçesinin, halkın yararını gözeterek değil, bilakis egemen olanların çıkarları doğrultusunda planlandığını ve harcandığını savunan Buldan, şunları söyledi:
"En son meydana gelen gelişmeler göstermektedir ki esas bütçe sayın hükümete ve onların yakınlarına ayrılmıştır. Bütün Türkiye ile beraber biz de dehşetle ve utançla izliyoruz devlet içinde devlet gerçeğini, AKP iktidarının yolsuzluklarını, bu yolsuzlukların boyutlarını ve devasa miktarlarını. Yıllardır gizli bir ittifak halinde kurulan paralel devlet ve hükümet, el ele verip ne istedilerse yapmışlar. Her türlü yasa dışı oluşumlara, yolsuzluklara yol verilmiş. Şimdi çıkar çatışması başlayınca hükümetten de paralelinden de inciler dökülmeye başladı. Ülkenin cevval savcıları yıllar boyunca hükümetin yolsuzluklarını sadece izlemiş, zor günlere lazım olur diye delil toplamış. Şimdi çıkarlar çatışınca bu savcılar güç dengelerinin kozlarını çekmeye başladı.
Diğer taraftan, muazzam bir yolsuzluk operasyonu yapılıyor ve hemen akabinde emniyet amirleri görevden alınıyor. Hırsızın emniyet amirlerini görevden aldığı bir devlet düşünsek bulamazdık, kendi ülkemizde bizzat tanıklık ediyoruz. Diğer taraftan, bu amirlerin adı onlarca şiddet, infaz ve hak ihlaline karışırken bir tanesini dahi görevden almazken, bu amirler hırsızlara dokununca hepsini birden görevden alıyorsunuz. Açıklama olarak da devlet içindeki her türlü örgütlenmenin ortaya çıkarılacağı söylenmektedir. Devlet içerisindeki derin güçlerin ortaya çıkarılması çok güzel de hırsızlık, yolsuzluk örgütlenmesi ne olacak? Ucu kime kadar gidiyor, daha kimler bu vurgunları yaptı? Bunları soran, dile getiren bir Başbakan ve hükümet yok maalesef.
Buyurun, her türlü derin yapılanmayı ortaya çıkaralım. Bu yapılanmalar nasıl örgütlendiler, geçmişte neler yaptılar, neye hizmet ettiler ve bugün neyi amaçlamaktadırlar açığa çıkaralım. Ancak ülkedeki yolsuzlukların, hırsızlıkların üzerine de ne pahasına olursa olsun gidelim."
Çözüm sürecinde yaklaşık bir yıldır görüşmeler devam etmesine rağmen hala müzakere aşamasına geçilemediğini belirten Buldan, bu sürecin ilerlemesi için hükümet kanadından atılması gereken adımları hala göremediklerini savundu.
Buldan, "Bir yıldır sağlanan şey sadece çatışmasızlık ortamı oldu. Bu elbette ki olumlu bir durumdur ama asla yeterli değildir. Uzun uzadıya zamana yayılan süreçler çözümü geciktirmekle kalmıyor yeni yaralar açılmasına, süreci tehlikeye sokacak tehlikeli durumların yaşanmasına neden oluyor" dedi.
Bugün cezaevinde tutulan beş milletvekilinin durumunun "Kürtlere karşı yürütülen düşman hukukunun bir sonucu" olduğunu savunan Buldan, "Türke ayrı Kürde ayrı uygulanan hukuk bölücülüğün de ayrımcılığın da faşizmin de alelade örneğidir" ifadesini kullandı.
Buldan, "1920’de bu Meclis`i beraber açtık. Şimdi yine bu Meclis`in çatısı altında halkları birbirine kırdıran, sömüren, eziyet eden, baskı ve zorbalık zihniyetini beraber sorgulayalım, mahkum edelim ve yine beraberce, eşitlik temelinde yaşamın mümkün olduğu demokratik bir ülkenin imkanını halkımıza sunalım" diye konuştu.
AK Parti Grup Başkanvekili Nurettin Canikli, TBMM Genel Kurulu`nda 2014 yılı bütçe tasarısının son gün görüşmelerinde, AK Parti Grubu adına söz aldı.
Bütçe hazırlanmasının zahmetli, eziyetli, çetrefilli bir süreç olduğunu ifade eden Canikli, bütçenin hazırlanmasına katkı sağlayan herkese teşekkür etti.
Bütçe görüşmelerinin ortaya çıkardığı atmosferin, platformun da önemine işaret eden Canikli, iktidar açısından TBMM`ye, millete hesap verme; muhalefet açısından da görücüye çıkma yeri olduğunu söyledi.
Canikli, hükümetin, bütçe yoluyla hesap verdiğini, bunun dünyada ve Türkiye`de böyle olduğunu kaydetti.
Hükümetlerin, bütçe yoluyla hesap verme tartışmalarının özellikle son 2 yıldan beri yoğun şekilde sürdüğünü anımsatan Canikli, bütçenin görüşüldüğü her alanda Sayıştay raporları üzerinden tartışma yaşandığını belirtti. Canikli, muhalefetin, Sayıştay raporları üzerinden bütçenin gayrimeşru olduğu, görüşülemeyeceği, denetiminin yapılmasının mümkün olmadığına yönelik eleştiriler, ithamlarda bulunduğunu kaydetti.
Canikli, bu yıl, AK Parti Hükümeti`nin 12. bütçesi olduğuna işaret ederek, son 2 bütçe hariç diğer 10 bütçenin sıhhati konusunda, Plan ve Bütçe Komisyonu ile Genel Kurul`da bir tartışma yaşanmadığını kaydetti. Canikli, AK Parti hükümetlerinin ilk 10 bütçesi üzerinde, bu konunun gündeme gelmediğini, bütçenin sıhhatinin tartışılmadığını vurguladı.
"Sayıştay tarafından ilk 10 bütçe görüşmelerinde veya daha önceki yıllarda Meclis`e gönderilip de son 2 yılda Meclis`e gönderilmeyen bir rapor var mı?" diye soran Canikli, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Çok net cevabı var: Hayır, yok. Daha önceki yılların bütçe görüşmelerinde gönderilip, bu sene gönderilmeyen hiçbir rapor yok. AK Parti`nin ilk 10 bütçesinde kanunların istediği bilgi, belge raporların Sayıştay tarafından gönderildiği anlamına geliyor. Çünkü bu tartışmalar, hiç gündeme gelmedi. AK Parti hükümetlerinin, bu konuların tartışma konusu olmadığı ilk 10 bütçesinde gönderilen raporlar ile bizden önceki hükümetler döneminde TBMM`ye gönderilen raporlar da aynı. Demek ki tartıştığımız konu itibariyle on yıllık bütçeler sıhhatli, bu noktada herhangi bir sorun yok.
Daha önceki bütçe görüşmelerinde olmayıp da bu bütçe görüşmelerinde gelen raporlar var mı, var. Geçtiğimiz yıllarda ilk bütçe dahil TBMM`ye Sayıştay tarafından gönderilen bir rapor var: Genel uygunluk raporu. Genel değerlendirme raporları, kurum değerlendirme raporları da geldi. Hangisi daha fazla? Raporların eksik geldiğinden bahsediliyor. Şu kesin ki hiçbir dönemde olmamış sayıda rapor, bu yıl TBMM`ye geldi."
Canikli, Genel Kurul`da TBMM`ye gönderilen kurum raporlarının bir bölümünü, genel uygunluk raporlarını da gösterdi.
CHP İstanbul Milletvekili Mevlüt Aslanoğlu`nun laf atması üzerine TBMM Başkanı Cemil Çiçek uyarıda bulundu.
Çiçek, 10 gündür yeterince laf atıldığını belirterek, "Şu tartışmayı ağız tadıyla bitirelim bugün. 10 gündür hepimizi üzen durumlar oldu. Bu işler laf atmadan başlıyor, nerede bitecek ben de bilmiyorum" dedi.
Canikli, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu`nun bütçe konuşması sırasında kalın ve ince iki ayrı rapor gösterdiğini, kalın raporun TBMM`ye gönderilmediğini söylediğini anımsattı.
Kalın raporun, denetçilerin ilk denetim sırasında hazırladıkları rapor olduğunu belirten Canikli, bu raporların da Sayıştay`ın kurulduğu yıldan beri düzenlendiğini söyledi. Canikli, denetçi raporunun, geçmiş yıllarda, başka iktidarlar döneminde de TBMM`ye hiç gönderilmediğini dile getirerek, "Hiçbir zaman gönderilmedi, gönderilmez. Buradan yola çıkılarak, denetimden kaçıldığı, bazı harcamaların kamufle edildiği suçlamanın hiçbir aslı astarı yok" diye konuştu.
Canikli, bir milletvekilinin, Plan ve Bütçe Komisyonu`ndaki görüşmelerde Sayıştay temsilcisine, Sayıştay raporlarını inceleyip inceleyemeyeceklerini sorduğunu, Sayıştay Başkan Yardımcısı`nın da "Bakabilirsiniz, gizli değil" yanıtını verdiğini anlattı. Canikli, "Demek ki hiçkimse hiçbir şey gizlemiyor, kaçırmıyor. Buna ihtiyaç da yok. CHP`ye mensup arkadaşlarımız o denetçi raporlarını elde de etmişler. Doğal. Bunlar kirliyse, bazı harcamalar saklanıyorsa raporlar elinizde. Varsa içinde lütfen okuyun, anlatın, kamuoyunu bilgilendirin eksik, yanlış ne var. Bir kelime duydunuz mu?" diye sordu.
Denetimden kaçırılan bir harcama olmadığını belirten Canikli, "Hodri meydan diyorum, varsa açıklayın, oradan okuyun" dedi.
Canikli, "yolsuzluklar kapatılıyor" gibi bir iddianın sadece iftiradan ibaret olduğunu ifade etti.
Geçmiş dönemde gelip, bu dönem TBMM`ye gelmeyen hiçbir raporun bulunmadığını dile getiren Canikli, denetçi raporlarının gizli olmadığını söyledi. Canikli, denetçi raporlarının, bugüne kadar hiç TBMM`ye gelmediğini, gelmesinin mümkün olmadığını vurgulayarak, Sayıştay Kanunu`nda gelecek raporların net şekilde ifade edildiğini kaydetti.
Canikli, "Bunun üzerinden partimize, Hükümetimize yönelik bütün suçlamalar, bühtan, içi boştur, anlamsızdır, doğru değildir" dedi.
Sayıştay Kanunu`nun 2010`da değiştiğine işaret eden Canikli, bundan önce uzun yıllar Sayıştay`ın denetiminin büyük ölçüde tırpanlandığını, içinin boşaltıldığını, birçok kurumun Sayıştay denetimi dışına çıkarıldığını, etkisiz kurum haline getirildiğini söyledi.
Canikli, denetim dışına çıkarılan kurumları örnek göstererek, İşsizlik Sigortası Fonu`nun, üst kurullar, KİT, BİT gibi birçok kurumun Sayıştay denetimi dışında yer aldığını anımsattı.
AK Parti Grup Başkanvekili Canikli, 2010`da getirdikleri Sayıştay Kanunu teklifinin 82. maddesinin önemine işaret ederek, bu maddeyle, denetim dışındaki kurumların denetime tabi tutulduğunu belirtti.
Belediyelerin denetim dışı harcamalarını, hükümete bağlı kurumların yaptığı harcamaları denetime aldıklarını ifade eden Canikli, "Bu bir fikir vermiyor mu? Hükümetin bu konudaki samimiyetini ortaya koyması açısından önemli değil mi? Geçmiş hükümetlere soruyorum, eski Sayıştay Kanunu uygulanırken neden bunları denetim kapsamına almadınız? Denetimden kaçan hükümet bunu yapabilir mi? Biz denetimden kaçmıyoruz" diye konuştu.
Çıkardıkları kanunla, bakanların uhdesindeki denetim yetkisini, teftiş kurullarını kaldırarak, bu yetkiyi Sayıştay`a devrettiklerini anımsatan Canikli, sözlerini, "Sayıştay Kanunu, belki yüz yıl uygulandı. Hiçbir hükümet yapmadı ama bunu AK Parti yapıyor. Kendine güvenmese, buna cesaret edebilir mi? Kendisi dışındaki bir kurumun kendisini denetlemesini sağlayabilir mi? Bu bir reformdur. AK Parti Hükümetleri ve grubunun, samimi olarak denetlenme istediğini net olarak ortaya koyuyor. Teşekkür edilmesi, takdir edilmesi gerekiyor. Bunları tarih yazacak" diye sürdürdü.
KİT`lerin Başkanlığa bağlı Yüksek Denetleme Kurulu denetçileri tarafından denetlenirken şimdi Sayıştay tarafından denetlendiğini vurgulayan Canikli, "Denetim konusunda kim samimi? Geçmiş hükümetlerin uygulamaları ve AK Parti`nin tavrı ortada. Başından beri muhalefetin söyledikleri en hafif ifadeyle haksızlıktır. Bu hükümetin sadece takdir edilmesi gerekir, böyle bir uygulamaya karar verdiği için" dedi.