Tarih: 17.08.2016 17:43

AVRUPA`NIN GÖBEĞİNDE 27 TÜRK BOYU BİR ARAYA GELDİ.

Facebook Twitter Linked-in

Turan Kurultayı'nda Atilla'nın Hun İmparatorluğu ve Türk gelenekleri yaşatıldı.

BUGAC (Macaristan),- Macaristan'ın Bugac şehrinde her iki yılda bir düzenlenmekte olan Hun-Turan Kurultayı'nın altıncısı 12-15 ağustoas tarihleri arasında muhteşem bir şekilde gerçekleşti.
27 Türk boyunu bir araya getiren Kurultay'da çok sayıda Turan çadırı kuruldu ve yüzlerce atlının yaptığı gösteriler izleyicileri büyüledi.

Macar Turan Vakfı’nın organize ettiği 27 Türk boyunu bir araya getiren Turan Kurultayı, Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı’nın (TİKA) desteği ile yapılıyor. 
İlki 2007 yılında Kazakistan’da yapılan, daha sonra 2008’den itibaren Macaristan’da düzenlenmeye başlanan etkinliğin altıncısına çok geniş kapsamlı katılım oldu.

Macar, Türk ve Hun geleneklerini korumak ve yaşatmak için kurulmuş olan ve 
Hun kardeşliğini simgeleyen kurultaya bu yıl da rekor katılım sağlandı. Büyük ilgi gören organizasyona Macaristan, Kazakistan ve Kırgızistan’dan katılan Bakan, Milletvekili ve sanatçıların yanı sıra, Tuva Cumhuriyeti’nden Dağıstan’a, Yakutistan’dan Azerbaycan’a kadar geniş bir coğrafyadan müzik ve dans grupları katıldı. Gösteri alanında kurultaya gelen her ülkenin sıra ile bayrakları açıldı ve atlılar bu bayraklar ile izleyicileri selamladı. 
Türkiye, KKTC ve Uygur bayrakları en çok alkış alan bayraklar arasında yer aldı. Kurultaydaki sanatçıların, atlıların, savaşçıların gösterileri ile ok yarışmaları üç gün boyunca devam etti. Sahnedeki ve büyük gösteri alanındaki programların yanı sıra, farklı ülkelerin çadırlarında çeşitli performanslar sergilendi ve geleneksel el sanatları ürünleri için pazarlar kuruldu. 
Kurultay alanındaki Attila çadırının önünde Orhun Yazıtları'nın replikası da yer aldı. Yüz binlerce insan Göktürk alfabesi ile yazılmış dikili taşları ve Attila çadırındaki sergiyi görme imkanı buldu. Kurultaya büyük destek veren TİKA’ya katkılarından dolayı teşekkür belgesi verildi.

Kurultaydaki ortam, 500-1000’li yılların Orta Asya Turan halklarının yaşamını ve Macarlar'ın Karpat Havzası'nda yurt tutuşunu yansıtırken, Türkiye ve Avrupa’dan gelen Türk dernekleri çeşitli konserler verdiler. 
Kurultaya 2010 yılından bu yana davet edilen ve katılan KKTC Akdeniz Stratejik Araştırmalar Merkezi’nin, bu yılki organizasyona folklor ekibinin sunduğu gösteri büyük beğeni kazandı.

Kurultayın açılışında konuşan Türkiye Macaristan Büyükelçisi Şakir Fakılı’nın, ''Türk halkından kardeş Macar halkı ve kurultaya gelen tüm gruplara selam getirdim” ifadesi büyük alkış aldı.
Büyükelçi Fakılı, Macar Turan Vakfı’nın yaptığı güzel bir organizasyonla, 27 ülkeden Türk boylarını, Türk halklarını bir araya getirdiğini, çok başarılı bir çalışmanın olduğunu belirterek, “Azeriler, Özbekler, Kazaklar, Çuvaşlar, Yakutlar, çok mutlu olduk. Şenlik havasında çok güzel bir kültür etkinliğiydi. Emeği geçen herkesi kutluyorum” dedi.

Macar-Turan Vakfı Başkanı Biro Andras, atlı geçit töreni esnasında Türk bayrağı açıldığı sırada, Mustafa Kemal Atatürk’ün yaşanılan savaşlara rağmen Macarların ve Türklerin kardeş olduğunu ve kardeşlikte birleşilmesi gerektiği sözünü hatırlattı. Vakıf başkanının 200 bin kişilik kalabalığa seslendiği konuşmasında, “Türkiye’de 15 Temmuz’da yaşanan elim hadiselere rağmen zafer kazanan demokrasiye inanan Türk halkıdır” dedi.
Hun ve Türk kökenli kardeş ülkelerin, akraba toplulukların Bugaç’ta bir araya gelmesiyle gerçekleşen Dünya Turan Kurultayı düzenlendiği ilk yıldan itibaren Avrupa’nın en önemli gelenek yaşatıcı festivallerinden biri olarak gösterilmektedir.

Macaristan'ın Orta Anadolu (Kayseri) Fahri Konsolosu ve Türk Macar İşadamları Derneği (TÜMİŞAD) Başkanı Osman Şahbaz yaptığı değerlendirmede, her yeni kurultaya katılımın bir öncekine nazaran daha kalabalık olduğunu müşahede ettiğini belirtip, ''Macaristan'ın tam ortasında, Budapeşte'den 119 km mesafede gerçekleştirilen bu kurultay, 2007 yılında başlamış olsa da 2010 yılından sonra Hun Türk halklarının buluşması şeklinde gerçekleşiyor. Macar Hükümetinin doğuya açılım stratejisi hedefleri doğrultusunda bu kurultayın da katkısının olacak. Oyunlarla, şölenlerle tarihin yeniden canlandırıldığı, Hun ve Türk kavimlerinin kaynaştığı, uluslararası işbirliklerinin geliştiği kurultayda olmaktan büyük mutluluk duyuyorum.'' dedi.
Makedonya Türk Milli Birlik Hareketi Partisi Genel Başkanı Erdoğan Saraç da Kurultay'a katılanlar arasındaydı.

Çeşitli kaynaklardan:
BUGÜNE KADAR YAPILAN TURAN KURULTAYLARI
(Turan, hayal değil, ülküdür.)
Tarihi bakış 
Macarlar’da doğu (Asya) kökenli bir gelenek bugün hala yaşamaktadır.
XIX. Yüzyıl ortalarından beri- farklı bilimsel bakış açıları arasında Macarlar'ın kökeniyle ilgili tartışma devam etmektedir. Son yarım yüzyılda (özellikle rejim değişikliğine kadar), çoğu zaman varolan deliller dikkatlerin dışında bırakılıp Macarların ’ Fin-Ugor ’ kökenli olduğu düşüncesi kuşku duyulmadan inanmaya mecbur bırakılmıştır.
Macarların kökenine ilişkin arkeolojik, dilbilimsel çalışmalar yanında etnografya ve antropoloji araştırmaları da bu konuda daha ayrıntılı ve daha karmaşık bir manzara ortaya çıkarmaktadır.
Artık birçok araştırmacı (özellikle arkeologlar ve antropologlar), Macarların antropolojik niteliklerinin ayrıca kültürlerinin de daha çok İran ve İskit geleneklerini yaşatan Orta Asyalı ’Türk’ nüfuslarıyla benzerlik gösterdiğini kabul etmektedir.
Macar tarihinin en önemli evrelerinden biri de „Honfoglalás” yani „Yurt Tutma” anlamına gelen 10. Yüzyılda Macarların Karpat Havzası’na göç etmesidir. Atlı göçebe kültürleri içinde Macarlarınki en batıda Avrupa’nın kalbinde kurulmuş bin yıldır ayakta duran bir devlettir. Kabilelerin birleştirilmesi ve kankardeşliği Macar millet geleneğinin temel taşlarından biridir.
Hükümdar Arpad, Karpat Havzası’na göçü sağlayan daha sonraki yüzyıllarda da hükmedecek olan Macar krallık hanedanının kurucu atasıdır. Macar tarihinin en önemli kahramanlarından biri, ulusun varlığının ve birliğinin sembolüdür. Arpad’ın babası Almoş bir hükümdardı (Almoş Macar dilinde bir rüyayla ana rahmine düşen anlamını taşır ve bunu sembolize eder). Emese’nin rüyası efsanesinde, soylu bir vezirin kızı olan Emese bir çadırda (yurtta) uyurken Macarların simgesi ve totemi sembolik şahin kuşu olan Turul’un, çadırın tepesindeki havalandırma boşluğundan içeri girip Emese’yi hamile bıraktığından bahsedilir. Durum böyle olunca efsanelerde vezir hanedanlığının kendiliğinden Turul soyundan geldiği düşüncesine yer verilir. Macar tarihinin en şanlı bölümleri Arpad hükümdarlığı ve onun soyundan gelenler zamanında yazılmıştır. Arpad hanedanlığı yani Turul nesli Macaristan’da 400 yıldan fazla hüküm sürmüşlerdir.
Lord Árpád
Macar kavimler tarihi “yurt tutma” (honfoglalas) ile değil (bu sadece Macarların Avrupa tarihidir), çok daha eskilere, uzak Doğu’ya dayanır.
Macar kavim birliğinin başlangıcının Orta Asya’ya kadar götürülebiliceği düşünülmektedir. Macarların ilk etnogenetik hareketleri kısmen Altaylarda ve bugünkü Kazakistan ve Özbekistan’ın belli bölümlerinde geçmiştir. Bu sürece Tarım Havzası (bugünkü Sincan Uygur Bölgesi) ve Pamir Bölgesi’ndeki eski halklar da etki de bulunmuştur. Macar kavimleri Orta Asya’dan Batı’ya göç ettikleri ve Aral-Hazar bölgesinde uzun zaman geçirdikleri tahmin edilmektedir. Ardından Güney Ural bölgesinden Hazar ve Ural Dağları arasındaki geçitten Kafkasların kuzeyindeki bozkırlara göç etmişlerdir. Macar kavimleri Hazar Kağanlığı tarihinde büyük rol oynadılar, özellikle de bu kağanlığın ordularında büyük askeri güçleriyle yer aldılar. Bu nedenle Macarların etnogenetik hareketlerinin önemli bir bölümü Kuzey Kafkasya’da ( bugünkü Dağıstan, Çeçenistan, Kabardino-Balkarya ve Karaçay) geçmiştir. Macar kavimlerinin bir kısmı Kafkasya’nın güneyine gitmişler (bazı kaynaklarda Savard Macarları olarak anılırlar) ve bugünkü güney Azerbaycan’a (Kuzey İran bölgesi) yerleşmişlerdir. Bu nedenle Savard Macarlarının Azerbaycan halkının etnogenetiğinde yer almışlardır.
Orta çağ Macar tarih yazarları Arpad hanedanlığının yani Turul hanedanlığının Atilla’dan, Hun İmparatorluğundan geldiğini yazmışlardır. Macar geleneklerinde de Macar efsanelerinde de tarihe hep böyle not tutulmuştur.
Bilimsel araştırmalar temel alınarak da söylenebilir ki Macarların Yurt Tutma öncesinde de doğulu göçebe halklar olarak, Alpin Kuşağı bozkırlarının en batıdaki uzantısı olan Karpat Havza’sına doğudan dalgalar halinde gelmişlerdir. Bunlar başlangıçta “Kurgan kültürlü halklar”, daha sonra İskit-Sarmat halkları (M.Ö 1000 yıllarında ) buraya yerleşen göçebe halklardandır. Bunun ardından V. yüzyılın başından itibaren Karpat Havzası’na Hunlar gelmişler ve burayı Avrupa imparatorluklarının merkezi haline getirmişlerdir. Hun İmparatoru Atilla burada yaşamış, imparatorluğunu buradan yönetmiş ve ölünce de Macaristan topraklarına gömülmüştür. Efsaneye göre Hunların büyük hükümdarı Atilla rahatsız edilmeden nur içinde yatsın diye Tisa Nehri’nin altına gömülmüştür ( bir adadan nehrin bir kolunu kapatıp nehir yatağına gömülmüş, ardından nehir kolunu açarak sular altında kalmasını sağlamışlar).
Atilla Kapısı – Bugac
Atilla’nın ölümünden sonra Karpat Havzası’nın çeşitli bölgelerini, daha önce Hunlara hizmet eden Germen halkları yönetimleri altına aldılar. Bu halkları Bayan Kağan önderliğinde güçlü bir orduya sahip olan İç Asya kökenli ve atlı göçebe bir millet olan Avarlar 568 yılında yenilgiye uğratmışlar, o zaman Doğu Avrupa’daki en güçlü devlet olan Avar Kağanlığını kurmuşlardır ve sonlara doğru zayıflasalar da Macarların “yurt tutma” zamanına kadar ayakta kalmışlardır.
Atilla’nın ölümüyle Hun kavimlerinin büyük bir kısmı Doğu’ya yöneldi, Karadeniz’in kuzey kıyılarındaki steplere ve Kafkasya’nın kuzey kısmına. Daha sonra Macarlar buradan Macar kavimler birliği adıyla Batı’ya giderler ve Karpat Havza’sına kalıcı olarak yerleşirler. Burada Avrupa Macar Prensliği’ni oluştururlar. Bu devlet iyi düzenlenmiş ve olağanüstü güçlü bir orduya sahiptir. Zamanının Orta ve Doğu Avrupa’daki en güçlü devleti haline gelirler. Macarlar Avrupa’da devasa bölgelerden vergi alır, orduları ise bugünkü İspanya sınırına kadar ulaşır.
Kurultay-Soylar Toplantısı
Kurultay sözcüğü Altay dillerinde (özellikle de Türk dillerinin büyük kısmında) soy ya da kavim toplantısı anlamına gelir. Bu sözcük kavim sisteminde ve bu sisteme dayalı birliklerde yaşayan bozkır atlı göçebe kültürlerinin hemen hepsinde mevcuttu. Atlı göçebe olan Macar kavimleri de böyle toplantılar yaptılar (bundan Bizans ve Arap kaynakları da bahseder). Bu tarz kavim toplantılarında önemli kararların alınması, farklı kavimlerin önderlerinin bir araya gelmesi ve birçok kavmi ilgilendiren askeri konuların tartışılması gibi eylemler gerçekleştirilirdi.
Bu nedenle kavim toplantısı eski Macar kültürünün bir parçasıdır. Macar edebiyatında da yer alır. Örneğin Mór Jokai’nin “Mabut Kalesi” (Bálványosvár) adlı eserinde “a Székelyek körültajt ültek” (Sekeller körültaya oturdular) rastlanmaktadır.
Kurultay gelenek yaşatıcı bir kutlamadır. Gelenek yaşatıcılar eski Macar ve bozkır atlı göçebe kültürünü canlandırarak atalarının hatıraları önünde saygı duymaktadırlar. Yurt denilen göçebe çadırları kurulmakta ve insanlar isterlerse kendi atlarını da getirebilmektedir. Artık Macarların kültürel ve tarihi bağlarının olduğu Doğu’daki akrabalarıyla bir araya geldiği en büyük gelenek yaşatıcı kutlaması bu olmuştur.
Bu şölene Macar gelenek yaşatıcılar ve buna saygı duyanlar sadece Macaristan’dan değil, çevre ülkelerden Macarların yaşadığı bölgelerden de katılmaktadırlar.
Yer: Bugac kenti sınırında, Budapeşte’den 160 km. Güneyde, Macar bozkırlarının en güzel bölgelerinden birinde, Kiskunsag Milli Parkı sınırında (Avrupa’nın en büyük kumuşlar alanı). Ayrıca bu bölge geleneksel Macar çoban kültürünün ve atlı sporlarının da merkezlerinden biridir.
KURULTAY TARİHİ
Macarlar tarihleri boyunca yaşadıkları göç sırasında birçok milletle ve kavimle ilişki içinde olmuştur. Bunun dışında birçok bölgede bazı Macarlar da kalmışlardır. Farsça ve Arapça kaynaklarda bundan bahsedilmiştir.
Doğu’da kalan Macarlarla iletişim yollarının aranması ve kurulması Arpad Hanedanlığı zamanında başlamıştır ve iki tarafın da uzun süre birbiriyle iletişim halinde olduğu düşünülmektedir. Bilim adamlarından halktan insanlara kadar birçok Macar yüzyıllarca Doğu’da kalan kardeşlerinin araştırılmasını kendine amaç edinmiştir.
Bu programın temellerini András Zsolt Bíró adlı Macar antropolog ve beşeri biyolog ( aynı zamanda Doğa Bilimleri Müzesi araştırmacısı ) bir Kazakistan seyahati sırasında atmıştır. 2006 yılında Kazakistan’dayken veriler ve genetik (DNS) örnekler toplayarak analiz etmiş (Y kromozomu analizi), daha sonra şu anda Kazakistan sınırları içinde varlığını devam ettiren Madyar kavmi ve Karpat Havzası Macarları arasında sadece isim benzerliği olmadığını aynı zamanda genetik bağlarının da olduğunu kanıtlamıştır. Araştırma sonuçları dünyanın en önemli bilimsel dergilerinden birisi olan “American Journal of Pysical Anthropology” de yayımlandı. Bu araştırma diğer ulusların da dikkatini çekti ve araştırma grubuna da büyük bir ün kazandırdı. 2008 yılında András Zsolt Bíró Kazakistan Kültür Bakanı Yermukhamet Yertisbayev’den bir nişan alarak ödüllendirildi.
Kazakistan’daki Madyarların en büyük grubu Torgay topraklarında Kazak Argün kavmiyle kavim birliği sisteminde yaşamaktadır. Bu bölgeye güney ve güney doğudan yaklaşık 320-350 yıl sonra Karçıg Batır önderliğinde gelmişlerdir. Kazakistan’daki Madyar kavminin kuzey gruplarından birisi Kökşetau’da ve Rusya’ya bağlı Omsk topraklarında Kazakların Kıpçak kavmiyle aynı birlik içinde yaşamaktadır.
Macar kavim birliklerinin en önemli kalıntılarından birisi de Özbekistan’daki Kaşka-Darya bölgesinde (Karşı ve Şehribaz şehirleri arasında) yaşayan Macar adlı kavimdir. 2012 ve 2013′de András Zsolt Bíró önderliğinde bir araştırma grubu Özbekistan’daki bu Macar adlı kavmini bulunduğu yerlerde DNS örnekleri toplamışlardır. Bu araştırma grubunda Macar Tabii Bilimler Müzesi antropologları Sándor Évinger ve Zsolt Bernert de yer almışlardır. Genetik örneklerin bilimsel analizi halen devam etmektedir.
Yapılan araştırmaların sonucu Kazakistan’da ve diğer Orta Asya ülkelerinde de akrabalık ilişkilerinin önemine dikkat çekti. Kazakistan’daki Madyar kavmi bu duruma çok sevindi ve András Zsolt Bíró’ya kavim kurulu Fahri üyeliği verdiler. Bu kavim 2007′de kavim toplantısı yani Kurultay düzenledi ve buna András Zsolt Bíró önderliğinde bir Macar heyeti de katıldı. Bu ilk Macar-Madyar Kurultayı idi ve Torgay bölgesinde, şehirlerden uzak Sarikop Gölü bozkırlarında Saga şehri sınırında gerçekleşti. Bu toplantıda at yarışları, güreş, konserler yer aldı. Ayrıca Macar gelenek yaşatıcıların gösterileri de büyük ilgi topladı. Binlerce izleyici katıldı, neredeyse bütün Madyarlar oradaydı. Kutlamalar vesilesiyle halkın bağışlarıyla inşa edilmiş Madyarlar’ın atası sayılan Madyar Baba adı verilen bir caminin açılışı da yapıldı.
2008
Macar gelenek yaşatıcılar Kazakistan’dan dönünce, bu kavim toplantısını yani Kurultay’ı Macaristan’da da düzenlemeyi kararlaştırmışlardır. 2008’in Ağustos ayında gerçekleşen programa Kazakistan’daki Madjar kabilesi özel konuk olarak davet edilmiştir. O zamana kadar görülmemiş bir işbirliğine tanık olunmuştur. Bu kutlamaya 6 metre uzunluğunda, Macar ve bozkır motif dünyasıyla zenginleştirilerek Sándor Nemes adlı ahşap yontma ustası tarafından yontulmuş bir hayat ağacı hazırlanıp armağan edilmiştir.
Kurultay danışmanlığında, heyetler iki yıl sonra -2010 yılında- bütün Hun-Türk bilinçli halkların buluşmasını düzenlemeye karar verdiler.
2010
Büyük Kurultay 2007’deki ilk ve 2008’deki ikinci kurultayın özüne ve formuna uygun olarak 2010’da yine gerçekleşti. Orta ve iç Asya, Anadolu ve Kafkas’lardaki akraba ilişkilerini güçlendirdi. Katılımcılar Macar geleneğinde olduğu gibi akraba milletlerin belleğinde de yer etmiş olan büyük kahramanlarımız Attila, Bayan Kağan, Madyar Baba, Karçıg Batır ve Arpad’ı birlikte saygıyla andılar.
Birçok Macar gelenek yaşatıcı Kurultay’a katıldı ve izleyicilerin sayısı 2008′e göre iki katına yükseldi. 2010 yılından itibaren Macar Parlamentosu Başkan Yardımcısı Sándor Lezsák Kurultay’ın baş koruyucusu olmuştur.
Bu büyük kutlamaya hem genetik hem de kültürel anlamda akraba olan Hun-Türk bilincine sahip milletler davet edildi ve bu milletleri temsilen Macaristan’a, Bugac’daki Büyük Kurultay’a heyetler gönderildi. Gelen heyetlerde diplomatlar ve bilim alanındaki uzmanların yanısıra geleneksel askeri müzik ve halk dansları toplulukları vardı.
Kurultay vesilesiyle heyetler birbirlerini kardeş olarak gördüklerini gösteren ve tarihi bir anlam içeren bir bildiriye imza attılar. Bu adım sadece bir başlangıçtı. Bundan sonrası bizlere bağlıdır. Uzatılan eller birbirine ne derece tutunuyor ve biz -yani bu yüz milyondan fazla insan- kardeşlik sözcüğüne nasıl bir anlam kazandıracağız, bunu zaman gösterecek.
Bildirinin esas metni şöyledir:
“ Tanrı’nın isteğiyle Macar, Madyar, Kazak, Özbek, Türk, Azeri, Uygur (Doğu Türkistanlı), Kırgız, Başkır, Çuvaş, Bulgar, Tatar, Türkmen, Moğol, Buryat, Nogay, Gagavuz, Karaçay, Yakut ve Japonlar Hun kardeşlerdir. Ortak Ataların hatırası önünde hep dayanışma içinde olacak ve birbirinin akıbetine sorumlulukla yaklaşacaklardır!”
Yüz milyondan fazla ruha sahip Turan milletleri yeniden birbirini buldu. daha özgür, akrabalığa ve geleneklere saygı duyan, doğa kanunlarıyla uyum içinde yaşayan bir toplumun oluşturulmasında ve Hun ve Türk kökenli akraba milletleri bir araya getiren kültürel-ekonomik bir birliğin meydana getirilmesinde işbirliği yapmaktadırlar.
2012
Önceki yıllarda alınan karar ışığında Kurultay-Macar Kavim Toplantısı, diğer Turan milletlerinin temsilcileri de davet edilerek her iki yılda bir düzenlenmektedir. Kurultay 2012 yılında da gerçekleşti ve temsilciler arttı. Özbekistan’ın Karakalpak Özerk topluluğu, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Dağıstanlı Avarlar ve Tuva temsilcileri de yer aldı. 2012 yılında Avrupa’nın en büyük gelenek yaşatıcı kutlaması gerçekleşti. Asıl gün olan ikinci günde yaklaşık 160 bin kişi ziyaret etti.
Yıllar geçtikçe Kurultay’ın programı daha da genişlemekte.
Atalar Çadırında birçok müze ve bilimsel enstitü arkeolojik ve antropolojik sergi kurdu. Sergide Karpat Havzası Hun-Avar-Macar arkeolojik ve antropolojik kalıntılarını görmek mümkündü. Asıl Hun, Avar, eski Macar kafatasları ve kafatasları temel alınarak hazırlanmış antropolojik yüz rekonstrüksiyonları bulunuyordu.
Dünyanın en büyük açık hava ve göçebe medeniyetleri tanıtıcı sergisi 2012 yılında burada gerçekleşti.
Sahnelerde katılımcı ülkelerin müzik ve halk oyunları gösterileri izlenmektedir.
Savaşçı gelenek yaşatıcılar gösteri ve yarışmalar yapmaktadırlar. Okçuluk, atlı güreşçilik, köböre, atlı yarışmalar.
Milletlerimizin Müslümanlık ve Hristiyanlığı kabul etmelerinden önce, bozkır atlı göçebe milletler olarak kendi inanç sistemleri vardı.
Bu nedenle Kurultay’da Macarların ve atlı göçebe milletlerin inanç dünyaları da tanıtılmaktadır. Şamanizmin geliştirilmiş ve toplum düzenleme modellerini de içinde barındıran hali Tengriciliktir. Doğa dini ve bilgi sistemleri atalarımız için önemli rol oynamaktaydı. Bunda inanç dünyasının aracıları olan ve çoğu zaman şifacı olarak da bilinen Táltos (Taltoş) lar da yer almaktaydı, bu nedenle Macarca da bunu Táltos dini olarak da adlandırmaktadırlar.
Táltos inancının temelleri olan Hayat Ağacı’ndan Mucize Geyik’e kadar, davuldan aşağı-orta-yukarı dünyaya kadar, ateşe duyulan saygıdan trans durumuna kadar bir çok öğe Hun-İskit bozkır kültüründe bulunmaktadır, bazı farklılıklara rağmen tüm bunlar ortak bir köke götürelebilmektedir. Kurultay’da bir araya gelen akraba milletler geleneksel ateşlerini yakarak büyük atalarını anmaktadırlar.
Kurultay vesilesiyle gelenek yaşatıcılar Avrupa’nın en büyük yurt (göçebe çadırı) köyünü de yüzden fazla yurt ve askeri çadırlarla kurmuşlardır.
Karpat Havzası’nın Macar elsanatları ve geleneksel zanaatkârları da Kurultay’da hünerlerini gösterdikleri bir pazar alanında yer almaktadırlar. Burada demircilikten sepet örmeciliğe kadar çeşitli meslek kolları ürünlerini görmek mümkündür. Eski Macarlar tepeden tırnağa atlı bir milletti. Atlar sadece savaşlarda değil günlük hayatta da önemli bir yer tutmaktaydı. At sütünü hem içmişler hem de bu sütten sayısız besin ürünü yapmışlardır.
Savaşçıları ya kendi atlarıyla birlikte gömmüşler (atlı mezarlar) ya da en azından atla ilgili araç gereçlerle (sembolik atlı mezarlar). Bugünkü Macar atları dünyaca bilinmektedir, ancak uzmanlar eski Macarların nasıl atlara sahip olduklarını zamandır tartışmaktadırlar. Bu konuda genetik bilimi sorulara yanıt bulmuştur. Yurt tutma zamanına (IX. yy.) ait at kemiklerinden alınan DNS örneklerinin incelenmesi sonucu bugünkü at türleri içinde eski Macar atları ile benzerlik gösteren tür ise Ahal-Teke Atı olmuştur.
Kurultay aynı zamanda olağanüstü bir atlı kutlama ve atlı spor şölenidir. Her Kurultay’da atlı gösterilerin yanında at yarışları (hız ve yetenek) da yer almaktadır. Avrupa’da atlı stratejik grup oyunu olan Köböre’yi (Kazakça: kökpar, Özbekçe: kökpari, Kırgızca: ulak) bir tek Macarlar korumuştur. Her Kurultay’da Köböre ve atlı güreşler de düzenlenmektedir.
BÜYÜK KURULTAY BAŞARILARI
2012 yılında dünyanın en büyük atlı göçebe askeri geçidi Kurultay’da gerçekleşmiştir: 230 atlı savaşçı Hun, Avar, eski Macar veya Türk zırhları içinde, savaş kıyafetleri ve silahlarıyla geçit töreni yapmışlardır, arkalarından ise 680 yaya savaşçı onları takip etmiştir.
Yıllar içinde Kurultay’da birçok başarı elde edilmiştir.
2010 yılında kutlama için hazırlanan, tek bir deriden oluşturulmuş olan Taltoş davulu geleneksel ateşin yanında çalınmıştır. Çapı 188 cm.
Ortak ok atma: 2010′daki Kurultay’da 1120 okçu aynı anda atış yapmıştır.
Mesafe atışı: Okçuluk alanında mesafe atışı rekoru 1226’da Esunkhei adında bir okçu tarafından kırılmıştı ve okunu (335 aldnyi) 502,5 metre uzaklığa fırlatmıştı.
József Mónus geleneksel bir yay ile Kurultay onuruna rekoru aşmış ve okunu 603 metre uzaklığa atmıştır. 2012’de ise mesafe atışında 400 m. uzaklığındaki insan formundaki korkuluğa okunu isabet ettirmiştir.
Zırh ve silah rekonstrüksiyonları
2010 yılında Karpat Havzası’nda yaşamış Avarlar (Beyaz Hunlar)’ın kullandığı gibi lamel yapılı zırhlar içinde 10 kişilik bir atlı grup savaş gösterisi yapmışlardır. 2012′de ise Yurt Tutma zamanındaki göçebe Macarları canlandıran ve deri zırh giyen atlı bir grup gösteri yapmıştır. Silah yapımını ve
eski zamanların çelik yapımını, demirin eritilmesinden işlenmesine kadar birçok aşamasını arkeolog uzmanlar alanda göstermişlerdir. Bu gösterileri onbirlerce izleyici seyretmiştir.
Taltoş davullarının çalınması: 300′den fazla Taltoş davulcusu 2012 yılındaki geleneksel ateş öncesinde aynı anda davul, tef gibi vurmalıları çaldılar.
ULUSLARARASI İLİŞKİLER
Kurultay’ı Macar-Turan Vakfı ve bu vakıf tarafından kurulmuş Turan Birliği düzenlemektedir. Turan Birliği Karpat Havzası’ndaki Macar gelenek yaşatıcıları birleştirmekte ve diğer Tiran milletleri ile yakın ilişkiler kurmaktadır.

PARTNERLER:
Ulu Dala Vakfı- Kazakistan
Velikaya Stepa Vakfı- Kazakistan
Ostrov Krim- Rekonstrüksiyon atölyesi- Kazakistan
UKİD- Türkiye
Türk Geleneksel Okçuluk Birliği- Türkiye
Akal Teke Yetiştiriciler Birliği- Türkmenistan
Uygur Dünya Kongresi
Turan Birliği- Özbekistan
Belbogli Kurash Birliği- Özbekistan
Turan Gençler Birliği- Azerbaycan
Kırgız Geleneksel Okçular Birliği- Kırgızistan
Manas Ata Vakfı- Kırgızistan
Moğol Atlı Sporları Birliği- Moğolistan
Bagatur- Hun/Bulgar Gelenek Yaşatıcı Birliği – Bulgaristan
Kök Böre- Başkurt Gelenek yaşatıcı Birliği- Başkurtistan/ Rusya Federasyonu
Birliğimiz Turan bölgesindeki her ülkede ilişkilerini günden güne artırmakta ve geliştirmektedir.
Kurultay iki yılda bir düzenlenmektedir. Akraba milletlerin heyetlerine partnerlerimizle birlikte karar vermekteyiz. Bütün Turancı kardeşlerimizi bu ortak kutlamamıza bekliyoruz!
Tanrı (Tengri) sonsuz lütfunu milletlerimizden eksik etmesin!
Başorganizatör: Macar-Turan Vakfı/ Macaristan
Başkan: András Zsolt Bíró
Kurucu: Zoltán Varga
Başkoruyucu: Sándor Lezsák, Macar Parlamentosu Başkan Yardımcısı
Home: http://www.kurultaj.hu/
Mail: macarkurultay.tr@gmail.com

 

HABER:İLHAN KARAÇAY




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —