Tarih: 06.02.2020 20:32

Belgesel film yönetmeninden sıradışı bir şiir kitabı

Facebook Twitter Linked-in

Bir dönem NTV’de yayın yönetmenliği ve prodüktörlük görevlerini üstlenen Türker Alagözyaylası'nın 'Muhkem' isimli ilk şiir kitabı Jest Kitap etiketiyle şiirseverlerin beğenisine sunuldu.



Uzun yıllar medya sektöründe televizyonculuk yapan Türker Alagözyaylası’nın 'Muhkem' isimli ilk şiir kitabı okuyucularıyla buluştu.
Jest Kitap markasıyla yayımlanan 'Muhkem'de şair, Garip akımı şiirlerini çağrıştıran bir üslubun yanı sıra, kentin karmaşasını merceğe aldığı şiirlerinde de İkinci Yeni şairlerini selamlıyor.



SOKAK ÇOCUKLARINDAN İNTİHARA MEYİLLİ MUTSUZ BİREYLERE



Türkiye’nin 80 sonrası yaşadığı sosyokültürel değişimi şiirseverlere kolay, anlaşılır ve yalın bir dille yansıttığı kitabın ilk bölümü olan ‘Düşüstü’nde şair, çocukluktan ilk gençliğe geçiş evresinde henüz yitirilmemiş değerlerin, dostluğun, arkadaşlığın, aşkın, sevginin, tutkunun ve paylaşımcılığın izlerini sürüyor. İmaj ve paranın insani değerlerin yerini aldığı kitabın ikinci bölümü olan ‘Kartondan Burjuva’da ise, kentte yaşayan bireyin dramını çarpıcı ve kaotik bir dille aktarıyor; kentin arka sokaklarını mesken tutmuş kir pas içindeki çocukları, intihara meyilli mutsuz bireyleri, yalnız ve çaresiz yoksulları şiirin merkezine koyarak tüm ‘sağlamlığı’ ve ‘kartonluğu’ ile etraflarında yaşanan karmaşaya bakıyor hüzünle.



PERSONASINI ARAYAN ŞAİR



Şair, çocukluk ve ilk gençlik yıllarının ardından büyümüş olmanın bedelini de bir sonraki ‘Narkolepsi’ bölümünde ödüyor. Çünkü bunca altüst oluş ve değer erozyonu, son kertede hepimiz gibi onu da kaçınılmaz olarak uyku ile uyanıklık arasındaki sancılı düşlere sürüklüyor. Sade, yalın bir dilden gerçeküstücü bir çizgiye geçerken de, “aynam/ keskin yamacım/ göster bana suretimi/ gerçeğimi” diyerek kendi personasını arıyor.



POSTMODERN DÜNYAYA İTİRAZ


Bir dönem NTV’de yayın yönetmenliği ve prodüktörlük görevlerini üstlenen Türker Alagözyaylası, yer yer sinematografik öğelere de başvurduğu 'Muhkem’de okura, “Küçük Kıyamet” şiirinde yaptığı gibi, herkesin derin bir yalnızlığın içine gömülüp tek kelime konuşmadığı, ne acıyı acı gibi yaşayıp ne de büyük meseleleri dert edinmeden sadece kendi küçük kıyametine mahkûm oluşunu da gözler önüne seriyor.

 

 

ARTUKLU HABER AJANSI




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —