Bebekler doğdukları andan itibaren diğer insanların yüzlerinin, konuşmalarının ve hareketlerinin, her yerde var olduğu bir dünyaya gelir. Oysa onun dünyası sadece annesidir. Hatta ve hatta annesinin memesidir. Bebekler, süreç içerisinde de ilk tanıştığı
Bebekler doğdukları andan itibaren diğer insanların yüzlerinin, konuşmalarının ve hareketlerinin, her yerde var olduğu bir dünyaya gelir. Oysa onun dünyası sadece annesidir. Hatta ve hatta annesinin memesidir. Bebekler, süreç içerisinde de ilk tanıştığı meme yerine, sürekli değişen nesnelerle ilişki kurar.
Bebeklerin kendine ait özel durumu ve sosyal bir dünyası olduğunu belirten Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr Sebahat Turan, bebeğin annesi ya da ona bakım veren kişi ile iletişim halinde olduğunu söyledi. Yaşadığı ortamın kültürel yapısına göre bebeğin iletişim zemininin şekillendiğini aktaran Turan, “Kültür anne ve bebek arasındaki ilk formattır. Anne ve bebeğin bedenini ve ilişkisini direk etkiler” dedi.
KOPUKLUK GÜVENSİZ BAĞLANMA YARATIR
Bebeklerin doğumun hemen ardından dış dünyanın gerçekliği ve anneleri ile karşılaştığını ifade eden Turan, “Bebeğin en erken dönem algısal tercihlerinde insan yüzü ve insan sesi gelir. Bu uyaranlara cevap verirken de sosyalleşir. Anne ile bebek arasındaki her şey sezgiseldir. Anne ile bebek arasında ki bağlanma bağı tek başına kurulmaz, ikisi arasında ortaklaşa yaratılır. Yüz yüze karşılıklı bakışmadır, bebeğin annesi tarafından dokunulması, okşanmasıdır, belki annenin ses tonunun rengidir. Bebek ile anne arasındaki bağın özü, görsel, dokunsal ve işitsel temastır. Bu bağlamlarda anne ve çocuk arasında kopukluk varsa güvensiz bağlanma yaşanır” ifadesini kullandı.
GÜVENLİ BAĞLANMA İÇİN TENSEL TEMAS YAŞANMALIDIR
Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr Sebahat Turan, şöyle devam etti:
“İlk yıldaki temel nokta bebeğin anne ile bağlanma iletişimini ve duygu düzenlenmesini oluşturabilmesidir. Bebek doğduğunda en önemli özelliği koku alma yeteneğidir. Annenin kokusu bebeğin anne ile ilgili ilk tasarımıdır. İlk hafta bebek annesinin kokusunu diğer annelerin kokusundan çok çabuk ayırt edebilir. İlk temel duygu koku alma ve dokunmadır. O yüzden bebekler doğar doğmaz güvenli bağlanma için anneleri ile ten tene temas yaşamaları tavsiye edilir.”
BAKIŞMA ANI GÜVENLİ BAĞIN TEMELİDİR
Bir bebek için bakışların çok önemli olduğunu belirten Turan, “Bebek annenin gözlerini takip eder, hayatta kalabilmesi için anneye ihtiyacı vardır. Annenin dikkatini çekebilmeli ve onunla iletişimde olabilmelidir. Bebek daha ilk birkaç ayda anne ile göz temasını sağlamlaştırır. Bebek beyninin gelişimi için canlı duygusal bir yüze ihtiyaç vardır. O yüz annenin yüzü, ifadeleri ve bakışıdır. Anne ile bebek arasındaki en etkileyici iletişim görsel alanda olandır. Anne ile bebeğin birbirlerine baktığı anda kurulan bağ gerçek güvenli bağın temelidir. Çocuk annenin gözündeki o pırıltıyı görür ve rahatlar. Annenin de kendine verdiği değer yükselir. Çünkü bebeğini uyaran ve coşkuyu verebilen anne de kendini daha iyi bir anne olarak hissedecektir“ şeklinde konuştu.
GÜVENSİZLİĞİ YOK EDECEK ANAHTAR SİZ OLABİLİRSİNİZ!
Bağlanma literatüründe güvenli bağlanma diye bir nokta olduğunu ve ayakları yere basan nesillerin yetişmesi için bunun çok önemli olduğunu ifade eden Dr. Sebahat Turan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Hayata çok zor başlayan, bebekliğinde güvensiz bağlanma yaşayan bireyler tüm hayatları boyunca ikili ilişkilerinde bu döngüyü tekrarlayabilirler. Bu kişilerdeki en önemli şey ebeveynlerinin güvensizliğinden kaynaklanır. Burada nesiller arası aktarılan bir bağlanma sorununu görmekteyiz. Bu zinciri kırmak, ,nesiller arası aktarılan güvensizliği yok edecek anahtar siz olabilirsiniz. Annenizden ödünç aldığınız hayata güvensiz bağlanma stilini yok etmek sizin elinizde. Sağlıklı bir terapi süreci ile bu döngüyü değiştirebilir. Kendi bebeklerinize sağlıklı bir genetik miras bırakabilirsiniz. Ayakları güvenle yere basan sağlıklı bir nesil en temel ihtiyacımız. Hiçbir şey için geç kalınmamıştır.”