3,5 Yıl Sonra AB ile yeni fasıl açıldı

Türkiye`nin AB katılım müzakerelerinde 3,5 yılın ardından yeni fasıl hükümetler arası konferansla açıldı.

Gündem 5.11.2013 17:31:38 0
3,5 Yıl Sonra AB ile yeni fasıl açıldı

Türkiye`nin AB katılım müzakerelerinde 3,5 yılın ardından yeni fasıl hükümetler arası konferansla açıldı.

Türkiye`nin AB katılım müzakerelerinde Bölgesel Politika ve Yapısal Araçların Koordinasyonu faslı, AB Bakanı Bağış ve Kalkınma Bakanı Yılmaz`ın da katıldığı hükümetler arası konferansta açıldı.

Türkiye`nin AB katılım müzakerelerinde Bölgesel Politika ve Yapısal Araçların Koordinasyonu faslı, AB Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, AB Dönem Başkanı Litvanya`nın Dışişleri Bakanı Linas Linkevicius ve AB Komisyonu`nun genişlemeden sorumlu üyesi Stefan Füle`nin katıldığı hükümetlerarası konferansla açıldı.

AB Bakanı  Bağış, daha önce farklı dönemlerde Fransa ve Almanya`nın siyasi engelemeleri nedeniyle gecikmiş bir olumlu adım olan söz konusu faslının açılmasının, Türkiye`ye çok önemli yansımaları olacağını söyledi.

Bağış, yaptığı değerlendirmede, "Faslın hayata geçmesiyle birlikte bölgelerdeki kadınlar ve gençler, geliştirilecek projelerle iş gücüne daha çok ve etkin bir biçimde katılacak. Kız çocuklarının okullaşma oranlarında artış hızlanacak. Her yaş, cinsiyet ve etnik kökene sahip vatandaşımız için mesleki ve teknik eğitim verilecek. Özel itina gösterilmesi gereken kimselerin de iş ortamına katılımı sağlanacak" dedi.

Egemen Bağış, "Bu fasıl bölgeler arası gelişmişlik farklarını ortadan kaldıracağı kadar bölgeler arası kaynaşmayı da destekleyici bir motivasyon sağlayacaktır. Bu anlamda, akan kanı durdurmak, anaların gözyaşlarını dindirmek için başlattığımız çözüm sürecinde bu faslın önemli katkıları olacaktır" şeklinde konuştu.

Bugün Türkiye-AB ilişkilerinde önemli bir miladın yaşandığını belirten Bağış,  "2013 yılı sadece Ankara Anlaşmasının 50`nci yıl dönümü olmakla kalmayıp aynı zamanda, Türkiye’nin reformcu kimliğinin öne çıktığı bir yıl olmuştur. Reformlarla geçen böyle bir yılda yine reform niteliği taşıyan müzakerelere yeni ivme kazandırılması güzel bir tevafuk olmuştur" ifadesini kullandı.

Bölgesel politika faslının açılışının Türkiye-AB ilişkilerinde "ne seninle ne de sensiz" döneminden "hep birlikte geleceğe" dönemine geçişin başlangıcı olmasını dileyen Bağış, Türkiye`nin AB`ye yük olmaya değil tam tersine AB`den yük almaya geldiğini ve Türkiye`nin üyeliğiyle AB`nin kıtasal bir barış projesinden küresel barış projesine dönüşeceğini vurguladı.

Bağış, tek çiçekle bahar gelmez atasözünü hatırlatarak bölgesel politika faslının devamının gelmesi gerektiğini ve özellikle yargı ve temel haklar ile adalet, özgürlük ve güvenlik fasıllarının önündeki siyasi engellerin kaldırılması çağrısında bulundu.

AB`nin Mısır ve Suriye tavrına eleştiri

Hükümetlerarası katılım konferansının ardından düzenlenen ortak basın toplantısında Bağış, Mısır ve Suriye`deki tavrı nedeniyle AB`yi sert şekilde eleştirdi.

Bağış, "Suriye`yle ilgili son gelişmeler çok yanlış bir mesaj verdi. Şam`daki kanlı diktatörün ve bölgedeki diğer diktatörlerin kimyasal silah kullanmadıkça yüzbinler de olsa kendi halkını katledebilecekleri şeklinde yanlış mesaj verildi" tespitinde bulundu.

Bağış, şunları kaydetti:

"Seçmenlerimden, vatandaşlarımdan, `AB Esed rejiminin vahşetine neden daha güçlü tepki göstermedi` şeklinde çok sayıda eleştiri geliyor. Türkiye`de insanlar bana `Mısır`da AB`nin en önemli değeri olan demokrasinin ırzına geçilirken nasıl olur da Avrupalı meslektaşların daha güçlü ses çıkarmaz` diye soruyor. Seçilmiş bir cumhurbaşkanı tutukluyken son 40 yılın diktatörünün askeri cunta tarafından serbest bırakılması kabul edilemez. Litvanya Dönem Başkanlığı`nın (Mısır`daki darbeye karşı) en güçlü açıklamalardan birini yaptığını fakat bir tutum belirlenebilmesi için 28 üye ülkenin onayının gerektiğini biliyoruz. Maalesef bu durum ülkemde AB`nin imajını savunurken işimi daha da zorlaştırıyor." 

Başmüzakereci Bağış, AB ile Türkiye arasında vize muafiyeti diyaloğu ve geri kabul anlaşması üzerindeki müzakerelerde son aşamaya gelindiğini belirterek, "AB Komisyonu`yla geri kabul anlaşmasını imzalayarak eşzamanlı olarak vize muafiyeti görüşmelerini başlatma konusunda mutabakat sağlamaya çok yakınız" dedi.

Bağış, büyükelçiler seviyesinde devam eden görüşmelerin olumlu sonuçlanması halinde AB İçişleri Komiseri Cecilia Malmström`ün Füle`yle geri kabul anlaşmasının imzalanması için Türkiye`ye geleceğini açıkladı.

Katılım müzakerelerinde siyasi nedenlerle engellenen Yargı ve Temel Haklar ile Adalet, Özgürlük ve Güvenlik fasıllarının da açılması çağrısında bulunan Bağış, aralarında Kıbrıs Rum kesiminin de bulunduğu tüm AB üyelerinin 2 yıl önce her iki faslın açılmasına öncelik verme konusunda mutabakata vardıklarını hatırlattı.

"Bölgesel Politika doğrudan üyelikle ilgili"

Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz ise Nicolas Sarkozy`nin cumhurbaşkanlığı döneminde AB üyeliğini ilgilendirdiği gerekçesiyle Fransa`nın tek yanlı olarak engellediği Bölgesel Politika faslının Türkiye`yi üyelik sonrası AB yapısal fonlarını kullanmaya hazırlayacağını söyledi.

Yılmaz, "Bu fasıl doğrudan üyelikle ilgili. Esasında bütün bu süreç AB üyesi olmakla alakalı, aksi halde bu süreç anlamını yitirecektir. Türkiye tam üyelik için müzakere ediyor ve bu süreçte bir fasıl diğerinden ayrılamaz" dedi.

Kaydettiğimiz ilerlemeler, ilişkilere olumlu yansıdı

Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, “Bölgesel Politika ve Yapısal Araçların Koordinasyonu” başlığının açılışı için düzenlenen Hükümetler Arası Konferans`ta (HAK) konuştu.

Avrupa Birliği (AB) ile müzakerelerde 3,5 yıldan sonra ilk kez başlık açıldığını vurgulayan Yılmaz, “AB, son yıllarda kendi iç gündemine yoğunlaşmış durumda. Ekonomide ciddi problemler, siyasi tartışmalar yaşıyor. Bizimle ilişkilerine de bunun kısmen yansıdığını görüyoruz. Türkiye, bu fasılda son 10 yılda inanılmaz ilerlemeler kaydetti. Halkımızın mutluluğu için kaydettiğimiz bu ilerlemeler, AB ile ilişkilere de çok olumlu yansıdı” diye konuştu.

Açılan faslın AB’nin hem iç dayanışması hem de bütünlüğü açısından çok önem verdiği bir fasıl olduğuna dikkati çeken Yılmaz, “Biz de son 10 yılda bir taraftan hazırladığımız bölgesel eylem planlarıyla bir taraftan Kalkınma Ajansı gibi, yeni bölge idareleri gibi yenilikçi birtakım yapılanmalar ve programlarla Türkiye’nin bölgesel politikasını çok daha üst noktalara getirmiş olduk” dedi.

Faslın açılmasıyla ilgili uzun zamandır Türkiye’nin hiçbir teknik problemi olmadığını ancak siyasi atmosfer nedeniyle faslın açılamadığını ifade eden Yılmaz, “kamu olarak, merkezi idarenin yatırım programından son 10 yılda Güneydoğu ve Doğu’ya tahsis edilen kaynakların 35 milyar lirasını aşmasının bile bu fasılda nerelere gelindiğini gösterdiğini” kaydetti.

Bir sonraki faslın açılmasının bu kadar gecikmemesini dilediklerini söyleyen Yılmaz, “Fransa’daki değişim ve AB’de gündeme gelen birtakım eğilimlerle birlikte belki yeni bir dönemin de başlangıcının işareti olarak bu fasıl açılmış oldu. Bu faslın açılmasının, Türkiye ile AB arasındaki ilişkilerin çok daha ileri noktalara gitmesine vesile olmasını diliyorum” diye konuştu.

Yılmaz, fasılların açılmasını beklemeden, teknik çalışmaları, reformları, düzenlemeleri yapmayı sürdürdüklerini belirterek, “Biz, bu objektif teknik kriterleri yerine getirdiğimiz sürece uygun bir politik atmosferde çok hızlı şekilde ilerleme kaybetmemiz mümkün. Önümüzdeki yıllarda da bunu yapacağız. Zaman, Türkiye’nin lehine ilerliyor” dedi.

Türkiye’nin her geçen gün reel anlamda ilerleme kaydettiğinin ve Avrupa ortalamalarına yaklaştığının altını çizen Yılmaz, “Bu gerçekler olduğu, Türkiye büyüdüğü sürece Avrupa’yla ilişkilerimizin de iyi bir döneme gireceğine inanıyorum” ifadelerini kullandı.

"Almanya ve Fransa devlet başkanları birgün diz çökecek"

Bağış, Alman ‘’Zeit Online’’ haber sitesine verdiği röportajda, ‘’Türkiye ne zaman AB’ye üye olacak?’’ şeklindeki soruya karşılık, ‘’Cidden: Almanya ve Fransa’nın devlet başkanları birgün diz çökerek, Türkiye’nin AB’ye girmesi için rica edecekler. Bizim ekonomik performansımız son 10 yılda ortalama yüzde 6 arttı. Bu, AB ortalamısının çok üstünde. Avrupa’nın ihtiyaç duyduğu enerji kaynaklarının büyük bir bölümü Türkiye’nin ya kuzeyinde ya doğusunda ya da güneyinde’’ ifadesini kullandı.

Avrupa, Türkiye ile işbirliği yapmak istemiyorsa iki seçeneği bulunduğuna işaret eden Bağış, ya Rusya ile çalışmaları veya tümüyle yenilenebilir enerjiyle geçinmeleri gerektiğini kaydetti. Türkiye`nin AB`ye üyeliğinde en büyük engelin önyargılar olduğuna dikkati çeken Bağış, Türkiye’nin AB ihtiyacı kadar AB’nin de Türkiye’ye o kadar ihtiyaç duyduğunu vurguladı. Bunların ne tür önyargılar olduğu yönündeki bir soruya karşılık da Bağış, el altından kendilerine Türkiye’nin fakir, karmaşık ve bunun yanı sıra Müslüman olduğunu anlatmaya çalıştıklarını belirtti.

 

ARTUKLU HABER AJANSI


Yükleniyor

Yükleniyor

Yükleniyor