Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, İzmir ziyaretinin ikinci gününde basın mensupları ile bir araya geldi.
Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, İzmir ziyaretinin ikinci gününde basın mensupları ile bir araya geldi. Bir soru üzerine İzmir’deki hedeflerini de açıklayan Davutoğlu “Ben düşük profilli bir başbakan olmadım. İzmir’de de bizim iddiamız en güçlü parti olmak. Bu yolda önemli yol kat ediyoruz. Biz Gelecek Partisi olarak İzmir'de bütün ilçelerde hazırlanacağımızı ve nasıl(erken ya da vaktinde) seçim olursa olsun en hazır şekilde seçime gireceğimize inancımız tam” dedi.
Toplantıya, Davutoğlu’nun yanı sıra Genel Başkan Yardımcıları Selim Temurci ve Selçuk Özdağ ile birlikte İl Başkanı Onur Sivaslı da katıldı. Toplantıda konuşan Davutoğlu, iktidara sert sözlerle yüklenirken partisinin İzmir’deki mevcut konumu değerlendirdi ve İzmir hedefini açıkladı.
“ESNAF ÇOK ZOR DURUMDA’’
Konuşmasına İzmir ziyareti sırasında tanık olduğu tablo üzerinden ekonomik krizi değerlendirerek başlayan Davutoğlu;“İzmir bizim için öncü şehirlerden biri ufuk şehrimizdir. Avrupa yolunu çizen bir şehirdir. Modernleşmenin ilk başladığı şehirdir. Önümüzdeki dönemde de İzmir’imizin ufuk şehir niteliğini koruyacağına inanıyorum. Büyükşehir Belediye Başkanımız Tunç Soyer ile buluşarak İzmir’in sorunları, ufku, geleceği bağlamında sohbet ettik. Dün İzmir’de birçok temasta bulundum. Tabip Odası’na ziyarette bulundum. Hekimlerimize kullanılan sözlü şiddet olarak görülebilecek ve fedakarlıkları görmezlikten gelen açıklamalar bağlamında tabipler odasına ve hekimlerimize olan desteğimizi ifade ettik. Kemer altında ve Karşıyaka’da esnafımızla bir araya geldik. Ben her gelişimde Kemeraltı’na giderim. İlk kez orayı bu kadar sakin ve insanları alışverişten uzak gördüm. Kıyafet mağazası olan kadın esnaf sadece dükkanda ışık olması için tek bir ışığı yaktığını ve ona rağmen elektrik faturasını zor ödediğini, bütün ışıkları yakması halinde geçinemeyeceğini söyledi. Esnafın ve orta sınıfın yok olduğu görülüyor. Dünya 2008’de bir ekonomik krizle sarsıldı. O krizden çıkabilmemizin sebebi, orta sınıfın bir kayıp yaşamamasıydı. Ülkemizde özellikle Cumhurbaşkanlığı Sistemine geçtikten sonra alınan kararlar öyle yanlıştı ki, orta sınıf yok oldu.
‘’HEKİMLERİMİZ ZOR DURUMDA’’
İyi eğitim almış, orta üst sınıf olan başta hekimlerimiz için Cumhurbaşkanı ‘25 bin lira alanlar var’ diyor. O yüzde 1 bile değil. Hekimlerimizin aldığı en yüksek ücret en fazla 10 bin lira. Bu da 500-600 dolar demek. Bu da günde 30 dolara çalışan hekim demek. Dünyanın hiçbiri yerinde bu ücretlere hekim çalıştırılmaz. Vasıfsız işçi bile çalıştırılmaz. Böyle bir şey söyleyemezsiniz. Bunları söyleyen biri gündemden kopmuş demektir. İktidar mensupları halkın gerçeklerinden kopmuş demektir” dedi.
“HİÇBİRİ MİLLETİN ORTAK GELECEĞİNDEN ÖNEMLİ DEĞİL”
Ülkedeki mevcut siyasi atmosferi değerlendirerek sözlerine devam eden Davutoğlu, yeni bir Türkiye mesajı verdi ve “Ülkemizin ve İzmir’imizin geleceğinin daha aydınlık olması için Türkiye’deki tüm siyasal kesimlerin bir araya gelmesi gerektiğini düşünüyorum. İzmir, Türk siyasetinin belirleyici şehirlerinden biridir. İnşallah Türkiye bu karanlık, zor ve kasvetli ekonomik krizden, siyasi gerginlik ve kutuplaşmalardan kurtulur. Bu kutuplaşmaları bitirmek için yoğun çaba içindeyiz. Türkiye’deki ekonomik krizin sorumlusunun dış faktörler olmadığı aşikar. Türk lirası 1 yılda yüzde 95 değer kaybetmişse kimse bunu dış mihrakla izah edemez. Ekonomi biliminden uzak ve kurumsal akıldan uzak iktidar Türkiye’yi felakete sürüklüyor. Her evde bir mutfak yangını yaşanıyor. Dün gençlerle de bir araya geldim. Hekim olan bir genç ‘Bu ülkeden gitmemizi istiyorlar’ diyor. Bir genç bunu söylüyorsa… Biz bunu aşmak için uğraşıyoruz. 6 siyasi parti bir araya geldik ve bir mutabakat imzaladık. Bunun toplumun büyük bir kesimi tarafından olumlu karşılandığını gördük. Toplum yoruldu, halkımız yoruldu. Halkımızı yormamak lazım. Bu yoğunluğun aşılmasının yolu da nezakete dayalı siyaset. Evet hepimizin bir inancı ve misyonu var. Ama bunlardan hiçbiri milletin ortak geleceğinden, yeni bir demokrasiyle insanlara özgürlüğünü vermekten yeni bir Türkiye inşa etmekten önemli değil” diye konuştu.
“ İDDİAMIZ EN GÜÇLÜ PARTİ OLMAK”
İzmir’deki hedeflerini de açıklayan Davutoğlu, “Ben hiçbir zaman azla yetinmedim. Arkadaşlarım da yetinmezler. Başbakanlığı bırakırken şunu söylemiştim “Artık düşük profilli başbakan istiyorlar’ demiştim. Ben düşük profilli bir başbakan olmadım. İzmir’de de bizim iddiamız en güçlü parti olmak. Bu yolda da önemli yol kat ediyoruz İzmir’de. İl başkanımız Onur Bey çok kısa sürede İzmir’de iyi bir altyapı oluşturdu. Sokakta bize gösterilen ilgi… Birkaç yüz metreyi birkaç saatte aldık. Biz Gelecek Partisi olarak İzmir'de bütün ilçelerde hazırlanacağımızı ve nasıl seçim olursa olsun en iyi şekilde seçime gireceğimize inancımız tam. Bu bütün Türkiye’de böyle. Halkımız yeni çözümler bulunmasını istiyor” ifadelerini kullandı.
“SİYASİ PARTİLERİN DİNAMİK YAPILARDIR”
Gelecek Partisi’nin İzmir’de kısa sürede yaşadığı 5 il başkanı değişimine ilişkin soruya da yanıt veren Davutoğlu, “dinamizm” vurgusu yaptı ve “Siyasi partiler dinamik yapılardır Özellikle yeni kurula siyasi partilerde ümit varsa ilgi doğar ve bu da rekabet getirir. Rekabet de yenilik getirir. Gelecek Partisi iddialı bir parti. Yeni kurulmuş ve iddiasız bir partide rekabet olmaz. Özellikle yeni kurulan partilerde ilk yıllarda bu ilgi ve yeni kurulmuş olmasından dolayı ekip oluşturma konusunda değişimler yaşanabilir bunlar normaldir, doğal görmek gerekir. Ben bunu partimizin bir dinamizminin parçası olarak görüyorum. Tüm bu bilgiler ışığında Onur Bey de kısa sürede yapılandırdı. Bu dinamizm devam edecek. Siyasi partilerin akması lazım. Siyasi partiler içindeki rekabet hayat alametidir” dedi.
“ANKETÇİLİK BİR PİYASA HALİNE DÖNÜŞTÜ’’
İzmir’deki mevcut durularını değerlendiren Davutoğlu, mevcut iklimde anketlerin doğru sonuç vermediğine inandığını belirtti ve şunları söyledi; “Anketleler ilgili çok farklı tablolarla karşılaşıyoruz. Çok ciddi bir yükselme ivmesi kazanmış durumdayız. Ama anketlerin doğru sonuçlar vermesinin birkaç şartı vardır. Birincisi korku iklimi olmayacak. Yani insanlar bir cevap verirken korkmayacak. Şu anda mevcut iktidarda insanlar üzerinde büyük bir baskı var ve insanlar korkuyor. İki yüzlü değil çok yüzlü artık insanlar. İnsanların bir odada iktidarı kötülerken diğer odada gidip iktidara övgü düzen bir sosyolojik ortamdayız. Geçtiğimiz haftalarda kayın pederimi kaybettim malumunuz üzere. Bugün iktidarda olan ve iktidara yakın olan dostlarımız diğer dostlarımız aracılığı ile mesaj gönderim 'telefonlarımız dinleniyor taziyemizi iletir misiniz' diyenler oldu. Taziyede bile bunlar oluyorsa vatandaşın kendisine uzatılan mikrofona başka bir siyasi parti söylemi çok zor. Çok acı bir tablodur bu. Kanaatler oluşmaz. Mülakata girecek olan vatandaşın kendine uzatılan bir mikrofonda iktidar dışında bir alternatifi işaretlemesi zor. Hele ki iktidardan kopmuş olarak siyaset yapan bizleri seçmesi daha zor. Öyle bir ortamda anketlerin çok doğru bir ölçme aracı olduğu söylenemez. Ayrıca seçim yaklaşmadan kanaatler oluşmaz. Üçüncüsü de Türkiye’de maalesef -dürüst anketçileri tenzih ederim- ama anketçilik, bir piyasa haline dönüştü. Yetkin bir anket kuruluşu Türkiye’yi kimin yönetmesini istersiniz diye sorarak 12 kişinin adını sunuyor Sadece benim adım yok. Ya da İzmir’de bir anket yapılıyor ve hangi partiyi destekliyorsunuz diye soruluyor bir tek bizim partimizin adı yok. Bu bir değil iki değil 3 değil. Şu anda ülkenin en çok tercih edilen 2 anket firmasında bunu yaşadık biz. Bu bizim şevkimizi kırmaz sadece kararlılığımızı artırır.”dedi.
ARTUKLU HABER AJANSI-İZMİR