Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, ATO Konferans Salonu`ndaki ATO ekim ayı meclis toplantısının açılış konuşmasını yaptı.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, ATO Konferans Salonu`ndaki ATO ekim ayı meclis toplantısının açılış konuşmasını yaptı.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının herkesi ilgilendiren bir bakanlık olduğunu belirten Çelik, öncelikle sosyal güvenlik reformuyla 76 milyonun Genel Sağlık Sigortası (GSS) kapsamına alındığını ve yeni İş Kanunu`nun yürürlüğe girdiğini vurguladı.
Bakan Çelik, Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu`nun da geçen yıl yürürlüğe girdiğini ve çalışma barışı açısından yasanın çok önemli olduğunu dile getirdi.
Müstakil iş sağlığı ve güvenliği yasasının en önemli bölümünün tehlikeli ve çok tehlikeli iş yerleriyle ilgili düzenleme olduğunu vurgulayan Çelik, 1 Ocak 2014`te yürürlüğe gireceğini bildirdi.
Çelik, bakanlığın istihdam ve işsizlikle ilgili çalışmalarına da değinerek, "Dört yılda 4 milyon 500 bin kişinin istihdamını gerçekleştirdik. Meslek sorunu, bizim işsizlerimizde yaşanmamalı. Aradığınız elemanı bulabilmelisiniz. Bulabilmek için de ne gerekiyorsa biz bakanlık olarak her türlü imkanı, mali desteği işverenlere sunuyoruz" ifadesini kullandı.
"Çıkış yolunu birlikte bulalım"
Çalışma hayatıyla ilgili ilerleyen dönemde önemli adımların atılacağını kaydeden Bakan Çelik, alt işverenler ile alt işverenin yanında çalışan işçilerin sorunlarının çözümü hakkında çalışmalar yapılacağını bildirdi.
Bakan Çelik, kıdem tazminatı meselesinin çözüme kavuşturulması noktasında şu anda taraflarla yoğun şekilde bir çalışmanın devam ettiğini belirterek, şunları söyledi:
"Kasım ayında bir uzlaşı söz konusu olursa bunu TBMM`ye sevk etmeyi ama bir uzlaşı gerçekleşmez ise malesef bu kadar önemli konu başlıklarına yazık olacak inancı içerisindeyim. Çünkü kıdem tazminatından çoğu iş adamlarımız muzdarip. Ağırlıklı olarak işçilerimiz, çalışanlarımız da muzdarip. Çünkü çalışanların yüzde 90`ı da bunu alamaz noktada. Yaşanan birçok ticari sıkıntıdan dolayı işçilerin de karşı karşıya kalmış olduğu sorunlar var. Bu sorunlar artık işçi-işveren arasında bir mesele olmaktan çıkarılıp direkt aylık ücret öder gibi fon hesabına yatırılması ve bunun bir hak kaybına neden olmaması konusunda bir çıkış yolunu birlikte bulalım."
Kıdem Tazminatı Fonu`yla ilgili çıkan bazı haberleri eleştiren Bakan Çelik, konuyla ilgili, "Biz ne kimsenin hakkını almaya ne de kimseye yük yükleme noktasında değiliz" dedi.
"Rekabet edebilen bir üretim anlayışı mutlaka korunmalıdır. İşçinin hakkı da rekabette birinci engel olarak görülmemelidir" diyen Çelik, "İşçiyi asgari ücrete, 803 liraya mahkum edelim, hayat devam etsin gibi bir yaklaşım önce kendimize sormamız gereken bir yaklaşımdır. Hiçbir işverenimizin bu anlayışı, vicdanına sığdıracağı anlayışı içinde değilim. O halde bu denge korunmalı" değerlendirmesinde bulundu.
"Biz bankalara da sesleniyoruz"
Bakan Çelik, ekonomi ve çalışma hayatıyla ilgili yapılması gereken konuların olduğunu da vurguladı.
Sanayinin GSMH içindeki payının yüzde 16 olduğuna dikkati çeken Bakan Çelik, "Biz bankalara da sesleniyoruz; bu payın kesinlikle yüzde 20`nin üzerine çıkması gerekiyor. Bu oran Almanya`da yüzde 29. Yüzde 16`nın yukarılara taşınması gerekiyor. Yatırımların teşvik edilmesi gerekiyor. Hizmet sektörüne yatırım ama sanayiden çıkıp hizmet sektörüne geçmek tabii ki ülkemizin geleceği açısından hepimizin endişe duyması gereken bir konusudur" diye konuştu.
İhracatın da GSMH oranının ise yüzde 19 olduğunu belirten Çelik, "2023`de 500 milyar ihracat diyoruz ya bu ihracatı gerçekleştirsek bile yüzde 25`e geliyoruz. O halde ihracat alanında yapmamız gerekenler var" dedi.
"Türkiye`de 100 firmanın marka değeri 31 milyar dolar"
Bakan Çelik, Türkiye`nin 100 firmanın marka değerinin 31 milyar dolar olduğuna değinerek, dünyada tek firma olup marka değerinin 50 milyar dolar olduğuna ve bu alanda da çalışılması gerektiğine işaret etti. Bakan Çelik, şunları kaydetti:
"İthalatı azaltıcı yatırım ürünlerine ise bunları da konuşup, bulup bu alanlarda yatırım yapmamız gerekiyor. Madem ithal ediyoruz, onu durduracak ve yerele dönüştürecek yatırımları keşfedip buna yoğunluk vermemiz gerekiyor. Gereksiz israfa dönük tüketimi mutlaka tasarrufa dönüştürmek durumundayız. Orta Vadeli Plan`ın cari açığı azaltmak, tasarrufu artırmak ve enflasyonu düşürmek hedefleri var. Geçmişte çok yanlışlıklar yaptık. Bana göre, biz kafaların artık tasına bakmaktan vazgeçmeliyiz, kafaların hasına bakmalıyız."
Bakan Çelik, Meclis toplantısındaki konuşmasının ardından ATO üyelerinin çalışma hayatıyla ilgili sorularını yanıtladı.
Sağlık Uygulama Tebliğindeki (SUT) fiyatlara ilişkin soru üzerine Çelik, fiyatları sadece diyaliz değil, diğer alanlarda da çok cömertçe artırdıklarını söyleyemeyeceklerini belirtti.
Bakan Çelik, sağlık giderlerinin ilaç dahil şu anda 50 milyar lira olduğunu aktardı. Diyalizin bu konunun içinde son derece önemli olduğuna dikkati çeken Çelik, şöyle devam etti:
"İlgili arkadaşlar, örgütlenmiş ve kendileriyle görüştüm. Hacettepe Üniversitesi`nin de bununla ilgili bir çalışması var. İlgili komisyonda alınan bir karar var ama bu kararı arkadaşlar yeterli bulamamışlar. Bu konuda değerlendirmeye devam ediliyor. Biz de mevcut fiyatları yeterli olmadığı görüşündeyiz. Ama yalnız diyaliz konusunda değil, diğer alanlar için de geçerlidir. Son zamanlarda özel sağlık kuruluşlarının yüzde 200 yani 2 katına kadar fark alma imkanını getirdik ortadaki yatırım farklılığından dolayı. Diyaliz ve benzeri kanser, yanık gibi birçok branşlarda fark alma imkanı olmadığı için bu talep, haklı bir taleptir. Biz, artışla ilgili yine bilim kurullarımızın çalışması çerçevesinde uzlaşıya hazırız. Diyaloglarımız devam ediyor. İlgli dernekler gelirse bir kez daha gözden geçirip var olan sorunu çözebiliriz."
"10 Kasım`a kadar bir noktaya gelinsin"
"Eski çalışanların (kıdem) tazminatlarını çalışanlara işveren mi ödeyecek, yoksa başka bir yol mu izlenecek" sorusunu Bakan Çelik, şöyle yanıtladı:
"Kıdem tazminatıyla ilgili sorunun bütün tarafları bağladığını söyledik. Fakat herkesin tarafı var. Bu olumsuzluk arz ediyorsa bunun değişmesi gerekiyor. `Hayır, biz adım atmayız` demek de doğru değil. Fon sistemi geldiği zaman bu problem ortadan kalkıyor. `10 Kasım`a kadar bu konuda taraflar bir noktaya gelsinler` dedik. İnanıyorum ki bu konuda taraflar son değerlendirmelerini yapıyorlar. Bakanlık olarak bu konuda kararlı olduğumuzu bilmenizi istiyorum. Yüzeysel olarak işçilerimize `Haklarınız gasbedilecek, haklaırnızda geri gidiş var` deniliyor. Huzursuzluk ortamı yaratılıyor."
"Adalet Bakanımız ile çözüme kavuşturma noktasındayız"
Çelik, "İş müfettişleri tarafından hazırlanan evrak ve dosyaların olumsuz görüldüğü ve bu konuda Bakanlık tarafından bir çalışma yapılıp yapılmadığı" sorusuna karşılık ise şunları söyledi:
"Teftişte asıl, rehberliktir. Ama bazı arkadaşlar rehberlik görevini unutarak saygısız bazı iletişimde bulundukları ifade ediliyor. İş mahkemelerinde yaşanan olaylarla ilgili sık sık şikayet alıyoruz. Adalet Bakanımızla çok önemli bir çalışmayı tamamlamak üzereyiz. Bu konuda bize gelen çok sayıda dosya var. Karşılıklı yaşanan sorunların çözüme kavuşturulmaıs konusunda ilgili mahkemlerle dosya bazında yaşanan sorunları irdeliyoruz. Kim haklıysa o hakkı almalıdır. İlave edilmesi gereken hususları Adalet Bakanımız ile çözüme kavuşturma noktasındayız."
"Kanser riski taşıyan maddelerle çalıştıkları için sağlık açısından yıpranan boyacı ustalarının fiili hizmet zamlarının her 4 yılının 5 yıl sayılmasının mümkün olup olmadığına" dair soru üzerine Çelik, "Bu, olabilir. Biz, bununla ilgili sosyal güvenlik reformunu yaparken hangi meslekler, hangi iş kolları, hangi çalışma koşulları fiili hizmet zammı kapsamına giriyor, bununla ilgili ciddi teknik çalışmayı üniversitelerimize yaptırdık. Gerçekten ömürden gün alıyorsa buna fiili hizmet zammı uygulamasının olması gerektiğiyle ilgili kriterler ortaya konuldu" diye konuştu.
Soruların ardından Bakan Çelik`e plaket takdim edildi.
ABDULLAH ORTAÇ-ARTUKLU HABER/ANKARA