Ak Parti Tarafından Ankara Sincan`da düzenlenen Millet İradesine Saygı Mitingi`nde Konuşan Başbakan ve Ak Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan,Eylemcilerden Kanun Önünde Hesap Soracaklarını Söyledi.
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Milli İradeye Saygı Mitingi`nde yaptığı konuşmada, "Bu manzarada kavga yok, bu manzarada gürültü yok, bu manzarada yakıp yıkmak yok, bu manzarada gönül insanları var, bu manzarada acaba bu ülkede taş üstüne taş nasıl koyarız diyenler var, işte Türkiye`nin gerçek fotoğrafı bu. Eğer Türkiyeyi görmek isteyen varsa gelsin Ankara Sincan`ı burayı görsün. Demokrasinin, hukukun, milli iradenin sesini duymak isteyen varsa lütfen Ankara`ya gelsin" dedi.
Başbakan Erdoğan`ın konuşmasında öne çıkan bazı başlıklar şöyle:
-"Benim milletimin kalp gözü açıktır, siz oynanan oyunu gördünüz, siz kurulan tuzağı hissettiniz, siz yapılan saldırıların hedefini anladınız. İşte bugün siz bu meydanda tek bir gönül, tek bir yürek olarak o çirkin oyunu, alçak tuzağı, o haince saldırıları bozuyor millet burada diye tüm dünyaya haykırıyorsunuz"
-"Biz bu yola kefenimizle çıktık, Allah`ın izniyle bu kervan aynen böyle yürüyecek. Bu millet hükümetine sahip çıkıyor, bu millet partisi ne olursa olsun, etnik kökeni, meşrebi ne olursa olsun hükümetine sahip çıkıyor. İşte burada demokrasiye, milli iradeye, ülkesine, istikbaline sahip çıkıyor. Bugün buradan dünyaya ses verdiğiniz için her birinize tek tek teşekkür ediyorum"
-"Kimsenin, Türkiye`nin yeniden sokak sokak, köy köy, şehir şehir bölge bölge ayırmasına, ayrılmasına birbirine düşman edilmesine asla müsaade etmeyeceğiz. Çünkü biz, birlikte Türkiyeyiz. Kimse bu birliği zedeleyemeyecek. İnşallah hepsinin hevesleri kursaklarında kalacak"
-"Bizim millet olarak öyle bir direniş tarzımız vardır ki tüm direnişleri bastırır, tüm oyunları bozar, tüm tuzakları altüst eder. Biz, duada yakarış ile direniriz, sükut ederek, susarak, sabrederek, `Mevla görelim neyler, neylerse güzel eyler` diyerek direniriz, ama onlar bunu anlamaz. Biz, 27 Mayıs`ın karanlığını işte böyle bir direnişle aştık, 12 Eylül`ü, 28 Şubat`ın, 27 Nisan`ın karanlığını işte böyle bir direnişle aştık. Birileri gibi sokaklara dökülenlerden olmadık. Birileri gibi eline taş alan, molotof kokteyli alanlardan, sapan alanlardan olmadık, birileri gibi gece yarılarına kadar kornalarına basarak gürültü kirliliği yapanlardan olmadık, tencere tava çalarak komşusunu rahatsız edenlerden olmadık. Bunlar mı çevreci, bunun adı gürültü kirliliği"
-"Parti teşkilatı sana ne yaptı? Hani demokrasi diyordunuz, hani hak hukuk diyordunuz. Ben özellikle başta Taksim Meydanı olmak üzere ülkemin değişik yerlerinde olanlara sesleniyorum: Sizin demokrasi anlayışınız bu mu, sizin özgürlük anlayışınız bu mu, olayın aslı gezi parkı mı"
-"Polisimize, başında maalesef milletvekili sıfatı bulunan bir CHP`li tarafından en ahlaksız, edepsiz şekilde dil uzattılar, sabrettik başörtülü kızlarımıza el uzatıldı sabrettik, sabrediyoruz. Okullara sokmadılar, üniversitelere sokmadılar, eğitim-öğretim özgürlüğünü ellerinden aldılar ama onlar sabrettiler. Camilerimize ayakkabılarıyla girdiler, camilerimizde içki içtiler sabrettik, sabrediyoruz. Duvarlara hakaretler yazdılar, sabahlara kadar azgınca küfrettiler, şahsım da dahil olmak üzere hep küfrettiler, ama sabrettik. Niye? Çünkü biliyoruz ki kem söz sahibinindir. Bunun hesabını yargıda soracağız. 8 ay sonra milletin önüne sandık gelince işte orada hesabı soracağız"
-"Olayın aslı Gezi Parkı mı? Bunların hepsini sizlere, belgelerle belli bir süre içinde hepsini açıklayacağız, merak etmeyin. Bu işin kaynağı neresi, bunları göreceksiniz. Bu iş, dışarıda ve içeride koordineli olarak yürüyen bir süreçtir. Hepsi belgeleriyle elimizde. Bu ihanet şebekesini milletimize tanıtacağız. Bunları milletimin bilmesi lazım"
-"Bize, yani bu göründüğünüz millete 27 Mayıs`ta bu oyunu oynadılar. Biz o oyunun hesabını hukukla sorduk, demokrasiyle sorduk, sandıkla sorduk. Unutmayın bize 12 Mart`ta, 12 Eylül`de, 28 Şubat`ta bu oyunu oynadılar, Oralarda da hesabımızı yine sandıkta sorduk, ama hukuk içinde, demokrasi içinde, ahlak ve edep içinde sorduk. İnşallah bu hukuksuzluğun, şiddetin, sandık tanımazlığın hesabına da yine 8 ay sonra demokrasi içinde ahlak ve edebinizle sandıkta soracağız"
Biz yakıp yıkarak bu yola koyulmadık
Gezi Parkı olaylarında milletin değerleriyle ahlak ve edebiyle örtüşmeyen nice görüntüler yaşandığını belirten Erdoğan, "Biz bunların hiçbirine aynı yöntemlerle müdahale etmedik, etmeyiz. Çünkü biz yakıp, yıkarak, kırıp dökerek yalanla, iftirayla bu yola koyulmadık, Dualarımızla, emeğimizle, alın terimizle hukukla demokrasiyle sandıkla direniz" dedi.
Erdoğan, şunları söyledi:
"Bize nasıl bir tuzak kurduklarını çok iyi görmenizi istiyorum. 17 gündür bu medya, bu siyasetçiler, bu sosyal medya bilinçli şekilde meselenin aslını gizliyor, ısrarla ağaç diyerek, çevre diyerek konuyu saptırmaya çalışıyorlar. Yapılan hukuksuzluğu, şiddeti, yapılan tahribi bu şekilde örtmek istediler. Çevre hassasiyetini amacından saptırarak, bu masum talebin arkasına sığınarak büyük bir tertibin, provakasyonun peşinde oldular. Hesap çok başka, tuzak bambaşka, oyun bambaşka. MHP`li kardeşlerime teşekkür ediyorum, bu yürüyüşe verdikleri destek nedeniyle teşekkür ediyorum, sağ olsunlar, var olsunlar. İnşallah bu yürüyüş birlikte kararlılıkla yürüyecek."
Başbakan Erdoğan, "İnşallah bu hukuksuzluğun, bu şiddetin, bu sandık tanımazlığın hesabını da yine 8 ay sonra demokrasi içinde ahlak ve edebimizle sandıkta soracağız. Vakardan da taviz vermeyeceğiz. Ağırbaşlılıktan taviz vermeyeceğiz. Tahriklere kulak asmayacağız. Sabredecek, bekleyecek, böyle direnecek ve inşallah zaferi bir kez daha kucaklayacağız" dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Şunları söyledi:
Erdoğan, sadece AK Partilileri değil, demokrasiye gönül vermiş, hukuka saygılı, kardeşliğe sevdalı herkesi, ister CHP`li, ister MHP`li, ister BDP`li, bu ülkeye aşkı, sevdası olan herkesi buraya davet ettiklerini söyledi.
Büyük Birlik Partili ve Saadet Partilileri de davet ettiklerini dile getiren Erdoğan, "Buyursunlar beraber olalım. Biz göstericilerin karşısına sayısal olarak çıkmak niyetinde değiliz. Böyle bir derdimiz yok. Tam tersine biz, çıkarken ne demiştik, hatırlayın, 14 yıl önce `biz sessiz yığınların sesiyiz, biz kimsesizlerin kimsesiyiz` demiştik. Ve biz bu gösterilerden, bu vandallardan, bu hukuksuzluktan rahatsız olduğunu göstermek amacıyla aynı zamanda meydanlara çıkıyoruz" dedi.
"Taksim`de bir avuç vandalı, Türkiye manzarası gibi sunanlara, `Türkiye orada değil işte burada` demek maksadıyla meydanlara çıkıyoruz" diyen Erdoğan, yeni 27 Mayıslardan, 28 Şubatlardan bahsedilmesinin enteresan olduğunu ve bunların karşısında dimdik duran itidalini muhafaza eden ama hükümetine, demokrasiye, hukuka sahip çıkan bir millet olduğunu dosta düşmana göstermek için meydana çıktıklarını vurguladı.
Kendisiyle ilgili uydurulanlara net tavır konulmasını isteyen Erdoğan, "Bunların derdi aslında o değil, sertlik, gevşeklik değil. Bu ülkede merhum Menderes çok yumuşaktı, çok muhlisti, hatta o muhlis haliyle savunmasını bile yaparken, ondan öncesinde bile o şekilde konuşurken, nereye götürdüler, ipe götürdüler. Dert o değil dert başka. Biz adaletin tesisi için yaratıldığımız gibi olacağız. Tabiki insanımıza muamelede, insanımıza davranışımızda biz her zaman bu ilişkiyi kurabilecek, hamdolsun sosyolojik iletişime sahibiz. Bu bir günlük iş değil, bu hem yaradılışla ilgili hem tecrübeyle ilgili. Bu arada Türkiye üzerinde hesapları olanlar varsa, bu hesapların karşısında nasıl büyük bir millet olduğunu göstermek amacıyla meydanlara çıkıyoruz" diye konuştu.
"Her zaman yüzde 100`ün partisi olduk"
10,5 yıl boyunca defalarca "Biz yüzde kaç oy almış olursak olalım her zaman yüzde 100`ün partisi olduk, yüzde 100`ün hükümeti olduk" sözünü tekrarladıklarını yineleyen Erdoğan, bunu sadece bir ilke, bir söylem olarak değil, somut pratiklerle, uygulamalarla da ortaya koyduklarının altını çizdi.
Herkesin kendisini özgürce ifade edebileceği, herkesin inancını özgürce yaşayabileceği, kimsenin kimseyi tehdit etmeyeceği, hor görmeyeceği, tahkir etmeyeceği bir Türkiye inşa etmenin mücadelesini verdiklerini vurgulayan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Her etnik kökenin sorununu kendi sorunumuz bildik. Her mezhebinin sorununu, her inanç grubunun sorununu kendi sorunumuz bildik. Kronik kökü yüzyıllara dayanan sorunların üzerine cesaretle, samimiyetle gittik. Bu ülke hepimizin, 76 milyonun ülkesidir. Türkiye hepimize yetecek kadar büyük bir ülkedir. Kardeşlerim, birlikte yaşayacağız, birbirimize saygı ve hoşgörü içinde bakacağız. Türkiye`yi birlikte büyüteceğiz. Bizi birbirimize düşürmek, bizi birbirimize düşman etmek isteyenlere karşı, tarihte olduğu gibi bugün de yarın da tek yürek olacağız. Hiç kimsenin yaşam tarzına müdahalenin olmadığı ama herkesin birbirinin yaşam tarzına saygı duyduğu bir Türkiye inşa edeceğiz. Hiç kimsenin kıyafetine karışılmayan, hiçbir kıyafetin yasaklanmadığı bir Türkiye ile buluşacağız er veya geç.
Bizim öyle bir direniş tarzımız vardır ki tüm direnişleri bastırır, tüm oyunları bozar, tüm tuzakları alty üst eder. Biz duada yakarış ile direniriz. Biz sabrederek Mevla görelim neyler neylse4rse güzel etyler diyerek direniriz. Ama onlar bunları anlamaz. Biz 27 Mayısın, 12 Eylülün, 287 Şubatın, 27 Nisanın karanlığını böyle bir direnişle aştık. Birileri gibi sokaklara dökülenlerden, eline taş alanlardan olmadık. Birileri gibi kornalarına basarak gürültü kirliliği yapanlardan olmadık. Tencere tava çalıp komşusunu rahatsız edenlerden olmadık. Bunlar mi çevreci? Çevrecilikte gürültü kirliliği var.
Herkesin kendisini ifade ettiği, ama kimsenin kimseyi rahatsız etmediği bir Türkiye imar edeceğiz. Seçim sonuçları her ne olursa olsun, sandıktan çıkana saygı duyulan, kazananın kaybedeni kucakladığı, kaybedenin kazananı takdir ettiği bir Türkiye`de yaşayacağız. Ekonomiyi büyütürken, demokrasinin standartlarını yükseltirken, hoşgörünün de dayanışmanın da kardeşliğin de büyümesine hep birlikte özen göstereceğiz. Nefreti dışlayacağız, öfkeyi dışlayacağız, husumetleri unutacağız ve kardeşçe geleceğe bakacağız. Kimin ne itirazı varsa dinledik, dinleyeceğiz. Kimin ne talebi varsa onun üzerine hassasiyetle eğileceğiz. Allah`ın izniyle bu güne kadar olduğu gibi bundan sonra da bir olacağız, beraber olacağız, iri olacağız, diri olacağız ve birlikte Türkiye olacağız."dedi.
Taksim Gezi Parkı ile ilişkili olayların ortaya çıkışı, sebepleri, yaygınlaşması ve sonuçları konusunda her türlü okumayı yaptıklarını, yapacaklarını belirten Erdoğan, ortaya çıkan sonuçlara, değerlendirmelerin neticelerine göre gerekenleri hiç tereddüt etmeden yapacaklarını ifade etti.
Erdoğan, 780 bin kilometrekarelik vatan topraklarını ve 76 milyonu yönettiklerine ve bunun sorumluluğunu kendilerine veren bir millet olduğuna işaret ederek, "Bu ülke demokratik parlamenter bir sistemle yönetilmektedir ve halkın milli iradesi kimden yana tecelli ettiyse onların atacağı adıma da diğerlerinin saygı göstermesi lazım. Verilen bu görevi biz yerine getirmeye gayret ederiz" diye konuştu.
AK Parti olarak karşı düşüncelere saygı duyduklarını, adımlarını kamuoyu araştırmaları yaparak attıklarını bildiren Erdoğan, şöyle devam etti:
"Taksim`de Gezi Parkı bahanesiyle büyük bir açık hava tiyatrosu kuruldu. Tiyatronun önünde, sahnede gerçekten masum insanlar da var, gerçekten çevre duyarlığı içinde olan samimi insanlar, gençlerimiz de var. Yanlış bilgilendirme olabilir, yanlış algı olabilir, dezenformasyon olabilir ancak o sahnede ön tarafta samimi duygularla oraya gelmiş insanlar olduğunu biliyoruz. O insanlarla birlikte o sahnede art niyetli kişilerin, fırsatçıların, özellikle de olayları provoke etmek için hazırlıklı, donanımlı kişilerin olduğunu da biliyoruz. Bunlar illegal örgütlerle, terör örgütleriyle iç içe olan kişilerdir. Şimdi asıl mesele şurada: Taksim`de bu büyük açık hava tiyatrosunun perdesinin arkasında, öndeki sahnenin tam tersi çok farklı bir tablo, çok farklı bir dünya var. İki haftayı aşkın süredir hem Türkiye`ye hem dünyaya sürekli olarak, aynı zamanda, kasıtlı olarak sadece bu büyük tiyatronun sahnesi gösteriliyor. Manidardır bu. Bu düğmeye nereden basıldı? Gezi Parkı bu işin sadece kullanılan bir enstrümanıdır. Düğmeye basış dışarıda.
Yine kasıtlı, art niyetli olarak bu tiyatro sahnesinin perdelediği arka plandaki şiddet, vandallık, öfke, nefret gizlenmeye çalışıyor. Bakıyorsunuz, bazı siyasetçiler, bazı medya kuruluşları, bazı sendikalar, sivil örgütler, özellikle de bazı ulusal ve uluslararası medya kuruluşları, sürekli tiyatronun ne yazık ki ön tarafını, sahneyi göstermek suretiyle perde arkasını gizlediler, gizliyorlar. Halbuki perdenin önü başka, arkası başka. Ön tarafta ağaç var, çevre var, samimi gençler var. Arka tarafta ise illegal örgütler var, terör var, şiddet var, yakma var, yıkma var. Perdenin arkasından bahseden hiç kimse yok. Niye bunu konuşmuyorsunuz? Atatürk Kültür Merkezi`ne asılan o paçavraları konuşsanıza, anıta asılan paçavraları konuşsanıza. Orada ne tür paçavralar vardı biliyorsunuz, niye konuşmuyorsunuz, niye orada susuyorsunuz? Gazi Mustafa Kemal`in ve Türk bayrağının bir araya gelemeyeceği paçavralarla bunları bir araya getiren zihniyetlere karşı niye tavır almıyorsunuz? Perdenin arkasında neler döndüğünü gösteren yok. Perdenin arkasında oynanan oyundan, kurulan tuzaktan bahseden hiç yok. 2 haftadan fazla süredir İstanbul`da, Ankara`da, İzmir`de, diğer bazı şehirlerde sokaklara öfke pompalanırken, nefret pompalanırken, şehirler vandallar tarafından yakılıp yıkılırken, birileri `cambaza bak` diyerek sürekli tiyatro sahnesinin önünü gösteriyor."
"Geçmişte defalarca karavana attılar, bugün de sadece karavana atarlar"
Ulusal medyaya seslenen Erdoğan, "Biz, bu medyaya karşı şerbetliyiz. Bizim siyasi tarihimiz, böyle bir medyaya, bu anlayışa karşı mücadele ile geçmiştir. Biz, ömrümüzü böyle geçirdik. Bizi buradan vurmak isteyenler, geçmişte defalarca karavana attılar, bugün de sadece karavana atarlar" dedi.
Başbakan Erdoğan, uluslararası medyanın olayları veriş tarzını eleştirerek, "Onlar Türkiye`yi bilmiyor, Türkiye`yi tanımıyor olabilir. Onlar, AK Parti`nin bugünlere nasıl geldiğini, bu kampanyalarla nasıl mücadele ederek büyüdüğünü bilmiyor olabilir ama biz, uluslararası bazı medya kuruluşlarının bu karalama kampanyalarına da asla eyvallah etmeyiz. Nasıl destek verdiklerini biliyoruz. Kimlerin ne olduğunu biliyoruz. bunların hepsi iyot gibi açığa çıktılar, hepsi. Türkiye artık bunların zannettiği gibi bir ülke değil. Türkiye, imajı, itibarı, gücü, 3 tane yalan haberle sarsılacak bir ülke değil. Bu medya kuruluşları, muz cumhuriyetlerine gidip yalan haberleri ile oralarda operasyon yapabilirler ama benim ülkeme bu operasyonlar sökmez, benim ülkemde bu ameliyatları yapamazlar. Türkiye bugün adeta bir güneş gibi coğrafyasını aydınlatan bir ülkedir, o güneşi hiç kimse balçıkla sıvayamaz" diye konuştu.
Avrupa Parlamentosunun kararı
Avrupa Parlamentosunda Türkiye ile ilgili alınan karara, ülkenin vatansever evlatlarının evet demesinin mümkün olmadığın vurgulayan Erdoğan, kararı tanımadıklarını ve reddettiklerini söyledi. Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Sen, bir defa hangi hakla, hangi hüviyetle Türkiye hakkında böyle bir karar alıyorsun? Sen, böyle bir karar alacaksan, dürüstsen, samimiysen önce Yunanistan`daki olan bütün olaylarda, nasıl insanlar oralarda yerlerde sürüklendi, nasıl tutuklandılar, götürüldüler, önce orayla ilgili bir karar al. Alacaksan İngiltere ile ilgili karar al. Daha dün, G8 ile ilgili olaylarda 50`yi aşkın insan oralarda tutuklandı, götürüldü, yerlerde sürükleniyordu, kadın erkek hepsi. Onlarla ilgili kararını al. Almanya akıl veriyor, o aklı kendine sakla. Almanya`da polislerin sivil vatandaşlara neler yaptığı ortada. Benim 8 vatandaşımı katledenlerin, öldürenlerin, bunların ne uğruna olduğunu biliyorsunuz. Önce sen onların faillerini bul, karşımıza çık. Aynı şekilde Wall Street olayları ortada. Niye bunları konuşmuyorsunuz, niye bunları yazıp çizmiyorsunuz, niye bunlarla ilgili uyarıları yapmıyorsunuz? Kalkıp, Türkiye`ye itidal tavsiye ediyormuş. Siz ne kadar itidal içinde davrandıysanız, biz sizden fazlasıyla itidal içindeyiz. Bak, 17 gündür itidal gösteriyoruz. İtidal... Biz, bunu yaptık ve yapıyoruz. Büyüyen Türkiye`yi çıkarlarına aykırı görenlerin, fırsattan istifade maskelerini çıkardıklarına şahit oluyoruz. Onlar da kusura bakmasınlar. Bizim itibarımız güçlenir, onlar itibarlarını kaybederler."
"Türkiye güneştir, o güneş balçıkla sıvanmaz"
Dünyayı milletlerin yönettiğini ifade eden Erdoğan, yöneticilerin gelip geçici olduğunu dile getirdi.
"Dünyanın her yerinde bizim polisimize saldırılar yapılıyor" diyen Erdoğan, polisin yasal olmayan her harekete müdahale ettiğini, bunun dünyanın her yerinde böyle olduğunu vurguladı. Avrupa Birliği müktesebatına göre, biber gazı kullanımının güvenlik güçlerinin meşru hakkı olduğunu belirten Erdoğan, bunun örneklerinin tüm ülkelerde olduğunu anlattı.
Erdoğan, ileri demokrasiye sahip ülkelerde polisin, Türkiye`deki kadar şiddet ve yakıp yıkma olmadığı halde polisin çok daha ağır müdahaleler yaptığına işaret ederek, "Çünkü orada polisin yasalarla güvenliği çok öndedir, dokunamazsın, dokunduğun anda bedelini çok ağır ödersin. Fakat söz konusu Türkiye olunca birileri her zaman yaptıkları gibi çifte stanrdardı devreye sokup, Türkiye`yi karalamaya çalışıyor. Türkiye güneştir, o güneş balçıkla sıvanmaz. Beyhude uğruşmasınlar."Dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Sincan`daki konuşmasında Taksim`deki olaylar sırasında Atatürk Kültür Merkezi`ne asılan yasadışı pankartlara ve bayraklara da dikkati çekti.
Başbakan, "Atatürk Kültür Merkezi`nin üzerinde o paçavralara niye göz yumdunuz?" diye sordu.
Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Bir taraftan ulusalcıyız dediler, diğer tarafta Atatürk Kültür Merkezi`nin, Atatürk anıtının üzerindeki paçavralara göz yumdular. Atatürk Kültür Merkezi`nin üzerinde o paçavralara niye göz yumdunuz? Orada asılanlar neydi? Terörist, illegal örgütler, illegal görünen legal örgütler... Başbakana hakaret içeren paçavralar. Aynı şekilde anıtta bakıyorsunuz. Bölücülerin posteriyle, Türk bayrağı ve Atatürk`ün posteri yan yana niye bunu seyrettiniz? Gezi Parkı yarın başaldı boşaldı, yoksa güvenlik güçleri orayı boşaltır’’
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan`ın Konuşma yaptığı platforma ayakın Büyük MHP Bayrakları ile Konuşma alanına gelen vatandaşlar dikkat çekti.Başbakan Erdoğan,Yarın Gezi Parkı`nın Boşaltılmaması halinde Emniyet Güçlerinin buraya müdahale ederek boşaltacağını da Konuşmasında Belirtti.