İçişleri Bakanı Muammer Güler, 17 Aralık operasyonu ile ilgili ilk kez Resmi Twitter hesabından açıklama yaptı.
İçişleri Bakanı Muammer Güler Twitter hesabından yaptığı açıklamada "Veremeyeceğimiz hiçbir hesap yoktur" açıklamasında bulundu.İçişleri Bakanı Güler, "Hiçbir kanunsuz işimiz olamaz. Veremeyeceğimiz hiçbir hesap da yoktur" ifadesini kullandı.
Muammer Güler, "Önümüzdeki günlerde her şey açığa çıkacaktır." dedi.
İçişleri Bakanı Muammer Güler, İstanbul merkezli operasyona ilişkin, ``Yayınlanan sözde belgelerin ilk bakışta dahi birçok çelişkiyi içinde barındırdığını gördüm. Hatta bizim konuşma tapelerimizde çok can alıcı yerlerde maalesef parayla ilgili konularda eklemeler olduğunu gördüm. Bunlar son derece güzelce düzenlenmiş ve eklemeler yapılmış, ilk bakışta dahi açıkça anlaşılabilecek düzenlemelerdir. Bunların kamuoyu tarafından en iyi şekilde değerlendirileceğine inanıyorum.`` dedi.
Güler, AA muhabirine yaptığı açıklamada, son günlerde yürütülen operasyona ilişkin soruşturmanın gizliliğine duyduğumuz saygının gereği olarak bu zamana kadar susmayı ve gelişmeleri izlemeyi tercih ettiğini, bütün aşamaları tek tek izlediğini belirtti.
Şu anda soruşturmanın ilk kısmının tamamlandığını ve tutuklamaların yapıldığını aktaran Güler, şöyle devam etti:
``Maalesef bu operasyonun, yolsuzluk kılıfı altında sunulan son derece çirkin bir tuzak olduğunu değerlendiriyorum. Çok daha önemlisi operasyon, medyanın da manipülasyonlarıyla yürütülen bir karalama kampanyasına dönüşmüştür. Operasyonla ilgili bütün hukuki ve usuli hükümler yerle bir edilmiştir.
Daha operasyonun başladığı günden itibaren bütün medyaya görüntüler, ifadeler , kaydedilmiş ne varsa bütün deliller deşifre edilmiştir. Soruşturmada gizlilik kararı olmasına rağmen maalesef hem polis camiası içinden, hem de maalesef başka kanallardan önceden sızdırılmış, bir algı oluşturulmaya çalışılmıştır.
Burada maalesef yasaların açıkça çiğnendiğini görüyoruz. Bir kere öncelikle yargı sürecinin devamı boyunca verilen her karara elbette ki saygılı olacağız. Masumiyet ilkesinin özenle korunması gerektiğini burada bir kez daha ifade ediyorum. Aksi ispat edilene kadar herkesin masum olduğu unutulmamalıdır ama yayınlanan sözde belgelerin ilk bakışta dahi birçok çelişkiyi içinde barındırdığını gördüm. Hatta bizim konuşma tapelerimizde çok can alıcı yerlerde maalesef parayla ilgili konularda eklemeler olduğunu gördüm. Bunlar son derece güzelce düzenlenmiş ve eklemeler yapılmış, ilk bakışta dahi açıkça anlaşılabilecek düzenlemelerdir. Bunların kamuoyu tarafından en iyi şekilde değerlendirileceğine inanıyorum.``
Güler, ``Delil uydurulmuş mu diyorsunuz?`` sorusuna, ``Maalesef, maalesef. Televizyonlarda ve basında internet sitelerinde geçen birçok tapelerde eklemeler vardır, ancak buradaki delillerin elde edilmesi konusunda da bazı eksiklikler yapılmıştır`` dedi.
Bu kirli oyunu vatandaşın fark ettiğini belirten Güler, ``Bu kirli oyun bize ve ailemize karşı olmanın da ötesinde AK Parti ile ilgili, millet iradesiyle ilgili bir operasyona döndürülmüştür. Şimdi burada bir tuzak operasyonu olarak değerlendirdim. Maalesef 3 ayrı operasyon birleştirilerek tek bir operasyon gibi, tahrip gücü yüksek bir hale getirilmiştir. 14 ay sürdürülmekte olan bir operasyon, bir başka operasyonla birleştirilmiştir. 25-26 Ekim`de biten bir operasyon 52 gün bekletilmiş ve diğer operasyonlarla birleştirilmiştir`` diye konuştu.
Bakan Güler, yaptığı açıklamada, "yayınlanan belgelerde 16 Nisan 2013`te işlendiği iddia edilen bir suçla ilgili niçin soruşturma yapılmadığının, niçin el konulmadığının şüpheli olduğunu" belirterek, ``Madem ki böyle bir tespit yapılmıştır, niçin işlem yapılmamıştır? Adli Kolluk Yönetmeliği`nin 5. maddesinde adli kolluk bağlı bulunduğu kolluk teşkilatının bir parçasıdır. Öncelikli görevi karşılaştığı suçun işlenmesini önlemektir diyor. Suç niçin önlenmemiştir? 25 Ekim`de tespit edildiği iddia edilen konuda niçin suçüstü yapılmamış, niçin 1 gün sonra iletişimin kesilmesine karar verilmiştir`` diye konuştu.
Açıklamasında, ``Söylenildiği, verildiği iddia edilen çantalar nedir, nerededir, kime teslim edilmiştir? Bunların hiçbiri tespitli değildir`` diyen Güler, sözlerini şöyle sürdürdü:
``Şimdi maalesef soruşturma safhasında da önceden her şeyin hazırlandığını ve savunma haklarının kısıtlandığını, bakanlar hakkındaki yetkisizce düzenlenen fezlekelerin ki fezleke düzenleme yetkisi yoktur. Bunlar bile alelacele oradaki görevlilere imzalatılmak istenmiştir. Daha soruşturma bitmeden ifadeler alınmadan UYAP`a kaydedilmiştir ve UYAP şifreleri internet sitelerinde gezdirilmiştir. Bunların hepsi o soruşturmayı yürütenler açısından görevi kötüye kullanma suçunu oluşturmaktadır. Maalesef emniyet görevlileri de buna alet edilmiştir. Buradaki eksiklikler mutlaka göz önüne alınacaktır.``
Oğlu ile ilgili iddialar
Oğlu ile ilgili olayın başından itibaren, ``Karapara aklama, altın kaçakçılığı, nüfus kullanımı`` gibi birçok suçlamalarda bulunulduğu ancak sonuçta bunların hiçbirinin sübuta ermediğini bildiren Güler, ``Rüşvete aracılık yapma gibi bir suçtan ve bu suç katalog suçu olmadığı halde tutuklama yapılmıştır. Elbette ki rüşvete aracılık etme suçunun kanuni unsurlarının eksik olduğu, kanuni delillere dayanmadığını da biliyoruz. Avukatlar yargı önünde bunun her türlü takibini yapmaktadırlar`` dedi.
Bu olayla ilgili her türlü bilgi, belge ve kaynağın avukatlar tarafından yargı mercilerinin önüne sunulduğunu aktaran Bakan Güler, şöyle devam etti:
``Açıkça şunu ifade ediyorum, asla benim kanunsuz bir iş yapmam söz konusu değildir. Bu yargılanan şahısla ilgili (Rıza Sarraf) yaptığımız hiçbir işlemde kanunsuzluk yoktur. Her vatandaşa kanuni şartlarını taşıyorsa yapılabilen hizmetlerdir. Vatandaşlığa alınma işleminde hiçbir eksiklik yoktur. Tehdit edildiği için İstanbul Valiliği İl Koruma Komisyonu tarafından koruma kararı alınmıştır. Koruma kararı olanların trafik güvenlik şeritlerini kullanma hakları trafik yönetmeliğinin açık bir hükmüdür. Kendisi bir emniyet müdür yardımcısı tarafından açıkça tehdit edildiği ve kendisi bunu soruşturma konusu haline getirdiği için ve bir başka soruşturmadan da dolayı o emniyet müdür yardımcısının tayini yapılmıştır. Kendisini yine tehdit eden ve gazetelerde haber yapacağını söyleyen kişilerle ilgili yine tarafımıza yaptığı müracaat üzerine girişimde bulunulmuştur.
Ancak açıkça şunu da söylüyorum bu dinlemelerde bizim lehimize olacak hiçbir delile yer verilmemiştir. Sadece belli bir amacı ortaya çıkarmak için sadece ona ilişkin tapeler ortaya konulmuştur ama işin gerçek yüzünü ortaya çıkaracak tapeler maalesef bulundurulmamıştır. Bunların hepsi yargı safhasında dile getirilecektir. Bu eksiklikleri açıkça ifade ediyorum.
İçişleri Bakanı olarak bu soruşturmaların sağlıklı olarak yürütülmesi konusunda özen gösterdiğimizi ve soruşturmanın hiçbir yerinde müdahalemizin olmadığını açıklıkla ifade ediyorum. Ancak ifadeler alınmadan, soruşturma bitmeden, yüzlerce sayfalık metinleri hazırlayıp orada imzalatmak isteyenlerin elbette tutanakları yapılarak oradaki ilgili müdürler imzadan çekilmişlerdir. Burada maalesef, soruşturmayı sekteye uğratma iddialarından ziyade hazırlanmış bir sonuca doğru gitmeyi engelleyen bir davranış olmuştur. Elbette bizim bu konuda hiçbir etkimizin olmadığı da açıktır.
Ben bu olayın sonucunda tarafıma yönelebilecek her konuda, her türlü soruşturmaya açık olduğumu, konu Türkiye Büyük Millet Meclisine geldiğinde hemen soruşturmasının yapılmasını talep edeceğimi açıkça ifade ediyorum. Tarafımdan rüşvete ilişkin hiçbir tespit edilmiş delil yoktur. Böyle bir tespit yapılmamıştır. Asla bunu kabul etmem mümkün değildir. Sonuçta da bu açıkça ortaya çıkacaktır.``
Güler, yaptığı açıklamada, ``Soruşturmanın başladığı gün, ayın 17`sinde Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan`a kendimle ilgili olarak, gerek görevden affımı isteme, gerek azledilme ve gerek istifa dahil her konuda her şeye hazır olduğumu, bu hassasiyeti taşıdığımı ifade ettim. Şimdi Sayın Başbakanımızın bu konuda yapacağı düzenlemeyi bekliyorum`` diye konuştu.
``Onun ötesinde kamuoyunda bunun her şeyi bir araya getirerek hükümete karşı yönlendirilmiş, toplamda farklı bir algıya dönüştürülmüş, bir siyasi proje olarak, bir siyaset mühendisliği projesi olarak kamuoyuna sunulduğunu herkes biliyor. Birbiriyle alakası olmayan birçok şey bir araya getirilerek sanki büyük bir yolsuzluk operasyonuymuş gibi takdim edilmeye çalışılıyor`` diyen Bakan Güler, sözlerini şöyle sürdürdü:
``Bir diğer konu da maalesef emniyet yetkililerinin sorumsuz davranışlarıyla ilgilidir. Yani hiçbir hiyerarşi tanımadan, hiçbir kurala uymadan devletin görevlileri oldukları halde yapılan yanlışlıklar söz konusudur.
Ben bu İranlı şahısla görüşmeden önce emniyet yetkililerinden sorarak kendisiyle görüştüm. Hakkında hiçbir işlemin olmadığını söylediler. Aynı zamanda bir müracaatıyla ilgili kendisini İstanbul İl Emniyet Müdürlüğüne gönderdiğimde, aynı şeyi il emniyet müdürüne de gönderdiler. Amirine yanlış bilgi vermek, bu meslek için en utanılacak davranıştır. Meslek etiği içinde ağır bir disiplin cezasını gerektirir. Madem ki benim oğlum veya ben böyle bir ilişki içinde olduğumuz tespit edildiyse niçin işlem yapılmadı, niçin bunun devamı beklendi? Ortaya bir bakan oğlu girsin, bir başka bakan oğlu daha acaba nasıl çıkarırız, Bu olmadı üçüncü bakanın oğluna ihtiyaç var, bu da olmadı bir de belediye başkanı bulalım. Birkaç genel müdür bulalım. Bürokratlar bulalım. Bu kadar yanlışlık içinde maalesef ortaya hükümetin üzerindeki algıyı, seçimleri, hatta cumhurbaşkanlığı seçimlerini etkileyecek bir ortam yaratma konusunda bir mizansen hazırlanmıştır.``
``Veremeyecek hesabım yok``
Yargıda başsavcıya dahi konu hakkında bilgi verilmeden bu işlem yürütüldüğünü bildiren Bakan Güler, ``Bu konudaki eksiklikler elbetteki tarafımızdan tespit edilmiştir. Şu anda emniyet görevlileriyle ilgili bu konuda görevini kötüye kullananlarla ilgili hem atama işlemleri gerçekleştirilmiştir hem de mülkiye müfettişlerince, adli konuların dışında olan konularla ilgili olarak gerekli araştırmalar incelemeler yapılmaktadır. Bu konudaki eksiklikler önümüzdeki günlerde ortaya çıkacaktır`` dedi.
Bakan Güler, sözlerini şöyle sürdürdü:
``Veremeyeceğim bir hesabın olmadığını özellikle ifade etmek istiyorum. Ben, beni buraya getiren temsil ettiğim insanların asla itimadına layık olmayacak bir işi yapmam. Ancak bu olayın hem AK Parti`ye hem de hükümetimize vereceği zararları düşünerek 17 Aralık günü bu konundaki irademi ortaya koydum.
Soruşturmanın üzerinde hiçbir etki yaratmamak bakımından da şimdiye kadar soruşturmayı dikkatle izledim. Oğlum ile ilgili alınmış tutuklama kararıyla ilgili olarak da bundan sonra avukatları gerekli işlemleri yapmaktadırlar.
Elbette ki bu soruşturmayı, delilleri ve diğer bütün değerlendirmeleri dikkatle izlemek lazım. Ama olayın daha birinci gününden itibaren koparılan fırtınanın hiçbirinin varit olmadığı şu gün bile anlaşıldı. Sa olay bir aracılık meselesine ancak oturtulabildi. Bu konuda da bütün kanuni delilleri, hepsini yakından takip ediyor avukatlarımız. Gerekli işlem yapılacaktır. Tekrar ediyorum Türkiye Büyük Millet Meclisine geldiği zaman da bu konuyla ilgili her türlü soruşturmaya da açık olduğumu tekrar ifade etmek istiyorum.``
Evindeki deliller
Bakan Güler, oğlunun evindeki delillere ilişkin soru üzerine de, ``Oğlumuzun evinde bulunan paranın kaynağı açıkça bütün belgeleriyle ifade edilmiştir. Bu konuda hiçbir eksiklik yoktur. Bu ilişkilerle ilgili söz konusu kişinin yanında çalışan yurt dışı, Çin`deki işlemlerinden sorumlu kişi olan ticari ilişkisinden dolayı böyle bir ilişkinin kurulmuş olduğu da açıkça ifade edilmiştir. Yapılan işlemlerin hiçbirinde hiçbir kanunsuzluk yoktur. Hangi vatandaşa ne yapılıyorsa bu konuda da aynı şey yapılmıştır. Kanunsuz bir şey için herhangi bir dahlimiz söz konusu değildir. Bunu açıkça ifade ediyorum`` dedi.
Güler, yaptığı açıklamada, bu operasyonla ilgili yaptırdığı incelemede operasyondan İstanbul Emniyet Müdürünün, İstanbul Valisinin ve çok daha önemlisi bu şubenin bağlı olduğu Emniyet Genel Müdürlüğü KOM Daire Başkanlığının kesinlikle bilgisinin olmadığının anlaşıldığını aktardı.
Operasyonunun sistemden kaçırılarak yürütüldüğünü bildiren Bakan Güler, bunun görevi suistimal olduğunu belirtti.
Soruşturmada adı geçenlerle ilgili bazı iddiaların dile getirilmesi üzerine soruşturma başlatıldığını ifade eden Güler, şöyle devam etti:
``İstihbarat Şubesi tarafından 7 Mayıs 2010`dan 2 Eylül 2012 tarihine kadar bir dinleme yapılmış. Daha sonra da 17 Eylül 2012 tarihinden itibaren de İstanbul KOM Şubesinde dinlemeye başlanmışlar. Yani ben 26 Ocak`ta göreve başladığıma göre benden 3 aydan daha fazla bir süreyle bu dinleme başlamış.
Oğlumla ilgili ilk tespit 16 Nisan tarihindeki görüntüde, bir suçun işlendiği iddia edilmesine rağmen bu suçla ilgili hiçbir işlem yapılmadan beklendiği çok dikkat çekiyor.
Bu görüntülerle ilgili olarak ilgili mercilere de suçun işlendiğine dair bilgi verilmemiştir. Benim oğlumun işlediği öne sürülen suçla ilgili ben bilgilendirilmesem bile benim üstüm olan Başbakan`a bilgi verilmesi idari bir teamüldür, bir zorunluluktur. Çünkü Bakan oğlunun karıştığı herhangi bir suç eyleminde eğer bir tespit varsa işlem yapılmakla beraber kesinlikle bunun il valisine ama İçişleri Bakanının bilgisi olması istenmiyorsa ki kendisiyle, çocuğu ile ilgiliyse Sayın Başbakana bilgi verilmesi lazım. Burada maalesef bu atlanmıştır. Bu önemli bir eksikliktir. Bu soruşturma kapsamında böyle bir eksiklik görülüyor.
İçişleri Bakanı olarak, görüşme talebinde bulunan bu şahısla ilgili bilgi istediğimde bu bilgiler bana verilmiyor. Aslında bu bilgiler verilse bu görüşme de belki olmayacak. Burada da bir eksik bilgilendirme amirlerinden bu işi kaçırma vardır. Yani beklenmiştir, bir tuzak operasyonuna dönüştürülmüştür. Ne zaman kullanılacağı konusu kendileri tarafından bilinecek hale getirilmiştir. Başkaları da bu işin içine katılarak bir siyasi komplonun aracı olarak kullanılmıştır. Asıl işin hazin yönü de budur. Bir siyasi operasyonun malzemesi olarak kullanıldığı da gayet açıktır.``
``İki yanlıştan bir doğru çıkmaz``
Operasyonun başlangıcından itibaren kamuoyuna, medyaya, internet sitelerine yasal olmayan, soruşturmanın gizliliğini bozacak, kesinlikle sızmaması gereken bütün ifadelerin sızdırıldığını bildiren Güler, ``Geçmişte benzer operasyonlarda belge sızdırıldığında, kişilik haklarının ihlal edildiğinden, insan haklarının ihlal edildiğinden dem vuranlar. Şimdi bu konuda en çok bu olayın destekçisi konumunda görülüyorlar. Bu iş geçmişte yanlışsa şimdi de yanlıştır. İki yanlıştan bir doğruyu çıkarmak mümkün değildir`` dedi.
Geçmişte de şimdi de bu sızdırmaların emniyet ve yargı içindeki aynı mihraklardan, kendilerine müstakil alanlar oluşturan yapılardan sızdığının anlaşıldığını bildiren Bakan Güler, bunun ancak onların işine yaradığını belirtti.
Güler, ``O halde hep beraber bu tip sızmalara karşı tedbir alınması ve bunun kabul edilemez olduğunun herkes tarafından ifade edilmesi lazımdır. Bugün sana yarın bana gibi bir anlayışın da burada geçerli olmadığını açıkça ifade etmek istiyorum. Çünkü UYAP`taki şifreler dahi internet sitelerinde dolaştırılmıştır, yargının gizli belgelerine dahi bu yolda ulaşılması sağlanmıştır ki bu operasyondaki en dikkat çekici konulardan biri de budur`` diye konuştu.
ARTUKLU HABER AJANSI-ANKARA