Ali Babacan’dan asgari ücret tepkisi: “Suriye’de oluşan iklime mi sırtlarını dayadılar; bu vurdumduymazlık şaşırtıyor”Dedi.
Ali Babacan’dan asgari ücret tepkisi: “Suriye’de oluşan iklime mi sırtlarını dayadılar; bu vurdumduymazlık şaşırtıyor”Dedi.
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Sözcü TV’de "Başkent Kulisleri" programında gazeteciler Saygı Öztürk, Mehmet Bal ve Veli Toprak’ın sorularını yanıtladı. Programda 200 TL’lik bir banknot gösteren Babacan, “2009 yılında tedavüle çıktığında 134 dolar ediyordu bu. Şu anda 6 dolar bile yetmiyor. Yani 134 dolardan 5.6 dolara düşmüş bu. 6 dolar bile değil. Bu 134 doların içerisinden birileri 127 doları çalmış” ifadesini kullandı.
Babacan, çatı parti çalışması, asgari ücret zammı, yüksek enflasyon, Suriye meselesi gibi konuları değerlendirdiği programda şunları söyledi:
"Asgari ücret kararı, Erdoğan’ın Türkiye gerçeklerinden ne kadar koptuğunu gösteriyor”
“Enflasyonun en düşük olduğu dönemlerde bile 1 Temmuz'da bir ara zam verdik biz. 1 Temmuz'da. Enflasyon yüzde 6 iken bile arada mutlaka bir ara zam aldı asgari ücretli. Çünkü yıl sonuna kadar beklerseniz hak yemiş oluyorsunuz. Mesela şu anda açıklanan asgari ücret ta 31 Aralık 2025'e kadar geçerli değil mi? Arada biriken enflasyon ne olacak? O hak ne olacak? İnanılır gibi değil. Yani şu anda Sayın Erdoğan bu yaptığı artık Türkiye'nin gerçeklerinden ne kadar koptuğunu da bize gösteriyor. Ve üstelik bakın bu ekonomi politikası falan değil.”
“Faiz geliri olandan fedakârlık beklemiyor, dönüp asgari ücretliden fedakârlık bekliyor”
“Diyorlar ki efendim enflasyonla mücadele… Ya arkadaş sen çatır çatır yüzde 50'yi faizi öderken enflasyonla mücadele edemiyorsun. Bütçeden 2 trilyon lira faiz ödeneği koyuyorsun. Asgari ücrete gelince, enflasyonla mücadele, biraz fedakârlık. Yani faiz geliri olanına diyorsun ki ‘Sen fedakârlık yapma bak, ben sana tatmin edici bir faiz vereceğim’ diyor. ‘Hiç fedakârlık yapma sen’ diyor. ‘Yeter ki paranı Türkiye'de tut, yeter ki faize koy paranı’ diyor. Ondan fedakârlık beklemiyor. E dönüyor asgari ücretliden fedakârlık bekliyor. Böyle bir ekonomi politikası olamaz yani. Yani ekonomi politikasının önceliği insandır. Yani fakirin fukaranın ahını alarak bir ülkenin ekonomisi düzelmez. Mümkün değil. Yapamayacaklar da onun için.”
“Suriye’de oluşan iklime mi sırtlarını dayadılar? Bu cesaret, bu vurdumduymazlık şaşırtıyor”
“Açlık sınırının bile altında olan bir asgari ücreti bugün için açlık sınırına çıkarıyor. Bir ay, iki ay, üç ay, dört ay sonra baktığımızda o bile açlık sınırının altında kalacak. Çünkü enflasyon yükselmeye devam edecek. Ama asgari ücret 1 Ocak'tan 31 Aralık 2025'e kadar sabit kalacak. Bu bir zulümdür, kul hakkıdır. Yani inanılır gibi değil. Yani bu özgüven, bu cesaret, yani bu vurdumduymazlık. İnanın şaşırtıyor. Bu Suriye'deki oluşan iklime mi sırtını dayadılar? ‘Bir dakika ya, burada savaş var, burada kahramanlık, burada fetih… Dolayısıyla idare edin artık…’”
“Geniş bir iş birliği için epeydir kafa yoruyoruz”
“Siyasi partilerin bir çatı grup içinde çalışması, yani siyasi partilerin yan yana gelip bir grup oluşturması son derece önemli bir model. Ve Avrupa demokrasilerinde de olan bir model. Yani bugün Avrupa Parlamentosu’na bakın, Avrupa Parlamentosu’nda grup dediğiniz aslında partilerin bir araya getirip oluşturduğu gruplardır. Yoksa Türkiye'de grubu olan parti dediğimiz sadece bir sayı meselesi. Yani sayı 19 ise grup yok, 20 ise grup var. Bir sayıdan ibaret. Halbuki grup, yani Avrupa demokrasilerinde grup ifadesi partilerin yan yana gelip bir birliktelik oluşturması. Bizim sistemimizde bunun bir yasal altyapısı yok. Yani bu düşünülmemiş. Keşke olsa, bir gün olsa. Dolayısıyla biz ne yaptık? Meclis çalışmalarında ve daha da ötesindeki çalışmalarda geniş bir iş birliğini nasıl kurabiliriz diye epeydir bu işe kafa yoruyoruz.”
“Zaten olgunlaşmış bir çalışmayı hayata geçirmeyle ilgili prensip karar aldık”
“DEVA Partisi olarak ‘Türkiye için aynı hedefi, aynı hayali paylaşacağımız siyasi partilerle ve münferit siyasetçilerle beraber yol yürümek isteriz’ dedim. Bunun çağrısını 12 Ekim'de yaptığımız Büyük Kongremizde de yaptım. Ve bu çatı modelinde, Eylül ayından itibaren biz aslında diğer siyasi partilerle görüşmeye başladık. Öncelikle Saadet Partisi ile çalışmalarımız belli bir noktaya gelmişti. Daha sonra Gelecek Partisi ile çalışmalar belli bir aşamaya gelmişti. Salı günü Nedim Yamalı'nın istifasından sonra zaten olgunlaşmış bir çalışmayı artık hayata geçirmeyle ilgili bir prensip karar aldık. Dün üç Genel Başkan öğlen saatlerinde bir araya geldik. Sayın Davutoğlu, Sayın Arıkan ve ben bir araya geldik. Zaten üzerinde epeydir çalıştığımız kadrolarımızın da üzerinde çalışıp bir çerçeve oluşturduğu bir modeli hayata geçirmeyle ilgili prensip kararı aldık.”
“İktidar ve muhalefet bloğunun arasında güçlü bir tercih olarak vatandaşlarımızın önüne çıkmak istiyoruz”
“Burada, siyasi partiler kendi kimliklerini, kendi tüzel kişiliklerini, kendi parti programlarının olduğu gibi koruyorlar. Evet. Yani her bir parti kendi iddiasını, kendi parti programını olduğu gibi koruyor. Dolayısıyla bu çatı grupla ne yapıyoruz? Bu siyasi partiler kendi özgün kimlikleriyle devam ediyorlar ama daha yakın ve beraberce yol yürümeye başlıyorlar. Belki bunu öyle tanımlamak lazım. Bu birliklerinin biz sadece üç partiyle sınırlı kalmamasını, ileride genişlemesini de arzu ediyoruz. Onun için üzerinde çalıştığımız formülasyon kapısı açık. Bundan sonra başka partilerin katılımına ya da münferit siyasetçilerin katılımına açık. Ve gittikçe genişleyen bir iş birliğinin bir nüvesi olarak görüyoruz. Yani sadece hani grup kurduk, iş bitti değil. Yani bu birliklerin safha safha genişlemesi ve seçime doğru giderken de ana muhalefetle, iktidar bloğunun arasında bir sağlam, gerçekçi, güçlü bir tercih olarak vatandaşlarımızın önüne çıkmak istiyoruz.”
“Ben ve arkadaşlarımın AK Parti’ye dönmesi söz konusu olmaz”
“Bizim partimizden ayrılıp da AK Parti’ye katılacak herhangi bir arkadaşımız olmaz. Niçin? Çünkü ben olayım, AK Parti’den ayrılan diğer arkadaşlarımız olsun veya siyasete bizimle başlayan arkadaşlarımız olsun AK Parti’den ayrılışımızın kök sebepleri var. Nedir bunlar? Türkiye'deki hukuksuzluklar, adaletsizlikler… Yolsuzlukla mücadele konusunda iktidarın sağlam bir duruş ortaya koymaması… Şimdi bunlarda herhangi bir değişiklik yok. Yani benim AK Parti'den ayrıldığım 2019 tarihinden bugüne kadar hiçbir değişiklik yok. Ayrılmamızın sebepleri aynen yerinde durduğuna göre benim ya da başka arkadaşlarım AK Parti'ye dönmesi söz konusu olmaz. Tutarsızlık olur çünkü yani bunun bir izahatı gerekir. ‘Ne oldu da, ne değişti de dönüyorsun’ derler. Bizde böyle bir şey olmaz. Biz sapasağlam yerimizde duruyoruz. Siyasi tutumumuz, siyasi pozisyonumuz, kurulduğumuz gün neyse aynı devam ediyor.“
“Menfaat şebekesi AK Parti’nin düzelmesine izin vermez”
“Bir ülkeyi yönetmek için çok önemli ilkeler vardır. Birincisi adalet ilkesi. Yani şu andaki iktidar yargı bağımsız çalışsın, yargı tarafsızca istediği kararı versin der mi? Tam tersine yargıya talimat vermekten, yargıya hükmetmekten gayet memnun bir iktidar var şu anda Türkiye'nin başında bunu unutmayalım… Ya da şu andaki iktidar ya bu yolsuzlukları aldı başına gitti buna bir çözüm bulmak gerekiyor, bunu engelleyelim, durduralım der mi? İktidarın etrafını saran menfaat şebekesi buna mümkün değil izin vermez. Ben eğer %5 bile düzelme ihtimali görseydim, ihtimalin kırıltısını görseydim kalır mücadele ederdim. Bu ihtimalin sıfırlandığını gördüğüm anda, ikna olduğum anda artık bağı koparttım, ayrıldım.”
“Mustafa Yeneroğlu'na şahsi hakkım sonuna kadar helal olsun”
“Bizim partimize kurulduk kurulalı bir saat katkı veren de geceli gündüzü beş yıldır çalışan bütün arkadaşlarımız da bizim için yeri çok önemlidir, kıymetlidir. Mustafa Bey özellikle mesele haksa, adaletse çok büyük hassasiyeti olan bir arkadaşımız. Ve bütün bu çalışmaları da yoğun bir duyguyla yapan, duygu yoğunluğuyla sürekli çalışan bir arkadaşımız. Dolayısıyla üzüldük ama Mustafa Bey'in Türkiye'ye katkıları devam edecektir. Ülkemiz için çok kıymetlidir Mustafa Bey. Bizim dostluğumuz hep baki olur. Bundan sonraki süreçte de onunla irtibatımız devam eder. Ayrılma niyetini bana zaten vakitlice bildirmişti. Meclisin kapanıp tatile girmesiyle beraber de kararını duyurdu. Umarım ki kendisi için bir başka başlangıç olur öyle diyeyim. Ama bizim dostluğumuz baki olacaktır. Ayrılırken de benden helallik dilemişti. Ben dedim, yine konuşuruz demiştim. Sonra telefonla da konuştuk ettik ama ben buradan canlı yayında da bütün Türkiye'ye söyleyeyim ki Mustafa Yeneroğlu'na benim şahsi hakkım sonuna kadar helal olsun. Çok büyük katkısı var. Türkiye için büyük kıymettir Mustafa Bey…”
“Kimin parasını kimden gizliyorsunuz?”
“Bu ülkede Merkez Bankası yıllarca bütün döviz işlemlerini şeffaf yaptı. Ne kadar döviz aldı sattıysa anında kendi web sitesinde yayınladı. E niye şu anda yayınlamıyorsunuz? Kimin parasını kimden gizliyorsunuz ya? Ya Sayın Erdoğan'ı anladık, o bilir bilmez meseleleri. Tamam. Ama bu arkadaşların görevlilerinin hakkını yerine getirmesi lazım. Şeffaf bir şekilde çalışmaları lazım. Böyle bir şey olmaz yani. Çünkü şeffaflık olmadan başarı sağlanmaz. Çünkü şeffaflık olmadan güven sağlanmaz.”
“Ekonomi yönetimindeki arkadaşlara hayret ediyorum”
“Ya ben bizim bu yeni ekonomi yönetimindeki arkadaşlara da hayret ediyorum bakın. Sayın Şimşek değil mi? Sayın Yılmaz, bunlar benim yakın çalışma ekibimde olan arkadaşlar. Ya yıllarca biz bu işi şeffaf yaptık. Onun için güven oluştu. Onun için hak adalet içinde uğraştık. Şeffaflık da sağladık. Yıllarca şeffaf yaptık da siz niye bunu şeffaf hale getirmiyorsunuz?”
“200 lira 134 dolar ediyordu, şu an 5.6 dolara kadar düştü; 127 dolar çalındı!”
“200 lira, 2009 yılında tedavüle çıktı. 2009 yılında tedavüle çıktığında 134 dolar ediyordu bu. 134 dolar. Şu anda 6 dolar bile yetmiyor. 5 küsur var. Yani 134 dolardan 5.6 dolara düşmüş bu. 6 dolar bile değil. Bu 134 doların içerisinden birileri 127 doları çalmış. Yani hasbelkader o gün bir evin köşesinde unuttuysanız 200 lira, 2009 yılında bugün bakıyorsunuz, 127 dolar çalınmış. Nasıl çalınmış? Enflasyon yoluyla çalınmış. Nasıl çalınmış? Merkez Bankası’na karşılıksız para bastırılmış. Nasıl çalınmış? Kur Korumalı Mevduat diye ucube bir sistemi getirip Merkez Bankası’na karşılıksız para bastırıp oradan Kur Korumalı Mevduat’a para yatıranlara kur farkı ödenerek çalınmış.”
“Dışişleri Bakanlığımızdan sorumluluk içinde yapılan açıklamalar görüyorum”
"Suriye'deki sorunların çözümünün mutlaka Suriyelilerin öncülüğünde ve Suriyelilerin sahiplendiği şekilde gitmesi lazım. Yani bu konuda ben gerçekten Dışişleri Bakanlığımızdan gelen açıklamaları gayet sorumluluk içerisinde yapılan açıklamalar olarak görüyorum. Yani bu Suriyelilerin işidir, Suriyeliler öncülük etmelidir, tamam. Ama olup bitenin iç kamuoyuna anlatılma şekli; her yeri fethetmişiz... Yani illere plaka numarası dağıtıyoruz. Şimdi dışarıdan bakanlar bu iletişim kampanyasının bizzat hükûmet eliyle yapıldığını bilmiyorlar mı? E şimdi sen bir yandan Dışişleri Bakanlığına ‘Tamam sen başımızı derde sokmayacak şekilde doğruları söyle ki hani sıkıntı olmasın’ de. Ondan sonra iç kamuoyuna dön bambaşka bir hikâye anlat. Bu ikili iletişim doğru değil, dürüst bir yaklaşım da değil. Yani gerçek neyse, sahadaki neyse onu aynen vatandaşlarımıza anlatmak lazım. Onun ötesine geçtiğimiz zaman bu yani zafer ya da fetih ya da kahramanlık duyguları eğer çok yükseltirseniz bir süre sonra kendini besleyen unsurlar haline gelip yanlış kararlar aldırtır. İç siyasi kaygılarla eğer dış politikayı yürütürseniz hatalar yaparsanız sadece kendinize değil el aleme de zarar verirsiniz.”
ARTUKLU HABER AJANSI-ANKARA