Cumhuriyet tarihimizin en önemli aşamalarının yıldönümlerine denk gelen bir ekim ayı daha etkinliklerle kutlanmaya başlandı. Cumhuriyet’in ilanı ve Ankara’nın Başkent oluşunun 90. yıldönümlerinin kutlandığı bu ay, aynı zamanda Büyük Önder Atatürk’ün Ankara’nın hemşeriliğini kabul etmesinin de 91. yıldönümü oldu.
5 Ekim 1922’de “Beni Ankara’nın hamiyetli hemşerileri arasına girmeye davet suretiyle tecelli eden iltifatınıza samimi ruhumdan arz-ı şükran eylerim…” diye başlayan tarihi mektubuyla Atatürk, Ankara halkı tarafından kendisine yapılan hemşerilik teklifini kabul etmişti. Ankaralıların, Ankara’ya geldiği ilk günden beri kendisine gösterdikleri ilgiyi hiç unutmayan ve memnuniyetini birçok kez dile getiren Atatürk, bu yıl itibariyle tam 91 yıldır resmen Ankaralı olmasının kutlamaları her yıl olduğu gibi bu senede Büyük Önder`in Huzurunda Anıtkabir`deki törenle başladı.
Akşam ise Ankaralılar Gecesi için Nazım Hikmet Kültür Kongre ve Sanat Merkezinde buluşuldu. Program saat 19.00`da çeşitli ikramlarla (resepsiyonla) başladı. Daha sonra 20.00`de Gösteri ve Konser Programı başladı.
Ankaralılar Gecesinde programın sunuculuğunu Gaffur Uzuner üstlendi. Programın açış konuşmasını Ankara kulübü Derneği Başkanı Dr. Metin Özarslan yaptı. Daha sonra gecenin hamisi olan Yenimahalle Belediye Başkanı Fethi Yaşar ikinci açış konuşmasını yaparak gecede önemli mesajlar verdi.
Ankara Kulübü Başkanı Dr.Metin Özarslan yaptığı konuşmada şunları söyledi:
“ En büyük, en yüce hemşerimizi, büyük önderin Ankara hemşericiliğine kabulünün 91. Yıl dönümünü kutluyoruz. Bu basit bir hemşericilik olayı değil. Nasıl 27 Aralık 1919 tarihinde gerçekleştirilen karşılama töreni basit bir karşılama töreni değilse 5 Ekim 1922 tarihinde büyük önderin kabul edildiği hemşericilik beratı da basit bir hemşericilik beraatı değildir. 27 Aralık 1919’u Ankaralılar kızılca gün olarak tanımlar. Seğmenlik geleneğinde öylesine bir gün kızılca gündür. Kızılca günler bir devletin yıkılışında yeni bir devletin kuruluşunda geçiş dönemidir ve onu müjdeleyen bir gündür. Nitekim 27 Aralık yeni bir devletin kuruluşunu müjdeleyen bir gün olmuştur. 27 Aralık ateş ile barutun yani Ankaralılar ile Mustafa Kemal’in kucaklaştığı bir gündür.
5 Ekim birtakım olumsuz gelişmeler üzerine Ankara’nın Ankaralıların buldu bir çözümdür. Bir grup muhalif milletvekili büyük önderi kendi kurduğu meclisten dışarı atmak amacı ile bir kanun teklifi hazırlamıştır. Bunu haber alan Ankaralılar derhal bir araya gelirler ve Atatürk’e Ankara hemşericiliği beratını verirler. Atatürk o tarihten sonra 5 dönem Ankara milletvekilliği yapmıştır. En büyük Ankaralı en yüce hemşerimiz olmuştur. Bugün Ankara’da bir sahipsizlik var. Uzunca bir süreden beri devam eden bir sahipsizlik durumu söz konusu.
Bu sahipsizlikten dolayı Ankara çok ciddi derecede sorunlar yaşıyor. Ekonomide sorunlar yaşamakta, sosyal referans sorunları yaşamakta ve birçok alanda sorunlar yaşamaktadır. Biz Ankara Kulübü olarak uzun yıllardır bu sahipsizliği dile getiriyoruz. Bir dernek olarak ve Ankara’nın en köklü sivil toplum temsilcisi olarak da kendi ölçülerimiz çerçevesinde bu boşluğu doldurmaya yönelik birtakım girişimlerde bulunuyoruz. Son yıllarda Ankara’nın birçok sorununu tüm sebepleri ve sonuçları ile masaya yatırmaya başladık. Ankara Kulübü artık Ankara’nın bir akademisidir. Son zamanlarda derneğimizin girişimlerinden birisi şubeleşme bazı ilçelerimizde şubeler oluşturduk kısa zamanda tüm ilçelerimize hatta köylerimize kadar Ankara Kulübü şubelerini kuracağız ve buralarda da faaliyetlerimizi yaygınlaştıracağız. “
Yenimahalle Belediye Başkanı Fethi Yaşar konuşmasında şunları söyledi:
“ Ankaralı olmak bir ayrıcalıktır. Ankaralı olmak Türkiye Cumhuriyeti’nde yaşayan hepimizin üst kimliğidir. Hepimiz için Ankara sadece bir il değildir. Ankara bağımsızlık, Ankara Kurtuluş Savaşı, yeniden diriliş yoktan var olma mücadelesi demektir. Ankara Türkiye Cumhuriyeti’nin kalbidir. Atatürk’ten, cumhuriyetten, bağımsızlıktan, Atatürk ilke ve inkılaplarına inanan hepimiz için Ankara önemlidir. Gazi Mustafa Kemal’in kurtuluş mücadelesinin kalbi olarak seçtiği Ankara hepimiz için farklı bir anlam taşımalıdır. Ankara Gazi’yi Dikmen sırtlarında karşılarken “Paşam senin için ölmeye geldik.” Diyenlerin torunları için ne kadar değerliyse yurtsever olan herkes içinde gurur kaynağıdır. Bu nedenle hepimiz Ankaralıyız.
Hepimiz yurdun farklı bölgelerinden gelerek Ankara’ya yerleştik. Geldiğimiz yeri unutmadık ama Ankaralı olmanın sonsuz gururunu yakaladık. Ankara bize Gazi Mustafa Kemal’in emanetidir. Küçücük bir bozkır kasabasını başkent yaparak Ankaralıları onurlandırmıştır. Bu nedenle nereden gelirsek gelelim hepimizin Ankara’ya minnet borcumuz var. hepimizin gücü ölçüsünde Ankara’ya ve cumhuriyete borcu vardır. Yenimahalle Belediyesi olarak bunun için elimizden gelen her imkanı kullanmaya çalıştık. Ankaralı olmanın sorumluluğuyla hareket etmeye çalıştık. Bu anlamda önümüzdeki günlerde hizmete açacağımız Ankara evinin de katkı sağlayacağına Ankara’ya hizmet edeceğine yürekten inanıyorum. Önümüzdeki günlerde Ankara evi Ankaralıların merkezi olacaktır. Tüm Ankaralıların tüm derneklerin bir araya geldiği ve hemşerilik bilincinin yaşanacağı Ankara’nın vizyonu, Ankara’nın yemekleri, Ankara’nın kültürü, Ankara’nın seğmenlerinin eğitim göreceği büyük bir yuva olacaktır. “
Daha sonra Ankara’nın gururu ve sembolü Seğmenlerin gösterileri ile başladı. Ardından Ankara`nın altın tezenesi Mehmet Erenler Ankara Tavırlarıyla muhteşem bir Bağlama Dinletisi gerçekleştirdi ve Ankara türküleri ile katılımcıların gönüllerini fethetti. Peşi sıra yine Ankara’nın buğulu sesi Gülşen Kutlu Ankara Türküleri Konseri ile geceye katılanların heyecanını zirveye taşıdı.
Programın ilerleyen bölümlerinde Mehmet Demirtaş Ankara oyun havaları ve bozlakları konseri ile geceye coşku kattı.
Gecenin sonunda sahne Ankaralılara kaldı. Misket ve fidayda oyun havaları ile gecenin tadını çıkaranlar arasında, Ankara Kulübü Başkan Yardımcısı Selami Aktepe ile Nazım Hikmet Kültür Merkezi sosyal tesislerinin işletmecisi Uğur Öcal dikkat çeken isimlerin başında yer aldılar.
Bazı önemli isimlere plaketleri verildi. Plaket verilenler arasında S.Arıkan Bedük, Ş.Bülent Yahnici ve Murat Karayalçın gibi önemli isimler yer aldı.