Günümüzde en sık görülen cilt hastalıkları arasında yer alan akne, diğer adıyla sivilce, ergenlik döneminin kabusu olarak bilinse de aslında erişkinlerde de yaygın görülen bir hastalık. Öyle ki yetişkinlerin, özellikle de 25 yaş ve üzerindeki kadınların yaklaşık 20’si, bir başka deyişle her 5 kadından biri, akne sorunu yaşıyor. Genetik, hormonal ve çevresel faktörler neden olurken, hatalı alışkanlıklar da akneyi artırabiliyor. Akne hafif bir cilt sorunu olarak görülse de ağrılı kist ve nodüller ciltte kalıcı izler ile lekelerin oluşumuyla sonuçlanabiliyor. Acıbadem Ataşehir Hastanesi Dermatoloji Uzmanı Dr. Özlem Akın Çakıcı, bu nedenle aknelerin erken dönemde tedavi edilmesinin son derece önemli olduğuna dikkat çekerek, “Tedaviye erken başlamak, aknenin ilerlemesini ve kalıcı iz ile leke bırakmasını önleyebiliyor. Tedaviden etkin sonuç alabilmek için ilaçları hekimin önerdiği şekilde ve sürede, düzenli olarak kullanmalı. Unutulmamalı ki akne tedavisi emek ve sabır istiyor; ilaçların düzenli bir şekilde kullanılması ‘tedavi işe yaramadı’ düşüncesiyle asla bırakılmaması gerekiyor. Ayrıca akne dinamik yapısı gereği tekrarlayıcı inflamatuar bir hastalık olduğu için çeşitli topikal veya sistemik tedavilerle uzun süre kontrol altında tutulabilse de çoğu hastada hafif ya da şiddetli alevlenmeler gelişebiliyor. Tetikleyici faktörleri iyi tanımak ve alışkanlıklarımızı bunlardan kaçınacak şekilde değiştirebilmek, tedavinin başarısında önemli bir etkeni oluşturuyor” diyor.
Alın, çene veya sırt bölgesinde… Hangi bölgede neye işaret ediyor?
Akne, özellikle yüz, sırt, göğüs ve omuzlarda görülen; ciltteki yağ salgısının artması, kıl foliküllerinin tıkanması ve bakterilerin çoğalması sonucunda gelişen iltihabi bir hastalık. Akne beyaz noktalar, kırmızı kabarıklıklar ve ağrılı kistler gibi farklı lezyonlarla kendini gösterebiliyor. Dermatoloji Uzmanı Dr. Özlem Akın Çakıcı, vücutta görüldüğü bölgelere göre aknenin farklı tetikleyicileri olabildiğine işaret ederek, sözlerine şöyle devam ediyor: “Örneğin, alın, saçlı deri ve ense bölgesinde lezyonların belirgin olması foliküllerin tıkanmasına yol açan yağlı saç ürünlerinin kullanımına, bölgede mekanik travma ve terlemeye neden olan şapka ve kask gibi aksesuarlara bağlı gelişebiliyor. Çene bölgesinde yoğunlaşan lezyonlar kadın hastalarda hormonal bozukluklara işaret edebiliyor. Sırt ve kalça gibi bölgelerdeki dirençli aknelerde ise aşırı terleme, derinin nemli bırakılması ve dar kıyafetler akla gelebiliyor. Yine mesleki nedenli uzun süre oturan kişilerde ve hareketi kısıtlayıcı rahatsızlıklar sebebiyle uzun süreli yatan kişilerde bası altında kalan bölgelerde ve diş tedavileri sonrası ağız çevresinde mekanik travmaya bağlı da akne gelişebiliyor”
AKNEYE KARŞI 3 ÖNEMLİ ÖNERİ!
Akne oluşumunu önlemek veya var olan akneleri hafifletmek için cilt bakımına dikkat etmek, sağlıklı beslenmek, bazı hatalı alışkanlıklardan uzak durmak gerekiyor. Dermatoloji Uzmanı Dr. Özlem Akın Çakıcı, akne oluşumuna karşı almanız gereken önlemleri şöyle anlatıyor:
Doğru cilt bakımı alışkanlıkları edinin
Sağlıklı bir beslenme rutini oluşturun
Yaşam tarzınızı düzenleyin
Tedavi hastaya özel planlanıyor
Aknenin tedavi şeması, aknenin şiddetine ve tutulum alanına, hastanın yaşı ile tercihine göre planlanıyor. Tedavide amaç, olabildiğince erken müdahale ederek aknenin yoğunluğunu azaltmak ve oluşturacağı uzun vadeli sorunların önüne geçmek. Hafif ve orta dereceli aknelerde krem tedavilerine başvuruluyor. Orta ve şiddetli aknelerde veya cilde uygulanan kremlerin yetersiz kaldığı durumlarda sistemik antibiyotikler, hormonal tedaviler (doğum kontrol hapları, antiandrojenler) ve bazı ağızdan alınan ilaçlar faydalı oluyor.
Akne izleri bu yöntemlerle hafifletiliyor
Dermatoloji Uzmanı Dr. Özlem Akın Çakıcı, hafif ve orta dereceli aknelerdeki yüzeyel akne izlerinde ve renk tonu düzensizliğinde; salisilik asit, glikolik asit veya triklorasetik asit içerikli peelinglerin hekim kontrolünde uygulanabileceğini belirtiyor. Lazer ve ışık sistemleri ile diğer enerji bazlı yöntemlerin akne izlerinin tedavisinde en sık tercih edilen yöntemler olduğunu aktaran Dr. Özlem Akın Çakıcı, “Akne tablosunda en çok yoğun pulse ışık kaynakları (IPL), pulse dye lazer, fraksiyonel lazer ve iğneli radyofrekans yöntemlerine başvuruluyor” diyor. Dermatoloji Uzmanı Dr. Özlem Akın Çakıcı, mikroiğneleme (Dermapen, dermaroller) ve plateletten zengin plazma (PRP) gibi işlemlerin de akne izlerini hafifletmek ve cildin kolajen üretimini desteklemek amacıyla uygulanabildiğini sözlerine ekliyor.
ARTUKLU HABER AJANSI