Akkuyu Nükleer A.Ş. bünyesinde görev yapan Mersin Bölge Kamu Diplomasisi ve Devlet İlişkileri Bölge Müdürü Faruk Uzel istifa etti. Projenin güvenli olmadığını savunan Uzel, basına önderdiğibasın açıklamasında tehditler aldığını öne sirerek,Rus şirketi tarafından tehdit aldığını belirterek,attığım sms için bir düzeltme ve tekzip yayınlamamı aksi takdirde çeşitli yollarla beni linç edeceklerini söylediler.
FARUK UZEL TARAFINDAN GÖNDERİLEN BASIN AÇIKLAMASI ÖZETLE ŞÖYLE
''1983 yılında dahil olduğum emniyet teşkilatından 2010 yılında emekli olarak ayrıldım. Bu süre zarfında, özel harekat, terörle mücadele, kaçakçılık ve narkotik suçlarla mücadele birimlerinde görev yaptım. Erdemli-Mezitli İlçe Emniyet Müdürlükleri ile son olarak Toroslar İlçe Emniyet Müdürlüğü görevindeyken kendi isteğimle, 3.sınıf emniyet müdürü rütbesinden emekli oldum.
Akkuyu projesine dahil olduğum tarih Haziran 2011’ dir. Büyük bir heves ve heyecanla bu projeye dahil oldum. Çünkü, gelişen, büyüyen ve ayağa kalkmaya çabalayan güzel ülkemin, enerjide dışa bağımlılıktan kurtulması için atılan ilk ciddi adım olan bu nükleer santral projesinde görev almayı, milli bir görev olarak gördüm.
Tüm yaşanan olumsuzluklara rağmen bugün de hala diyorum ki, bu ülkeye 1 değil 5 nükleer santral gereklidir. Ama bunu Rosatom yapmamalıdır.
Gelelim bu basın açıklamasına yol açan gelişmelere,
Projeye dahil olduğum ilk günlerden beri projenin işleyişinde sorunlar olduğunu, proje şirketi olan Akkuyu NGS’ nin kurumsallıktan çok uzak olduğunu gördüm. Ancak bunu, Türkiye’ de ilk kez böyle bir proje yürütülüyor olmasına, Rusların yabancı bir ülkeye adaptasyonunun getirdiği zorluklara bağlayıp, var gücümle yaklaşık 3 yıl boyunca, Bilgilendirme Merkezi çatısı altında, doğrudan iletişim ve medya aracılığı ile Mersin kamuoyuna nükleer teknolojinin Türkiye için hayatiyetini anlatmaya çalıştım. Sizler bunun en yakın tanıklarısınız.
Ancak son 1 yıllık süreçte, projeye dair itirazlarımı şirket içerisinde daha yüksek sesle dillendirmeye başladım. Bunun akabinde de gerginlik tırmandı. Tırmanan gerginlik de 17.08.2015 tarihinde, karşılıklı mutabakatla ve yasal tazminatlarımı alarak işten istifamla sonuçlandı.
Aslında bundan pek çoğunuzun düne kadar haberi bile yoktu. Zira ben, gördüğüm tüm olumsuzluklara rağmen, ne bir basın kuruluşuna ne de Mersin kamuoyuna, proje aleyhine bir tek kelime bile sarfetmedim.
Çünkü, ülkemin kaynaklarının ve ürettiği katma değerin enerji üretimi için petrol-doğalgaz ithalatına harcanmaması için, enerjide dışa bağımlılıktan kurtulması için yapılması gerekenlerden birisinin Nükleer Güç Santralleri kurmak olduğunu biliyor, Akkuyu projesi hakkında olumsuz beyanatlar vermem durumumda, memleketimin bu çabasının sekteye uğrayabileceğini düşünüyor idim. Bu nedenle köşeme çekilip susmayı tercih etmiştim.
Ben yaklaşık 18 yıldır bu kentte yaşıyorum ve çok doğal olarak saygın ve geniş bir çevrem var. Buna bağlı olarak da çevremdeki insanların benim Akkuyu projesinden ayrılmamın nedenlerini sorguladıklarını farkettim. Her hangi bir olumsuz kanaat oluşmaması için de işten ayrılışımı 1 cümlelik bir sms ile sadece ve sadece telefon rehberimdeki 394 kişilik dar liste ile paylaştım.
Bu mesaj aynen şöyledir :
“ Ülkemin nükleer santral inşa etmek ve bu teknolojiye sahip olmak adına yaptıklarını desteklemekle birlikte, proje uygulayıcısı Rus şirketin faaliyetlerini ve bu zihniyetin inşa edeceği bir nükleer santrali, ülkem ve milletim çok ciddi bir risk unsuru olarak görüp, bu durumu dile getirmem sonucu Akkuyu Nükleer Santrali projesinden ayrıldığımı bildiririm.
Benim bu kendimi yakın çevreme ifade etme şeklim, kendisini müstemleke valisi sanan şirket yöneticilerini rahatsız etmiş olacak ki, dün, güne şirketin hukuk bölümünün telefonu ile başladım. Bana özetle, bu attığım sms için bir düzeltme ve tekzip yayınlamamı aksi takdirde çeşitli yollarla beni linç edeceklerini söylediler.
Bu ülke sizin müstemlekeniz değildir. Bu ülkede, insanlar-vatandaşlar yasal sınırlar içerisinde ve başkasının haklarını ihlal etmeden kendilerini ifade etme hürriyetine sahiptirler ve bunun teminatı bizim Anayasamızdır.
Demokratik hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti devletinin, hür ve haklarını bilen bir ferdi ve vatandaşı olarak ben bu projeden duyduğum rahatsızlığı dile getirme hak ve hürriyetine de, cesaretine de sahibim.
İftira ve linç kampanyaları ile muhalifleri cezaevine sokup çürütme işi sizin ülkenizin sözüm ona demokrasisinde işleyebilir ama bu ülkede beni linç edemezsiniz.
Aldığım bu tehdit telefonu üzerine, muhtemelen rezil bir saldırıya maruz kalacağımı düşünerek bir basın açıklaması yapma kararı aldım. Bunu da sizlere duyurdum.
Tahmin ettiğim gibi de oldu. Basın açıklaması çağrımın hemen akabinde, çeşitli e-posta hesaplarından, basın mensuplarına benim adımın zikredildiği hayali ve uydurma içerikleri olan paylaşımlar geçildi. Bununla ilgili olarak bugün suç duyurusunda bulunacağım. Adli makamlar ve emniyet birimleri tarafından, bu çakma hesapların gerçek kullanıcılarının bulunmasını ve iftira-hakaret-suç uydurma suçlarından cezalandırılmalarını isteyeceğim.
Aslında bu rezil,şerefsizce ve ahlaksızca yapılan iftira kampanyasının tertipleyicisi bellidir. İletide kullanılan bana ait fotoğraf, 2013 yılında Rosatom bünyesindeki bir etkinlikte yani görev için bulunduğum Moskova’ da Rosatom gazetesi için çekilmiş bir fotoğraftır. Yapılan açıklamada kullanılan ifadeler de şirketin jargonu ve iç işleyişine dair ifadelerdir.
Şimdi mi geldi aklınıza yolsuzlukla mücadele etmek? Mersin’deki bilgilendirme merkezi 2012 yılında inşa edildi. Madem orada benim yolsuzluk yaptığıma dair bilgileriniz vardı da niye 3,5 yıl beklediniz bunu dile getirmek için?
Benim için emniyetten atıldı demişsiniz. 27 yıl görev yaptığım emniyet teşkilatından kendi isteğimle ve yüzlerce taltif ve takdirle-şerefimle emekli oldum.Ben bu memleket için kucağımda şehitlerimi taıdım. 30 yılımı verdim. İğrenç ve şerefsizce iftiralarınızla bu gerçeği değiştirebileceğinizi sanıyorsanız, yanılıyorsunuz.
Mal varlığımın arttığını yazmışsınız. Benim varlığım önce Rabb’ ime olan inancımdır.Daha sonra memleketime duyduğum aşktır.Erdem ve onur abidesi olan karımdır.Ahlaklı ve helal sütle büyümüş evlatlarımdır.30 yıl karımla birlikte sahibi olduğumuz 1 ev, 1 otomobilin maddi karşılığı ise sizin gibi haramzadelerin bir aylık maaşına denktir.
Gelelim Akkuyu Nükleer Santrali Projesi kapsamında Rosatom ve Akkuyu Nükleer A.Ş’ den duyduğum rahatsızlıkların sebeplerine.Bunları sorular şeklinde formüle ettim. Böylece siz de bu soruların cevaplarını arayarak ve yayınlayarak, kamuoyuna doğru ve objektif bilgi verme şansını bulabilirsiniz.
Korkunun ecele faydası yok.
Yukarıda yazdıklarım ve daha onlarca nedenden yola çıkarak, Türkiye’ nin ilk nükleer güç santralinin Rosatom tarafından yapılıyor olmasının ülkemin ve milletimin menfaatine olmayacağını düşünüyorum.
Tarih ve kamuoyu önünde bunu dile getiriyorum.
Evet bu ülkeye nükleer santraller ve nükleer teknoloji gereklidir. Ama bu Rosatom eliyle olmamalıdır.03.09.2015
KAMUOYUNA SİZİN ARACILIĞINIZ İLE SAYGIYLA DUYURURUM
Mehmet Faruk ÜZEL''Dedi.
Faruk Uzek tarafından gönderilen Basın açıklamasının ardından, basın merkezlerine [email protected] isimli bir kullanıcıdan bir takım iddiaların yer aldığı bir e-posta yollandı. E-postada, Uzel’in şirket içi büyük bir soruşturma sonucu çalışanlara karşı cinsel tacizde bulunduğu ve yolsuzluğa bulaştığının tespit edildiği öne sürüldü.
Akkuyu Nükleer A.Şavukatı Kaan Keskin ise, açıklamanın şirket tarafından yapılmadığını, temsil ettiği şirketi bağlayıcı yönü bulunmadığını savundu. Keskin, Uzel hakkında savcılığa suç duyurusunda bulunulduğu açıklamasında bulundu.
ARTUKLU HABER AJANSI-MERSİN