İzmir Milletvekili İlhan İşbilen Meclis`te düzenlediği basın toplantısında AK Parti`den istifa ettiğini açıkladı.
"Güzel bir haberi veya güzel bir hadiseyi size duyurmak maksadıyla huzurlarınızda olmak isterdim" ifadelerini kullanan İlhan İşbilen, "Ülkemizde son zamanlarda hepmizin gözü önünde cereyan eden hadiseler üzerine almak mecburiyetinde kaldığım üzücü bir kararı size duyurmak izere huzurlarınızdayım" dedi.
AK Parti`den İzmir Milletvekili adayı olurken günün birinde çok üzücü bir şekilde partiden istifa kararı almak mecburiyetinde kalacağını hiç düşünmediğini ifade eden İşbilen, "ne yazık ki Sayın Cumhurbaşkanı`nın da ifade ettiği gibi ülkemiz birkaç aydır adeta türbülansa girmiş bir uçak gibi sallanıyor. Rotasından da çıkmış görünüyor" dedi.
Bu duruma çare bulmak mecburiyetinde olanların üzerlerine düşen vazifeyi yapmadığını kaydeden İşbilen, Türkiye`nin bu krize nasıl girdiğini, neden bu krizi yaşadığını son zamanlarda yaşananların şeyi gösterdiğini belirtti.
Kendisinin AK Parti Milletvekili olarak dershaneler tartışmasının yaşandığı Kasım ayında, Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı`nın partinin milletvekilleriyle genel merkezde yaptığı basına kapalı toplantıda düşüncelerini çok açık olarak dile getirdiğini kaydeden İşbilen, o toplantıdaki konuşmayı yapmasını AK Parti Grup Başkanvekilleri ve milletvekillerinin istediğini ifade etti.
İşbilen parti genel merkezindeki sözlerini şöyle özetledi:
"Gidişimiz iyi değildir. Siyasetin görevi krizler üretmek değil, toplumun talep ve beklentilerine cevap vermektir. Lüzumsuz bir şekilde bir dersane tartışması ile ülkeyi geriyoruz. Önümüzde üç seçim geliyor, bu kriz ortamından bir an evvel çıkmalıyız."
Konuşmasının o gün alkışlandığını ve tebrik edildiğini belirten İşbilen, daha sonra Başbakan`ın kendisini çağırıp görüşmesini beklediğini, hatta bu talebi de dile getirdiğini ancak Başbakan`dan beklediği cevabın gelmediğini söyledi.
İki buçuk yıldır AK Parti`de Milletvekili olduğunu hatırlatan İşbilen, Başbakan`la böyle bir görüşmeyi yapamadığının altını çizdi. "Bu süreç içinde her şeye rağmen muhterem Fethullah Gülen hoca efendi ile birlikte Sayın Başbakan arasında diyaloğa vesile olurum diye de bekledim. Fakat Sayın Başbakan`dan böyle bir işaret alamadım. Eğer Sayın Başbakan bu problemlerin suhuletle çözülmesini isteseydi herhalde beni çağırır ve konuşurdu" ifadelerine yer veren İşbilen, AK Parti`ye Başbakan`ın talebi üzerine geldiğini ve milletvekili adayı olduğunu belirtti.
İşbilen şunları kaydetti:
"AK Parti`de görev yaptığım iki buçuk yıl boyunca hep ülkenin uzlaşmacı bir siyaset anlayışı ile yönetilmesi ve toplumun her kesiminin kucaklanması gerektiğine inandım. Milletvekilliği görevimi de ifa ederken sadece AK Parti`deki Milletvekilleriyle değil, Genel Kurul`da temsil edilen partilerin sözcü ve Milletvekilleriyle diyalog içerisinde olmaya özen gösterdim. Kendilerinden istifade ettim, onlarla kardeşlik duygusu ve insani münasebetler içerisinde oldum."
"AK Parti`nin vaatleri olan toplumsal barış, uzlaşma, ortak yaşama, ileri demokrasi söylemlerine rağmen vatan ve milletimizin yükselmesi için çalışan hizmet hareketine ve bu hareketin manevi mimarı olan muhterem Fethullah Gülen hoca efendiye yönelik akıl, insaf, vicdan ve insanlık dışı itham ve hareketler her gün artarak sürüyor. Bu durum yurt içinde ve yurt dışındaki milyonlarca insanımız gibi bu ülkenin bir vatandaşı olarak beni de derinden yaralıyor. Ben muhterem Fethullah Gülen hoca efendiyi elli yıldır yakinen tanırım. Muhterem hoca efendiye bugün yapılan hakaretleri ömrüm boyunca duymadım."
Fethullah Gülen`e yapılan hakaret ve iftiraların sebebinin yolsuzluk ve rüşvet operasyonu olduğunu savunan İşbilen, "Geçmiş ve şimdiki siyasi partilere bakalım. Bunların liderleri, Bakanları ve Milletvekilleri ve yakınları hakkında hiç yolsuzluk operasyonları yapılmadı mı? Yapıldı. Peki nasıl hareket ettiler? Bu şekilde masum insanlara ve muhterem Fethullah Gülen hoca efendiye hakaret mi ettiler, iftiralar mı attılar? Hayır. Yolsuzluk isnatları karşısında adalete inandılar ve adalete de teslim oldular" şeklinde konuştu.
"Gülen`e yapılan insanlık dışı hakaretler ve iftiralar karşısında mahşeri vicdan ne diyecek" ifadelerine yer veren İşbilen şunları kaydetti:
"Eğer Fethullah Gülen böyle bir insan olsaydı, partinin yöneticileri ve Milletvekilleri neden akın akın, defalarca ve yıllarca ABD`de kendisini ziyarete gittiler? Emir ve dualarını aldılar. Sayın Bülent Arınç gitmedi mi? Ahmet Davutoğlu gitmedi mi? Zafer Çağlayan gitmedi mi? Partinin birçok ismi ve başbakanın en yakınındaki ve en çok güvendiği bürokratlar gitmedi mi? Sayın Başbakan daha geçen yıl Mayıs ayında ABD`de yaşayan hoca efendi ile görüşmek istemedi mi?" Dedi.
ARTUKLU HABER AJANSI-ANKARA