BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, TBMM Anayasa Uzlaşma Komisyonu`nun akıbetiyle ilgili, "Sayın Başbakan, bizsiz yapabilirsiniz ama o anayasa sizin anayasanız olur. Sizin anayasanızı yapmak için o masayı deviriyorsunuz" dedi.
Partisinin TBMM Grup Toplantısı`nda konuşan Demirtaş, Ahmet Kaya ve Seyit Rıza`yı andı.
Ahmet Kaya`nın Türkiye`de yaşanan trajedilerin sembol ismi olduğunu ve ne ilk ne son olduğunu ifade eden Demirtaş, "Özür dilemek elbette erdemdir. Mutlaka devletin, hükümetin özür dilemesi gerekiyordu. Ama bu hükümet ama bundan sonraki hükümetler yaşanmış zulümlerden dolayı bir bir özür dilemek zorunda kalacaklar" diye konuştu.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan`ın, Şivan Perwer için "38 yıldır ülkesine, vatanına hasret koyanlar nasıl hesabını verecek" dediğini anımsatan Demirtaş, "Şunu unutuyor ki 38 yılın 12 yılı, üçte biri kendi dönemi. Bu nasıl hesap anlamadık. Üçte birinin hesabını bari sen ver. 12 yıllık iktidarında Avrupa`da sürgünde yaşayan binlerce Ahmet Kaya, Şivan Perwer var" dedi.
Seyit Rıza`nın mezarının kayıp olduğunu anlatan Demirtaş, "Seyit Rıza konuşulmadan Dersim katliamı konuşulamaz. Seyit Rıza hadisesi özür dilenmesi gereken örneklerden biridir. Gerçekten de Alevi sorunuyla ilgili bir rahatlama, açılım yapmak istiyorsanız bu fırsattır. Torununuza Ali ismi koymak güzeldir fakat Aleviler`in derdine derman olan bu değil" ifadesini kullandı.
Çözüm sürecinin en hassas noktasının cezaevleri olduğunu dile getiren Demirtaş, "Diyarbakır`da sürgünler için ağlarken 300 siyasi mahkumu, binlerce kilometre ötede ailesinin göremeyeceği cezaevine gönderiyorsan, senin sürgün anlayışında sakatlık var" dedi.
Demirtaş, iktidarın bir yandan çözüm sürecinin ilerleyeceğini açıklamasının, bir yandan bunların yaşanmasının kendileri açısından "iktidarın güvenilirliğini tuzla buz eden gelişmeler" olduğunu söyledi. Cezaevlerindeki 162 mahkumun ölümcül hastalığı olduğunu ve çoğunun Adli Tıp raporları bulunduğunu ifade eden Demirtaş, bu kişilerin serbest bırakılmasına imkan verecek yasal dayanak olduğunu da belirtti. Demirtaş, Başbakan Erdoğan ya da Adalet Bakanı`nın hasta mahkumların serbest bırakılmasıyla ilgili mesaj vermesi halinde savcıların harekete geçeceğine inandığını dile getirdi.
Cezaevlerinin lafla boşalmayacağını belirten Demirtaş, "Hasta tutuklular konusunda en azından ortaya koyacağınız iyi niyet, can çekişen sürecin canlanmasına dahi yol açabilir. Genel af tartışması Başbakan`ın iradesi dışında. Nasıl boşalacak? İçerideki hasta tutsaklar bile çıkamıyorsa, kim senin `cezaevleri boşalacak` lafından umutlanabilir?" diye konuştu.
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu`nun, "Suriye`nin kuzeyinde oldu bittiye izin vermeyiz" dediğini anlatan Demirtaş, Kürtlere karşı tarihsel korku ve kaygılarla hareket edildiğini savundu. Demirtaş, şöyle devam etti:
"Bundan kaygı duyuyorlar. `Bu oldu bittidir, izin vermeyiz` diyorlar ama Afganistan`da, İngiltere`de, Çeçenistan`da, Pakistan`da, Bağdat`ta kelle uçuranlar, kadın, çocuk demeden kesenler bunlarda kaygı uyandırmıyor. Onlara para veriliyor, lojistik destek sağlanıyor. Diyarbakır`da ahkam kesmek kolay, demokrasi, özgürlük mikrofonda konuşurken kolay fakat Rojava sınırına duvar örerken, 3 sivil bu tarafa silahsız geçiyor diye infaz ederken, bunların hesabını vermek zor. Yoksa mikrofonda geçmiş 80 yılın hesabını başka iktidarlardan sormak kolay. Kendi iktidarın döneminde 72 kişi sadece gösterilerde, mitinglerde, yürüyüşlerde öldürülmüş. Bunun hesabını vermek zor. Tek biriyle ilgili ceza alan yok. Bırakın 72 kişiyi, iki kişiyle ilgili hesap sorun samimiyetinize inanalım."
Sorunlara yaklaşımın ana kaynağının anayasa olduğunu vurgulayan Demirtaş, AK Parti`nin dün TBMM Anayasa Uzlaşma Komisyonu`nda yer almayacağını açıkladığını belirtti.
Uzlaşma Komisyonunda hangi partinin kaç üyeyle temsil edildiğinin önemi olmadığını dile getiren Demirtaş, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Efendim, `bizsiz anayasa olmaz` diyormuşuz. İçiniz rahatlayacaksa bizsiz olur. Sayın Başbakan, bizsiz anayasa olur, hiç paniklemene gerek yok. Bizsiz yapabilirsiniz ama o anayasa sizin anayasanız olur. `Bizsiz anayasa yapamazsınız` demiyoruz ama bizim içinde olduğumuz hepimizin anayasasını yapmak istiyorsanız, bizim olmamız gerekir. Masadan kalkmak istemenizin nedeni de budur. Sizin anayasanızı yapmak için o masayı deviriyorsunuz. Yoksak hepimizin anayasasını yapmak için içinde CHP de olacak, MHP de olacak, BDP de olacak, dışarıdaki partiler de olacak. Ortak anayasa böyle yapılır. BDP`nin milletvekili azmış, o nedenle BDP`nin anayasa isteği meşru değilmiş. Kürt sorununu çözmek için biz bu Anayasa Komisyonu`nu kurmadık mı? Eğer Kürt sorununu tartışmayacaksanız, Kürt sorununu bu anayasada çözmeyecekseniz niye anayasa tartışıyoruz ki? Kenan Evren güzelini yapmış işte. Bozmayalım onu. Onu tartışacaksak, onun yasakladığı en ciddi şey Kürt sorunudur, Kürtler`e konulan yasaklardır. AKP, CHP, MHP Kürt karşıtlığında uzlaşmış ve yeni anayasanın yapılamayacağını ilan etmiştir.
BDP Uzlaşma Komisyonu`nun önünü açmak için her türlü fedakarlığı yapmıştır. Aslında uzun süredir takke düşmüş, kel görünmüştür. Sayın Cemil Çiçek ısrarla teneşirdeki cenazeyi kaldırmaya çalışıyor. Bu partilerin anayasa yapmaya niyeti yok. Sayın Cemil Çiçek`in bunu açıklaması lazım.
Anayasa Uzlaşma Komisyonu çalışmalarına basına açık devam etsin. Bu işler gizli kapaklı yürümez. Orada kim ne söylüyor, kim neye karşı basın izlesin. Kim anayasadan yana kim özgürlükten yana herkes görsün. Birinci şartımız bu. Devam edeceksek açık, şeffaf yürüyecek. İkincisi Venedik Komisyonu. Birçok ülkenin anayasa yapım sürecinde gözlemci oldu, Türkiye`de de gözlemci olsun. Üçüncüsü Haziran 2014`e kadar açık, şeffaf çalışmaları sürdürelim. Varsanız buyrun. `Ne anayasa ne demokrasi ne özgürlükle ilgili derdimiz yok` diyorsanız Sayın Cemil Çiçek`e düşen, teneşirdeki cenazeye Fatiha okusun, cenazeyi kaldıralım. Çok da uzatmaya gerek yok. Biz özgürlüklere varız ama oyalama bu saatten sonra bizim alet olacağımız politika değildir." Dedi.
ARTUKLU HABER AJANSI-ANKARA