ULUSLARARASI KAMU DENETÇİLİĞİ SEMPOZYUMU...

Kamu Denetçiliği Kurumu tarafından düzenlenen Uluslararası Kamu Denetçiliği Sempozyumu`nda TBMM Başkanı Cemil Çiçek bir konuşma yaptı.

4.09.2013 09:26:26 0
 ULUSLARARASI KAMU DENETÇİLİĞİ SEMPOZYUMU...

TBMM Cemil Çiçek, Kamu Denetçiliği Kurumu tarafından düzenlenen "Uluslararası Kamu Denetçiliği Sempozyumu"nun açılışında yaptığı konuşmaya, uzun zamandan beri Türkiye`nin özlemi olan Kamu Denetçiliği Kurumunun hayata geçmesinden duyduğu memnuniyeti dile getirerek başladı. 

Türkiye`de, önemli bir boşluğun doldurulduğunu vurgulayan Çiçek, kurumun saygınlığının mevzuatından daha önemli olduğuna, kurumlara yaptıkları faaliyetlerin anlam kazandırdığına, bu konudaki sorumluluğun da çalışanlara düştüğüne işaret etti. 

Demokratik standartları yükseltmek, toplumun mutluluk ve refahını artırabilmek için uzun zamandan beri anayasal, yasal, yapısal ve kurumsal düzenlemeler yapıldığını anımsatan Çiçek, reformların büyük bir hızla devam ettiğini söyledi. Çağdaş medeniyet seviyesine ulaşabilmek için yapılması gereken reformların süreceğini kaydeden Çiçek, "Bu, bizim hedefimiz, çabamız, gayretimiz. Öbür taraftan da Türkiye`nin stratejik 
tercihi olarak AB`ye tam üye olmak gibi de bir hedefi var. Sayın ombudsmanların bulunduğu bir ortamda bunu da ifade etmek istiyorum, bugün epey uzaklardayız. Kör topal, ağır aksak gidiyor. Sebep biz değiliz, biz bize düşeni kabul ediyoruz. Böyle bir hedeften de Türkiye vazgeçmemiştir" diye konuştu. 

AB`nin Türkiye ile ilgili ilerleme raporlarında eksiklik olarak ifade edilen Kamu Denetçiliği Kurumunun kurulmasıyla eksikliklerin büyük ölçüde ortadan 
kalktığını ifade eden Çiçek, kurumun toplum barışına katkı sağlayacağını, devlet-vatandaş ilişkilerinin aksayan yönlerini hukuk ve hakkaniyet çerçevesinde çözerek devlete güveni artıracağına inandığını söyledi. 

İki konuda şikayetlerini iletmek istediğini belirten Çiçek, bunların ombudsmanların görevleri arasına girmediğini ve usul hükümleri çerçevesinde bu konuda başvuru yapamayacağını bildiğini de sözlerine ekledi. 

"AB`nin tutumunu ombudsmanlara şikayet ediyorum. Çünkü bu kuruma vücut veren felsefe, hukuk, hakkaniyet, dürüstlük ve şeffaflıktır. Maalesef 50 yıldır bu konuda Avrupa`dan çok ciddi şikayetlerimiz var" diyen Çiçek, bu konuda somut örnekler ortaya koyabileceğini ancak toplantının çerçevesinin buna uygun olmadığını dile getirdi. 

Çiçek, şöyle devam etti: 

"Artık 50 sene sonra Avrupa`dan dürüstlük, şeffaflık ve hakkaniyete uygun bir tavır, politika, kararlar bekliyorsak çok şey beklemiş olmuyoruz. Ahde vefanın gereğidir, yaptığımız anlaşmaların gereğidir. Bize `şu yasaları çıkarmazsanız tarih vermeyiz` diyen AB, ben biliyorum ki şu an AB üyesi ülkelerde komünist dönemden kalma ceza kanunu uygulamaları var. Ama bize gelince, `Şu bir buçuk ay içerisinde ceza kanunu, ceza muhakemesi kanunu, infaz kanunu, adli kolluk kanunu bir buçuk ay içerisinde`... Cepten sigara paketi çıkartmak isteseniz, bir buçuk ayda bu kadar paket çıkmaz. `Ya bunları çıkarırsınız ya da biz size tarih vermeyiz`. Ama halen komünist dönemin kanunlarıyla bu ülkelerde uygulama yapılıyor. 

Bize deniliyor ki: `Fikir, ifade özgürlüğü`. Eyvallah, bunlar doğru şeylerdir, kabul ettiğimiz hususlardır. Eksikliklerimiz var ama belli bir iddiayı kabul etmediği için seçilme hakları ellerinden alınan Türk kökenli AB üyesi ülkelerin vatandaşları var.`` 

AB ilerleme raporlarında her zaman insan haklarına, özgürlüklere vurgu yapıldığını, insanlığın ortak değerleri olan bu konulardaki vurguların da 
doğru olduğunu kaydeden Çiçek, sözlerini şöyle sürdürdü: 

"Ama en temel hakkı, hayat hakkını ortadan kaldıran terör örgütleriyle ilgili bir müşterek politika takip etmek gerektiğinde, tavır ortaya koymak gerektiğinde hep arkadan dolaşılır. Bu çok açık bir şey. Türkiye`de 40 binden fazla insanın hayatına mal olmuş, bu kadar insanının kanını dökmüş bir örgüt, ilk eylemini 15 Ağustos 1984`te koydu. Avrupa Birliği üyesi ülkelerin, bunu terör örgütü üyesi olarak kabul etmeleri 2002`dir. 1984`ten 2002`ye kadar acaba bu bir hayır kuruluşu muydu? Bunların oralarda örgütlenmelerine, maddi kazanç, kaynak, eleman temin etmelerine, basın yayın desteği yapmalarına hiç ses çıkarılmadı. 

Şimdi görüyoruz, toplantının başlığı, eğer bir sanal başlık değilse, `insan hakları, demokrasi ve hukukun üstünlüğü`. Hayat hakkı ortadan kalkarken halen bir ortak politika takip edemiyorsak ombudsmanlar tek başına demokrasiyi, insan haklarını ve hukukun üstünlüğünü nasıl koruyacak? Demek ki evvela bir ortak politika takip etmemiz, bunlara karşı ortak bir tavır almamız gerekiyor. `Ben devletten şunları şunları istiyorum, hükümetten bunları istiyorum ama bunlar verilmezse ben bunların ucunu götürüp C4 patlayıcıya bağlıyorum. Devletten ve hükümetten şu taleplerim var, bunlar olmadığı takdirde plastik patlayıcıya bağlıyorum ve bunları ateşleyeceğim`. Nitekim ateşliyor, doğru dürüst bir kınama gelemiyorsa bu söylediğimiz kavramlar ne anlam ifade eder." 

Usul bakımından ombudsmanlara şikayet hakkı olmadığını bildiğini tekrarlayan Çiçek, "Ama herhalde en büyük ombudsman, kamu vicdanıdır, insanlığın vicdanıdır. O vicdan çerçevesinde bunlara verilecek bir cevap bulunması lazım" ifadesini kullandı. 

İnsanlık tarihini, "insan haklarının, demokrasinin ve hukukun üstünlüğünün kazanılması" tarihi olarak niteleyen Çiçek, insanlığın bunun için mücadele verdiğini, bu mücadelenin çok sayıda kişinin canına mal olduğunu dile getirdi. 

Siyasi tecrübesine dayanarak "adına en çok yalan söylenen kavramların da insan hakları, demokrasi ve hukukun üstünlüğü" olduğunu anlatan Çiçek, şöyle devam etti: 

"Bunlar adına bugün büyük yalanlar söyleniyor. Yüz binden fazla insan sınırlarımızın hemen öbür tarafında hayatını kaybetti, 5 milyon insan yerinden yurdundan, evinden edildi. Şimdi göçmen, mülteci olarak en basit, en temel insan hakları bile bugün buralarda geçerli değil. Ama kimsenin vicdanı sızlamıyor. O en büyük ombudsman dediğim, ombudsman da görevini yapmıyor, vicdanen. 100 bin insan ölmüş, yaşadığımız şu garipliklere bakın. Kimyasal gaz kullanılıyor, bin 300`den fazla insan ölüyor, hemen bir hareketlilik başlıyor ama geldiğimiz nokta itibarıyla izahı mümkün olmayan, en büyük ombudsmanın, vicdanın asla kabul edemeyeceği bir insanlık çelişkisi de yaşanıyor. 100 bin insan ölürken ses soluk yok, kimyasal silah kullanılınca bir hareketlilik var. Bunun ne olacağı da belli değil, bir kısmı geri vitese taktı, bahaneler aranıyor. Şimdi şu mudur; hangi ombudsman bunu kabul edebilir? `Kimyasal silahla öldüremezsin ama şehirleri bombalayabilirsin, roket, tank, top, helikopter kullanabilirsin, en modern, konvansiyonel silahları kullanabilirsin. Bu şekliyle öldürmekte hiçbir beis yok ama kimyasal silah kullanamazsın`. Hangi omdusman kabul eder ki ben öldükten sonra ha kimyasal gazla ölmüşüm ha makineli tüfekle veya yukarıdan atılan bombayla. Böylesine çelişkili, ikiyüzlü bir dünyada bu toplantının başlığı olan, `insan hakları, demokrasi ve hukukun üstünlüğü`nü nerede bulacağız? Bunlar sanal kavramlar mı, hakikaten özümsenmesi ve bir ortak payda haline getirilmesi gereken kavramlar mı?" 

Türkiye`nin eksiklikleri olduğunu ve bunu düzeltmeye uğraştıklarını dile getiren Çiçek, Türkiye`nin tek başına bu sıkıntıları ortadan kaldıramayacağını, ortak tavır ve ortak vicdana ihtiyaç olduğunu kaydetti. Cemil Çiçek, şunları söyledi: 

"Onun için belki formal, resmi anlamda bu söylediklerimi şikayet edeceğim bir uluslararası ombudsman da yok. Uluslararası kuruluşlar var, diyet, kalorisi yok. Beyanatlar var, kalorisi yok, karşılığı yok. Dolayısıyla eğer bu kurumlar biraz daha anlamlı hale gelecekse kamu denetçileri, ombudsmanlar, ki bu kişiler saygın kişilerdir, herhalde resmi görevlerinin yanında söylediğimiz çığlıklara da kulak vermeleri, kendi ülkelerinde, kendi bölgelerinde, tüm insanlığın ızdırabını, acısını dindirecek bir ortak tavrı ortaya koymaya ihtiyaç vardır." 

Çiçek, tüm bunların sanal kavramlar ve hedefler olmaktan çıkarılarak, erişilmesi gereken hedefler haline getirilmesini ümit ettiğini söyledi.



ARTUKLU HABER AJANSI-ANKARA


17.9° / 9.4°
  • BIST 100

    9367,77%3,72
  • DOLAR

    34,47% 0,05
  • EURO

    36,42% 0,21
  • GRAM ALTIN

    2956,00% 0,72
  • Ç. ALTIN

    4956,37% 0,55