Rock’n Coke 2013’te sürprizlerin sonu gelmiyor. 6-7-8 Eylül’de Hezarfen’de gerçekleştirilecek Rock’n Coke 2013, sınırları kaldırarak, farklı coğrafyalardan müzikleri bu yıl Keşif Sahnesinde buluşturuyor. Balkanlar ve Doğu Avrupa’dan Akdeniz sahillerine, Güney Amerika’dan Batı Afrika’ya uzanan müzikler, Keşif Sahnesi’nde bir araya geliyor.
tüm dünyayı roman ateşi ile yakıp kavuran Boban and Marko Markovic Orchestra, Balkan müziğini elektronikle birleştiren Shantel Bucovina Club Orkestar, Akdeniz’in esintisiyle Güney Amerika’nın coşkusunu birleştiren Che Sudaka gibi güçlü isimler dünya müziği tutkunu festivalcilerle buluşmaya geliyor.
Rock’n Coke Festivalinde sahne alacak sanatçı ve gruplar bitmek bilmiyor. Dünya müzik festivalleri arasında yer alan Rock’n Coke, 6-7-8 Eylül tarihlerinde Hezarfen’de, sınırları kaldırıyor ve farklı coğrafyalardan melodileri buluşturarak, dünyanın müziğini İstanbul’a getiriyor. Bu sene sahne sayısını beşe çıkaran Festival’in Keşif Sahnesi’nde, birbirinden farklı melodiler uçuşacak ve sahne alacak sanatçılar Güney Amerika’dan Balkanlara, Doğru Avrupa’dan Akdeniz’e kadar kulaklara leziz bir ziyafet sunacak.
Rock’n Coke 2013’te müzikleri, sahne performansları ve şovlarıyla keşfedilmeye hazır gruplar arasında; tüm dünyayı roman ateşi ile yakıp kavuran Boban and Marko Markovic Orchestra; Balkan müziğini elektronikle birleştiren ve ülkemizde büyük bir hayran kitlesi bulunan Shantel Bucovina Club Orkestar; Güney Amerika’nın coşkusunu Akdeniz’in esintisiyle buluşturan Che Sudaka; geleneksel roman müziğini müthiş bir formda dinleyicilere sunan, ödüllü Macar grup Parno Graszt; DJ Stani Vana öncülüğünde kurulan, Bosnalı, Çek, Sırp ve Rus müzisyenlerden oluşan Avusturyalı müzik projesi !DelaDap; farklılığını müzikle sınırlamayıp görsel bir şova dönüştüren komşu kıyılardan Kadebostany; balkan, polka, klezmer ve Akdeniz müziğini elektrik gitarla birleştiren ve ara ara sertleştirerek bir İtalyan spagettisi kıvamına getiren Figli Di Madre Ignota; zamansız müzikleriyle ön plana çıkan Yemen ve Batı Afrika müziklerini funk, mambo ve caz tadında sentezleyebilme kabiliyetine sahip Yemen Blues, Amerika’nın ortabatısından gelen 60 ve 70’lerin blues-rock tınılarını yaşatan grup Radio Moscow da yer alıyor.
Rock’n Coke Keşif Sahnesi’nde kaçırılmaması gereken Türk sanatçı ve gruplar arasında ise; özgün müziklerinin yanı sıra, bir o kadar bildik gelen şehir tınılarını besteleyen grup Yora, zeybekler, rebetikolar, gazeller, kasap havaları ve tangolarla süslü, her kulağa farklı bir tat verecek olan grup Kırıka, synth-pop, saykodelik ve yoğun bir rock’ı bir araya getiren Farfara, besteleriyle ön plana çıkan alternatif ve kendine has müzik üretme kabiliyetine sahip Mabel Matiz, Deniz Güngör’ün mucidi olduğu müzik aletinden çıkan dinlendirici seslerle Aquadrum, 12 yaşından beri müziğin içinden çıkmayan Çağrı Sertel’in başını çektiği Çağrı Sertel Band ve genç caz müzisyenleri arasında yükselen değerlerden biri haline gelen Serdar Barçın’ın önderliğindeki Serdar Barçın Band yer alıyor.
10. yaşa özel daha fazla isim: Sahne alacak isimlerin sayısı yüzde 70 arttı
Rock’n Coke Festivali, 10. yaşında, daha çok sahnede daha fazla müzisyeni konuk ediyor. Bu sene Rock’n Coke, sahne alacak isimlerin sayısını yüzde 70 artırarak 100’ün üzerinde sanatçıyı İstanbul’daki müzikseverlerle buluşturacak. Eğlenceli aktivitelerin, çeşitli gösteri ve performansların da yer alacağı Rock’n Coke, takipçilerini heyecanlandıracak yeni isimleri önümüzdeki günlerde açıklamaya devam edecek.
Rock’n Coke Biletleri Biletix ve RNC Kampüs Temsilcileri’nde
Rock’n Coke 2013’te sahne alacak sanatçılar da dahil olmak üzere, her türlü bilgi www.rockncoke.com web sitesi üzerinden takip edilecek. Biletler ise www.biletix.com‘dan satın alınabilecek. Rock’n Coke’ta normal dönem tam - kombine 140 TL, kombine + kamp biletleri ise 180 TL’den satışta. Öğrenci biletlerinin fiyatı ise, kombine 100 TL, kombine + kamp 120 TL’den satışta. Biletix’te tükenen sınırlı sayıdaki son erken avantajlı biletler ise öğrencilere özel indirimlerle www.rnckampus.com adresi üzerinden ulaşılabilecek olan Rock’n Coke Kampüs temsilcilerinden satın alınabilir.
Rock’n Coke Hakkında
Coca-Cola tarafından ilk kez 2003 yılında düzenlenen ve bu sene 10. yaşını dolduran, Türkiye’nin en büyük açık hava festivali Rock’n Coke, zaman içerisinde yeni neslin geleneksel buluşma noktası haline gelirken, aynı zamanda adını Avrupa’nın önde gelen Rock festivalleri arasına yazdırdı. Europe - Avrupa Festivaller Birliği üyesi olan Rock’n Coke sahnesi şimdiye kadar çeşitli ülkelerden 101 yabancı, 98 yerli grup olmak üzere toplam 550’den fazla müzisyeni ağırladı. 7 festival boyunca yaklaşık 250 binden fazla izleyiciye ev sahipliği yapan Türkiye’nin en büyük açık hava etkinliği Rock’n Coke’ta bugüne kadar; The Cure, Korn, Linkin Park, Muse, 50 Cent, Pet Shop Boys, The Prodigy, Iggy Pop, Placebo, Simple Minds, Suede, Nine Inch Nails, Kaiser Chiefs, Jane’s Addiction, Santigold, Juliette and the New Romantiques, The Rasmus, Offspring, The Smashing Pumpkins, Chris Cornell, Franz Ferdinand ve Manic Street Preachers gibi büyük isimler sahne aldı.
SANATÇI BİLGİLERİ
BOBAN and MARKO MARKOVIĆ ORCHESTRA
(Sırbistan)
Bu efsaneyi muhtemelen hepiniz duymuşsunuzdur: Sziget festivalinde Oasis çalmaya hazırlanırken hemen herkes başka bir sahnede Boban Markovic’i izliyordu! Grup kendi sahneleri önünde yeterli kalabalığın oluşması için konsere 30 dakika geç çıkmıştı. Bu hikaye inanılmaz ama gerçek! Balkan müziğin Goran Bregovic ile birlikte en önemli temsilcilerinden biri olarak kabul edilen Markovic’in yıldızı Guca’da düzenlenen Festival of Brass Music’te kazandığı peş peşe birinciliklerle parladı. Geleneksel çingene müziğinden etkilenerek yola koyulan Markovic, bu türe eklemlediği standart caz ve diğer dans ezgileri sayesinde, kısa zamanda Balkan dünyasının ‘kral’larından biri haline geldi. Markovic ve ekibini esas yıldızlaştıran proje ise Emir Kusturica’nın Underground film müzikleri oldu. Boban’ın oğlu Marco yıllar boyunca günde 10 saatlik bir çalışma ile kendini hazırlayıp 2002 yılında solist ve aranjör olarak babasının ekibine katıldı. Markovic Orkestar böylece iki kuşak Markovic ile birlikte iki kat daha güçlenmiş bir şekilde karşımıza çıktı.
SHANTEL BUCOVINA CLUB ORKESTAR
(Almanya)
Türkiye’de Balkan ve geleneksel Güneydoğu Avrupa müziği dinleyen oldukça geniş bir kitlenin tek bir süper starı var: Shantel! 2000’lerin ortalarında ülkemizde ilk konserlerini vermeye başladığında hızla sevilen ve vazgeçilmez müzisyenlerden biri olan Shantel, aynı dönemde Avrupa coğrafyasını da baştan aşağı fethetmeyi başarmıştı. Disko Partizani adlı şarkısını listelere gönderdiğinde ise, dönüşü olmayan zirveye bayrağını dikmeye hazırlanıyordu. Çılgın komedyen Ali G’nin canlandırdığı Borat’ın film müziklerine de imza atan Shantel, boyutlar arası Balkan ritimlerini kendine has bir tutkuyla müziğe dönüştürmesiyle tanınıyor. Elektronik müzikten de olabildiğince beslenen bu deli dolu adam, en az kendi kadar enerjik orkestrası ile tüm konserlerinde tozu dumana katmaya devam ediyor!
CHE SUDAKA
(İspanya)
Öyle bir grup düşünün ki, ellerinde tuttukları ‘sayaçla’ ciddi bir rekor denemesine koşuyorlar. 1111 adını verdikleri konser albümleriyle de bu durumu törenlerle kutluyorlar. Che Sudaka, canlı performanslarını bir tutku haline dönüştürmüş. Latin Alternatif denebilecek son derece coşkulu bir müzik icra ediyorlar. Ska, reggae, rock ve dünya müziğinin aynı potada buluştuğu neşeli bir karışım söz konusu. Kendi kurdukları plak şirketi Cavernicola bünyesinde kaydettikleri albümleri ile geniş bir coğrafyada hatırı sayılır bir hayran kitlesi oluşturmayı başarmış olan Che Sudaka, ‘10’ adlı son stüdyo albümlerini kendi resmi web siteleri üzerinden ücretsiz paylaşarak müzik endüstrisinin hızla yol aldığı dijital dünyanın önemli bir parçası olacaklarını açıkça belirtiyorlar.
PARNO GRASZT
(Macaristan)
Kocaman çılgın bir ekibin evinizin mutfağında dans edip şarkı söylediğini hayal etmeye çalışın. Parno Graszt, izleyenlerin üzerinde tam da böyle bir etki yapıyor. Geleneksel roman müziğini neredeyse mükemmel bir formda ortaya koyan ekip, 1987’de Macaristan’da Paszab şehrinde ilk kez bir araya geldi. Bu küçük şehirde bile büyük gürültü koparan ekibin, müzik endüstrisinin dikkatini çekmesi de uzun sürmedi. Roman dilinde ‘beyaz at’ anlamına gelen Parno Graszt, kendilerine Roman kültüründe saflığın sembolü olan beyazlığı ve özgürlüğün sembolü olan atı bu yüzden seçmiş. Hit the Piano adını taşıyan ilk albümleri, Avrupa’da Dünya Müziği Listelerinde yedi numaraya kadar yükselen grup için, BBC ve Macar Devlet Televizyonu ortaklığında 2004 yılında özel bir belgesel hazırlanmıştı. Aynı yıl kaydettikleri ikinci stüdyo albümleri Járom az Utam’ın yayınlanmasından bir yıl sonra, İsveçli müzik dergisi Vibrations tarafından ‘Yılın En İyi Grubu’ kategorisinde ödüle aday gösterildiler.
!DelaDap
(Avusturya)
Çocukluğundan bu yana peşini bırakmayan keşfetme tutkusu, Praglı prodüktör ve müzisyen Stani Vana’ya uluslararası müzik projesi !DelaDap olarak geri döndü. Geleneksel çingene müziğini yenilikçi bir çizgiye yerleştiren Vana, farklı ülkelerden grubuna katılan isimlerle birlikte uluslararası bir boyut kazandırdığı !DelaDap’ın ilk albümü Cigani, Ruzsa + Angelo ve hemen ardından gelen Dela Paji ile büyük ses getirdi. Fusion ve nu-jazz etkileri barındıran bu ateşli müzik, sadece dünya müziği listelerinde değil, Avrupa’da çok sayıda kulüp DJ’inin de baş tacı oldu. Roma’nın baş azizesi ‘Çingeneler Kraliçesi’ne bir saygı duruşu niteliğindeki Sara La Kali albümü ile de büyük ilgi gören grubun üyeleri, Çek Cumhuriyeti, Sırbistan, Bosna-Hersek, Rusya ve Romanya kökenli. Farklı kültürler ve farklı dillerin bir araya gelmesi ise, tek ve benzersiz yepyeni bir ruhun ortaya çıkmasına sebep oluyor. Geçtiğimiz yıl yayınlanan I Know What You Want adlı albümün tanıtımı için devam eden turneleri kapsamında, yılın en kırmızı, en coşkulu ve en ateşli performanslarından birini izlemeye hazır olun.
LIVE KADEBOSTANY / Mahayana Records
(İsviçre)
Pop İmparatorluğunda yepyeni bir koloni! Kadebostany Cumhuriyeti! Şaka değil. Grup üyeleri dünyanın en küçük ve en ilginç ülkesini temsil ettiklerine ‘kalpten’ inanıyorlar. Kadebostany, Polonya, Rusya, Kazakistan ve Romanya gibi ülkelerden gelen müzisyenlerden oluşuyor. Ülkenin başkanı aynı zamanda grubun da lideri olan çılgın Kadebostan’dan başkası değil. Onun ülkeyi başarıyla yönetmesinin sırrı ise keman, akordeon, saksafon, gitar, banço, fagot ve elbette bir bilgisayardan oluşan ilginç bir formül. Mental Groove etiketi ile yayınlanan Songs from Kadebostany albümü ve özellikle ülkemiz radyolarında da fırtına gibi esen Kazak Rules adlı şarkılarıyla dikkatleri üzerine çeken grubun, bu dinamik müziği enfes bir görsel şölenle süslediğini de ekleyelim. Grubun Ekim ayında yayınlanacak yepyeni albümü Pop Collection’dan Walking With a Ghost gibi şarkıları da ekleyeceği bu inanılmaz performans ile siz de bu son derece ilginç ülkenin birer parçası olacaksınız.
FIGLI DI MADRE IGNOTA
(İtalya)
Nefes kesen tarantella, şeytani güçteki polka, hareketli swing, surf rock ve elektro gitar! Bu son derece ilginç ve enerjik formülü sadece iki kelime ile açıklamak mümkün: ‘Spagetti Balkan’. Grup üyeleri yaptıkları müziği işte böyle adlandırıyor. Milano’da kurulan Figli Di Madre Ignota, kendilerine has gitar tekniği ile, yaklaşık 50 yıldır Avrupa’nın büyük bölümünü adeta sallayan etnik kökenli Balkan müziğinin en yeni ve güçlü temsilcilerinden biri olarak kabul ediliyor. Tod Ashley’in direksiyonunda kaydedilen Combat Disco Casbah albümlerinde hem 60’ların ünlü İtalyan klasiği La Bambola’yı yorumlayan hem de 13 yeni şarkı kaydeden grup, insanın kanını kaynatan bir müzik ortaya koyuyor. Bugüne kadar Sziget, Horizonte ve İtalya’daki Love Wave gibi festivallerde gerçekleştirdikleri performanslar ile büyük beğeni kazanan Figli Di Madre Ignota, aynı anda hem komik hem cool hem de büyüleyici görünmeyi başarıyor.
YEMEN BLUES
(Yemen-ABD-Finlandiya-Uruguay-İsrail)
Yemen’in gizemli topraklarından fışkıran müziği, groove, funk, mambo hatta deep soul ile buluşturma fikrini hayata geçiren kişi vokalist Ravid Kahalani’den başkası değil. Oldukça zengin ve geniş bir coğrafyaya yayılmış bir palet üzerinde yepyeni renkler yaratmaktan asla çekinmeyen Yemen Blues ekibi, performanslarında perküsyon, ud, düdük ve yaylı çalgıları ustalıkla kullanıyor. Geçmiş ve günümüz arasında gidip gelen bir zaman makinesi yolculuğu yaratan grubun romantik bir tarafı da var. Diğer yandan sahnede bu romantik atmosfere son derece eğlenceli bir hava kattıklarını da eklemek gerek. Ravid’in büyülü vokalleriyle son albümleri Spark Seeker’dan yepyeni şarkıları da bu performansta dinleme şansı yakalayabilirsiniz.
RADIO MOSCOW
(ABD)
Bir modern zamanlar efsanesi olan The Black Keys’in solisti Dan Auerbach’ın prodüktör koltuğunda oturduğunu hayal edin. Ortaya çıkan sonuç Radio Moscow’dan başkası değil. 2007 yılında kendileri ile aynı adı taşıyan albümlerini piyasaya sürdüklerinde, geniş bir coğrafyada sonu gelmeyen konserler verecekleri ve binlerce hayrandan oluşan dev grupların bu konserlerde toplanacağı belki de akıllarına hiç gelmemişti. Stratocaster denince akla gelen ilk isimlerden biri olan Parker Griggs’in bulduğu müthiş formül hayata geçmeye hazırdı. Sarsıcı akortları ve Hendrix’in ruhunu aydınlatan tekniği ile müzik dünyasını sarsan Parker, psychedelic rock ve retro blues arasında mekik dokuyan bu harika müziğin mimarı oldu. Eleştirmenlerin neredeyse kusursuz bir sahne performansı sundukları konusunda birleştiği Radio Moscow, 2011’de yayınlanan son albümleri The Great Escape of Leslie Magnafuzz’un hemen ardından yayınlanan 3&3 Quarters albümü ile yoluna tam gaz devam ediyor!
YORA
(Türkiye)
İstanbul’da indie müzik denince ilk akla gelen sayılı gruplardan biri Yora. Tam 10 yıl önce keyifli bir bahar günü temelleri atılan grubun ilk demosu ‘Karşılaşma’ sessiz sedasız, elden ele dolaştı ve gizli bir hit haline geldi. 2008’de yayınlanan Bugün adlı EP ile, Yora grubu da aralarına yeni katılan ekip arkadaşlarıyla iyice büyüdü. Aynı yıl İstanbul’un önde gelen performans mekanlarında gerçekleştirdikleri konserler sayesinde hayran kitlelerini de genişletme şansı elde ettiler. La Blogotheque adlı web sitesinin İstanbul’da gerçekleştirdiği ‘Take Away’ gösterilere Home adlı şarkılarıyla katıldılar. İlk stüdyo albümleri ‘Gün Sözleri’ ise geçtiğimiz yıl takipçilerinin arşivlerindeki yerini aldı.
KIRIKA
(Türkiye)
Onların kalbi orada atıyor. Üzerinde zeytinlerin parladığı topraklarda, yani Ege’de! Yüzlerini denize dönerek müziğe başlayan Kırıka, 2008 yılında Baykuş Müzik etiketi ile yayınlanan Kaba Saz adlı ilk albümleri ile Bant ve Roll gibi önemli müzik yayınlarının dikkatini çekmeyi başarmıştı. Her iki derginin yılın en iyileri listesine girmeyi başaran ekibi geniş kitlelerle buluşturan ise Organize İşler ve Dondurmam Kaymak gibi hit filmler oldu. Bu iki filme yaptıkları müziklerin getirdiği başarı sonrasında, Avrupa ve Orta Doğu’yu kapsayan bir turne gerçekleştirdiler. Geçen yıl yayınlanan Yılların Ettiği albümleri ile hem dinleyiciler hem de eleştirmenlerden tam puan alan grup, bu albümde Adamo ve Dairo Moreno gibi isimlere saygı duruşunda bulunuyor. Hayyam’ın şarap kokan dizeleri, psikedelik zeybekler, rebetiko dalgaları ve New Orleans bandolarının ruhu Kırıka’nın müziğinde bir araya geliyor.
FARFARA
(Türkiye)
Biraz kraut, biraz shoegaze, biraz da psychedelic; işte Farfara’yı en kolay anlatmanın yolu. 15 yaşlarındayken okullarındaki şarkı yarışmasında tanışan grup üyeleri, 2009 yılında daha önce kendi yatak odalarında kaydettikleri kayıtları bir araya getirdiler ve Farfara böylece doğmuş oldu. Sadece iki ay içinde kaydettikleri ve Farfara adını verdikleri ilk albüm, ağırlıklı olarak ambient disko havasını taşıyordu. Albüm Bandcamp etiketi ile 2010’da yayınlandı. Grup üyelerinden Etkin’in kısa bir süre sonra Berlin’e taşınması, grubun sound’unun yeni bir yola doğru evirilmesine sebep oldu. Hem plak hem de CD olarak piyasaya sürülen Garden adlı albümleri sayesinde, dünyayı ele geçireceklerine inanıyorlar. Planları buymuş, yani şimdilik...
AQUADRUM
(Türkiye)
Deniz Güngör en yaratıcı ve cesur müzisyenlerden biri olarak görülüyor. Zira kendisi ‘Aquadrum’ adını verdiği müzik aletinin mucidi... Bir zaman yolculuğu yapıp gelecekten günümüze gönderilmiş hissi veren Aquadrum, ağırlıklı olarak metalden yapılmış bir perküsyon. En az kendi yumuşak hatları kadar yumuşak olan sesi ise, insanı sakinleştiren ruhsal bir arınma seansına davet ediyor. Uçsuz bucaksız bir nehrin kenarında oturup dinlediğinizde, kulağınıza gelen sesin kardeşi adeta. Aquadrum öylesine mucizevi bir alet ki, otistik çocukların terapisinde hatta yoga seanslarında, meditasyon amaçlı da kullanılıyor. 26 notalı, yani 2 oktavdan fazla olan Aquadrum tüm huzurlu ışığı ile sizi bekliyor.
ÇAĞRI SERTEL BAND
(Türkiye)
12 yaşında hediye olarak aldığı oyuncak klavye ile yaşamında ciddi bir kırılma noktası yaşayan Çağrı Sertel, balıklama daldığı müzik dünyasından bir daha çıkmadı. Lise yıllarında kompozisyonlara merak saldı ve sonunda caz ile tanıştı. Bilgi Üniversitesi Piyano-Kompozisyon bölümünü tam burslu kazandıktan sonra burada Ricky Ford, Tuna Ötenel, Donovan Mixon, Can Kozlu, Cengiz Baysal, Onur Türkmen ve Selen Gülün gibi isimlerle çalışmalar gerçekleştirdi. Farklı müzik akımlarına da yöneldikten sonra “The Ricky Ford 3+1 Quintet”, “Çağrı Sertel Trio” , “Pluma Band” ve “FOURinthePOCKET” gibi projelerde yer aldı. Buzuki Orhan Osman, Keisa Brown, Tony Jones, Cem Adrian, Zuhal Olcay, Demir Demirkan, Sabri Tuluğ Tırpan, Sertab Erener ve Bora Uzer ile gerçekleştirdiği stüdyo ya da sahne çalışmalarıyla adını geniş kitlelere duyurmayı başardı.
SERDAR BARÇIN BAND
(Türkiye)
2010 yılında yayınladığı Barbun albümü ile genç caz müzisyenleri arasında yükselen değerlerden biri haline gelen Serdar Barçın’ı aslında Yeni Türkü grubundan yakından tanıyoruz. Barçın 2001 yılından beri Yeni Türkü’nün önemli bir parçası haline gelmişti. Flüt ve saksafon sanatçısı olarak tanınan Serdar Barçın, aynı zamanda Şebnem Ferah ile yaptığı çalışmalarla da adından söz ettirmeyi başardı. Barçın ve ekibi bir caz füzyonu olarak kaydettikleri Barbun albümünde Derya Köroğlu, Önder Focan ve Engin Recepoğulları gibi isimlerle çalışma şansı da yakaladı. Aynı zamanda Lezzetin Ritmi adlı bir köşesi olan ve yazılarıyla hayranlarına bu açıdan da seslenebilen Serdar Yalçın’ın kendi deyimi ile ‘özene bezene’ pişirdiği Barbun’dan leziz şarkılar sizi bekliyor.