Ankara Milletvekili ve CHP Grup Başkanvekili Levent GÖK, TBMM?nin 20.1.2016 tarihinde yapılan 30. Birleşiminde Halkların Demokratik Partisi?nin Grup Önerisi üzerinde söz aldı.
Ankara Milletvekili ve CHP Grup Başkanvekili Levent GÖK, TBMM’nin 20.1.2016 tarihinde yapılan 30. Birleşiminde Halkların Demokratik Partisi’nin Grup Önerisi üzerinde söz aldı.
Halkların Demokrasi Partisi tarafından verilen öneride, Güneydoğu’da hukuka aykırı olarak ilan edilen sokağa çıkma yasağı ve buna bağlı olarak gerçekleşen sivil ölümlerin araştırılmasının istendiğine vurgu yapan GÖK,
sözlerine şöyle başladı:
SIKIYÖNETİM UYGULUYORSUNUZ VATANDAŞLARIN EVLERİ TAHRİP EDİLİYOR. 60 BEBEK NASIL ÖLÜYOR? SİVİL ÖLÜMLER ARAŞTIRILMALIDIR
“Yaşam hakkı, Anayasa'ca teminat altına alınmış en büyük haklardan bir tanesidir. Anayasa'mızın 17'nci maddesi, herkesin yaşam hakkı ve maddi ve manevi yönden bu yaşam hakkının desteklenmesi yönünde amir bir hükümdür. Dolayısıyla, hiçbir devletin ve özellikle bizim Anayasa'mızda çerçevesini bulan bu hüküm karşısında iktidarın, yaşam hakkına dönük her türlü müdahalenin karşısında olması... Buna rağmen sivil ölümler gerçekleşiyorsa da bunun başlıca sorumlusunun iktidar olduğunu söylemek durumundayım. Ne demek sivil ölümler, değerli arkadaşlarım, nasıl oluyor bunlar? 60'a yakın bebek şu ana kadar sokağa çıkma yasağı ilan edildiği Doğu ve Güneydoğu'da nasıl ölüyor, insanların evleri nasıl tahrip ediliyor?
GÜYA TERÖRLE MÜCADELE EDİYORSUNUZ. HİÇBİR İNANDIRICILIĞINIZ YOKTUR.
Ne diyorsunuz? "Terörle mücadele" diyorsunuz, öyle mi? Peki, değerli arkadaşlarım, devlet terörle mücadele etmelidir. PKK bir terör örgütüdür ama devletle mücadelesini hukuk içinde kalmakla yürüterek sürdürmek zorundadır. Sizler hem yaşam hakkını korumuyorsunuz hem PKK'yla -birazdan anlatacağım- zamanı geldiğinde karşılıklı masaya oturuyorsunuz, işler bozulduğunda herkes sizin karşınızda terörist, güya terörle mücadele ediyorsunuz. Hiçbir inandırıcılığınız yoktur.”
BİR BUÇUK MİLYON İNSANI İLGİLENDİREN SOKAĞA ÇIKMA YASAKLARININ TÜMÜ KANUNSUZDUR, ANAYASA'YA AYKIRIDIR.
Levent GÖK, konuşmasına devamla, “Sevgili yurttaşlarım, şu anda doğuda ve güneydoğuda uygulanan ve bir buçuk milyon insanı ilgilendiren sokağa çıkma yasaklarının tümü kanunsuzdur, Anayasa'ya aykırıdır. Anayasa'mızca sokağa çıkma yasaklarının verilebileceği hâller ancak olağanüstü hâl ve sıkıyönetim hâllerinde mümkündür. Onlar dahi, Cumhurbaşkanının toplandığı bir Bakanlar Kurulunda karar alınır, Resmî Gazete'de yayımlanır ve Meclisin onayına getirilir değerli arkadaşlarım. Sıkıyönetim ve olağanüstü hâl, Meclisin onayından geçtikten sonra ilan edildiğinde ancak mülki amirler ya da sıkıyönetim komutanları ya da olağanüstü hâl yetkilileri sokağa çıkma yasağı ilan edebilirler. Bu, tamamen Anayasa'ya aykırı bir tutumdur”dedi.
CHP’NİN UYARILARINI DİNLEMEDİNİZ.ŞU ANDA DOĞU VE GÜNEYDOĞUDA ÖLEN BÜTÜN MASUM İNSANLARDAN, POLİSLERİMİZİN, ASKERLERİMİZİN ÖLÜMÜNDEN KİM SORUMLUDUR?
“Şu anda doğu ve güneydoğuda ölen bütün masum insanlardan, polislerimizin, askerlerimizin ölümünden bu iktidarın sorumlu olduğuna dikkat çeken Levent GÖK sözlerini sözlerine devamla ; “ Şimdi, Hükûmet valilere ve kaymakamlara yetki vermiş İl İdaresi Kanunu'na göre, diyor ki: "Valiler ve kaymakamlar gerekli tedbiri alırlar." Nedir bu gerekli tedbirler? Yani Anayasa'ca olağanüstü hâl ve sıkıyönetim Meclisten geçecek, valilik ve kaymakamlıklar sıkıyönetim mahkemelerinin, olağanüstü hâl mahkemelerinin yetkisinde olan, ancak Meclisten geçmek kaydıyla olan bir yetkiyi kullanacak. Böyle bir şey söz konusu değildir değerli arkadaşlarım. Şu andaki sokağa çıkma yasaklarının tümü hukuksuzdur. İktidarınızın tümü, başından yaptığı gibi, "çözüm süreci" olarak adlandırdığı süreçle ilgili olarak yaptığı, bütün süreçteki yürüttüğü bütün politikalar yanlış olduğu gibi, şu anda doğu ve güneydoğuda ölen bütün masum insanlardan, polislerimizin, askerlerimizin ölümünden bu iktidar sorumludur.” diyerek, Hükûmet bir çözüm süreci başlattı, o zaman dedik ki bütün kamuoyuna ve Genel Başkanımız çıktı dedi ki... "Bu süreci yürütürken dikkatli olun, muhalefetle görüşün, kamuoyunu bilgilendirin ve bu Mecliste bu işi çözün, bunun çözüm yeri Meclistir, başka yerlerde çözmeyin, değişik angajmanlara girmeyin." diye Cumhuriyet Halk Partisi defalarca bu iktidara seslendi.
CUMHURBAŞKANI(OZAMANKİ BAŞBAKAN DEDİ Kİ: "PKK İLE GÖRÜŞEN ARKADAŞI BEN GÖNDERDİM, SIKINTISI OLAN BANA SÖYLESİN.” GİDECEĞİNİZ ADRES BELLİDİR.
Sevgili yurttaşlarım, şimdi bizi iyi dinleyin lütfen. Şimdi bu Hükûmet, iktidar "Ben terörle mücadele ediyorum. Şu anda bu mücadeleye karşı çıkan herkes teröristtir." diyor. Öyle mi? Peki, sevgili yurttaşlarım, bu çözüm süreci başladığı zaman, Oslo'da bir görüşmeler olduğu zaman bu ortaya çıktı ve o zamanki Başbakan bunu reddetti. Bir müddet sonra şimdiki Cumhurbaşkanı dedi ki: "PKK ile görüşen arkadaşı ben gönderdim, sıkıntısı olan bana söylesin." Kim söylüyor bunu? Cumhurbaşkanı söylüyor. Kim görüşmüş? İktidar partisi bir terör örgütüyle, terör örgütünün lideriyle görüşmüş. Başbakan diyor ki o zaman: "Sıkıntısı olan bana söylesin." Sevgili yurttaşlarım, bu konuda sıkıntıya düşüyorsanız gideceğiniz adres bellidir.”dedi.
BAŞBAKAN YARDIMCISI, "PKK BAYRAĞINI AÇMAYI SUÇ OLMAKTAN ÇIKARTTIK." DEDİ
Levent GÖK, hükümet yetkililerinin sözlerinden alıntılarla sürdürdüğü konuşmasında şunları ifade etti:
“Sonra, o zamanın Başbakan Yardımcısı Sayın Bülent Arınç "PKK bayrağını açmayı suç olmaktan çıkarttık." diyor. Kim diyor bunu? AKP'nin iktidarının Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç diyor. Peki, diğer bir bakan ne diyor? Örneğin Yalçın Akdoğan "Öcalan'ın olayları okuma kabiliyeti ve tecrübesi var." diyor değerli arkadaşlarım. İktidarın sözcüleri söylüyor, bakanlar söylüyorlar bunu. Kim için söylüyorlar? Şu anda mücadele ettiklerini iddia ettikleri terör örgütü için diyorlar ve daha ileri gidiyorlar. O zamanki Bakan Beşir Atalay "Öcalan'ın mesajları bizim de düşüncemizdir." diyor değerli arkadaşlarım. Öcalan'ın mesajları iktidarın da düşüncesiymiş. Ve bir başka bakan, o zamanki bakanlardan bir tanesi daha "Öcalan bölgenin durumunu daha sağlıklı yorumluyor." diyor. Bir de jöleli bir danışmanları var. "Öcalan Türkiye'nin önünü açıyor." diyor.
BU BEYANLARINIZI BÜTÜN TOPLUM DUYDU, YANLIŞ YAPIYORSUNUZ DEDİK, ANLAMADINIZ. ŞİMDİ İSE ‘ÖRGÜT SÖZÜNDE DURMADI’ DİYORSUNUZ.
Şimdi, bu ifadeleri bütün toplum duydu. O zaman bağırdık yanlış yapıyorsunuz diye. Bu mücadele, dünyada çatışmaların olduğu yerde birtakım çözümlemelerle olaylar engellenmiştir. Biz de Cumhuriyet Halk Partisi olarak, Kürt sorununu çözmeye hazırız; bu konuda iktidara destek oluyoruz ama sizler bir angajmana girmeyin ve lütfen, ne yaptıysanız bunu bizlerle paylaşın, kamuoyuyla paylaşın ve bu işin meşru platformu Meclis olsun dedik değerli arkadaşlarım, çırpındık, çırpındık. O zaman, bizleri, çözüm sürecine destek vermemekle suçladınız bu iyiniyetli sözlerimize rağmen. Ama daha sonra bu süreçte PKK'nın silah yığınağı yaptığı ortaya çıkınca şimdi Cumhurbaşkanı çıkıp diyor ki: "Bunlar çözüm sürecini, silah stoklama süreci olarak değerlendirdiler."
Peki, bir başkası ne diyor? Başbakan Davutoğlu "Bize verilen sözler tutulmadı." diyor değerli arkadaşlarım, değerli yurttaşlarım. Başbakan Davutoğlu terör örgütünü şikâyet ediyor bize verilen sözler tutulmadı diye.
Peki, Yalçın Akdoğan ne diyor? O da diyor ki: "Örgüt sözünde durmadı." Hangi sözlerdi bunlar değerli arkadaşlarım, bir açıklayın bakalım.
Peki, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç ne diyor o zaman gene? "Her şeyden haberimiz vardı." Bakın bu çok önemli. "Çözülecek diye ümitle bekledik. Onlar bunu yeniden güçlenmek, silahlanmak, ayaklanmak, fırsat kollamak için değerlendirdiler. Ama onlar bu süreci tamamen ileriye dönük bir hazırlık hareketi olarak değerlendirdiler."
Bir başka Bakan Efkan Ala daha sonra "Çözüm süreci iyiyken bunlar söyleniyor, çözüm süreci bittikten sonra da deniyor ki 'PKK bu eylemleri yaparken o zamanki güvenlik güçleri yeterli tedbir almadılar, silahların doğu ve güneydoğuya gitmesini önleyemediler.'" diyor. AKP'nin bir bakanı AKP dönemini suçluyor.
Peki, bir başka Genel Başkan Yardımcımız Sayın Yasin Aktay ne diyor? "Bizim için önemli olan örgütün silah bırakmasıydı. Devlet iki buçuk yıldır operasyon yapmıyor ama devletin operasyon yapmadığı dönemde örgüt her tarafta terör estirdi." derken Burhan Kuzu'nun sözü bence tam da damgasını vuruyor. Burhan Kuzu ne diyor? Başdanışman mı, danışman mı, ne olduğu belli değil. Eğer milletvekili sıfatı varsa danışmanlık yapamaz bir kere Cumhurbaşkanlığı makamında. Ama her konuda söz söyleyen Cumhurbaşkanının Danışmanı diyelim, Hükûmetinizin ilgiyle takip ettiği bir isim diyelim, Burhan Kuzu ne diyor biliyor musunuz değerli yurttaşlarım? "Çözüm süreci konusunda son bir iki yılda gelinen noktada eşkıya dağdan şehre indi. Ve çözüm süreci adına da Hükûmet olarak "aman" diye alttan alınıldı. Benim kanaatim bu. Ve buradan da Hükûmet zılgıt yedi." Neymiş arkadaşlar? Hükûmet zılgıt yemiş. Kim söylüyor bunu? Burhan Kuzu söylüyor.”
Konuşmasında uzun yıllar Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü görevini yürüten İlyas Burunak’ın açıklamasına da yer verdi: “Ve önceki gün, eski Diyarbakır Emniyet Müdürü, tam sekiz yıl Diyarbakır'da Emniyet Müdürlüğü yapan şahıs İlyas Burunak çıktı mikrofonların karşısına, dedi ki; "İstihbarat birimlerinin hendeklerin kazıldığından, silahların depolandığından, örgütün şehri ve kırsalı terk etmediğinden haberi var.”
ÜLKEYİ MAHVETMİŞSİNİZ, SİVİL HALK ÖLÜYOR. TERÖRLE MÜCADELE BU MU?
Şimdi, kalkmışsınız, bir yandan ülkeyi mahvetmişsiniz, bir yandan insanların yaşam hakkını elinden alıyorsunuz, bir yandan "terörle mücadele" diyerek kendi girdiğiniz angajmanların esiri olup altında kalıyorsunuz.”
Levent GÖK, konuşmasını şu sözlerle bitirdi: ”Şimdi gelinen noktada birçok ölümler var, bunlar tartışılmasın mı? Bir milletvekiline yönelik tehdit önemli değil mi? Geçtiğimiz günlerde AKP'li arkadaşlarımız trafik kazası geçirdi, onlar da bizim için önemliydi tıpkı Sayın Oktay Vural'ın makam aracının içinde olmamasına rağmen kaza yapması gibi.
HEPİMİZ İNSANİ DUYGULARLA YAŞIYORUZ, HEPİMİZ VİCDANLA YAŞIYORUZ
Hepimiz insani duygularla yaşıyoruz, hepimiz vicdanla yaşıyoruz. Bu ülkede milletvekilinin de başına gelse bizim sorumluluğumuzda, bir tek bebeğin başına da bir şey gelse bizim sorumluluğumuzda.
O yüzden, biz, hukuka aykırı olan sokağa çıkma yasakları neticesinde meydana gelen sivil ölümlerin araştırılmasına dönük önergeye "evet" oyu vereceğimizi ifade ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
ARTUKLU HABER AJANSI-ANKARA