CHP`DEN FLAŞ KOALİSYON AÇIKLAMASI

CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Koç, genel seçimden iki ay sonra siyasette gelinen yol ayrımını yorumladı.

Siyaset 5.08.2015 23:22:28 0
CHP`DEN FLAŞ KOALİSYON AÇIKLAMASI

CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Koç, 7 Haziran genel seçimden iki ay sonra siyasette gelinen yol ayrımını yorumlarken, “7 Haziran’da sandıktan çıkan milli irade mi Türkiye’nin bundan sonra siyaset akışına yön verecek, yoksa bir başka odağın tek başına geliştirmek istediği kişisel irade mi milli iradenin önüne geçecek? Tüm milletimizin bu konuyu sağlıklı değerlendirmesi gerekiyor” tespitini yaptı.

Merkez Yönetim Kurulu toplantısı sonrası açıklamalar yapan Koç, erken seçime yönelik bir soru üzerine 7 Haziran sonrası sergilediği tavırla CHP’nin halkın huzuruna alnı ak ve en hazırlık çıkacak parti olduğunu vurguladı. Koç, MHP ve AKP temsilcilerinin açıklamalarıyla başlayan “emanetçi oy” polemiğine ilişkin bir soruya ise, “Bizim için milletten oy alarak, TBMM’de milli iradeyi temsil eden her siyasi parti saygıdeğerdir, hepsi saygıyı hak eder. Hepsinin çünkü mutlaka milli irade temelinde bir yansıması vardır. Biz o çerçevedeyiz, o noktadayız” karşılığını verdi. Koç şu açıklamaları yaptı:

ÖRGÜTE KAYITSIZ ŞARTSIZ SİLAH BIRAKMA ÇAĞRISI

Arkadaşlar, bugün Cumhuriyet Halk Partisi Merkez Yönetim Kurulu olağan toplantısını yaptı ve gündemindeki konuları görüştü. Biliyorsunuz terör olayları can yakmaya devam ediyor. Yani Türkiye’de yaşanan son olaylar çerçevesinde Cumhuriyet Halk Partisi PKK terör örgütüne kayıtsız şartsız silah bırakma çağırısını dün Grup Başkanvekilimiz aracılığıyla da yaptı. Türkiye’de şu bir gerçek. Herkes huzur istiyor, Türkiye’de herkes artık kan akmasın istiyor. Türkiye’de bütün bu huzurun yanında istikrarlı, dış ortamdan da kaynaklanabilecek olan olumsuz ekonomik etkiler karşısında Türkiye ekonomisinin istikrarlı, tüm sosyal katmanları kapsayacak bir büyüme hedefine ulaşmasını istiyor. Her şeyden öte Türkiye birinci sınıf bir demokrasi istiyor. Hukuk devletinin tekrar geçerli olmasını istiyor ve bu yönde de çabalarımızı bizler 7 Haziran sonrasında sandıktan çıkan sonuçların, yani milli iradenin bize gösterdiği yolda sergilemeye özen gösteriyor.

CHP, “ÖNCE TÜRKİYE’NİN ÇIKARLARI” DEMİŞTİR

Bu süreç içerisinde Cumhuriyet Halk Partisinin ana ilkesi önce bizler, önce CHP’nin çıkarları değil, önce ülkemizin, önce Türkiye’nin çıkarları noktasında şekillendi ve bu çerçevedeki siyaset arayışımıza tüm çevreden olumsuz tepkiler geliştirilme gayretlerine rağmen ısrarla devam ettik. Yapıcı olmaya çalıştık. Ülkenin hükümetsiz kalmamasına dönük tavrımızı da sergiledik.

Biliyorsunuz hükümeti kurmakla görevlendirilen Sayın Ahmet Davutoğlu’nun Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nu Cumhuriyet Halk Partisi Genel Merkezinde ziyaretinden sonra AKP ile Cumhuriyet Halk Partisi arasında bir ön görüşme süreci başladı. O ilk toplantıda bu görüşmelerin yapılabilmesi için niyet açıklaması olmuştu ve o görüşmelerde de Cumhuriyet Halk Partisi heyetini yine başkan olarak ben temsil ettim. Heyette Sayın Genel Başkan Yardımcılarımızdan Faik Öztrak, Selin Sayek Böke, İstanbul Milletvekilimiz daha önceki Grup Başkanvekilimiz Sayın Akif Hamzaçebi, konularıyla ilgili alanlarda da yine Sayın Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan ve yine Genel Başkan Yardımcılarımızdan Sayın Murat Özçelik yer almıştı. O görüşmeler sizlerde izlediniz, çok büyük bir mesai harcadınız, zor koşullarda süreci izlemeye çalıştınız. Pazartesi günü akşam geç saatlerde sonuçlandı son görüşmeyle.

O MASADA BİR SAMİYET SERGİLENMİŞTİR

Bu çerçeve içerisinde bazı açıklamaları da yapmak istiyorum. Çünkü o masada bir samimiyet sergilenmiştir. Ben burada huzurlarınızda tüm açıklığımla AKP heyetini başkan olarak temsil eden Sayın Ömer Çelik’e ve heyete katılan diğer AKP tarafındaki arkadaşlara da teşekkür etmek istiyorum.

Fakat doğaldır o masadaki görüşmelerin bütün ayrıntıları, geneli konusunda bir merak uyandığı çok doğaldır. Bu merak bizler tarafından ancak genel çerçeve içerisinde giderilmeye çalışılmıştır. Ama basında da görüyoruz bizlerden bir açıklama olmamasına rağmen değişik yayın organlarımızda herhalde kendi tasarladıklarına uygun bir takım yorumlar yer almaktadır ki, bunlardan iki tanesi bugün için açıkça yalanlama ihtiyacı duyduğumuz haberlerdir. İki tane ayrı gazetemizde bunlar çıkmıştır. İki başlık olarak çıkmıştır. Çok açıklıkla söylüyorum tamamen gerçekdışı haberlerdir o manşetten verilen haberler.

TÜM ALT BAŞILKLAR DA MASADA GÖRÜŞÜLDÜ

Onun dışında anayasa, temel hak ve özgürlükler, kişi hak ve özgürlükleri, yine ekonomik konular tüm alt boyutlarıyla beraber ki buna sosyal destek ağları dediğimiz kısımlarda dahil yine toplumsal uzlaşı gerektiren sorunlar ki Türkiye’yi yakıcı olarak kuşatan sorunlar bunlar. Kürt sorunu gibi. Dini inanç gruplarının, çeşitli mezhepsel grupların Türkiye’deki talepleri gibi, iç ve dış güvenlik gibi, dış politika gibi, milli eğitim gibi. Bütün bu alt başlıklar hatırlayabildiklerimi söylüyorum. Detaylı şekilde masada görüşülmüştür. Samimiydi, açıktı. Her iki tarafında çok iyi hazırlandığı görüşmelerdi.

“AKP HAZIRLIKSIZDI” HABERLERİNİ TEKZİP EDİYORUM

Şu haberleri de tekzip etmek istiyorum. Tekzip etmek bizden kaynaklı değil ama yazılı yayın organlarında yer alan boyutuyla söylüyorum. AKP işte hazırlıksızdı, bizi dinledi, şöyle yaptı, böyle yaptı. Bunlar tamamen asılsızdır. Tam tersine oradan temsilci olarak gelen arkadaşlarımızda son derece hazırlıklıydı. Kendi uygulamalarını, şuandaki genel tabloyu, bu her konu başlığında onlarda masaya getirdiler. Bizler seçim bildirgemizde yer alan 7 Haziran öncesinde söylediklerimiz, bütün bunları objektif olarak masaya getirdik.

FARKLILIKLAR DA VAR, UZLAŞMALAR DA VAR

Son toplantının çıkışında yaptığım açıklamada bir husus ifade etmiştim. Tabi ki, farklı olduğumuz noktalar var çok doğal. İki ayrı siyasi parti. Ki, konumlarını da birazda açacak olursak bir tanesi 13 yıldır tek başına Türkiye’yi yönetme yetkisiyle donatılmış bir parti. Bir tanesi de 13 yıldır parlamento ağırlıklı olarak mevcut partinin, iktidar partisinin uygulamalarına karşı ana muhalefet partisi olarak görev yapmış bir parti. Tabi ki, farklılıklar olacaktır. Ama uzlaşılan önemli noktalarda vardır. Üzerinde çalışılırsa ortak bir noktaya varılacak olan alanlarda vardır. Bunları ben ifade ettim.

Bizler orada karar verici yetkili konumda değiliz. Bizler belli yetkilerle donatılmış idik Cumhuriyet Halk Partisi tarafından ama diğer tarafta anladığım kadarıyla daha yetkili organ kararı ve tabi ki AKP’nin Sayın Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu’nun kararı o organların kararına dayanarak henüz bir berraklık ifade etmediği için bir kesinlik arz etmiyordu tutumları.

RAPORUMUZ TAMAM; SUNULMA AŞAMASINDA

Şimdi o akşam söylediğim son cümle ise şu idi. Bizler bizlere verilen sorumluluk noktasında görevlerimizi tamamlamış bulunuyoruz. Bunlarla ilgili değerlendirmeleri bizler zaten CHP kanadı olarak Sayın Genel Başkanımıza günlük olarak toplantı sonrasında iletiyorduk ve bir sonraki toplantı içinde hangi konular görüşülecekse o konularla ilgilide geniş bir istişarede bulunarak o toplantıya gidiyorduk. Onun için o verdiğimiz günlük toplantılar sonrasındaki bilgileri toplayarak bir rapor haline getirdik. Sayın Genel Başkanımıza sunulma aşamasında.

Doğal olarak hükümeti kurma görevi Sayın Ahmet Davutoğlu’nda. Sayın Ahmet Davutoğlu’nun deminde vurguladığım gibi kendi yetkili mekanizmaları içerisinden alacağı bir yetkiyle ya da olumlu olumsuz bir sonuç noktasında buluşarak Cumhuriyet Halk Partisiyle herhalde Sayın Genel Başkanla bir görüşme arayacağını ifade etmiştik.

ZENGİNLEŞTİRME VE EKSİLTMELER BİZİM DIŞIMIZDA

Olay bundan ibarettir. Bunun dışındaki zenginleştirmeler, bunun dışındaki eksiltmeler, bunun dışında bizim pencereden böyle olmasını istiyoruz gibi telakki edilebilecek, yorumlanabilecek manşetler, başlıklar tamamen bu sürecin ruhunun dışındadır. Bunu ifade etmek istiyorum.

Cumhuriyet Halk Partisi olarak önemli farklılıklar olmasına rağmen iki siyasi parti arasında bu uzlaşmacı tutumu neden sergiledik, bu Türkiye’nin bu süreçten mutlaka bir hükümet kurularak güçlü tabana dayanan, geniş profilli diye ifade ettiğimiz ve birinci sınıf demokrasiyi hedefleyen, ülkede huzuru, barışı, kardeşliği hedefleyen bir hükümet doğması için çabalarımızı esirgemeden ortaya koyduk. Bu tüm milletimizin takdirine bırakılmış bir siyasi davranış şeklidir. Buradaki samimiyetimiz çok açık ve nettir. Evet Türkiye yakıcı sorunlarla karşı karşıya içeride ve dışarıda. Bunları biz abartmıyoruz. İçinde yaşadığımız koşulları bütün yalınlığıyla ifade etmeye çalışıyoruz.

Onun için kişisel, partisel çıkarlar değil, ülkemizin, Türkiye’mizin çıkarlarının ön planda olduğu bir siyaset davranış şeklini benimsediğimizi bir kere daha ifade etmek istiyorum.

Sonuç ne şekilde gelişir bilmiyorum. Değişik tartışmalar var. Ama Cumhuriyet Halk Partisinin tutumu açık, net, anlaşılabilir ve üzerinde farklı yönlere çekecek yorum yapılamayacak kadarda berraktır. Bunu bir kere daha sizlerle paylaşmak istedim.

Değerli arkadaşlarım, yine son gelişen terör olaylarıyla ilgili bugünde 3 şehidimizi toprağa veriyoruz. Bir kere daha Cumartesi günü yaptığım açıklamada ifade etmiştim, öfkeliyiz demiştim, artık yeter demiştim. Bunları yaşamak istemiyoruz bu ülkede demiştim. Kardeşçe yaşayabileceğimiz, herkesin eşit haklara sahip, eşit hukuku paylaşan, eşit birer cumhuriyet yurttaşı olarak eksik neyse onun giderildiği, nerede giderildiği? Meşru zeminde. Kimlerle görüşerek? Meşru siyasi aktörlerle görüşerek bir çözüm bulunması gereğinin altını çizmiştik.

HDP’YE, ‘MEŞRU AKTÖRLER TERÖRE KARŞI NET TAVIR ALMALI’ DEDİK

Onun için meşru siyasi aktörlerin bu süreçte çok daha yüksek sesle, çok daha net bir siyasi duruşla teröre karşı tavır almalarının gereği de dün yapılan, Sayın Genel Başkanımıza yapılan HDP ziyareti sonrasında Sayın Grup Başkanvekilimiz tarafından ifade edilmiştir. Evet PKK terör örgütü mutlaka silah bırakmalıdır. Türkiye’de huzurun, kardeşliğin ön şartı haline gelen bir tabloyu söylüyoruz. Bu açık ve nettir. Ve ondan sonrasında oluşacak sağlıklı bir programla, ekonomide geniş tabana dayanan bir hükümetin alabileceği yapısal reform kararlarıyla dünyanın da girebileceği çalkantılı bir ekonomik süreçte Türkiye hem sürdürülebilir bir kalkınma, sürdürülebilir bir büyüme hedefine ulaşır. Bu büyümeden doğan milli geliri de sosyal katmanları arasında bugünkü çarpık gelir dağılımını da azaltacak şekilde, giderecek şekilde adil paylaşarak tabanda mutlaka çok daha huzurlu, çok daha seçim öncesi slogan diyeceksiniz belki yaşanabilir bir Türkiye’ye ulaşmak mümkündür. Biz bu noktada siyasi görevimizi yerine getirmeye çalışıyoruz.

Yine arkadaşlarımızın oluşturduğu heyetler biliyorsunuz hafta sonunda Diyarbakır’da ve Adıyaman’da oradaki STK’lar başta olmak üzere önemli bir kısmı da halkın içinde nabız tuttular, ciddi çalışmalar yaptılar. Burada ben bir kere daha orada görev alan arkadaşlarımıza teşekkür etmek istiyorum. Ve oradan gelen feryatlar, oradan gelen seslerde şu şekilde. Bizlerde huzur istiyoruz, bizlerde bu ülkede ekonomik kalkınmadan hak ettiğimiz payı alarak barış içinde kardeşçe yaşamak istiyoruz.

7 HAZİRAN İRADESİ Mİ, KİŞİSEL İRADE Mİ?

O zaman bu milletin, bu toplumda yaşayan her kesimden yurttaşımızın bu haklı feryatları, talepleri yeter artık kimse ölmesin, yeter artık huzur istiyoruz, yeter artık Türkiye büyüsün bizde hakkımız olan payı istiyoruz bu büyümeden çığlıklarını duyması gereken kurum kim? Siyaset kurumu. Onun için burada hiçbir siyasi partiye öğüt verecek durumda değilim. Bir siyasi partinin sözcüsüyüm ve temsilcisiyim. Ama bir ödev verilmiştir. Bu ödev Türkiye’de huzuru sağlayın kardeşim. Türkiye’de 7 Haziran’da sandıktan çıkan milli iradenin gereğini yapın. Ödev budur. Zaten ana tartışma noktası da burada düğümleniyor dikkat ediyorsanız. 7 Haziran’da sandıktan çıkan milli irade mi Türkiye’nin bundan sonra siyaset akışına yön verecek, yoksa bir başka odağın tek başına geliştirmek istediği kişisel irade mi milli iradenin önüne geçecek? Tüm milletimizin bu konuyu sağlıklı değerlendirmesi gerekiyor.

Cumhuriyet Halk Partisi tarafını seçmiş ve tavrını da koymuştur. 7 Haziran’da sandıktan çıkan milli iradenin talepleri noktasında ben üzerime düşeni yapmaya hazırım demiştir.

Yine Tunceli’de başta olmak üzere Ağrı’da bir takım daha yurt köşelerinde biliyorsunuz güvenlikli bölge ilanları var. Bunlar şimdiye kadar iç güvenlik boyutunda kamu güvenliğini sağlama noktasında yürütülen ve meclisle paylaşılmayan, kamuoyuyla net paylaşılmayan bir takım süreçlerin getirdiği boşluklardır. Bunu da tespit etmek lazım. Bunu en nazik ifadeyle ciddi bir eleştiri olarak da söylemek mümkün. Bu boşluklardan doğan bugün yaşadığımız sıkıntıların mutlaka demin söylediğim çerçevede bir siyasi irade konmasıyla da aşılabileceğini düşünüyoruz.

Yine bu bağlamda arkadaşlarımız bu yurt bölgelerine de giderek oradaki halkla, sivil toplum kuruluşlarıyla ve oradaki mülki idare amirleriyle, görevli kişilerle mutlaka görüşerek yine buradaki sorunlarında Türkiye’ye duyurulması bakımından görev yapacaklardır. Bir siyaset kurumunun önemli görevlerinden bir tanesi de odur. Gölgede oturup çözümsüzlük önermek, çözümsüzlük üretmek değildir. Zor zamanlarda elini taşın altına sokmaktır. Kinle, nefretle, ötekileştirerek, dışlayarak, kabul etmeyerek, saygı göstermeyerek milli iradenin yansımasına takınılacak siyaset tutumu yapıcı değildir. Siyasi huzura da, ülkenin huzuruna da hiçbir zaman hizmet etmez.

Evet bunları ifade etmek istiyorum. Sorularınız olursa yanıtlayabilirim.

Soru- Sayın Başbakandan herhangi bir randevu talebi geldi mi? Bu görüşmenin bu hafta içinde mi olmasını bekliyorsunuz? Yoksa gelecek hafta başına sarkar mı? Çünkü bu yönde de bazı duyumlar var. CHP olarak bu görüşmenin biran önce olmasını mı arzu edersiniz?

Haluk KOÇ- Pazartesi akşamı söylediğimiz noktadayız ve demin çizdiğim 10 dakikalık konuşma içerisindeki şablondayız. O çerçevedeyiz. Ne yazık ki, siyaseti değerlendirme, siyaseti oluşturma noktası dışında hiç kimsenin siyasi davranışını ya da zamanlamasını ölçebilecek özel bir yeteneğim yok. Ne zaman uygun görürse, kendi ajandası ve kendi iç siyasi değerlendirmeleri ne zaman tamamlarlarsa herhalde o zaman siyasi tavırlarını ortaya koyacaklardır. CHP’nin duruşunu ben bir kere daha özetledim ve AKP tarafından katılan arkadaşlarımıza da dönük haksızlık yaratabilecek bir takım yorumları da ben o haberlerin kaynağı bizler olmadığımız halde öyle olmadığını ifade etmek gereğini duydum.

Soru- Siyasi randevu talebi yok?

Haluk KOÇ- Olduğu zaman zaten bu duyurulur. Anladığım kadarıyla zaten yaş toplantısı bugün bitti. Yetkili kurullarıyla değerlendirmesi ne kadar zaman alır bilmiyorum.

Soru- Haluk bey, şimdi siz CHP olarak evet bir AKP’yle koalisyonda son aşamaya geldiniz. İki lider aşamasındayız şuanda. Ancak Ankara ve Türkiye şunu da konuşuyor bir yandan. Özellikle MHP’nin sergilediği tutum çerçevesinde. MHP destekli seçime gitme sözüyle bir azınlık hükümeti formülü de masada. Eğer bu formül masaya gelirse CHP’nin tavrı ne olur? Çünkü bu formülü MHP’nin özelliklede bir seçim hükümetinde HDP’yi bakanlar kurulunda görmek istememesi nedeniyle destekleyeceği konuşuluyor. CHP’nin azınlık hükümetine bakışı nedir? Seçim olacaksa da size göre bu seçimin zamanlaması ne olmalıdır?

Haluk KOÇ- Öncelikle sorunun içeriğinde olmayan ama soruyla bağlantılı olabileceğini düşündüğüm bir noktadan gereyim. Şuanda 7 Haziran sonrası ilkeli duruşuyla, milletin verdiği siyasi mesajı kendi siyasi davranışına nakletme, yansıtma açısından da değerlendirdiğimizde Cumhuriyet Halk Partisi eğer böyle bir süreç yaşanacak olursa milletin huzuruna alnı ak olarak çıkabilecek en önemli siyasi partidir ve böyle bir süreç gelişirse buna da en hazırlıklı partidir. Çelişki yaşamamıştır. Ne söylediyse onu söylemiştir. Bazıları da ne söylediyse onu söylemiştir. Ama olumsuzluk bakımından söylemler ön plandadır. Cumhuriyet Halk Partisinin bütün tavrı, çizdiği çizgi olumluluk noktasındadır. Milletin talepleri doğrultusundadır. Türkiye’nin karşı karşıya kaldığı sorunların çözümü noktasındadır. Bundan şu anlam çıkmasın. Cumhuriyet Halk Partisi ille koalisyon olmak istiyor ya da ille belli kişilerin kırmızı plakalarla belli makamlara gelmesini arzu ediyor. Böyle bir derdimiz yok. Hiç kimse kırmızı plaka, makam, mevki peşinde değil. Hepimizin kendimize göre meslek alanlarımızda, sosyal hayatta önemli konumları var. Böyle bir arayış içinde değiliz onu da ifade edeyim belli değerlendirmeler açısından.

Cumhuriyet Halk Partisi dışındaki diğer siyasi partilerin isimlerini de ifade ettiğiniz hususlar noktasında ben bir netlik göremiyorum. Yani 15 dakikada bir değişen, tekzip edilen haberlerle dik bir duruş ortaya konmadığını gösteriyor süreç. Önce bir netlik sergilemeleri lazım ne diyorlar, ne ediyorlar. Biz kendi pozisyonumuz açısından bakıyoruz sürece. Şuanda geldiğimiz nokta sizin sorduğunuz sorulara yanıt vermek için daha sonraki safhayı görmekle mümkündür bizim için. Yani öngörüyle sorularınızdaki yanıtlama hakkımı şimdilik kullanmıyorum. Şuanda öngördüğümüz ülkenin sağlıklı, geniş tabanlı, yaşadığımız sıkıntıları aşabilecek bir hükümet formülünde Cumhuriyet Halk Partisinin yaptığı duruşun, sergilediği duruşun karşılık bulup bulmayacağı noktasıdır.

Soru- Efendim HDP’yle MHP arasında yeni bir polemik başladı Bahçeli’nin sözlerinin ardından. Ben o sözleri tekrarlamayım ama siz o tartışmalara nasıl bakıyorsunuz, o sözleri nasıl değerlendirirsiniz?

MİLLİ İRADEYİ TEMSİL EDEN HER PARTİ SAYGIDEĞERDİR

Haluk KOÇ- Üçüncü taraf olarak bize soruyorsunuz herhalde. Sözlerin ve o sözlere verilen yanıtların herhalde sahibi biz değiliz.

Şunu söylemek istiyorum. Siyasetin gerildiği günlerden geçiyoruz. Siyasetçilerin temel görevi oluşan gerginlikleri daha da arttıracak söylemleri sergilemek değil, sorumluluk içerisinde bilakis doğabilecek tüm gerginlikleri yatıştırabilecek olgunlukları göstermekten geçiyor. Onun için ben bir yorumda bulunmak istemiyorum. Ama benim kimseye öğüt vermek gibi bir durumumda sözkonusu değil. Sizler 3,5 yıldır bu kürsüde Parti Sözcüsü olarak benim, Sayın Genel Başkanımızın, zaman zaman eleştirilerimiz sertte olsa kişisel düzeyde kimseye hakaret boyutunda bir ifadede bulunmadığımızı, kimse derken o kimsenin temsil ettiği bir siyasi çatıyı ve ona destek olanları bir genelleme ile belli bir çerçeve içerisinde hedef alan hiçbir söylememiz olmamıştır. Bizim için milletten oy alarak, TBMM’de milli iradeyi temsil eden her siyasi parti saygıdeğerdir, hepsi saygıyı hak eder. Hepsinin çünkü mutlaka milli irade temelinde bir yansıması vardır. Biz o çerçevedeyiz, o noktadayız. Çok teşekkür ediyorum.

 

ARTUKLU HABER AJANSI-ANKARA


Yükleniyor

Yükleniyor

Yükleniyor