AK Parti Mardin Milletvekili ve Gazeteci-Yazar Orhan Miroğlu, Çözüm Süreci ve son dönemde gerçekleşen terör olaylarına ilişkin çarpıcı bir değerlendirme yaptı.
Kanal A ekranların yayınlanan Gözden Kaçanlar programına telefon bağlantısı ile konuk olan AK Parti Mardin Milletvekili ve Gazeteci-Yazar Orhan Miroğlu, Suruç saldırısının birileri tarafından PKK'ya sunduğu bir armağan gibi olduğunu söyledi. Miroğlu, yaşanılan sürecin aslında 1514'ün rövanşı olduğunu söyledi.
İşte Orhan Miroğlu'nun konuşmasından satır başları:
"Suruç, birilerinin PKK'ya sunduğu bir armağan gibiydi"
"HDP 7 Haziran seçimlerin AK Parti'yi zayıflatmak istedi. Bunda da bir konsept içerisinde başarılı oldu. Yani bir blok haline hareket edildi. Bu blokta hiçbir şekilde yan yana yer almaması gereken güçler vardı. İşte sonuca bakıyoruz. Paralel Yapı çok aktif bir destek sundu. İstanbul burjuvasinin bir kısmı ve burada tabii ki Doğan Medyası hakikaten sanki kendi adaylarıymış gibi çok ciddi bir medya propagandası yaptı."
"Selahattin Bey'i çok hızlı bir biçimde vitrine taşıdılar. Bu Türkiye siyasi tarihinde hiçbir siyasi lidere sunulmayacak bir nimetti. Sonuç olarak polis lojmanlarının bazılarında paralel polislerin kullandıkları oylara bakıyorsunuz. O sandıklarda HDP birinci parti. Yine çok tuhaf bir biçimde Bebek gibi bir yerde HDP yine birinci parti. Şimdi hesaplanmayan bir şey vardı. Evet 80 Milletvekili ile Meclis'e gelmek iyi güzel bir şeydi ama tabi kamuoyu hatta HDP'ye oy verenlerin önemli bir kısmı da dahil, artık silahlı mücadele ve şiddet meselelerine Meclis'i hatırlayarak yani HDP'nin seçimde elde ettiği siyasi başarıyı hatırlayarak bakmaya ve yaşamaya başladı. Bu mesaj netti."
"Seçim sonrası iki hafta içerisinde biz bu mesajı çok net bir biçimde gördük. Ama hem iki polisin şehit edilmesi, hem de Suruç katliamından önce PKK medyasına baktığınız zaman ben artık basit bir terör meselesi olmadığı için söylüyorum. Geçmişte düşük yoğunluklu savaş diyorduk, şu diyorduk, bu diyorduk. Evet bu bir iç çatışmayı hedefleyen bir strateji izliyordu. Yani orada çıkan yazılarda ve makalelerde, aynı zamanda bu yazıları çıkaranlar Kandil'i de yönetenlerdir. Bunu da biliyoruz. Duran Kalkan'dan tutun da Bese Hozat'a kadar yazılan makalelerde baraj meselesi önce gündeme getirildi. İşte barajlar, yollar yapılırsa biz yeniden ateşkesi bozacağız, yeniden çatışmaya gireceğiz denildi."
"Bu biçimde bir yaklaşıma kamuoyunda çok sert tepkilerle yaklaşıldı. Hızla bu zemini güçlendirecek eylemlere geçildi. Yani Suruç katliamı bu anlamda yeni çatışma dönemine geçmek için bence birilerinin PKK'ya sunduğu bir armağan gibiydi. 32 gencin orada hayatını kaybetmesi büyük bir trajedi oldu. Ama aslında bu katliamı planlayanların ve düzenleyenlerin tek amacı vardı. Çatışma zeminine girmeyi düşünen, bunu zaten çoktan zihninde şekillendirmiş örgüte bir zemin sunmaktı. Bu zeminden sonra olay tırmanmaya başladı. Terör saldırıları arttı. Bazı kesimler ve Doğan Medyası bunun faturasını hükümete ve Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan'a kesmekle meşguller."
"Türkiye böylesi Uluslararası bir kuşatma altında bulunuyor"
"Bu Türkiye'nin üniter birliğine karşı başta bölgesel aktörlerin, başta İran ve Suriye olmak üzere hem de Avrupa Birliği'nde başta Almanya olmak üzere Avrupa Devletleri'nin ve Amerika'nın önemli bir kesiminin, bu Cumhuriyetçi Parti olarak da okunabilir. Hatta Obama'nın partisindeki bazı unsurların bazı gruplarında bu işe çok büyük katkısı olduğunu düşünmek gerekir. Türkiye böylesi Uluslararası bir kuşatma altında bulunuyor. Bu kuşatmada maalesef seçim stratejisinden başlanarak çok belirgin bir biçimde Kürt meselesi üzerinden inşa edildi her şey. Kürt meselesi üzerinden inşa edilirken de PKK kartı önemli bir karttı şimdi bu kart kullanılıyor."
"Neden 50-100 kişilik gruplar nüfusları 100 bin olan ilçelerin adına böyle bir hakkı kullanabiliyorlar"
"Bölgede yaklaşık 12 noktada demokratik özerklik ilan ediliyor. Dikkat ederseniz aynı metinler okunuyor. Bir tek kalemden çıkmış bir metin. Az sayıda insanlar okunuyor ve bu hiç kimsenin aklına şu soruyu getirmiyor. Neden 50 - 100 kişilik gruplar nüfusları 100 bin olan ilçelerin adına böyle bir hakkı kullanabiliyorlar. Yani nerede halkın iradesi? Kim acaba Varto halkına sormuş Demokratik özerklik ilan ediyoruz diye? Yani burada demokratik bir seçim mi olmuş? Yani bir referandum sandığı mı konulmuşta acaba halka şunu mu sormuş birileri? "Acaba Türkiye siyaset sistemi içersinde mi kalmak istiyorsunuz? Yoksa PKK'nın kurduğu ve benimsediği bu sistemin içerisinde mi kalmak istiyorsunuz?" Böyle bir şey yok ortada. HDP'ye geçen oyların bir tek sebebi HDP'ye bir şans tanımak. Yani Meclis'te olsun. AK Parti ile uyumlu bir hareket gerçekleştirsin. Herkes bu yüzden oy verdi."
"Aslında bu 1514'ün rövanşıdır"
"Bugün bir tarihçi bize çıkıp dese ki, "Aslında bu 1514'ün rövanşıdır." Dese acaba buna bir itirazımız olabilecek mi? Bugün PKK'nın medyasında Kürt-Şii ittifakı işin esasıdır diye sayfalarca yazı yazılıyor."
"Şimdi yeniden PKK-Şii ittifakı yani Şam, Bağdat ve Tahran ittifakı üzerinden 1514'ün koşullarını Ortadoğu'da yaşıyor gibidir. Yanlış anlaşılmasın Alevi kardeşlerimizin bu kalkışmada, bu amaçta hiç bir şekilde rolü falan söz konusu değil. Türkiye'de Ortadoğu'ya kurulan tuzak budur."
9367,77%3,72
34,47% 0,05
36,42% 0,21
2956,00% 0,72
4956,37% 0,55