Deniz Feneri Derneği kurban gönüllüsü olarak gittiği Arakan?dan dönen Mehmet Faruk Ertekin kanlı coğrafyada yaşadıklarını anlattı.
Deniz Feneri Derneği kurban gönüllüsü olarak gittiği Arakan’dan dönen Mehmet Faruk Ertekin kanlı coğrafyada yaşadıklarını anlattı.
Myanmar Arakan bölgesinde Rohingya Müslümanlarına karşı Budist ordu güçleri ve çetelerinin gerçekleştirdiği katliamların tanığı olarak yaşanan vahşeti günlerdir Türk kamuoyuna aktaran Ertekin bakın yaşadıklarını nasıl anlatıyor…
Soru: Mehmet bey ilk önce hoşgeldiniz, Kurban Bayramı vesilesi ile arife günü Arakan’a kurban vekaletlerini kesmek için gittiniz, ama orada elbette bayramdan ziyade bir can derdi var nedir son tablo?
Cevap: Ben 6 yıldır kurban bayramlarında gönüllü olarak gidiyorum. Gittiğimiz ülkeler genelde aynı durum da açlığın ya da savaşın olduğu ülkeler, kurban bayramın da oraya gittim. 2 ay önce de ramazan kumanyası dağıtmak üzere gitmiştim. Tabi bu olaylar olmadığı için biraz daha rahat geçmişti. Ama bu gidişimiz de tabi çatışmalara denk gelmesi çok farklı bir noktaya getirdi olayı. Biz de tabi onun yoğunluğuyla gittik. Bir de bölge de sıkıntılı olmasından dolayı biz normal de ülkelere üç ya da iki kişilik ekipler gönderiyoruz. Çünkü tüm kurban organizasyonu kameraya damlıyor. Bağışçılarımızla paylaşılmak üzere bölge biraz sıkıntılı olduğu için çok dikkat çekmemek üzere ben tek başıma gittim. Tecrübe de edinmiştim iki ay öncesinden ama çok zorlu bir kurban organizasyonu oldu.
Soru: Tabi oraya gitmekte aslında başlı başına bir sıkıntı şuan da değil mi oldukça zor bir süreç?
Cevap: Yani benim gidişim tam özellikle sayın cumhurbaşkanımızın en sert tepkileri verdiği döneme denk geldi. Hatta ben biraz telaşlandım, çok sıkıntı yaşarım diye. Ben o yüzden uçaktayken turist gibi gidiyormuşçasına bir program çıkardım kendime gün gün nereleri gezerim diye çünkü sorun çıkarabileceklerini tahmin ettim. Ki öyle de oldu. Beni geri göndermek istediler. İkinci defa niye geldin? Bu ülke de ikinci defa gelinecek bir şey yok demeye getirdiler. Ben programımı tam yapmıştım. Yine biraz tatminsiz bir hareketleri vardı. Ben bu defa şey yaptım, öğrenci kimliğimi gösterdim. Onu gösterince artık ellerinde bir kart kalmadı beni geri göndermek için. Her ne kadar özgür olsalar da sebep göstermeleri gerekiyor genel de. Sittwe şehrinin sonu arkanın baş şehri havalimanının bulunduğu yerin orası, oraya gittin mi geçen defa biliyor musun orayı diye sordu bende tabi ki biliyorum deyince şaşırdı. Çünkü ret etmemi bekliyordu. Ben araştırmacıyım öğrenciyim gitmeden önce bir ülkenin bütün şehirlerine haritadan bakarım deyince biraz morali bozuldu. İyi bir cevap oldu sanırım ona yani o cevap sayesinde bu şekilde içeri girdim.
Soru: Peki orada aslında bayram süresince ordaydınız, yakın temaslarda da bulundunuz ara ara da aslında yardımlar için gidiyordunuz ama bu son süreç elbette daha sancılı geçiyor. Şimdi orada siz STK olarak oradaydınız orada uluslararası hukuk çerçevesin de şuan da neler yapılıyor? Myanmar hükümetinden de doğrucu bir açıklama da gelmedi esasında ve bu zulme bu katliama gerekçe olarak neyi gösteriyorlar?
Cevap: Şimdi aslında konunun tarihsel boyutu falan çok uzun ancak şuan insan-i boyutu o kadar önemli ki ona hiç giremeyeceğiz Myanmar hükümeti asker-i bir cunta ile yönetiliyor. Hesap verme diye bir şey yok şeffaflık diye bir şey yok bu küçük bir nokta olsun Budist halkta çok memnun değil olaydan ama bu olaylarda Budist halk özellikle Müslümanların üstüne gönderiliyor. Buda ayrı bir not orada ki durum bu yüzden çok karmaşık şuan bu kadar tepkiye rağmen hiç kimseye fırsat vermiyor zaten.
Soru: Şöyle bir satır açabiliriz belki aslında sosyal medya kullanımı da bildiğim kadarıyla yanlışsam eğer düzeltin lütfen çokta düşük bildiğim kadarıyla belki de ülke geneline baktığımız da çok daha haberdar değiller.
Cevap: O konu da haberdar değiller bir, ikincisi tersi haberler veriliyor. Teröristler askerimizi öldürdü. Gittik öldürdük. Silah yakaladık üstlerinde, fotoğraflar. Hatta ben yangon da iken sokakta Myanmarlı arakanlı Müslümanlara karşı protestolar yapılıyordu. Askerimizi öldürüyorsunuz diye ve kesinlikle televizyonlarından devamlı suretle orada olay olduğu Müslümanların her zaman ki gibi sorun çıkardığı gibi haberler geçiyordu. Bir de oranın meşhur bu işleri başlatan bu işlerin asıl elebaşı olan Budist rahip var. Onun söylediği şey aynen şu bize orada yerel halkta söyledi; Müslümanlar yalandır, sonuncusu ölünceye kadar huzura eremezsiniz. Bu baskının bu şiddetin bu denli büyük olmasının sebebi.
Soru: Peki, 25 Ağustos’ta başladı bu süreç gerekçeleri nedir tam olarak?
Cevap: Gerekçe, köylülerin o köyden bazılarının karakolları basarak 5-6 tane polis ve askeri öldürmesi.
Soru: Bu yüzden bu gerekçeyle bir katliamı var?
Cevap: Tabi, 60’a yakın köy yaktılar.
Soru: Peki, Birleşmiş milletlerin altında Myanmar hükümetine karşı bir kınaması olmuştu, gelişmeler de bulunmuştu. Şimdi ilk günden bu yana bakacak olursak durum da yapılan katliam da bir yavaşlama ya da yumuşama gibi bir durum var mı? Nedir son tablo? Çokta net haberler de gelmiyor, sayılar çok sıkıntılı son durum hakkında kapalı bir bölge olduğu için sadece açık olan alanlardan bilgiler alabiliyoruz. Rakam da veremiyoruz, telaffuz edemiyoruz. Teyide muhtaç bilgiler aslında gelen bilgiler.
Cevap: Şuan kesin olan benim size söyleyebileceğim tek şey yapılan köy sayısı 60’a yakın köy yapıldığı söyleniyor. Aslında o da kesin derken yakın olması.
Soru: Yani orada halkın konuştuğu mu?
Cevap: Evet, halktan da ziyade aslında o bölgedeki bazı insanlar bu çatışmaları tahmin ediyorlardı orada yaşayan onlar Myanmar la ilgili küçük bir not internet iyi sayılır, internet kullanımı fazla değil ama internet daha başarılı video çekebiliyor benim çok şaşırdığım bir konuydu. Bu yüzden oradan biz köylerle ilgili sayıyı alabildik ama kaçarken ölenler geri de kaldığı için kayıp mı? Bir yer de kayıp mı oluyor yoksa mahsur mu kaldı öldü mü? Belli değil. Kesin olan en az bin kişinin öldüğü, üç bin kişinin muhtemelen ölmüş olduğu diğerlerinin ise yaklaşık 80-90 bin kişinin şuan Bangladeş’e bir şekilde geçtiği, 20-30 bin civarında insanında şuan dağ başında bir şekilde mahsur kaldığı ve muson yağmurları başladı şuan orada en büyük sıkıntı bu.
Soru: Şimdi Türkiye ilk günden bu yana yardım elini esirgemiyor, tıpkı Suriye ye yaptığı gibi şöyle bir durum var bizim dışımız da siz orada, bayram boyunca oradaydınız bizim dışımız da ismi telaffuz edilen adın geçen başka ülkeler de var mı? Oradaki insanlara yardım etmek isteyen.
Cevap: Şuan şöyle söyleyeyim Endonezya’nın manevi bir desteği var, Endonezya da bir şeyler yapmaya çalışıyor ama Endonezya’nın içyapısı da çok ayrı bir konu ben Endonezya’ya 7 kere gittim. Endonezya’nın da dünyanın en gelişmiş en zengin 20 ülkenin sıralamasında onlar 16 biz 15.sıradayız ama maalesef ekonomi onların elinde olmadığı için onlarda ancak manevi destekte bulunabiliyorlar. Hatta bugün dış işleri bakanı bir şekilde cunta yönetiminden birileriyle görüştü. Onun dışında belki de bu örnek Birleşmiş Milletlerin şuan ki durumunun örneği olur. Ben Birleşmiş Milletlerin sadece çuvallarını gördüm boş çuvallarını halk kum doldurmuş sen yolları bozmasın evlere yağmur gelmesin diye boş çuvalların içerisine kum doldurulmuş Birleşmiş Milletler adına tek gördüğüm şey buydu.
Soru: Yani dünya yine sessiz?
Cevap: Kesinlikle, yani bunu şöyle bir konuya değinmek istiyorum. Ben öğrenci olduğum için araştırmacı olduğum için her fikirden insanlarla iç içeyim ben hiç parti göz etmeksizin HDP’lisi, Ak partilisi, MHP’lisi ve bu süreçte kesinlikle ülkesinin Cumhurbaşkanının arkasında durmalı çünkü bu şuan Müslümanlara karşı suç işlenmiyor şuan insanlığa karşı suç işleniyor. Ben tarihte zulümler okudum hatta İslamiyet’in doğuş yıllarında ki zulümlerle ilgili durumlar bellidir. Kimlere ne işkence yapıldı şuan ki işkence belki de insanlık tarihinin gördüğü en büyük işkence böyle bir vahşet ben ne gördüm ne okudum ne duydum ve konuştuğum bazı hocalarım oldu bununla ilgili üniversiteden o ülkeden Malezya dan Endonezya dan maalesef insanlık tarihinde görülmemiş bir zulüm var ve Türkiye dışında şuan elle tutulur bir tepki veren kimse yok bizim de yapmamız gereken 80 Milyon insan terörden bu kadar çekmiş bir ülke olarak eğer birileri hala siyasi bir çıkar ya da Avrupa’yı karşımıza mı aldık sıra bana mı geldi havasındaysa aynaya baktığında belki farklı şeyler görmesi gerekir.
Soru: Peki, aslında ufakta olsa ufacıkta olsa değindiniz şuan da arakan da bölge itibari ile muson yağmurları var. Şartlar zaten zorlu insanlar dağlar da, geçiş sürecinde dağlarda nehirlerde zorlu şartlar da zorlu coğrafyalar da yaşıyorlar ama birazcık daha bu konuyu açarsak şuanda aslında bölge dağlık bölge ama coğrafi özellikleri ve öteki taraftan da şimdi başlarını soktukları ev mi demeli, başlarını soktukları için şükür ettikleri yerler nasıl yerler?
Cevap: Ya aslında şükür Allah’ın emri sanırım yoksa şükür edilebilecek bir durumdan bahsedemeyiz. Çünkü; ev, ev değil bunlar sadece ağaç kabuklarından yapılmış dört duvar oda 5-6 metre kare ya da işte tenekeler var, tenekelerden bir şeyler yapılmış daha çok Afrika’da görülen tenekelerden çok az da olsa var çünkü lüks sayılır orada çok az bulunur. Onlara ev denilir ise şükrediyorlar o konu da hiç bir sıkıntı yok zaten çoktan şuan başka yer de olsa başka insanlar sanırım belki isyankâr olurlardı. Onlar da çok büyük bir şükürdür. Muson yağmurlarının da şöyle bir özelliği var gerçekten yolları tamamen çamura çeviriyor. Yaklaşık böyle dizime kadar çamura battığımı biliyorum.
Soru: Size en çok neyi söylüyorlardı çocuklar mesela siz oyun oynarken onlar masumlar aslında yaşadıkları zorluğun bir kısmı farkında değiller kendi dünyalarından bunu neden yaşıyoruz diyorlar ama bir yandan da kendi dünyalarında oyun oynamayı istekleri de ve size en çok neyi söylüyorlardı?
Cevap: Şimdi orada en ilginç şeylerden biri gördükleri beyaz Müslüman çoğunun ilk ben ve o anda orada olan farklı STK’lardan da arkadaşlarımız oldu. Bu çok önemli şaşırıyorlardı, Selamın Aleyküm diyorduk bir şaşırıyorlardı beyaz adam bana neden Selamın Aleyküm diyor tabi beyaz adam derken onlar da siyah değil ama tenleri Hint coğrafyasına teni olduğu için beyaz adam olarak görüyorlardı bizi çok şaşırıyorlardı. İkincisin de bu defa onlar bize selamın Aleyküm deyip oynamaya başlıyorlardı yetişkinlerde şaşırıyordu ilk defa oraya selamın Aleyküm diyen ve vatanının zihniyeti ile gitmemiş insanların geldiğini gördüler bu gerçekten hem onları hem de bizi etkiledi. Bu oradaki çocuklarla olan hikayemiz çocuklar tabi çocuklara para veriliyordu bayram harçlığı şaşırıyorlardı.
Soru: Türkiye’nin görüşmeleri sonrasın da Bangladeş kapıları açtı birkaç gün kapıları açık geçişler sürüyor ama orada ki mülteci kampları da tıklım tıklım olduğunu biliyoruz orada ki duruma dair bir bilgi aldınız mı?
Cevap: Şuan sadece ölmüyorlar, başka bir şey yok hatta ölürlerse de lüks ölümü olan eceli ile ölüm söz konusu yoksa başka bir şey değil orada da zaten gelip her hangi bir ticaret ve ya bir eğitim aldıkları yok sadece yarına kadar yaşayabiliyorlar.
ARTUKLU HABER AJANSI