DBP?li belediyeler tutuklamalar ve gözaltılara tepki gösterdi

Güneydoğu Anadolu Bölgesi Belediyeler Birliği (GABB) ve Siirt Belediyesi Eş Başkanı Tuncer Bakırhan, Birlik üyesi DBP?li belediye eş başkanları adına yaptığı açıklamada, gözaltına alınan ve tutuklanan belediye eş başkanlarının serbest bırakılmasını istedi

Mardin 22.08.2015 12:51:16 0
DBP?li belediyeler tutuklamalar ve gözaltılara tepki gösterdi

Güneydoğu Anadolu Bölgesi Belediyeler Birliği (GABB) ve Siirt Belediyesi Eş Başkanı Tuncer Bakırhan, Birlik üyesi DBP’li belediye eş başkanları adına yaptığı açıklamada, gözaltına alınan ve tutuklanan belediye eş başkanlarının serbest bırakılmasını istedi. Baskı politikalarının devletin varlığını sorgulatır hale getirdiğini ifade eden Bakırhan, ‘savaş ve kaos’ politikalarından vazgeçilmesini istedi. Bakırhan, önerilen özyönetim modelinin ne anlama geldiğine de açıklık getirdi.

Güneydoğu Anadolu Bölgesi Belediyeler Birliği (GABB) üyesi DBP’li belediye eş başkanlarının Sümerpark Ortak Yaşam Alanı’nda yaptığı basın açıklamasına, Mardin Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanı  Februniye Akyol Akay, DBP Eş Genel Başkanı Emine Ayna, bölgedeki il ve ilçe belediye eş başkanları katıldı.

Açıklamayı okuyan GABB ve Siirt Belediyesi Eş Başkanı Tuncer Bakırhan, Kürt meselesinin çözümünü ve Türkiye’nin demokratikleşmesini sağlayacak olan Dolmabahçe Mutabakatı’nın, Erdoğan’ın otoriter başkanlık sistemi hırsına kurban edildiğini belirtti. Seçim sürecinde Ağrı, Adana, Mersin, Bingöl ve Diyarbakır’da hükümet tarafından organize edilen provokasyonların, halkların siyasi bilinci ve barış arzusuyla boşa çıkarıldığını hatırlatan Bakırhan, seçimden sonra yaşanan süreci ise şöyle özetledi: ‘’7 Haziran’da HDP’nin seçim barajını aşmasını sağlayan, ortaya konan çözüm ve barış iradesinin halklar nezdinde hakiki ve samimi bulunmasıydı. Buna rağmen 7 Haziran gecesi Kürt meselesinin barışçıl ve demokratik bir şekilde çözümü için toplumsal desteğin en zirveye çıktığı anda AKP barışı ve müzakereyi değil, savaşı ve kaosu seçti. Otoriter başkanlık hırsı. Türkiye sınırlarını aşan Erdoğan, sadece HDP’nin başarısını değil, Rojava’da tüm halkların DAİŞ çetelerine karşı verdiği ortak mücadelenin kazanımlarını da içine sindiremedi.”

Tutuklananların sayısı iki bini geçti

AKP’nin hem iç siyasette hem Ortadoğu’da çıkmaza girdiğine, 24 Temmuz’dan itibaren ise Kürt halkına dönük yeni bir baskı ve saldırı dalgası başlattığına dikkat çeken Bakırhan, şöyle konuştu: “Bu savaş ve kaos politikasını gizlemek için de DAİŞ’e karşı mücadele söylemini kullandı. Ancak o günden bu yana DAİŞ’e karşı yapılmış etkili hiçbir müdahale söz konusu değildir. 24 Temmuz’dan bu yana  an be an süren hava ve kara operasyonlarıyla; gençlerimizin yaşam hakkı ihlal edilerek öldürülmekte, on binlerce hektarlık orman ve tarım arazileri köyler de hedef alınarak yakılmakta, ilçe merkezleri dâhil olmak üzere OHAL ve sıkıyönetim uygulamalarından farksız Özel Güvenlik Bölgeleri adı altında yaşam alanları insansızlaştırılmaktadır. Varto’da kadın gerilla Ekin Wan’ın şahsında tüm kadınlara saldıran, hiçbir din ve inancın kabul edemeyeceği uygulamalarla ve Yüksekova’da ‘Türk’ün gücünü göstermek’ adına yapılan aleni işkencelerle Kürt halkının onuru ayaklar altına alınmak istenmiştir. Bununla birlikte, aralarında seçilmiş belediye başkanlarının da bulunduğu, adı konulmamış KCK operasyonlarıyla yapılan hukuksuz gözaltılar ve tutuklamaların sayısı iki bini geçmiştir.”

'Meşruiyetleri tükenme noktasındadır'

Baskı politikalarına karşı ‘’Devlet niçin vardır?” sorusunun sorulması gerektiğini söyleyen Eş Başkan Bakırhan, dünyada tüm varlığını şiddet, baskı ve zulüm üzerine kuran hiçbir siyasi aygıtın halklar tarafından meşru görülmediğini ifade etti. Bakırhan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Türkiye Cumhuriyeti’nin hiçbir hukuki sınırına riayet etmeyen ve ‘İster kabul edilsin ister edilmesin, Türkiye'nin yönetim sistemi bu anlamda değişmiştir’ diyen bir Cumhurbaşkanı varken, devletin meşruiyetinden söz edilemez. Saltanat hırsıyla ülkeyi bir yangın yerine çeviren bu anlayışın meşruiyeti sadece Kürt şehirlerinde değil, tüm Türkiye’de tükenme noktasındadır. Bu tükenmişliği kendi elleriyle, kendi otoriter hırsları için seçen AKP karşısında tüm halklar, yaşam haklarını ve özgürlüklerini korumak adına inisiyatif almak zorundadır.”

Özyönetim modelinin neden önerildiğini açıkladılar

Özyönetim ilanının meşruiyetini sadece konjonktürel gelişmelerden değil hem coğrafyanın tarihinden hem de modern dünyada silahlı çatışmaların çözülme modellerinden aldığına işaret eden Bakırhan, ‘’Yüzyıllar boyunca Osmanlı döneminde özerk bir şekilde varlığını sürdüren Kürtler, bugün sadece Kürt illeri için değil, tüm Türkiye şehirleri için merkezi otoritenin tahakkümü yerine bu yeni demokratikleşme modelini öneriyor.  Kuzey İrlanda’dan Bask örneğine, Davutoğlu’nun bizzat müzakerelere aracılık ettiği Filipinler’deki Müslüman Moro örneğine kadar, demokratik özerkliğin özyönetim talebiyle gerçekleştirilebileceği defalarca ispatlanmıştır. Bu çözüm seçeneği, AKP’nin şiddet ve baskı politikalarıyla boğulmak isteniyor.’’ şeklinde konuştu. 

'Derhal serbest bırakılsınlar'

Savaş politikalarından ve ülkeyi kaosa sürükleyen tehlikeli ihtirastan vazgeçilmesini isteyen Bakırhan, ‘’Gözaltı operasyonlarına derhal son verilmesini, Eş Başkanlarımızın ve tüm arkadaşlarımızın serbest bırakılmasını talep ediyoruz.” dedi.

Ayna: Özyönetim dediğimiz şey yönetime ortak olmak demektir

Ardından konuşan DBP Eş Genel Başkanı Emine Ayna ise, seçilen belediye başkanlarının çalışmalarını yürütürken Ankara'ya göre değil, belediye başkanı olduklarını yerin halkına göre hareket edeceklerini söylediklerini ve halktan böyle oy istediklerini kaydetti. ‘’ Özyönetim nedir?’’ diye soran Ayna, sorduğu sorunun yanıtını şöyle verdi: ‘’Özyönetim dediğimiz şey yönetime ortak olmak demektir. Yaşadığımız yere ilişkin ortak olmak istemenin ve bunu talep etmenin nesi yanlıştır. Neye karşısınız? Bir topluluk; ben yaşadığın yere ilişkin kararlara ortak olmak istiyorum, diyor. Bunun nesi yanlıştır? Niye bunu tartışmıyor kimse? Niye Cumhurbaşkanı Erdoğan, niye AKP hükümeti oturup bizimle bunu tartışmıyor. Tartışsın, desin şu yanlıştır. Desin ki sizin yönetimde ortak olmanız şu nedenlerden yanlıştır. Demiyor çünkü yanlış olmadığını biliyor. Çünkü bunu dediğinde bütün halkın ne demek diyeceğini biliyor.”

 

ARTUKLU HABER AJANSI


Yükleniyor

Yükleniyor

Yükleniyor