CHP Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan Türkiye`de ilk kez halk oyu ile gerçekleşen cumhurbaşkanı seçimlerinde yönetimler aksini söylese de muhalefetin ağır bir yenilgi aldığını ifade eden Tarhan, "Recep Tayyip Erdoğan`ın gezi ve ardından ortaya çıkan yolsuzluklar, dış politika tercihleri ve benzeri konularla yıpranmış olan bu süreçte aday tercihi ile ne yazık ki cumhurbaşkanlığı kendisine armağan edilmiştir" diye konuştu.
CHP Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan, partisinin milletvekilleri Dilek Akagün Yılmaz, Süheyl Batum, Birgül Ayman Güler, Nur Serter ve İsa Gök ile TBMM`de düzenlediği basın toplantısında cumhurbaşkanı seçim sonuçlarını değerlendirdi.
Türkiye`de ilk kez halk oyu ile gerçekleşen cumhurbaşkanı seçimlerinde yönetimler aksini söylese de muhalefetin ağır bir yenilgi aldığını ifade eden Tarhan, "Recep Tayyip Erdoğan`ın gezi ve ardından ortaya çıkan yolsuzluklar, dış politika tercihleri ve benzeri konularla yıpranmış olan bu süreçte aday tercihi ile ne yazık ki cumhurbaşkanlığı kendisine armağan edilmiştir" diye konuştu.
Başbakan Erdoğan`ın devletin tüm gücünü kullanarak bir sonuç elde ettiğini, bunun gerçek bir başarı sayılamayacağını savunan Tarhan, ancak muhalefetin çatı adayı konusundaki tercihinin de sonuca doğrudan etkili olduğunu söyledi.
Tarhan, Türkiye`nin olağanüstü bir süreçten geçtiğini, komşu ülkelerde yaşananların etkilerine açık olduğunu, bunun yanı sıra parlamenter sisteme yönelik tehditler bulunduğunu, devletin bir parti devletine dönüştüğünü, mezhep ayrımcılığı yaşandığını, bütün bunların ülkenin içinde bulunduğu kaotik ortama işaret ettiğini ileri sürdü.
CHP anlayışının geçmişte hep Anadolu halkından ve haksızlığa direnmekten yana tavır sergilediğini anlatan Tarhan, şunları kaydetti:
"CHP asla ama asla tıpış tıpış bir parti olmamalıydı. Bu dönem kimlerin parti direncini kırdığının, bu konuda inanılmaz bir test süreci olmuştur. Çünkü söylemiştik; halkın seçeceği ilk cumhurbaşkanı adayımız için partililerimiz, adaletsizlikleri kenardan izleyen değil, bunlarla savaşan birini görmek isterlerdi. Onun için heyecanlanmak, sandığa koşmak isterlerdi. Çatı, kölelik düzeniyle, kadının aşağılanmasıyla, baskılarla, taassup örtüsü örtülmüş hırsızlıklarla mücadelenin çatısı olsun, bunu isterdik, bunu söylemiştik. Her seferinde umutla sandığa koşanlar yine bir seçim akşamı başlarını öne eğmesinler istemiştik."
İlk turda herkesin kendisini temsil eden bir adaya oy verme şansı bulması halinde katılımın güçleneceğini ve bu taktikle ilk turda rakibin kazanma ihtimalinin yok edilebileceğini söyleyen Tarhan, "Sonuç ortada, ikinci tura taşıyabileceğimiz bir seçimi biz ilk turda kaybetti. Dünyada herhangi bir siyasal parti yoktur ki daha seçime girmeden kendi değer ve önermelerinden vazgeçsin, havlu atsın. Üstelik artı bir oy için ilkelerinden ödün verip, milyonlarcasını kaybetsin" dedi.
Girdiği her kabın şeklini almak isteyenlerin, içinde bulunduğu kaba hapsolmasının kaçınılmaz olduğunu kaydeden Tarhan, "Biz yıllardır bütün birikimimizle Recep Tayyip Erdoğan ve onun zihniyetiyle mücadele ediyoruz. Onun gibi olmak, ona benzeyerek oy almak istemiyoruz" ifadesini kullandı.
Sonucun bir felaket olduğunu dile getiren Tarhan, aday tercihi ile hiç de az olmayan bir kitlenin küstürüldüğünü ve bu kitlede bir umutsuzluk yaratıldığını öne sürdü. 14 siyasi partinin adayı olan bir adayın, bu partilerin toplam oyundan bile daha az oy almasını başarı olarak nitelendirmenin, CHP tabanının aklıyla alay etmek anlamına geldiğini söyleyen Tarhan, "Türkiye`yi ve sorunlarını bilen, Recep Tayyip Erdoğan`ın yolsuzluklarını, cumhuriyetle hesabını sorgulayıp yüzüne vuracak bir aday beklerken aksine onun icraatlarını beğendiğini açıklayan bir aday çıkarılması tam bir fiyaskodur. Cumhuriyet mağdur edilmiştir. Sol şerit tamamen boş bırakılmıştır. Siyaset boşluk kaldırmaz" değerlendirmesinde bulundu.
Adayın belirlenmesinin ardından içlerindeki itiraz ruhunu tutsak etmelerinin istendiğini belirten Tarhan, şöyle devam etti:
"Birden bire zuhur eden bir adayı aslında kimin önerdiğini sorgulamamız dahi yasaklandı. CHP`yi bu çaresiz hale düşürenler şimdi mutlu mu? Kendi tabanına yabancılaştırmaktan, belleğini silip, kurucusunu unutturmaya çalışmaktan, Gezi ruhunu terk etmekten ne kazandılar. Muhafazakar değerlerle buluşmak, muhafazakarlaşarak olmazdı. Bir şeyin aslı varken kimse suretine oy vermezdi ki. Anlatamadık. Erdoğan kaybetse bile kendi anlayışını muhalefete dayatabildiğine göre baştan yarışın galibi sayılırdı zaten. Dinletemedik. Çok üzgünüz. Çünkü, olacakları gördük, uyardık ama tehditlerle karşılaştık. Ben özellikle bu şekilde kaybetmekten çok üzgünüz diyorum."
Tarhan, CHP seçmenin incindiğini, ancak mücadeleye devam ettiğini, suçlamak yerine bu tavırdan ders alınması gerektiğini kaydederek, "Umarım bu bizim kaybettiğimiz son seçim olur. Ama böyle giderse sözde başkanlık, özde ise babadan kıza postmodern hanedanlık sistemine engel olunamayacağı çok açıktır" dedi.
Yapılması gerekenin hızlı bir şekilde kapsayıcı, kitlesel, ilkeli yeni bir toplumsal muhalefet dinamiği geliştirmek olduğuna işaret eden Tarhan, şunları kaydetti:
"CHP`nin programından sürekli ödün verilerek sürdürülen bu muhalefet anlayışında artık sona gelinmiştir. Şu kesindir, CHP başkası gibi olmaya çalıştı ve kaybetti. Ya kendini kandırmaya devam edecek ya da yeni bir yol seçecektir. Sayın Genel Başkan ve ekibi demokrasilerde yeri olmayan sadece seçmeni suçlamaktan vazgeçip makamdan çekilme ve kurultaya gitme olgunluğunu göstermelidir. Makamdan çekilme ve kurultaya gitme erdemini göstermelidir. Bu umutsuzluk ve kaybetme döngüsü artık kırılmalıdır."
Tarhan, bu seçim sonucunun CHP`nin varlık, yokluk mücadelesine girdiğini gösterdiğini de söyleyerek, "Gerçek sorumluluk sahipleri olan kurultay delegelerimizi, partimizin ve ülkemizin geleceğine sahip çıkmaya çağırıyoruz" dedi.
ARTUKLU HABER AJANSI-ANKARA