AK Parti İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Binali Yıldırım, kamuoyunun merak ettiği Haydarpaşa Garı planını Kadıköy vapurunda açıkladı. Yıldırım: “Haydarpaşa Anadolu yakasının yaşam merkezi olacak” dedi. Yıldırım İstanbul’a nüfusunun iki katı turist getirtecek fikrini de ilk kez açıkladı. Binali Yıldırım “Fatih’i eski İstanbul olarak ilan edeceğiz” dedi.
İSTANBUL-Cumhur İttifakı’nın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Binali Yıldırım, TRT’de yayınlanan Vapur Çay Simit Sohbet programının konuğu oldu. Yıldırım İstanbulluları heyecanlandıracak önemli planlarından bazılarını burada açıkladı. Yıldırım Kadıköy İskelesi’nden bindiği vapurda, Haydarpaşa Garı ile ilgili projesini anlattı. Binali Yıldırım “Haydarpaşa deyince İstanbul-Bağdat Demiryolu akla gelir. Sultan Abdülhamit’in, Allah mekanını cennet eylesin, ülkemize kazandırdığı en büyük eserlerden bir tanesi. Şark demiryollarının başlangıcı buradan geçiyor. Daha Avrupa’da yeni yeni demiryolu sektörü başlarken, Sultan Abdülhamit buraya Haydarpaşa Garı’nı inşa ederek İstanbul-Medine arasında demiryolu çalışmalarını başlatmıştır. Bu bölgenin planları yapıldı. Burayı Anadolu yakasının tam bir yaşam merkezi haline getireceğiz. Öyle alışveriş merkezi, binalar falan yok. Müze, kütüphane şeklinde düzenlenecek”
“Arabalı vapura ilk binişimde zelzele oluyor sandım”
1967’de buradan başlıyor İstanbul serüveniniz yine bir vapurda?
11 yaşında ilkokulu bitirmiş Binali, amcasıyla birlikte köyden çıkmış, kocaman bir İstanbul’a gelmiş. Üç gün süren bir yol. Yollar iyi değil, arabalar eski. O yıllarda yokuşlarda yolcular iner otobüsü iter sonra tekrar binerler. Öyle maceralı bir yolculuk sonrası Harem’e geldik. Kararlık etrafta ışıklar var. Bir eve geldik zannettim. Biraz sonra o ışıklı alet hareket etmeye başladı. Ya ne oluyor acaba, zelzele mi oluyor derken onun arabalı vapur olduğunu öğrendim. Ama işin garip tarafı bu kadar denize yabancı biri denizci oluyor gemi inşa ve makine mühendisliği yapıyor, denizciyim. Bu gemilerden yapmışlığım da var.
“İstanbul’u iki yaka bir sevda olarak görüyorum”
(İstanbul’un Anadolu yakası ile Avrupa yakasını kalp ve beyin olarak tanımlanırsa, hangisi beyin hangisi kalp olurdu?
Ben iki yakayı birbirinden ayır edemiyorum. İstanbul’u iki yaka bir sevda olarak görüyorum. Anadolu yakasına geçtiğiniz zaman doğup büyüdüğünüz, hatırlarınızın olduğu köyünüz memleketiniz aklınıza geliyor. Tam İstanbul’u hmek istediğiniz zaman da Avrupa yakasına geçmeniz gerekiyor.
“İstanbul’a bir ömür yetmez”
Bir yerin güzelliğini büyüklüğü mü yaşanmışlığı mı gösterir?
Gayet tabi şehrin 7 gün 24 saat canlı yaşayan bir şehir olması. Bu anlamda küçük şehirlerde bu mümkün değil. Bir baştan bir başa iki saatte dolanır bitirirsiniz. Ama İstanbul’u bir ömür tüketirsiniz yine de bitiremezsiniz.
“Binali Yıldırım olmamdaki seçim dedemin”
11 yaşındaki Binali Yıldırım burada olsaydı, bugün burada olmanızı hangi seçimlerinize bağlardı?
Köyümde ilkokulu bitirdiğim zaman önümde iki seçenek vardı. Biz çok büyük bir aileydik ve çok fazla tarla işimiz vardı. 2000-2500 adet küçükbaş hayvanımız vardı. Geniş ve varlıklı bir aileyiz. Babam bir an önce okul bitsin de bana yardımcı olsun diye ısrar ediyor. Öğretmenim de yazık, bu çocuk okur, okusun diyor. Babama söylüyor babam çok aldırış etmiyor. Bu kez dedeme söylüyor. Dedem ile babam arasında fikir anlaşmazlığı oldu. Sonunda dedemin dediği oldu. Beni alıp İstanbul’a getirdi, hayat çizgimiz böyle gelişti.
“12 yıl boyunca trafikte sıkışan da uçağını kaçıran da beni andı”
Ulaştırma Bakanlığı zor bir bakanlık. Türkiye Cumhuriyeti’nde en fazla bu görevi yapan biriyim, 12 yıl yaptım. Uçan kaçan denizde yüzen, hareket eden her şey sizi ilgilendiriyor. Vatandaş yola çıktı, trafikte sıkıştı bana selam gönderir. Uçağını kaçırdı, beni anmadan edemez. Telefonu çekmiyorsa mutlaka beni hatırlar. Vatandaşla günlük yaşamımız çok içli dışlı. (Gülüyor) Bir gün şöyle bir olay başımıza geldi. Cumhurbaşkanımızla Fransa’dayız. Gurbetçi 10 bin kişi var. Sorununuz var mı diye sordu. Onlar da ‘Memlekete giderken çok fazla yol çevirmeleri oluyor, zorluk çıkarıyorlar. Geçişlerde vizemiz olduğu halde zorluk çıkartıyorlar dediler. O zaman başbakandı Sayın Cumhurbaşkanımız, dedi ki; Şimdi size bir numara veriyorum, o numarayı arayın. Verdiği numara da benim cep telefonum. Eğer o çıkmazsa bir numara daha veriyorum dedi verdiği ikinci numara da kendi numarasıydı. O andan itibaren telefonu kulağımdan ayıramadım, herkes arıyor numara doğru mu diye. Bir gece saat 02.00’de biri aradı; ‘Bakanım ben Bulgaristan’dan Türkiye’ye doğru geliyorum lastiğim patladı ne yapayım.’ Dedim ki yedek lastik yok mu? Yok dedi. Bekle geliyorum dedim. (Gülüyor)
Fatih’i eski İstanbul olarak ilan edeceğiz”
Tarihi semtlerin çevresinde tüm çabalara rağmen bir tahribat var. Bunu önlemek amacıyla ne planlıyorsunuz?
İstanbul için şöyle bir fikrimiz var; Fatih semtini eski İstanbul olarak ilan edeceğiz. Daha sonra aralara serpiştirilmiş çirkin yapıları kaldırıp, tamamını, baştan sona tarih kokan, kültür ve inanç zenginliğimizi yansıtan bir tarihi mekân, eski şehir kavramını yerleştireceğiz ve oralar yayalaştırılacak. Kolay bir proje değil ama, buna ihtiyaç var. İstanbul’un diğer gelişmiş şehirlerdeki gibi nüfusunun 2-3 katı turist çekmek istiyorsak, birtakım yerlerine, birtakım kimlikler, temalar tanımlamamız lazım.
“İstanbul aidiyetini kazandıracağız”
İstanbullu olma şuuru önemli bir mesele…?
İstanbul’da İstanbul aidiyeti noktasında sorun var. Mesela İzmir’de bu yok. Yapılan araştırmalara göre İzmir’e gelenlerin neredeyse tamamı 1.5 yıl içinde İzmirliyim diyor. Ama İstanbul’a gelen hemşerilerimiz 40 yılda geçse memleketleriyle anıyor. İstanbul’da 23 binden fazla dernek var. Bunların çoğu hemşeri dernekleri bir ilin bile 100’den fazla derneği var. Müthiş bir memleket sevdası var. Bunda yanlış bir şey yok. Bu dernekler niye kuruluyor; kimliklerini benliklerini kaybetmemek için dernekler etrafından toplanıyorlar. Bu alışkanlık devam ediyor. Örneğin Kastamonulu ise elbette memleketiyle gurur duysun. Ama, bu şehirde yaşadığı için İstanbul kimliğini, aidiyetini de kazansın istiyorum. İstanbul’a sahip çıkma dürtüsünün gelişmesi lazım. Bunun için çalışacağız.
“Gençleri bilişim, yapay zeka, yazılıma yönlendireceğiz”
Mutluluk nedir size göre?
Benim için mutluluk bir insanın derdine derman olmaktır. Şehre hizmet etmek çok daha büyük mutluluk. İstanbul’un buna ihtiyacı var. Çünkü trafik, ulaşım, otopark, yeşil alan problemi gibi bir çok problem var. Elbette güzel şeyler de var. İstanbul’da artık üst yapıya yani insana yatırım yapmak lazım. Türkiye’nin ekonomisinin lokomotifi İstanbul. Çok genç nüfusumuz var. Bilişim yapay zeka robot teknolojileri yazılım gibi sektörlere yönlendirmek lazım. Gençler en büyük kaynağımız.
İstanbul’da 30 bin yapı dönüştürülecek
İstanbul büyük bir deprem tehdidiyle karşı karşıya. Acilen dönüştürülmesi gereken 30 bin yapı var. Bunlar dönüştürülecek. Ayrıca imar barışıyla birlikte sağlıksız yapıların imar mevzuatına göre yenilenmesi lazım. Ama ben belediye başkanı olduğumda imar planı tadilatı talepleri gündemimizde olmayacak. Çünkü 5 katlı binasını 10 katlı yapmaya çalışanlar var. Kanser hücresi gibi o muhiti yok eden yükselen binalara izin vermeyeceğiz. Bunu yapmaya hakkımız yok.
“Cumhurbaşkanımızla 40 yıllık ilişkimiz sadakat ve güvene dayalı”
Vatandaşlar sizin için sadakatli ve bağlı tanımını kullanıyor?
Aile bağları için de ülke yönetimi için de çok önemli. Aile birliği samimiyet, sadakat ve sevgiden geçer. Ülke yönetiminde ise birbirine güvenmeyen insanların başarılı olması mümkün değil. Sayın Cumhurbaşkanımızla bizim 40 yıllık bir yolculuğumuz var. Zaman zaman ayrı düşündüğümüz olmuştur ama, mesele memleket meselesi olunca hep ortak paydada buluşmasını bildik. Bugün ülkede 1994’te İstanbul’da ne yapıldıysa, bugün Türkiye’de neler başarıldıysa bunun arkasında samimiyet, sadakat ve güven vardır.
“İstanbul beni ben yapan bir şehir”
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı adaylığınızda sizi heyecanlandıran ne oldu?
İstanbul beni ben yapan bir şehir. İnşallah İstanbullular şahsımı destekler ve belediye başkanı yaparlarsa ne yapacağımı biliyorum, hazırlıklarımı tamamladım. İlkleri de sonları da gerçekleştiren biriyim. Bunun da farklı bir hazzı var.
(İstanbul’da insanlar yaşlanmıyor) İnsanlar ne zaman yaşlanır ne zaman karamsarlık olur. Kendinizi dinlemeye başlarsanız. İstanbul kendinizi dinlemenize fırsat vermiyor. O kadar tempo yüksek ki. Her an bir şeyle karşılaşabiliyorsunuz.
“Her şeyi paylaştığım tek insan Semiha Hanım”
Binali Bey’in olaylara yaklaşımı nasıl?
Semiha Hanım: Çok pratik zekaya sahip, çok çabuk kavrar olayları. Hızlı karar verir, soyadına uygun hareket eder.
Her şeyi paylaştığınız kişi kimdir?
En fazla paylaştığım kişi eşim Semiha Hanım. Ama her şeyi herkesle paylaşmam. Herkesin bilmesi gerektiği kadar paylaşırım.
Sabahları alarmla mı uyanırsınız, saat kaçta uyanırsınız?
Alarm kurarak kalkmam, otomatik kalkıyorum. (Gülüyor) Sabah namazında kalkıyorum.
Uyumadan önce istişare yapar mısınız?
Günlük değerlendirme imkânı bulamıyoruz.
Semiha Yıldırım: Yarın ne yapılacak diye konuşuruz.
Binali Yıldırım: Programlarımızla ilgili konuşuruz. Bazen müşterek veya ayrı ayrı. Çoğu kez saatlere riayet etmediğim için, saat 01.00-02.00’de gelirim. Hanımefendi yarı geceye kadar bekler. Başta gelene kadar beklerdi, sonra baktı ki bu adam iflah olmaz. 24.00’ten sonra dükkân kapalı. (Gülüyor)
Binali Bey sizi güldürür mü? (Semiha Hanım’a soruluyor)
Semiha Yıldırım: Bazen, çok fazla zaman olmuyor.
Binali Yıldırım: Dışarda üzerimize yüklenen elektriği evde boşaltıyoruz. (Gülüyor) Semiha Hanım’ın böyle bir rolü var. Vatandaşa karşı hep alıcı durumdayız, onları rahatlatıyoruz. Sorunlarını dinliyoruz, sinirlerini biraz azaltıyoruz. Enerjilerini streslerini bize boşaltıyorlar. Biz de Semiha Hanım’a aktarıyoruz. (Gülüyor)
Binali Bey’in hareketliliğine ayak uydurabiliyor musunuz?
Semiha Yıldırım: Hareketliliğe ayak uydurmak lazım. Binali Yıldırım: Bir senkronizasyon problemi yaşıyoruz. Semiha Hanım sakin hareket eder, ben çoğu kez yalnız olduğum ve daha hızlı hareket ettiğim için. Bazen bakıyorum 100 metre açılmışım. Beni yine yalnız bıraktı diye şikâyet eder.
ARTUKLU HABER AJANSI-İSTANBUL