Tarih: 03.04.2017 11:07

BAHAR HASTALIKLARINA KARŞI DİKKAT!

Facebook Twitter Linked-in

Bahar ayları yenilenen doğayla birlikte çocuklara apayrı bir enerji ve zindelik getirirken, mevsim geçişinde yaşanan değişiklikler ise karşılarına çıkardığı hastalıklar nedeniyle çoğu zaman sevinçlerini gölgeleyebiliyor. Alerjiden üst solunum yolu enfeksiyonlarına, ishalden kızamık ve su çiçeğine bir çok hastalık çocuklarda bahara özgü artış gösteriyor. Bahar döneminde çocuk poliklinikleri mevsim hastalıklarının getirdiği yoğunluk yaşarken, Acıbadem Altunizade Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. İlkay Değerli bu hastalıklardan korunmanın, hastalığın kapıyı çalması durumunda ise en hafif şekliyle atlatabilmenin mümkün olduğunu belirterek “Önemli olan hastalık kapıyı çalmadan önlem almak. Ellerini yıkamasından abur cuburdan kaçınmaya dek çocuklarımıza küçük yaşlarda kazandıracağımız bazı alışkanlıklar, onları hem çocukluk döneminde hem de yetişkin bir birey olduklarında yaşam boyu olası risklere karşı büyük ölçüde koruyacaktır. Elbette aşılarını ihmal etmemek de son derece önemli” diyor. Dr. İlkay Değerli, baharda çocukları gözetleyen hastalıkları ve bu hastalıklara karşı basit ama etkili önlemleri anlattı; önemli uyarılar ve önerilerde bulundu.

 

Çocuğunuzun kesinlikle evde yapılan tencere yemeklerinden yemesine dikkat edin. Anne ve babalar günün yorgunluğunun ardından kolaya kaçarak kimi zaman çocuklarını restorana götürüp akşam yemeği yedirebiliyor. Günümüzde bu tür davranışların giderek sıklık kazanmaya başladığı görülüyor. Ancak gün boyu ne kadar yorulmuş olursanız olun, çocuğunuzu fast-food’dan, kızartmalardan uzak tutun. ‘Dışarıda sebze yediriyorum’ deseniz bile restoranlarda lezzet artırıcılar, krema ve soslar, katkı malzemeleri kullanılabildiğinden hem bünyesini zayıflatacak hem de kötü bir yaşam alışkanlığı edinmesine neden olacaktır! Mevsim sebze ve meyveleri, bakliyat ve yeterince et tüketmesini sağlayın. Şekerli gıdalardan, abur cuburdan uzak durması için küçük yaşlardan itibaren sabırla öğretin. Sağlıklı atıştırmalıklara yönlendirin.

 

Şüphesiz polenler doğanın yeniden canlanma sürecinde havada uçuşacaklar ve buna maruz kalmamak çok da mümkün değil. Ancak yine de, özellikle alerjik bünyeye sahipse polenlerin yoğun olduğu sabah saatlerinde, akşamüzeri ve rüzgarlı havada dışarı çıkarmayın. Alerji tedavisini ihmal etmeyin. Maske takmaya yanaşmıyorsa, dışarı çıkarken özellikle burnunun, ağzının ve gözlerinin çevresine ince bir tabaka şeklinde vazelin sürün. Bu sayede alerjenler vazeline yapışacağı için çocuğunuza temas edemeyecek ve onu koruyacak. Pencereyi polenlerin yoğun olduğu saatlerde açmayın.

 

Odasının ısısını iyi ayarlamanız sandığınızdan çok daha önemli. Gece üzerinin açılıp üşüyeceğini düşünerek terlemesine neden olabilecek pijama giydirmek ya da odasını sıcak tutmak aksine ona zarar verir. İdeal oda sıcaklığı gündüz 22, gece 19-20 derece olmalı.

 

Ona anlayacağı bir dille, gerekirse masallaştırarak ellerimizin mikrop yuvası olduğunu öğretin. Gün boyu ellerini yüzüne sürme, ağzına sokma gibi riskler nedeniyle mikropların kolayca vücudumuza girerek bizi hasta edebileceğini anlatın. Bu nedenle ellerini sık ve doğru şekilde (20 sayana kadar ellerinin içini, üzerini, tırnaklarını, parmak aralarını) güzelce yıkamasını, siz uygulayarak gösterin. Dışarıdan eve gelir gelmez ellerini yıkaması gerektiğini öğretin. Hapşırırken ağzını eliyle değil koluyla kapaması da çok önemli.

 

Dr. İlkay Değerli “Terleten kıyafetlerden kaçının, sentetik yerine pamuklu giysiler giydirin. Kıyafetlerini havaların bir ısınıp bir soğumasını, ani ısı değişikliklerini göz önüne alarak seçin” diyor.

 

Her akşam yatmadan önce mutlaka duş aldırın. Gün boyu dışarıda giydiği giysileri odasında çıkarmamasına dikkat edin aksi halde kıyafetlerine yapışan gözle görülemeyecek türden mikroplar ve alerjenlere gece boyu maruz kalması onu olumsuz etkileyecektir. Şapka ve ceket gibi dışarıda giydiği kıyafetleri daha sık yıkayın. Polen mevsiminde çamaşırlarını dışarıda kurutmayın.

 

Çocuğunuzun yaşına ve kilosuna uygun olarak her gün 500 ml-2 lt arasında, yeterli miktarda su içmesini sağlayın. Sıvı ihtiyacını çoğunlukla, yaşam kaynağımız olan su ile karşılaması çok önemli. Öte yandan meyve suları yerine meyvenin kendisini yedirin. Asitli içeceklerin çocuk beslenmesinde kesinlikle yeri yok.

 

Pek çok anne baba çocuklarının bağışıklığını güçlendirici vitamin ve ürünleri, gerek kulaktan dolma bilgilerle gerekse arkadaşlarının tavsiyesiyle çocuklarında kullanma yoluna gidebiliyor. Ancak mutlaka önce doktorunuza danışın, kulaktan dolma bilgilerle hareket etmeyin. Aksi halde çocuğunuza fayda yerine zarar verebilirsiniz. En doğru olanının, gerekli vitamin ve mineralleri, sağlıklı ve dengeli beslenerek doğal yoldan almaları olduğunu unutmayın.

 

Güneşli havalarda güneşin faydalarından çocuğunuzu mahrum bırakmayın. Parka, bahçeye çıkarın, hem temiz hava almasını hem güneşten faydalanmasını sağlayın. Evde hareketsiz bir yaşantıdan korumak için dışarıda bol bol hareket etmesine fırsat tanıyın. Bir spor aktivitesine kayıt ettirin. Egzersiz ve spor bağışıklık sistemini güçlendirdiğinden temiz havada yürüyüş, bisiklete binmek gibi faaliyet imkanları sunun.

 

Dr. İlkay Değerli “Bahar hastalıklarından korunmada çocuğunuzu kapalı ve kalabalık ortamlardan uzak tutmanız da çok önemli. Evinizde odaların, okulda ve kreşte sınıfının düzenli ve sık sık havalandırılması şart” diyor.

 

 

ARTUKLU HABER AJANSI




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —