Mersin, Adana, Osmaniye ve Gaziantep Baroları; Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi?nin ölümü üstündeki sır perdesine ilişkin ?Neden aralan(a)mıyor?? sorusuna yanıt istedi.
Mersin, Adana, Osmaniye ve Gaziantep Baroları; Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi’nin ölümü üstündeki sır perdesine ilişkin “Neden aralan(a)mıyor?” sorusuna yanıt istedi.
Ortak bir basın açıklaması yapan Mersin Barosu Başkanı Alpay Antmen, Hatay Barosu Başkanı Ekrem Dönmez, Adana Barosu Başkanı Mengücek Gazi Çıtırı, Osmaniye Barosu Başkan Dilem Aksoy ve Gaziantep Barosu Başkanı Bektaş Şarklı; soruşturmada yaşanan olayları ve eksiklikleri yargı tarihine not düşmek adına kamuoyuyla paylaştı.
Diyarbakır Barosu Başkanı Av. Tahir Elçi’nin öldürülmesi ile ilgili Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü soruşturmanın devam ettiğinin hatırlatıldığı açıklamada, “Ancak, olayın üzerinden 32 gün geçmesine rağmen soruşturma dosyası ilerlememektedir. Aşağıdaki bilgilerin bir kısmı Diyarbakır Barosunun 19/12/2015 tarihinde Barolara yaptığı çağrı üzerine yapılan toplantıdan ve bir kısmı da cinayetle ilgili basına yansıyan haberlerden yararlanılarak soruşturma dosyasındaki gelişmeleri, eksiklikleri belirtmek ve arşivlemek amacıyla yapılmıştır.
“DOSYAYI İNCELEYEMİYORUZ”
Diyarbakır Barosu Başkan Vekili Ahmet Özmen tarafından verilen bilgiler arasında; dosyada gizlilik kararı olmamasına rağmen, soruşturma dosyasının incelenmesini istediklerinde, soruşturmayı yürüten savcıların ‘bir değerlendirelim deyip!’ dosyayı incelemeyi erteledikleri ve kendilerine dosyanın tamamının verilmediği, olay tutanağının bulunmadığı, delillerin toplanmadığı, şüpheli sıfatıyla ifadesi alınan veya açığa ya da gözaltına alınan polis olmadığı ifade edilmiştir. “Soruşturmanın hemen başından beri, ısrarlı taleplerimize rağmen soruşturma dosyası incelememize açılmamış, hukuken alınmış bir gizlilik kararı olmadığı halde, adeta soruşturmaya ‘fiili gizlilik’ konulmuştur. Kısmen tarafımıza verilen tutanak ve belgelerden de soruşturmanın etkili bir şekilde yürütülmediği anlaşılmaktadır.”denilmiştir.
“SORUŞTURMA İYİ YÜRÜTÜLMÜYOR”
Diyarbakır Barosu Başkan vekili Av. Ahmet Özmen, 19/12/2015 tarihinde yapılan basın toplantısında ‘Bir algı operasyonu yaratılmaya çalışılıyor. Tahir Elçi soruşturmasının çok iyi yürütüldüğüne yönelik bir izlenim verilmeye çalışılıyor. Bu böyle değil. Burada iki çarpıcı haber öne çıkıyor. Birincisi cinayetin dördüncü gününde flaş flaş flaş şeklinde haberlerle verilen Tahir Elçi cinayeti soruşturmasında üç gözaltı yapıldığıdır. Halbuki Tahir Elçi cinayetiyle ilgili gözaltılar değil bunlar. Bunlar o gün Balıkçılarbaşı mevkiinde öldürülen iki polis memurunun ölümüyle ilgili yapılan gözaltılardır, öldürülen polis memurlarının faillerinden birisinin akrabaları olduğu bilgisi verilmiştir. Bu açıklamanın yapılmasının soruşturmanın ciddiyetle yürütülüyormuş imajı verme amaçlı bir algı operasyonudur. İkincisi; ‘Tahir Elçi’yi vuran mermi çekirdeği bulundu’ şeklinde dillendirilen deforme olmuş mermi çekirdeğinin Elçi cinayetiyle ilgili olmayacağını, çünkü deforme olmuş mermi çekirdeğinin Elçi cinayeti ile ilgili olabilmesi için en fazla 3 milimetre mesafede olması gerektiğini oysaki bu mermi çekirdeğinin olayın meydana geldiği Yeni Kapı Sokağının girişi itibarı ile numaralandırılan 83 delilden 16. delil olduğunu ve bunun da Elçinin düştüğü yerden 40-45 metre uzakta bulunduğunu, bu nedenle bu çekirdeğin Elçi cinayeti ile ilgili olamayacağını söylemiştir.
“NEDEN HİÇ BİR POLİS ŞÜPHELİ DURUMUNDA DEĞİL?”
Elçi’nin öldürülmesinde en makul şüphelinin polis olduğunu dile getiren Özmen, soruşturma kapsamında henüz tek bir kişinin bile ‘şüpheli’ sıfatıyla ifadesinin alınmadığına dikkat çekiyor. Basından izlemiş olduğumuz görüntüler itibariyle en makul şüpheli polis. Dosyada şüpheli sıfatıyla ifadesine başvurulmuş, gözaltına alınmış, hakkında işlem yapılmış polisler de dahil hiç kimse yok. Polislerin beyanları tanık sıfatıyla alındı. Yani hiç bir polis şüpheli durumunda değil. ‘Basına yansıyan video kaydı bize şunu gösteriyor: Sokağın başından veya sokağın ortalarından doğru ateş edildiğini, yani sadece dört ayaklı minarenin etrafındaki veya hemen minarenin yanındaki beyaz aracın etrafındaki polisler tarafından ateş açılmadığını görüyoruz. Bu durum şüpheli sayısının arttığını gösterir. Bu polislerin idari soruşturmanın sonucu beklenmeksizin öncelikle görevden el çektirilmeleri yani açığa alınmaları lazım. Çünkü şüphe altındaki bir polis hala memuriyet görevinde bulunuyor ve polisliğin vermiş olduğu nüfuzu hala kullanabilecek pozisyonda” dedi.
“DELİLER YOK MU EDİLİYOR?”
Bu durumun delillerin karartılması veya değiştirilmesi, yok edilmesi gibi bir şüphe uyandırdığının da vurgulandığı açıklamada, “Olaydan hemen sonra, olay yerinde görevli bulunan polis memurlarının olay mahallini terk etmesi, savcılığın olay yerine intikal etmemiş olması, delillerin etkiye açık bir şekilde bırakılması, Elçi’nin vurulma anında olay yerinde bulunan ve silahla onun bulunduğu yöne doğru ateş ettiği görülen polislerin el svaplarının alınmaması veya bu kişilerin elbiselerinin kriminal incelemeye alındığı yönünde bir bilgi olmaması ve devamında Diyarbakır Valiliğince bir gün sonra olayın meydana geldiği yere ilişkin sokağa çıkma yasağı kararının alınması soruşturmanın baştan etkili yürütülmeyeceği kuşkusunu açığa çıkarmıştır. Diyarbakır Baro Başkanlığı’nca 20 avukat tarafından oluşturulan inceleme komisyonu, olay yerindeki görüntülerde tespit edilen ve bir tanığın da teşhis ettiği iddia edilen İstihbarat Şubesi’nde görevli polis memuru üzerinde yoğun şüphe olduğunu belirterek tutuklanmasını istemiştir.
“SKANDALLAR YAŞANIYOR”
Diyarbakır Barosu’nca verilen dilekçede şu ifadelere ve taleplere yer verilmiştir: ‘Soruşturmanın 12’nci gününde tarafımızca verilen dilekçe ile dosyaya dâhil edilen istihbarat şube bu şahsın, deliller itibariyle kuvvetli suç şüphesi altında olduğu nazara alınmaksızın tanık sıfatıyla ifadesinin alınması kabul edilemez ve soruşturmanın ciddiyeti ile bağdaşmaz skandal bir olaydır. Bu şahıs olay sırasında sokakta olduğunu, sokak başından bakan ve çıkmakta olan kişinin kendisi olduğunu kabul etmiştir. Kendisi dışında tanımadığı 2 polisin daha sokakta olduğunu söylemiştir. Hiç silah kullanmadığını beyan etmiştir. Ancak bir tanık ise bu polisin bir şarjör boşalttığını gördüğünü söylemiştir. Tanık Seyit’in sokakta iki kişi olduğu, birinin ateş ettiği ve ateş edeni tereddüde mahal bırakmayan beyan ve teşhisi, şüpheli olduğunu düşündüğümüz ancak tanık olarak dinlenen bu polisin yalan söylediğini ortaya koymaktadır. Bu polis olay yerinde görevli olduğu halde tutanağa imza atmamış, olayın üzerinden 12 gün geçmesine rağmen ortaya çıkmayarak kendini saklamıştır. Olaydan 12 gün sonra ifadesi alınabilen bu şahsın Adliye koridorunda sakal bırakmış olarak tarafımızca görülmesi, eşkâlini değiştirme çabası içerisine girdiğini göstermektedir.
“SORUŞTURMANIN POLİSLERCE YÜRÜTÜLMESİ; BAĞIMSIZ VE TARAFSIZLIK İLKESİYLE ÇELİŞİYOR”
Diyarbakır Barosu’nca savcılığa verilen soruşturmanın genişletilmesi talepli dilekçede ayrıca dosyanın şüphelilerinin polis olduğuna dikkat çekilmiş ve soruşturmanın polislerce yürütülmesinin bağımsız ve tarafsız kurullarca yapılması ilkesiyle çelişeceğinden Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına aykırı olduğu belirtilerek işlemlerin adli kolluk birimi olan jandarma ile yürütülmelidir.
Elçi’nin avukatlarına verilen soruşturma evrakında, olay günü Yenikapı Sokak'ta görevli tüm polis memurlarının beyanları yer almamaktadır. Savcılığa yapılan başvuruda olay yerinde çekilen görüntülere göre Tahir Elçi’nin ayakta görüntülendiği andan, yerde yatar vaziyette görüntülendiği ana kadar, Tahir Elçi’nin vurulduğu Yenikapı Sokak’ta görevli tüm polis memurlarının açığa alınarak şüpheli sıfatıyla gözaltına alınması, ifadelerinin alınması sırasında müşteki vekilleri de hazır bulunmalıdır.
Olay yerinde bulunan, telsiz anonsuyla olay yerine intikal eden tüm polis memurlarının görev listesinin ve görevlendirme yazıları istenmelidir.
Olay günü bölgede görevli tüm kolluk personelinin cep telefon numaralarının tespit edilerek, olay anında yaptıkları görüşmelerin kayıtları istenmelidir.
Yenikapı Sokak'ta basın açıklaması öncesi, basın açıklaması ve olay esnası ile sonrasına ait tüm telsiz ve anons kayıtları ve deşifreleri dosya içerisine alınmalı.
Dosyada bulunan tüm belge, yazılı, sesli ve görüntülü kayıtların şu anda bulunduğu haliyle verilmemiştir.
Olay yerindeki tüm MOBESE ve işyerlerine ait güvenlik kameralarının görsel kayıtları tespit edilerek dosyaya konulmalıdır.
Yenikapı Sokak'ta basın açıklaması öncesi, basın açıklaması ve olay esnası ile sonrasına ait tüm işyeri kamera kayıt ve görüntülerinin dosya içerisine alınmalıdır.
Olay yerini gören Mardin Kebap evi kamera kaydı Diyarbakır Barosu tarafınca temin edilerek Cumhuriyet Başsavcılığına verilmiş olup, bu kayıtların eski teknoloji olması gerekçe gösterilerek imaj kaydı alınmadan jandarmaya verilmiş ve burada da çözümleme yapılmadan Adli Tıp Kurumuna gönderildiği ve bu kayıtların dökümünün yapılması hususunda gecikme olduğu, bu kayıtların olay mahallini net bir şekilde görmesi nedeni ile bu kayıtlara bir an önce ulaşılması soruşturmanın seyrini hızlandıracağı görüşü paylaşılmıştır.
Polisler hakkındaki idari soruşturma yürütüldüğü ve bu soruşturmanın neticesine göre polisler hakkında adli soruşturmanın şekilleneceği ve bu nedenle meydana gelen bu olaya da şüpheli olan polislerin idari soruşturma menfi çıkması durumunda Cumhuriyet Savcılığı tarafından adil yürütülemeyeceği ve idari soruşturmanın adli soruşturmanın önüne geçtiği kanaati uyanmaktadır. Bu durumda adli soruşturmanın idari soruşturmadan bağımsız bir şekilde Cumhuriyet Savcılığı eliyle bizzat yürütülmelidir.
Olay günü Diyarbakır genelinde görev yapan tüm polis memurlarına ait silah zimmet listesi dosya içerisine alınmalıdır.
Olay tarihinde olayın gerçekleştiği bölgede görevlendirilen tüm güvenlik güçlerinin envanterde kayıtlı olan-olmayan tüm silahlarına el konularak balistik inceleme yapılması amacıyla Jandarma Kriminal Daire Başkanlığı'na gönderilmelidir.
Otopsi tutanağında Elçi’nin kafatasında tespit edilen mermi giriş çıkış delikleri üzerinden yapılacak incelemeyle, silah türü (kısa namlulu-uzun namlulu) ve çapı tespit edilmelidir.
Olay Yeri Yapılandırma çalışmasına esas teşkil etmek üzere otopsi raporu, görüntü kayıtları ve tanık anlatımları da dikkate alınarak olay yerinde tatbiki keşif yapılmalı; keşifte elde edilecek veriler, otopsi raporu, görüntü kayıtları ve tanık anlatımları da dikkate alınarak olay yerinin gerçek fiziki koşullarına uygun ve ölçekli bir maketi oluşturulmalıdır.
Olay yeri incelemesinin, her ne gerekçeyle olursa olsun olayın hemen ardından yapılamamış olması, AİHM içtihatları çerçevesinde devletin yaşam hakkına ilişkin usulü yükümlülüklerine aykırıdır” denildi.
“DEVLET TAHİR ELÇİ’Yİ KORUMADI”
Ayrıca, açıklamada Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Başkanı ve İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı’nın olayla ilgili tespitlerine de yer verilen açıklamada, “Devlet Tahir Elçi'yi korumak zorundadır, korumamıştır, koruma yükümlülüğünü yerine getirmemiştir. Olay yerinde cenaze oradayken ilk muayenenin yapılması gerekirdi. Olay yeri incelemesinin de o an yapılması gerekirdi. Cenazenin bulunuş şekli, yönü, bu yöne uygun olabilecek mermi çekirdeği ve kovanların dağılım analizi cenaze oradayken yapılmalıydı. Bunlar işaretlenmeli, fotoğraflanmalıydı. Mesela olay yerinde cenazenin duruşuna dair bir fotoğraf yok. Sadece basının çektiği fotoğraf var. Böyle bir şey kabul edilemez. Olay yeri incelemesi hala yapılmadı. Oysa hızla, en kısa sürede yapılması gereken işlem olay yeri incelemesiydi. Ondan sonra adli tıp uzmanının da katılımıyla cenaze olay yerinden alınır, morgda ikinci muayenesi yapılır, baştan sona giysileri tek tek çıkarılır. Arkasından ateşli silah giriş yarası çevresinden örnek alınması gerekir. Bunlar yapılmadan, muayene öncesi ceset yıkandı. Yani o buldukları mermi çekirdeklerden birine Tahir Elçi'nin kanının, doku artığının bulaştırılıp bulaştırılmadığını bilemeyiz. Yapılan incelemeler denetimden uzak. Mermi çekirdekleri üzerinde Elçi'ye ait doku artıkları kalmış olabilir. Oradan DNA'sına ulaşılabilir. Ama bu incelemenin gerektiği gibi bağımsız gözlemcilerin denetiminde yapılması gerekir. Bulduklarını iddia ettikleri mermi çekirdeği hangi koşullarda, nerede, nasıl bulunmuş? Cesedin bulunuş yeriyle ilişkisi nasıldır? Orada bulunması olayın akışına uygun mudur? Kan lekeleri bu olayın akışına uygun mudur? gibi bir sürü sorunun yanıtı yok şu anda. Bunlar olmadan o mermi çekirdeğinin gerçekten temiz bir delil olduğunu söylemek zor. Bu tür ölümlerde bir bağımsız soruşturma komisyonu kurulur. Bağımsız gözlemciler laboratuar da dahil olmak üzere her aşamaya katılır” açıklaması hatırlatıldı.
“ELÇİ CİNAYETİNİN AYDINLATILMASI BİR MİLAT OLMALI”
Hatay, Mersin, Adana, Osmaniye ve Gaziantep Baro Başkanları olarak beklentilerini de açıklayan başkanlar, “Diyarbakır Barosu Başkanı Av. Tahir Elçi’nin faili meçhul cinayetlerinin aydınlatılması uğrunda mücadele veren çok değerli bir meslektaşımız olması sebebiyle, Elçi cinayetinin aydınlatılması bir milat olmalıdır. Soruşturma aşamasında yargılama ve soruşturmanın tarafı olan Diyarbakır Barosu mensubu meslektaşlarımızdan ve diğer Barolardan bağımsız bir heyet oluşturularak dosyanın her aşaması kendileriyle paylaşılmalı ve soruşturmaya etkili katılımları sağlanmalıdır. Cinayetin faili meçhul kalmaması için adil ve etkili bir soruşturma yürütülerek, bir an önce elde edilen deliller ve aşamaları kamuoyuyla paylaşılmalıdır. Tarafsız bir soruşturmayla katliamın sorumluları ortaya çıkarılmalı ve yargı önünde hesap vermeleri sağlanmalıdır. Bu soruşturmayı faili meçhul bırakmayacağımızı ve katliamın takipçisi olacağımızı kamuoyu ile paylaşırız” ifadelerine yer verdi.
ARTUKLU HABER AJANSI-MERSİN
9367,77%3,72
34,47% 0,05
36,42% 0,21
2956,00% 0,72
4956,37% 0,55