İnsanlar vefa ve cefa sözcükleriyle bir şeyler anlatmaya çalışırlar. Ben de gazetecilik yaşamımda pek çok vefalı ve cefalı tema ile haberler yazdım. Ama Marmaris'te tatil yaparken gördüğüm bir vefa ve de cefa konusu beni ve eşimi çok duygulandırdı.
Marmaris'te, Sentido Orka otelindeyiz.
Patron Turgut Torunoğulları ile Blue Bar'da buluşacağız. Akşam saat 20.00 sularıydı.
Eşim ile Turgut'u beklerken, özürlü sandalyesine oturmuş bir adam geldi yanımıza. Özürlü sandalyesini bir bayan kullanıyordu. Bir köşeye çekildiler. Felçli olduğu anlaşılan adama bir içki ısmarladı yanındaki bayan. Adam içkisinden bir yudum aldı ama hemen ardından da başı öne eğildi ve uyumaya başladı.
O gece, gördüğümüz bu manzara ile uyumaya çalıştık ama nafile.
Sabah kahvatıya indiğimiz zaman aynı çifti bu kez kahvaltı salonunda gördük.
Kadın elindeki kahvaltı çanağı ile adama yaklaştı ve ağzına birşeyler sokmaya çalıştı.
Adam ağzını açıyor, verilen lokmayı yiyor ama iki dakika sonra başı yine öne eğiliyor ve uyuyor.
Sabah kahvatıya indiğimiz zaman aynı çifti bu kez kahvaltı salonunda gördük.
Kadın elindeki kahvaltı çanağı ile adama yaklaştı ve ağzına birşeyler sokmaya çalıştı
Adam ağzını açıyor, verilen lokmayı yiyor ama iki dakika sonra başı yine öne eğiliyor ve uyuyor.
Adam, özürlü sandalyesi ile, Turgut Torunoğulları ile biz görüşürken arka fonda görünüyordu. yani elimde admla ilgili bir fotoğraf vardı. Onlardan habersiz birkaç dugusal söz ile bir haber yapılabilirdi. Ama ben bunu tercih etmedim. Tercihim, kadın ile konuşmak ve bu ikilinin acılı öyküünü kendilerinden dinlemekti. Kadına yanaştım ve isteğimi anlattım. 'Memnuniyetle' dedi.
Birkaç fotoğraf çektikten sonra, lobide buluşmak üzere kahvaltı salonundan ayrıldık.
Akşam saatlerinde Sentido Orka Oteli'ndeki Blue Bar'da patron Turgut Torunoğullarını beklerken, arka tarafımızdaki masada oturan Nurtan ve Erol çifti dikkatimizi çekmişti
Lobiye girdiğimiz zaman adam yine özürlü sandalyesindeydi.
Kadın O'na yine bir şeyler yedirmeye çalışıyordu.
Adamın elini sıktım. O da sıktı elimi.
'Nasılsın' dediğim zaman hiç zorlanmadan 'iyiyim' diyebildi. Bu durum beni çok sevindirdi. Zira iki gündür üzüntü ile izlediğimiz bu adam, ihtiyaç htiği zaman konuşabiliyordu.
Acaba ihtiyaç htiği zaman yürüyebiliyor muydu?
Maalesef bunun cevabı hayır oldu.
Kimdi bu adam?
Adı Erol Gülbay'dı. Samsunlu bir ailenin çocuğuydu. 1966 yılında Yıldız Teknik Üniversitesinde okurken, Almanca dersinden sınıfta kalmıştı. O da kalktı Almanya'ya gitti, hem eğitimini tamamladı hem de zayıf olan Almancasını güçlendirdi.
Samsun'a tatile geldiği zaman, bir asker kızı olan Nurtan ile tanıştı. Tanışıklıklarının üzerinde birkaç geömeden, cıvıl cıvıl olan bu iki genç biribirlerine aşık oldular. 10 gün içinde evlenmeye karar verecek kadar sevdiler biribirlerini.
Erol Gülbay kendi ailesini çabuk ikna edebilmişti. Nurtan'ın ailesi bu çabuk evliliğe ne diyecekti acaba?
Lobiye girdiğimiz zaman adam yine özürlü sandalyesindeydi. Kadın O'na yine bir şeyler yedirmeye çalışıyordu.Adamın elini sıktım. O da sıktı elimi. 'Nasılsın' dediğim zaman hiç zorlanmadan 'iyiyim' diyebildi. Bu durum beni çok sevindirdi
Nurtan'ın anne ve babası, çok sevdikleri ve değer verdikleri kızlarının kalbini kırmak istemediler ve evliliğe razı oldular.
Nurtan ile Erol birlikte Almanya'ya gittiler.
Tam 5 yıl kaldılar orada. Erol hem okuyor, hem de Bussink firmasında personel memurluğu ve tercümanlık yapıyordu. Nurtan da sevdiği işlerde çalıştı ama İstanbul'a dönmek istiyordu. Bir gün boşanma pahasına da olsa kocası Erol'a bunu söyledi. Erol eşinin isteğini çok makul gördü ve 1971 yılında birlikte dönüş yaptılar. Önce Ankara'ya yerleşmek istediler. Nurtan'ın Ankara'da bir abisi vardı. Ama olmadı, birlikte İstanbul'a gittiler ve yerleştiler.
Efes Pilsen Almanca bilen elaman arıyordu. Erol bu iş için başvurdu ve hemen kabul edildi.
İstanbul'da mutlu günler yaşadılar. Emeklilik yaklaştığı zaman İzmir'e yerleşmek istediler. Zira iki oğullarından biri Ankara'da, diğeri de İzmir'de yaşıyordu.
İzmir'de gençlik yıllarındaki cıvıl cıvıl yaşamlarını idame ettirmek niyetindeydiler. Ama 7 yıl önce bir kalp spazmı geçiren Erol, cıvıl cıvıl olan eşi Nurtan'ı ve oğullarını hüsrana uğrattı. Zira Erol'a kısmi felç gelmişti. Başlangıçta yürüyebiliyordu ama sonrada tekerlekli özürlü arabasına mahkum oldu Erol.
Eşinin felçli oluşuna çok üzülen Nurtan, O'na çocuğu gibi bakmaya başladı. Erol'un da çok üzgün olduğu her halinden belli oluyordu. Nurtan bir gün eşine sordu: 'Seni bir tatil yerine götüreyim mi, nereye gitmek istersin?' diye sorduğu zaman, Erol'un dudaklarından 'Marmaris' kelimesi dökülmüştü.
Nurtan hiç tereddüt etmeden Marmaris'teki Sentido Orka Oteli'nden rezervasyon yaptırdı ve 10 günlüğüne buraya geldi.
İşte, biz de bir zamanların cıvıl cıvıl sevişen bu çiftin acılı yaşamına şahit olma şanssızlığını yaşadık. Biz üzülüyorduk ama, Erol ile Nurtan neşelerinden birşey kaybetmemişlerdi.
Biz Sentido Orka Oteli'nden ayrılırken, onlar 5 gün daha fazla kalacakları Marmaris'te günlerini gün edeceklerdi.
İnşallah seneye aynı çifti yine Sentido Orka Oteli'nde görmek nasip olur.
ARTUKLU HABER AJANSI
İLHAN KARAÇAY-ÖZEL HABER