Devlet Bahçeli, milli ve manevi duyarlılığı olan AKP`ye oy vermiş vatandaşlara seslendiğini belirterek, şunları kaydetti: "Bundan böyle PKK dayatmalarının hayata geçirilmesinin psikolojik alt yapısı hızlanacaktır. Bu konuda köprü görevi görecek idari
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Siyasi bölücüler öyle bir cüret kazanmışlardır ki kafalarının içinde ne varsa uluorta beyandan kaçınmamışlardır. TBMM Başkanlığı`na 12 maddelik `Toplumsal Barış ve Müzakere Kanun Teklifi` sunmaları bunun en açık ispatıdır" dedi.
Bahçeli, partisinin TBMM grubunda yaptığı konuşmada, Türkiye`nin günden güne dallanıp budaklanan bir yolsuzluk dalgası ve rüşvet sarmalıyla yüz yüze kaldığını öne sürdü. Türkiye genelinde işsiz sayısının 2013 yılı Kasım döneminde 2012 yılının aynı dönemine göre 154 bin kişi artarak 2 milyon 784 bin kişiye yükseldiğini belirten Bahçeli, işsizlik oranının yüzde 9,9`a çıktığını ifade etti. Türkiye`de gençlerin işsiz olduğunu dile getiren Bahçeli, şöyle devam etti:
"Çünkü bunların ismi Bilal veya Sümeyye değildir. Çünkü bunların bırakınız para saklayacak kutularını ve kasalarını giyecek ayakkabıları dahi yoktur. Çünkü bunların Usame Kutub gibi dostları, Yasin El Kadı gibi tanıdıkları, Muaz Kadı gibi arkadaşları, Tayyip Erdoğan gibi babaları bulunmamaktadır. Haram okyanuslarında yüzen ve yakıtı rüşvet, dümeni alavere dalavere, pusulası sahtekarlık, yükü kaçak mallardan ve tayfası hırsızlardan oluşan gemi filoları da olmamıştır. Türk gençliği aç ve açıktayken, işsiz ve güçsüzken Başbakan`ın çocukları kamu arazilerine çöreklenmekte, yetimlerin hakkını bol bol cebe indirmektedir. Gençlerimizin özeline karışan, nasıl giyinip, nasıl yiyip, ne içtiklerine müdahale eden, `her üniversiteyi bitiren iş bulacak diye bir kaide yok` diyerek gelecek nesilleri tersleyen Başbakan, konu Bilal`i olunca neredeyse göğe merdiven dayayacak kadar iştahlı ve heyecanlı olmaktadır. Evlatlarımız başlarını sokacak bir göz evi ancak hayallerinde görürken, Başbakan`ın kızı, oğlu villa siparişi vermekte, nasıl bir saray istediklerini detaylı olarak yandaş iş adamlarına bildirmektedir. Bugün adaletsiz, ahlaksız ve maneviyatsız yönetim işsizliği çözmek için en ufak çaba göstermemektedir. Başbakan için varsın Türk gençliği işsiz kalsın. Başbakan için varsın Türk gençliği kahvehaneleri doldursun, yerinden yurdundan olsun, anadan babadan ayrı düşsün, muhtaç ve düşkün hale gerilesin. Bunlar önemsizdir. Bu zihniyete göre önemli olan bakan çocuklarının çalıntı paralarla geleceklerinin garantiye alınmasıdır. Önemli olan Bilal`in Karun kadar zenginleşmesi, soygunlarla küpünü taşırması ve Bilo Ağa seviyesine terfi etmesidir. İşsizler feryat ediyormuş, gençler sızlanıyormuş, hayat pahalılığı engel tanımıyormuş, vatandaşlarımızın borcu gırtlağı aşıyormuş hiç kıymeti harbiyesi yoktur ve bunlar Başbakan`ın umurunda değildir."
Bahçeli, Türkiye`nin uzun süredir iç ve dış kaynaklı olumsuzlukların ve hasmane tutumların hedefinde olduğunu öne sürerek, AKP hükümetinin iç politikada hüsran yaşadığını, uluslararası ilişkilerde de tutunacak dal bırakmadığını iddia etti. Türkiye`nin yanı başındaki olaylara yön vermekten uzak bir ülke haline geldiğini savunan Bahçeli, Esed rejiminin ölüm ve işkencelerine devam ettiğini, masum sivilleri katlettiğini belirtti. 2`nci Cenevre Konferansı`nın da sonuç vermediğine dikkati çeken Bahçeli, "Suriye`deki puslu ve karanlık ortam en çok terör gruplarının ekmeğine yağ sürmüştür" dedi.
Türkmenlerin iki ateş arasında kaldığını vurgulayan Bahçeli, Başbakan Erdoğan`ın olanları seyrettiğini ileri sürdü. Bahçeli, şunları söyledi:
"Başbakan şunu iyi anlamalıdır ki Türkiye Cumhuriyeti`nin savunması ve jeopolitik derinliği komşu coğrafyalardaki kardeşlerimizin bekasıyla doğru orantılıdır. Bosna`yı nasıl yüzüstü bırakmayacaksak, Kaşgar`ı nasıl çaresiz saymayacaksak, Kabil`i nasıl yalnız koymayacaksak, Türkmenleri, canlarımızı, canan bildiklerimizi, gardaşlarımızı da aynı şekilde kendi başlarına terk edemeyiz, etmeyeceğiz. Türkmenleri IŞİD zorbalığına, Esad zalimliğine, peşmerge terörüne, küresel vahşet senaryolarına yem etmeye kim kalkışırsa kalkışsın karşılarında mutlaka ki asil Türk milletini bulacaktır."
Bahçeli, yıllar geçse de siyasi iktidarlar değişse de "tarihi şark meselesinin bir ara durağı olan Kürdistan konusunun" gündemdeki sıcaklığını hiç kaybetmediğini ifade ederek, PKK terörünün ana amacının Türkiye`nin toprak bütünlüğünü, bin yıllık kardeşliği bozarak "bağımsız Kürdistan"ı kurmak olduğunu savundu. Bahçeli, şöyle konuştu:
"İmralı canisinin kanlı fotoğrafları özgürlük kampanyası altında cilalanarak bilbordlarda sergilenmiştir. Başbakan, can dostunu, müzakere ortağını podyuma çıkarır gibi çıkarmış, Diyarbakır`ın birçok noktasında caninin fotoğrafıyla birlikte sözde `özgür önderlikle özgür yaşama` yazılı afişin asılmasına göz yummuştur. Geçtiğimiz yılki Nevruz Bayramı`nda kalabalıklara mektubu okunan bebek katili şimdi de Başbakan`ın yardım ve himayesiyle ihanet ajansında çektirdiği fotoğraflarıyla gündeme yerleşmiştir. Teröristbaşı, masumlaştırılmaya çalışılmaktadır. Bu apaçık şekilde icra edilen, derin ve hain bir psikolojik harekatın neticesidir. Başbakan, rüşvet ve yolsuzluk sürecinde kendisini yalnız bırakmayan, verdiği destek ve gösterdiği yakınlıktan dolayı çok duygulandığı terörist Öcalan`a şükran ve minneti karınca kararınca göstermiştir. Anlaşıldığı kadarıyla Başbakan Erdoğan, İmralı canisiyle pazarlıkları var gücüyle devam ettirmekte, siyasi geleceğinin ana hatlarını buna göre belirlemektedir."
İmralı ziyaretlerinin devam ettiğine işaret eden Bahçeli, şu değerlendirmeyi yaptı:
"İmralı canisi, maşaları kanalıyla anlamlı, derin müzakerelere geçilmemesi durumunda sürece katkı verme şartlarının ortadan kalkacağını sözüm ona ikazla bildirmiştir. Buna karşılık Başbakan`ın çıtı bile çıkmamıştır. Siyasi bölücüler öyle bir cüret kazanmışlardır ki kafalarının içinde ne varsa uluorta beyandan kaçınmamışlardır. TBMM Başkanlığı`na 12 maddelik `Toplumsal Barış ve Müzakere Kanun Teklifi` sunmaları bunun en açık ispatıdır. Meclis`teki PKK`lılar, bir yanda Toplumsal Barış ve Müzakere Bakanlığı kurulmasını isterken, diğer yanda teröristlerin sosyal hayata kazandırılmasını, yani affı dayatmışlardır. Bir yanda pazarlıkların yasal statüye kavuşturulmasını, diğer yanda ise sözde barış sürecini izlemek ve arabuluculuk yapmakla görevli yerli veya yabancı bir gözlemci heyetinin teşekkülünü istemişlerdir. AKP hükümeti ise bu PKK taleplerini `önümüzde seçim var, bunu halka anlatamayız` diyerek zamana yaymıştır. Bu sözlerden anlaşılacağı üzere, AKP prensipte PKK`ya ve İmralı canisinin beklentilerine tamam demiş, sadece zamanlama açısından kuşkularını paylaşmıştır. Geldiğimiz şu günkü aşamada PKK-BDP ve AKP aynı karanlık emelin etrafında fikir ve emel birliği yapmış ve tüm hain yüzler böylece gün yüzüne çıkmıştır. BDP`liler peş peşe özerklik konusundan bahsetmeye, 30 Mart`tan sonra bunun gerçekleşeceğine atıf yapmaya başlamışlardır.
Terörist Karayılan ise yönlerinin zafere dönük olduğunu arsızca açıklamıştır. İhanetin dozu öyle artmış, kontrolü öyle kaçmıştır ki AKP`nin hazırladığı seçim bildirgesinde yerel yönetimler için özerlik vaadi bile yer bulmuştur. Türkiye`nin Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı`ndaki çekincelerini ve koyduğu şerhi AKP hükümetinin tamamen kaldıracağı medyaya yansımıştır. Anlayacağınız şerefsizlik diz boyudur. Rezalette tüm eşikler aşılmıştır. Vatan, bayrak ve millet düşmanları ittifak yapmıştır. Canibaşının Kenya`da yakalanışının 15`inci yılında yapılan küstahlıklara, kepenk indirme eylemlerine, korsan gösterilere, şiddet sahnelerine, maskeli katillerin şehirlerde terör estirmelerine Başbakan henüz sesini çıkarmamıştır. Bu Başbakan ki paralel yapılanma ezberleriyle milletimizi aldatıp aklını karıştırırken, Türkiye çatır çatır bölünmektedir. Doğu ve Güneydoğu`daki 15 ili kapsamına alan özerklik provalarına her gün bir yenisi eklenirken, bu Başbakan ona buna hain demekte, ihanet yakıştırması yapmaktadır. Sayın Başbakan hain arıyorsan masada pazarlık yaptığına bak. Hain istiyorsan Türkiye`yi satmaya ve üzerinde ameliyat ruhsatı vermeye hazırlandığın mihraklara odaklan. Yetmiyorsa boyunca bir ayna bul, hemen karşısına geç, emin ol ki orada haini göreceksin."
Devlet Bahçeli, milli ve manevi duyarlılığı olan AKP`ye oy vermiş vatandaşlara seslendiğini belirterek, şunları kaydetti:
"Bundan böyle PKK dayatmalarının hayata geçirilmesinin psikolojik alt yapısı hızlanacaktır. Bu konuda köprü görevi görecek idari düzenlemeler çabuklaştırılacaktır. Türk kavramının daha da engellenmesine yönelik girişimler çoğalacak ve İmralı canisinin hapishane koşullarının iyileştirilmesi, yeniden yargılanması ve arkasından da özgür kalması sağlanacaktır. Başbakan, bu tempo, kıvam ve ölçekte giderse Türkiye`nin üniter yapısını bozacak, özerkliği oldu bittiye getirecektir. PKK`nın siyasete taşınması için her namert adımı atacaktır. Yasal ve anayasal düzenlemelerle Türk milleti etnik parçalara ayrılacak, son vatanımız alev alev yanacaktır. Terörle Mücadele Kanunu`nun 10`uncu maddesinin kaldırılması ve anadilde eğitimin uygulanması bu vahim sürecin ara istasyonları olacaktır. Milli kimliğimizin, milli varlığımızın ve milli geleceğimizin dinamitlenmesi için her alçaklık sahnelenecektir. Yerelden başlatılacak özerk yönetim kalkışması, hepinizin dikkatini çekerim ki bize vatan kaybettirecek, bizi milletten edecektir. Türkiye`nin içine hapsedilmeye çalışıldığı bugünkü kıskaç, korkarız ki önümüzdeki dönemde daha da daralacaktır. AB`nin dayatmaları ve ABD`nin tavsiyeleri önümüzdeki günlerde daha da artacak, bölücü tahriklerin daha da cesaret kazanmasıyla iç gerginlik çok tehlikeli boyutlara taşınabilecektir. Ve yıllardır süregelen tahrikler, tam bir kaos ortamını karşımıza çıkaracaktır. İmralı canisinin `Bugüne kadar 50 bin kişi öldü, 500 bin kişi daha mı ölsün?` şeklindeki tehditvari sözleri yapılan kanlı hesapların varlığına işarettir."
Çok büyük acılara katlanarak bu coğrafyanın vatan yapıldığını anlatan Bahçeli, acılar göğüslenerek bin yıllık kardeşlikte söz kesildiğini söyledi. Bu şekilde Türk milleti olunduğunu ifade eden Bahçeli, şöyle devam etti:
"Dilemez ve istemeyiz ama gerekirse bu vatanı savunmak için her birimiz tıpkı Çanakkale`de ateşe ve mermiye kafa tutan etten duvar olmaktan çekinmeyiz, korkmayız. Elinde küçücük yavrularımızın kanını taşıyan, vicdanı mezbahadan farksız olan terörist başı ve çetesi Türk milletini ne zannetmektedir? Devletin hazinesini soymakla kalmayıp, milletin bağımsızlığını ve geleceğini ateşe atma kararlılığında olan köksüz ve kimliksiz yandaşlarla terörist sevdalısı Recep Tayyip Erdoğan Türkiye`yi nasıl hafife almaktadır? Türk milletinin bu yükü taşımaya artık mecali kalmamıştır. Bıçak kemiğe çoktan dayanmıştır. Türkiye`nin Başbakan eliyle içine sürüklendiği bu ağır şartlar karşısında, milli bir seferberlik ruhuyla harekete geçmek her Türk vatandaşının kaçamayacağı tarihi bir görev ve sorumluluktur. Bunun için 30 Mart ihanetin, çürümüşlüğün, müzakerenin, kötülüğün belinin kırılacağı, dananın kuyruğunun kopacağı bir an olacak ve sandıklar milletimizin ayağa kalkışına inşallah şahitlik edecektir." Dedi.
ARTUKLU HABER AJANSI-ANKARA
9367,77%3,72
34,47% 0,05
36,42% 0,21
2956,00% 0,72
4956,37% 0,55