Bir genç kız cinayetinin perde arkasındaki hiç duymadıklarınızı,Hollanda`da yaşayan Türk gazeteci İlhan Karaçay sizler için yazdı...
Geçtiğimiz hafta içinde, Hollanda'nın Rotterdam kentinde öldürülen 16 yaşındaki Hümeyra'nın son yedi ayda yaşadıkları, içler acısı ve göz yaşartıcı olmakla birlikte, polisin vurdumduymazlığı da sinirlendiriciydi.
Züheyla'yı katleden cani Bekir Eraslan'ın geçmişteki sabıka dosyası çok kalındır.
2014 yılında yapılan bir davranış araştırmasında, Hümeyra'nın katili Bekir Eraslan'ın tam anlamıyla 'Geri zekalı' olduğu saptanmış. Esrar ve alkol kullanımı ile birlikte, bu caninin, 'Bipolar bozukluk' veya 'Manik depresif hastalık'tan muzdarip olduğu da saptanmıştı.
Zaman geçtikçe bu davranış bozukluğu daha da tehlikeli bir hal almıştır.
Polisteki kayıtlara göre, bu yılın 7 mayıs günü, cani Bekir'in Delfshaven semtindeki evinde çok tartışmalı ve şiddet içeren bir olay yaşandığı iddia ediliyor. Hümeyra'nın kendisi ile olan ilişkisini sona erdirmek istediğini duyunca zivanadan çıkan cani Bekir'in, kızgınlığından ortalığı harabeye çevirdiği iddia ediliyor.
İşte kayıtlardaki iddialardan bir kesim: Kendisinden çok yaşlı olan Bekir'den çok korkan Hümeyra, tam o olayın cereyan ettiği sırada kendisini telefonla arayan bir arkadaşına, 'Bekir'den kesinlikle ayrılacağım' deyince, çılgına dönen cani Bekir, Hümeyra'ya sert bir tokat attıktan sonra onu itelemişti. Sırtüstü düşen Hümeyra'nın başı, televizyon sehpasına çarpınca yaralandı. O sırada halâ telefonla konuşan kız arakadaşının polise haber vermesinden korkan cani Bekir, tam o sırada kapı zili çalınınca, 'Şayet gelenler polis ise önce seni bıçaklayarak öldüreceğim, sonra kapıyı açacağım' diye havladı.
Ama gelenler polis değildi.
Bir gün önce yaşananları içine sindiremeyen Hümeyra, ablası ile birlikte polise gidip darbe yemekten ve tehdit edilmekten şikayetçi olduğunu belirtirken, 'Bundan sonra başıma geleceklerden korkuyorum' diyerek polisten yardım istedi.
Ne var ki, şikayetin ardından akşam saatlerinde Hümeyra'yı telefonla arayan cani Bekir, telefonu alan ablasına, 'Sizi yok edeceğim, seni bıçaklayarak öldüreceğim. Senin nerede ikamet ettiğini biliyorum. Senden sonra Hümeyra'yı da öldüreceğim' tehdidinde bulunca, bu kez Hümeyra'nın ablası polise gitti ve durumu anlatarak tekrar şikayetçi oldu.
Günler geçiyordu ama cani Bekir'in telefon tehditleri susmuyordu. Cani Bekir Hümeyra'ya 600 euroluk bir ayakkabı hediye etmişti. 'O ayakkabıyı bana getirmezsen....' diye küfür eden cani Bekir, ağıza alınmaz bir şekilde 'İkinizi de iğfal edeceğim' küfürünü savurdu.
Neden sonra polis, 9 ve 10 mayısta ifadesini almak üzere cani Bekir'i karakola götürdü.
Yüzsüz Bekir polise, 'Hümeyra'nın benden kesin olarak ayrılmak istediğini anlayınca, kendisine verdiğim 600 euroluk ayakkabıyı, 1000 euro nakit parayı ve yüzüğü geri istedim. Ablasına, 'seni bulursam öldüreceğim' dedim. Hümeyra'yı da ölümle tehdit ettim' ifadesinde bulundu.
Cani Bekir sabıka dosyası çok kabarıktı. 16 ağustos günü polis-hakiminin çağrısına kulak asmayan cani Bekir, çeşitli kaba kuvvet olaylarından ötürü hüküm giymiş. Cani Bekir'in avukatı, müvekkilinin tutuklanmaktan korktuğu için gelmediğini söylemiş. Avukata göre cani Bekir, hatalı olduğunu anlamış, duygularını yumuşatmak için bir motor kulübüne üye olmuş
Hollanda Topluma Kazandırma Kurumu'nun hazırladığı ve mahkemeye sunduğu bir rapora göre, cani Bekir çok sayıda genç kız ile ilişki kurmuş. Bu ilişkilerin sonlandırılmasını duyduğu her seferinde kaba kuvvet kullanan ve tehdit eden cani Bekir, ayrılıklardan sonra da tehditlerine devam etmiş.
Topluma Kazandırma Kurumu'nun raporuna göre, 2014 yılında uzmanlar tarafından muayene edilen cani Bekir'in, 'Geri zekalı' olduğu saptanmış. Esrar ve alkol kullanımı ile birlikte, bu caninin, 'Bipolar bozukluk' veya 'Manik depresif hastalık'tan muzdarip olduğu da saptanmış.
Savcı, zaaman geçtikçe davranış bozukluğu daha da tehlikeli bir hal alan cani Bekir'in hapis cezasına çarptırılmasını istedi. Hakim, 3 haftası tecilli 6 hafta hapis cezası verdi. İki yıllık deneme döneminde cani Bekir, ne Hümeyra ile ne de ablası ile kesinlikle temasa geçmeyecek ve yanaşmayacaktı.
Temyiz, hapislik cezasını erteledi ama, mahkemenin koyduğu şartları onaylamıştı. Buna göre cani Bekir Hümeyra ve ablasına kesinlikle yanaşmayacak ve temas kurmayacaktı.
Ama cani Bekir bu karara uymamıştı. Hümeyra'nın okul arkadaşları ve yeğeni, cani Bekir'in sürekli geldiğini ve tehditlerine devam ettiğini ifade ediyorlar.
Durum o kadar korkutucu bir hal alınca Hümeyra yeniden polise gitti ve şikayette bulundu.
Hümeyra, kendisine ulaştırılan, cani Bekir'in iki elinde silah bulunan bir fotoğrafını da polise vermiş
Bu şikayetten sonra polis, cinayetin işlendiği gün saat 14.00'te Hümeyra'ya randevu vermiş.
Cani Bekir'in bu randevudan haberi var mıydı bilinmez ama, randevu saatinden 45 dakika önce okulun arka sokağında siyah renkli bir Opel Signum durdu.
Okul yeni dağılmıştı. Hümeyra da siyah opelin bulunduğu sokağa girmişti. Orada cani Bekir'i gören Hümeyra gerisin geriye okula koşmaya başladı. Cani Bekir de O'nu takip etti. Arkadaşlarının bakışları arasında bisikletlerin bulunduğu garaja giren Hümeyra, kendisini kovalayan canı Bekir tarafından kurşunlandı.
Arkadaşları, tam 8 el ateş edildiğini duyduklarını ifade ettiler.
O anda yapılan tıbbi yardımlar fayda etmedi ve hayatının baharındaki Hümeyra yattığı yerde can verdi.
Cani Bekir daha sonra aynı otomobile bindi ve kaçtı ama polisin sıkı takibinden kurtulmadı ve Rotterdam'ın kuzeyinde yakalandı. Otomobilde başkalarının da bulunduğunu öğrenen polis, bir gün sonra bir kişiyi daha tutukladı.
Hüeyra'nın cenaze namazı Mevlana Camii'nde kılınırken, camiye yakın Mevlana Meydanı'nda 4 bin kişi göz yaşları döküyordu.
Şimdi, tartışılmasını istediğim iki konu var.
Bunlardan birincisi, Hollanda polisinin vurdumduymazlığı.
İkincisi ise, Hümeyra'nın ölümüne karıştırılan Türk/İslam kültürü bahanesi.
Önce polisin tutumu:
Hepimiz iyi biliyoruz ki, Hollanda'daki ceza yasaları hiç de caydırıcı değil.
Saçma olan yasalar da var.
İsterseniz sizi 40 yıl önceye götüreyim.
Amsterdam'da iki trafik polisi bir otomobilliye ceza yazarken, yanlarında esrar içen hippilere sadece baktılar. O zaman çektiğim bu görüntü Hürriyet'in arka sayfasında, yarım sayfa olarak yayınlanmıştı.
Yine 40 yıl önce, Utrecht şehrinde bir vatandaş bana gelmiş ve komşusunun kendisine silah çektiğini söylemişti. Birlikte gittiğimiz karakolda görevli olan polis, 'Bir şey yapamayız, komşu silahı kullanırsa gelin' demişti. Yani adam önce ölecek ve sonra da şikayet edecek.
Şimdi, Hümeyra'nın son yedi ayda başından geçenlere bakınız. Bütün olumsuz ve korkutucu gelişmelere rağmen polis, yasaklı bir caninin bilmem kaçıncı defa okula gelişine engel olmuyor.
Böylesine bir manyağı adım adım, dakika dakika izlemesi gereken polis, benim bir gazeteci olarak merak edip bulduğum, facebook'taki fragmandan bile habersiz. İlk haberimde belirttiğim gibi, cinayetten sonra facebook'taki takipçiler tarafından küfür yağmuruna tutulan bu manyak, kendi facebook sayfasına, 'Eşkiya Dünya'ya Hükümdar Olmaz' fiminden bir fragman koymuş.
Fragmanda, başroldeki Hızır'ın eşi boşanmak istediğini söylüyor. Hızır da karısına şunları söylüyor:
'Bizde terketmek yok dedik, sen var dedin. Eğer ben buna izin veriyorsam, o kişi benim için ölmüştür. Sen de benim için ölü sayılırsın.'
Eşi, Hızır'a bir şey söylemeye kalkışınca, 'Sus, ölüler konuşmaz. Ben hakkımı helal etmiyorum' diyor Hızır.
Burada belli oluyor ki cani Bekir, günahsız Hümeyra'yı acımasız bir şekilde katledecek.
Polisin hizmetinde Türkçe bilen tercümanlar olduğunu biliyoruz.
Bizim gazeteci olarak yazılarımızı, henüz yazma aşamasında bile okuyabilen polis, tehlike arzeden bir manyağın bilgisayarını neden kontrol etmedi?
Hollanda'daki cenaze namazı cuma günü kılınan Hümeyra'nın naaşı, hamen ertesi gün Karaman'da yine gözyaşları içinde toprağa verildi.
Şimdi gelelim şu Türk/İslam kültürü safsatasına...
Demek ki bu manyak, planını Türk/İslam kültüründen değil, mafyanın kurallarından araklamış.
Bildiğimiz kadarıyla, Hümeyra'nın ailesi, İslam kurallarına saygılı bir şekilde yaşayan mutaassıp bir aile.
Hümeyra'nın güzel yüzlü fotoğrafına baktığınız zaman bu mutaassıplığı göreceksiniz.
Doğuş Gazetesi'nin yazdığına göre, Hümeyra'nın babası Faruk Öz, Ravza Camii cemaatinden.
Kesin olarak biliyorum ki, bu aile, kızlarının kendisinden çok yaşlı olan bir manyak ile ilişkisi olduğuna hiç inanmayacak ve itiraz edecektir. Belki de kesin dille yazılan hikayeye de kızacaklardır. Ama ne var ki eldeki kayıtlar başka şeylere işaret ediyor.
Burada Hümeyra'nın ailesini tenzih ederim. Aile, Hümeyra'ya gerekli olan sevgi ve ilgiyi mutlaka htirmiştir.
Uzmanlara göe, aileler mutaassıp da olsa, liberal de olsa, sonsuz özgürlükçü de olsa, kızlarına daha çok ilgi göstermeli ve itina ile yetiştirmeliler. 'Benim çocuğum yapmaz' savunması yerine, çocuklarına daha çok sevgi ve ilgi göstermeliler. Çocuklar, sevgi ve ilgiyi başkalarında arama ihtiyacı hmemeliler.
İşte biz bunlara dikkat edersek, polis de savsaklama yerine işini daha iyi yaparsa bunun gibi cinayetler önlenebilir.
Cinayet, Hollanda medyasının ve bazı çok bilmişlerin iddia ettiği gibi, din ve kültür farklılığından işlenmemiştir. Öyle olsaydı, 2017 yılında Hollanda'da meydana gelen 2850 kadına şiddet olayı da, Hollanda din ve kültürüne bağlanırdı.
Bu konuda yazdığım ilk haberde, Zehra Sarıaslan'ın Hollandaca olarak yayınladığı bildiriyi size sunmuştum.
Sarıaslan yazısının bir bölümünde şöyle diyor:Bunun yanında, reaksiyonlarda bir başka unsur daha var: Olanların 'Kültürel Çerçeve' olarak kurumlanması. Gerçeği yansıtmayan görüşler ve bilgi eksikliği, spekülasyona dayalı kapsamlı analiz ve görüşlere yol açmış. Olay, Türk veya islam kültürünün belirli bir sorununun bir sonucu olabilirmiş. Bu sorunu etnik bir arka plan, din veya kültür ile suçlamak için çok erken. Bu problemi, etnik geçmişe, din ve kültüre bağlamak saçmalıktır. Böylece gerçek problem bir kenara itiliyor ve kadınların bu tür şiddete maruz kalmalarını kolaylaştırıyor.
Şimdi, gerek topluma ait bireyler ve gerekse toplumu yönetenler daha dikkatli olursa, bu gibi hunharlıklar önlenebilir.
Gül yüzlü, melek gibi günahsız Hümeyra'ya Allah rahmet eylesin, acılı ailesine de sabırlar versin.
ARTUKLU HABER AJANSI-HOLLANDA
İLHAN KARAÇAY YAZDI