Kılıçdaroğlu “Emeklilerin sorunlarıyla bu sorunların çözümü” konulu “Geleceği Birlikte Kuruyoruz” toplantısında emekliler ile emeklilerin temsilcilerini dinledi, CHP’nin emekliler ve emekli temsilcileriyle üzerinde anlaştığı çözüm önerilerini 12 madde halinde sıraladı.
Kılıçdaroğlu emeklilerle ilgili talepleri sıralarken, “Gerçek bir intibak yasasına ihtiyacımız var. Katkı payı alınmasına son verilmeli. Emekliye zamda enflasyon oranı olarak gıda enflasyonu dikkate alınsın. Refah artışından emekliye pay verilsin. Çalışan emekliden sosyal güvenlik destek primi alınmasın. Emekliler için kültür evleri kurulsun. Çalışırken 100 lira alınıyorsa emekli olunduğunda kesinti bugünkü % 50 seviyesine yakın olmasın, daha az kesinti olsun. Emeklilerde sendika kurma hakkına sahip olmalı. Bir emekli taban aylığı olmalı. Bu taban aylığın altında emekli, dul ve yetime aylık ödenmemeli” dedi.
Genel Başkan Kılıçdaroğlu’nun toplantıyla ilgili açıklaması şöyle ;
Değerli basın mensupları, geleceği birlikte kuruyoruz toplantılarımızın dördüncüsünü yaptık. Daha önce yeraltında çalışan maden işçileriyle ilgili bir toplantı yapmıştık. Sonra taşeron işçileriyle ilgili bir toplantı yaptık, onların sorunlarını gündeme getirdik. Bundan önceki toplantılarımızda üniversite öğrencileriyle yapmıştık. Üniversite öğrencilerinin de sorunları vardı. Bu dördüncü toplantımız oluyor. Emeklilerin sorunları ve çözümlerle ilgili görüşler aldık. Son derece verimli ve güzel bir toplantı oldu.
Emekliler aslında sosyal devleti oluşturan en temel aktörlerdir. Yıllar yılı çalıştılar, ürettiler, alın teri döktüler, Türkiye’nin kalkınmasına katkıda bulundular. Dolayısıyla bir devletin saygınlığı emeklilerine verdiği haklarla büyük ölçüde ölçülür. Eğer emekliye hak ettiği yaşam standardını sağlıyorsanız sosyal devleti güçlü kılmış olursunuz. 2015’te yapılan zamlar gerçekten de son derece dramatik.
Bakın değerli basın mensupları, yetim aylıklarına 6 lira 99 kuruş, dul aylıklarına 9 lira 32 kuruş, 600 aylık alana 13 lira 98 kuruş, 800 lira aylık alana 18 lira 64 kuruş, 1000 lira aylık alana 23 lira 30 kuruş, 1047 lira aylık alana da 24 lira aylık zam yaptılar aylıklarına. Bir arkadaşımız bu aylıkları sıralarken gülünç değil emeklilere hakaret diye tanımladı. Gerçekten de bir sosyal devlette ben emekli, dul, yetim aylığına 6 lira 99 kuruş veriyorum veya en yüksek olana 24 lira ayda maaşına zam yapıyorum derseniz bu Türkiye Cumhuriyetinin itibarıyla bağdaşan bir aylık değildir. Son derece dramatik bir aylıktır. Eğer bir toplum, bir ülkede yaşayan toplum geleceğe güvenle bakacaksa o zaman o toplumda huzur olur, gelecek kaygısı olmaz. Ama şuanda gelecek kaygısını en derinden yaşayanların emeklilerimiz olduğunu belirtmek isterim.
Değerli basın mensupları, 12 konuda emekli arkadaşlarımızla, sivil toplum örgütleri, dernek yöneticilerimizle 12 konuda görüş birliği sağladık. 12 konudaki görüş birliğini sizlerle paylaşmak isteriz.
Bunlardan birincisi; gerçek bir intibak yasasına ihtiyacımız var diyorlar. Haksızlıklar yapıldı, pirim ödediğimiz halde beklediğimiz aylıkları alamadık. Dönemler itibariyle farklılıklar ortaya çıktı. Dolayısıyla biz gerçek anlamda bir intibak yasası istiyoruz. Ödediğimiz primlerin karşılığı olan aylıkları istiyoruz. Aynı dönemde aynı miktar primi yatıran emeklilerin farklı aylık almalarını doğru bulmuyoruz dediler.
İkinci konu; emekliler olarak biz çok sık hastanelere gidiyoruz hastalık nedeniyle. Zaten yeteri kadar beslenemiyoruz. Bizden 12 kalemde katkı payı alıyorlar diyor emekli arkadaşlarımız. 12 kalemde katkı payı alınıyor. Bazen hastanede, bazen eczanede, bazen de aylıklarımızdan kesilerek. Zaten aylıklarımız çok düşük, katkı paylarının kaldırılmasını istiyoruz diyorlar.
Dini bayramlarda ikramiye ödensin. Ayrıca emekliler dini bayramlar bizim için çok önemli, torunlarımız var, oğullarımız var gelip ziyaret ediyorlar. En azından dini bayramlarda bize birer maaş ikramiye ödensin. Bizde dini bayramı en azından huzur içinde geçirelim diye ifade ediyorlar.
Bize verilen maaş zamlarında enflasyon oranı dikkate alınıyor ama biz daireler almıyoruz, uçaklar almıyoruz, yatlar almıyoruz, katlar almıyoruz. Biz ancak geçimimizi sağlıyoruz. Dolayısıyla bizim maaşımıza enflasyon oranında zam yapılacaksa gıda enflasyonu dikkate alınsın diyorlar. Gıdada ne kadar enflasyon varsa o kadarlık maaşımıza zam yapılsın, yani enflasyon oranında bu dikkate alınsın diyorlar.
Bir beşinci madde; sürekli siyasiler dile getiriyorlar Türkiye milli geliri 3 kat arttı, milli gelirde 3 katlık bir yükselme oldu. Ama emekliler diyorlar ki, bize refah artışından pay verilmiyor, milli gelir artışından pay verilmiyor. Emekli olduğumuz gündeki gelire mahkum oluyoruz bütün yaşamımız boyunca ve emekli arkadaşlarımız diyorlar ki sivil toplum örgütlerinin yöneticileri, bize refahtan da pay verin, milli gelir artışından da, enflasyon yanında ayrıca pay verin diyorlar eğer biz bu ülkede yaşıyorsak. Biz yaşadık, milli gelir artışına katkıda bulunduk, emekli olduk, çocuklarımız çalışıyor, o çocuklarımız çalıştığına göre onların ürettiği, yarattığı katma değerden bizimde yararlanmamız gerekir.
Bir başka önemli nokta; aldığımız aylıkla geçinemiyoruz. Geçinemediğimiz için yeniden çalışmak zorunda kalıyoruz. Yeniden çalıştığımız zamanda emekli aylıklarımızdan %15 sosyal güvenlik destek primi kesiliyor. Çalışan cezalandırılıyor. Oysa bütün dünyada çalışanlar cezalandırılmaz, ödüllendirilir. Ama biz cezalandırılıyoruz. Sosyal güvenlik destek primi kaldırılsın diyorlar.
Bir başka önemli nokta değerli basın mensupları, emekli arkadaşlarımız diyorlar ki, çalışırken 100 lira alıyorsak emekli olduğumuzda emekli aylığımız %50 düşüyor. En az %50 düşüyor 50 lira alıyoruz. Dolayısıyla emekli olduğumuz zaman yaşam standardımız %50 oranında düşmüş oluyor. Bu toplumsal olarak bizi rahatsız ediyor. Çalışırken aldığımız aylıkla emekli olduğumuzda aldığımız aylık arasındaki farkın bu kadar büyük olmaması lazım. Bunun mütevazi bir rakama çekilmesini istiyor arkadaşlarımız.
Yerel yönetimlerin özellikle emekli evleri, emekliler için kültür evleri kurmasını istiyorlar. Biz emekli olarak diyorlar gidip herhangi bir kahvede oturamıyoruz, çay parası ödeyemiyoruz, zaten aldığımız aylık sınırlı. Belediyeler eğer bu konuda emekli evleri, kültür evleri oluştururlarsa çay, kahve içeriz, sohbet ederiz, kitap okuruz, gazete okuruz. Dolayısıyla sosyal hayata biraz daha katkıda bulunuruz ve bizde sosyal hayatın içinde yer alırız diyorlar. Ayrıca huzurevleri çok pahalı ve huzurevleri pahalı olduğu için kalamıyoruz. Yeni huzur evlerinin açılması ve fiyatlarında düşürülmesini istiyorlar.
Dokuzuncu konu bir başka konu değerli arkadaşlarım, diyorlar ki bazı arkadaşlarımız, bazı sivil toplum kuruluşu yöneticilerimiz. Türk Silahlı Kuvvetlerinden yargı kararı olmaksızın Türk Silahlı Kuvvetlerinin yasalarına göre görevlerimize son veriliyor ve biz açıkta kalıyoruz. Neyle geçineceğiz, nasıl yaşayacağız? Emekli olma hakkımız bile elimizden alınıyor. En azından bizim eğer Türk Silahlı Kuvvetlerinin yasalarına göre Türk Silahlı Kuvvetlerinden ayrılmamız gerekiyorsa bize başka bir kamu kuruluşunda görev versinler, oraya gidip çalışalım en azından emekli haklarımızı kazanmış olalım.
Bir başka talepleri emekli arkadaşlarımızın bankalarla yapılan sözleşmeler var. O sözleşmeler gereği olarak ilgili kamu kurumunda çalışanlar promosyon alıyorlar. Ama biz oradan aylık alıyoruz. Dolayısıyla bizimde bu promosyondan yararlanmamız gerekir diyorlar. Bu konuda ısrarlı olduklarını da ifade ediyorlar.
Bir başka önemli konu onbirinci konu. Emeklilerde sendika kurma hakkına sahip olmalı. Anayasada örgütlenme özgürlüğü var. Mademki örgütlenme özgürlüğü var. Bütün Avrupa’da olduğu gibi emekli olarak bizlerde sendika kurmalıyız, sendika kurma hakkımız olmalı, örgütlenme hakkımız olmalı diye bir talep dile getiriyorlar.
Bir başka temel konu değerli arkadaşlarım, bir taban aylık olmalı. Bu taban aylığın altında emekli, dul ve yetime aylık ödenmemeli ve bu konuda emekli arkadaşlarımız son derece mütevazi ve gerçekçi bir rakamdan söz ediyorlar. Açlık sınırının altında taban aylığı olmamalı. Yani eğer bir kişiye aylık veriyorsa devlet onun da artık insaflı bir rakam olması ve açlık sınırının altında olmaması lazım.
Az önce size ifade ettim değerli arkadaşlarım, 600 lira veriyorsunuz emekliye dula, yetime 600 lira. Bazen bunun çok daha altında rakamlarda var. Oysa bir taban aylık olmalı, bu taban aylığın sınırı açlık sınırı olmalı ve bu çerçevede hiç kimse en azından açlık sınırının altında aylık almamalı.
Değerli arkadaşlarım, şu gerçeğinde altını özenle çizmek isterim. Emekliye çok düşük aylık vererek onu sosyal yardımlara mahkum eden bir hükümet anlayışı doğru bir anlayış değildir. Emekli yıllar yılı çalıştı, üretti, prim yatırdı, sosyal devletin güvencesi altında. Ona aylık vermeyip de onu bir siyasal tutsak haline dönüştürmek doğru bir uygulama değildir ve sosyal devlette bunun yeri yoktur. Emekli hak ettiği aylığı almalıdır. Biz çalışanlar olarak işçi, memur veya esnaf olarak eğer emeklinin hakkını vermezsek, emeklinin hakkını savunmazsak aynı sorun emekli olduğumuzda gelip karşımızda duracaktır. O nedenle biz sosyal yardımları yapılmalı ama her şeyden önce emeklinin hakkı mutlaka ödenmeli.
ARTUKLU HABER AJANSI-ANKARA