ARAŞTIRMACI GAZETECİ-YAZAR DOĞAN BEKİN`DEN MİROĞLU RÖPORTAJINA YANIT...

Artuklu Haber Genel Yayın Yönetmeni Abdullah Ortaç tarafından,Ak Parti Mardin Milletvekili Orhan Miroğlu ile gerçekleştirilen ve yayınlanmasından itibaren büyük ses getiren Orhan Miroğlu`ndan Gündeme dair isimli Röportaj ses getirmeye ve Gündem oluşturmay

Gündem 9.01.2016 19:05:27 0
ARAŞTIRMACI GAZETECİ-YAZAR DOĞAN BEKİN`DEN MİROĞLU RÖPORTAJINA YANIT...

Artuklu Haber Genel Yayın Yönetmeni Abdullah Ortaç tarafından,Ak Parti Mardin Milletvekili Orhan Miroğlu ile gerçekleştirilen ve yayınlanmasından itibaren büyük ses getiren Orhan Miroğlu'ndan Gündeme dair isimli Röportaj ses getirmeye ve Gündem oluşturmaya devam ediyor.

Araştırmacı-Yazar Doğan Bekin ,Orhan Miroğlu ile gerçekleştirilen Röportajın  son sorusunu oluşturan,Artuklu Üniversitesinde Yabancı Ajanların cirit attığı yönündeki sorumuza verdiği yanıt ile ilgili Cevap metni gönderdi.

DOĞAN  BEKİN TARAFINDAN GÖNDERİLEN CEVAP METNİ AYNEN ŞÖYLE:

''SAYIN MİROĞLU’NA CEVAP:

Doğan BEKİN Araştırmacı Yazar

Değerli Abdullah Ortaç Bey,

“ Ak Parti Mardin Milletvekili Sayın Orhan Miroğlu’ndan gündeme dair açıklamalar” konu başlıklı röportajınızda, 02.01.2016 tarihli Milli Gazete ’deki köşemde kaleme aldığım “Mardin Artuklu Üniversitesi Ajan Kaynıyor” konulu ve aynı gün Artuklu Haber Sitesi’nde de yer alan makaleme atfen, Sayın Orhan Miroğlu’na bu konuyla ilgili sorduğunuz soruya şu cevabı vermiştir: “Bu kadar hassas bir konuda belgesiz konuşulması ve yazılması doğru değil. Âmâ tabii ki elinde belgeler var ise, elindeki belgeleri YÖK’e sunmalıdır. YÖK bu konuda gerekli araştırmayı yapar. Aynı gazetede bir aralar, Mardin-Urfa Süryanilerinin bölgeye dönüp Asuri İmparatorluğu kuracağı yolunda iddialar vardı. İnsaflı olmak gerekir. Bölgede kaç Süryani kaldı ki, 21. YY’da gelip Mardin’de Asuri İmparatorluğu kursun. Gülünç şeyler bunlar.” Değerli Abdullah Bey, yaklaşık otuz sekiz yıllık gazeteci, araştırmacı yazar ve siyaset adamı kimliğim ve sorumluluğumla, çok önemli ve kritik bir akademik, toplumsal ve bölgesel güvenlik sorununu ikna edici bir yazıyla gündeme getirmiş bulunduğumu düşünüyorum. Yazılarımı yıllarca takip edenler asla ispatı mümkün olmayacak bir iddiada bulunmayacağımı ve ispatsız olarak hiç kimseyi zan altında bırakmayacak kadar ilkeli, titiz ve objektif olduğumu bilir. Normal koşullar altında gazeteciler yazar ve devletin yetkili birimleri anında gereğini yapar. Çağdaş ülkelerde, ilgili milletvekilleri sorunun takipçisi, hesap sorucusu ve gerektiğinde denetleme-yargılama mekanizmasının devreye girmesinin sağlayıcısı olur. Dolayısıyla en başta Sayın Miroğlu da olmak üzere Mardin Milletvekillerinin ve hatta diğer illerden seçilmiş milletvekillerinin şimdiye kadar Mardin Artuklu Üniversitesi’ndeki (MAÜ) ajan ve misyoner yapılanması iddiasının üzerine gitmeleri, açığa çıkartılması için TBMM ’inde soru önergesi vermeleri gerekirdi. Sayın Miroğlu belgeleri merak ediyorsa, milletvekili yetkisiyle YÖK’ten ve MAÜ’den iddialara dair belgeleri kolaylıkla elde edebilir. Şunları da sorabilir: MAÜ’ne veya BİMER’e üniversitedeki ajan yapılanmasına dair şikâyette veya bildirimde bulunulmuş mudur? Üniversitenin kendi içinde Dekanlıklara ve Rektörlüğe köşe yazısında bahsedildiği gibi, birden fazla soyadı ile işlem yaptırmak isteyen akademisyenler hakkında şikâyet dilekçesi yazılmış mıdır? İddia edilen Siyonizm içerikli postalar söz konusu üniversitenin idari kadrosuna dilekçelerle teslim edilip postaların alınmaması ve gereğinin yapılması istenmiş midir? Eğer bunlara verilecek cevap evet ise, MAÜ Rektörlüğü ve YÖK bu idari ve adli suçlara karşı nasıl bir işlem başlatmıştır? Röportaj yazınıza istinaden değinmek istediğim bir diğer konu da Sayın Miroğlu’nun geçmişte yazdığım bir makaleme dair yaptığı haksız bir eleştiridir. Sayın Orhan Miroğlu, 23 Mayıs 2012 tarihinde Milli Gazete’de yayınlanan “Midyat’ta Vatikan Kolonisi” konulu yazıya Radikal Gazetesi’ndeki köşesinde değinmiş ve bunun üzerine kendisine cevaben yazdığım 02 Haziran 2012 tarihli “Seyfo Soykırımıyla Kopartılan Fırtına” yazısını göz ardı ederek ve hiç yeri yokken “aynı gazetede bir aralar, Mardin-Urfa Süryanilerinin bölgeye dönüp Asuri İmparatorluğu kuracağı yolunda iddialar vardı. İnsaflı olmak gerekir. Bölgede kaç Süryani kaldı ki, 21. YY’da gelip Mardin’de Asuri İmparatorluğu kursun. Gülünç şeyler bunlar” şeklindeki ifadesi tamamen konuyu saptırmaya ve Mardin Artuklu Üniversitesi’nin gizli saklı tehlikeli faaliyetlerine dikkat çektiğim makalemin kamuoyu nazarında önemsiz kılınmasına yöneliktir. Süryaniler konusunu saptırmaya yönelik ve mesnetsiz yaklaşımlar karşısında Mardin Süryani yetkililerinin 22 Haziran 2011’de Hürriyet Gazetesi’nde Yalçın Bayer’e verdikleri demeç en çarpıcı cevap niteliğindedir. Bu arada, Sayın Orhan Miroğlu’nun konuşmacı olarak katıldığı Stockholm’deki Seyfo Merkezi'ndeki hitabında: "Seyfo Soykırım konusunda bir Midyatlı olarak nasıl olmuş da tarihin bu trajik zamanlarından hiç haberim olmamış benim? Gerçi, zihnimde belli belirsiz, rastgele ve arada bir anlatılanlardan ibaret bir takım hikâyeler yok değildi, ama itiraf etmek gerekirse, benim Aynverdo kuşatmasını ve hem direnişin hem de Seyfo'nun merkezi olan Midyat'ta olup bitenleri öğrenmem, İsveçli bilim insanı David Gaunt'un bu konularda yazdıklarını okuduktan sonra oldu." Sayın Miroğlu, “MAÜ Ajan Kaynıyor” konusundaki makalem konusunda “Bu kadar hassas bir konuda belgesiz konuşulması ve yazılması doğru değil” cümlesini kullanırken, SEYFO konusunda ise, David Gaunt’un yazdığı tek taraflı kitabından ikna olması doğrusu düşündürücüdür. Şu anda bir iktidar milletvekili olarak, Aynverd olayını gerçek belgelerinden tespit etmesi için arşiv taraması yapması daha gerçekçi olur kanaatini taşıyoruz. Süryaniler ve diğer etnisiteler konusuna gelince, bizler ayrıştırıcı değil birleştiriciyiz. Mardinli sağduyu sahibi Süryaniler de bizim düşüncelerimizle örtüşen yaklaşımlar içerisindedirler. Meksikalı yazar ve diplomat Carlos Fuentes Macias'ın belirttiği üzere; "Farklı kültür ve inanç, ancak çeşitliliğine saygı gösterildiği ve bu çeşitlilik özgürce ifade edilebildiği zaman bir bağlılık ve kimlik unsuru olabilir. Toplum ve taşıdığı kültür çoğulcu ise, yaralarımızı da kendi kendimize sarmamıza İmkân verecektir". Bu ifadeden hareketle, farklılığı korumanın en iyi yolu parçalamaktan, farklılaştırmaktan değil bütünleştirmeden geçmektedir. Fanatizm ve saldırganlığa dayalı, aynı zamanda ayrılıkçılığı tetikleyen, etnik ayrımcılık ve felaket tellallığı üzerine kurulu, çetrefilli ve çıkmaz kördüğüme dayanan girift politikaların hiç kimseye fayda getirmeyeceği gayet aşikârdır.

Selam ve Saygılarımla

Doğan Bekin Araştırmacı Yazar''

 

ARTUKLU HABER AJANSI


25.1° / 14.8°
  • BIST 100

    10319,96%1,59
  • DOLAR

    32,26% 0,32
  • EURO

    35,15% 0,19
  • GRAM ALTIN

    2469,04% 0,06
  • Ç. ALTIN

    3948,78% 0,40