Tarih: 13.04.2014 14:19
Deniz Seki`nin ağzından ilk defa duyacaklarınız..
Deniz Seki yaşattıdıklarını , hissettiklerini bugün Ayşe Arman a anlattı. Bu röportaj çok konuşulacak. Deniz Sekinin ağzından ilk defa tüm yaşadıkları.
Kendimden başka kimseye zarar vermedim
Bana hep gerçek gelmiştir Deniz Seki.
Zaten ne geldiyse başına, bence bu yüzden geldi.
Gerçek olduğu, sahici olduğu için.
Kıvırtmasını bilmiyor o.
Hep ortada, açıkta.
Yanlış anlaşılmasın
Kimsenin bir şeyi ört bas etmeye niyeti yok.
Tabii ki hatalar yaptı.
Yanlış seçimler, yanlış adamlar, uyuşturucuya bulaşmalar
Sahi, hikayenin başında bir adam vardı değil mi, gerçi hiç konuşmadık onu, anmadık bile bu röportajda, ama adam, yok oldu
Tüydü gitti.
Her şey bu kızın üzerine kaldı.
Bu kız cezaevlerine girdi.
7 ay yattı.
İki evini sattı.
Hayatı kaydı.
Adamsa, ailesine döndü.
Herkesin vicdanı kendine
Ne denir ki
Ama unutmayanlar da var tabii..!
Hayat imdat
Deniz, en güzel halinde.
Tek kelimeyle şa-ha-ne.
Tam 22 kilo vermiş.
Yeni bir kadın olmuş.
Çok da beğeneceğiniz bir albüm çıkarıyor.
Adı İz.
Deniz Seki İz.
Yaşadıklarına dair her şeyin izi bu albümde.
Hayat İki Bilet diye bir şarkı yazmış mesela.
Yaşamla ölümü anlatıyor, ama insanın yaşarken de ölebileceğini
Sonra Hayat İmdat diye bir şarkısı var, Seni Seveni Sev, Yük, hepsi birbirinden güzel
Yeniden yargılanmalı
Ama hayatında bu kadar olumlu şeyler olurken, sorduğum sorulara cevap verirken ağlıyor.
Siz de gazetelerden okumuşsunuzdur.
Cezası onandı.
Bu, bir mucize olmazsa ya da avukatının müracaatları kale alınmazsa, 2 buçuk yıl süresince tekrar cezaevine girebileceği anlamına geliyor.
Allah aşkına röportajı okuyun, elinizi vicdanınıza koyup söyleyin
Deniz Sekinin uyuşturucu satıcısı olma ihtimali var mı?
Tamam kullanmış olabilir, reddetmiyor zaten, pek çok insan bir bedel ödemezken, o aylarca ceza evinde yattı.
Ama satıcılık suçlaması başka bir şey
Üstelik telefon konuşmaları dışında elde bir delil yokken
Ne sattığı bir insan var ortada ne de Satın aldım diyen biri.
İnsana pes dedirten bir dava.
İnşallah talepleri dikkate alınır ve Deniz Seki yeniden yargılanır
Ben günah keçisinin önde gideniyim. Eğer Türkiyedeki içicilerin hepsini içeri almaya kalksalardı, ülkedeki cezaevleri yetmezdi. O kadar çok insan var kullanan. Ama bana yapılan başka hiç kimseye yapılmadı
Deniz, bir taraftan hayatının çok iyi bir dönemindesin. 22 kilo verdin, inanılmaz güzelleştin, yeni albümün çıkıyor; ama bir taraftan da tepende bir bela var. Hapse girme ihtimalin var! Noluyor? Neler yaşıyorsun?
-İsterdim ki, Harika bir albüm yaptım, içimde kelebeler uçuyor, 12 tane müthiş şarkım var diyebileyim. Ama diyemiyorum ne yazık ki. Duygularımı mı anlatmamı istiyorsun?
Evet Korkuyor musun?
-Korkmuyorum. Zaten albümdeki şarkıların birinin nakaratında da bağıra bağıra söylüyorum: Korkmuyorum! Hayat senden artık hiç korkmuyorum. Ama cezaevine girmek de istemiyorum. Çünkü suçsuzum. Evet, bir hata yaptım. Ama her insan hata yapabilir. Bu hatanın bedelini de fazlasıyla ödedim. 8 ay 10 metrekare bir yerde yaşadım. Ama beni, Bu işin ticaretini yapıyor diye yaftaladılar. Oysa ben kendimden başka kimseye zarar vermedim
Sen uyuşturucu kullandığını hiç inkâr ettin mi?
-Hayır. Hiçbir zaman etmedim. Zaten ne geldiyse başıma dürüstlüğümden geldi. Ben bazıları gibi yalan ifadeler de vermedim. O yalan ifadeleri verenler kenara çekildi. Onların çolukları, çocukları var. Herkes pirüpak, sütten çıkmış ak kaşık ya! Tek ben, tu kaka kirliyim ya! Ben kirli değil, tertemizim! Bana linç politikası uygulanıyor. Buraya kadar da getirdiler ama yeter, bundan daha fazlası beni canlı canlı gömmeye çalışmak! Bu işin ticaretini yapmak ne demek ya? Ben kendi duygularımla yazdığım şarkının ticaretini yapamıyorum!
Kullandığın dönem, hayatının nasıl bir dönemiydi?
-Hayatımın yanlış bir dönemiydi. Her açıdan yanlış seçimler yaptığım bir dönemdi. Zaten çok çaresiz kaldığında bu illete, bu pisliğe bulaşıyorsun. 6 seneme mal oldu! 6 senedir sırtımda taşıyorum. Yeter artık!
Ne tür bedeller ödedin?
-Madden manen aklına gelebilecek her bedeli ödedim. İki tane ev satmak zorunda kaldım. İşlerim, konserlerim iptal oldu. Hayatım kaydı, daha ne diyeyim?
Cezaevi ne tür izler bıraktı sende?
-Topraksız Zincirlikuyu orası! Canlı canlı mezara girmek yani. Orayı bilerek gitmek daha da koyuyor (Ağlıyor) Valla, oraya gitmeyi hak edecek hiçbir şey yapmadım! Yapmış olsam söylerim. Ben erkek gibi bir kadınım. Neyin ticareti, neyin yaftası! Nasıl bir yakıştırma bu! İki buçuk sene daha yatmak ne demek
Cezaevine dair aklına gelen ilk şey ne?
-(Ağlıyor) Kokusu! Kokusu bile hala burnumda. Tarif etmesi zor bir koku. Hala rüyalarıma giriyor orası. Ancak kendimi toparlayabildim, ancak kendime geldim. Diyorsun ya zayıflamışsın, güzelleşmişsin. Anca yani! Orayı bilip de geri gitmek kadar kötü bir şey yok!
Sen uyuşturucudan nasıl kurtuldun? Kurtulmanın yolu ne?
-Gidip tedavi oluyorsun. Ama bende böyle bir şeye gerek yoktu, çünkü hiçbir zaman müptelası olmadım. O yüzden o iş çoktan bitti gitti. O illetin adını bile anmak istemiyorum
Tek günah keçisi ben miyim?
Bu davada ne kadar mağdursun?
-Çok mağdurum! Sonsuz, derin, dip!
Satmadım diyorsun, peki neden suçlanıyorsun?
-O zaman ben sana en başından anlatayım da, neden mağdur olduğum anlaşılsın: Biri beni ihbar ediyor. Ama nedense sadece beni. Bir sürü insan kullanıyorken Ve nedense bir tek ben cezaevine giriyorum.
İhbardan sonra noluyor?
-Ben Kuruçeşmede oturuyorum. Orası jandarma bölgesi değil. Ama nedense evi aramaya jandarma geliyor. Ben o sırada evde değilim, oteldeyim. Arama emri ev için geçerli, otel için değil. Oysa onlar otele geliyorlar ve beni oradan alıyorlar. Arama yapılırken, başlarında savcı olması gerekiyor ama savcı yok. Beni bir güzel paketleyip götürüyorlar. Şoktaydım tabii, ne dedilerse yaptım. Bir de tape meselesi var
O nedir?
-Telefon tapelerinde ben, Bayan X olarak adlandırılıyorum. Meğer ilk dinlemede, sesimden beni tanımışlar. Ama Deniz Seki olarak adım geçmiyor. Ve beni dinlemeye devam ediyorlar. Bu hukuka uygun bir işlem değil
Neden?
-E çünkü kim olduğumu anlamışlarsa, davaya yeni bir şahıs eklendiği için, savcılıktan yeni bir karar çıkartmaları gerekirdi. Böyle bir karar olmadan bu dinlemenin benim aleyhime kullanılmaması gerekiyordu. Ama kullandılar. Yani şunu demek istiyorum: Benim hakkımda bir karar var ve dinleniyorum mesela; o arada bir başkasının da olaya dâhil olduğu yönünde bir şüphe ortaya çıkıyorsa; bu, tesadüfen elde edilen bir delildir. Ve o yeni kişi hakkında, savcılıktan yeni bir dinleme kararı çıkarılması gerekir. Bende böyle bir şey olmadı. Apar topar götürdüler.
Peki senin iddian ne? Sana ön yargılı mı davrandılar? Sen kurban mı seçildin? Kafadan suçlu mu ilan ettiler seni?
-Aynen öyle. Her şey göstermelikti. Onlar çoktan beni içeri atmayı kafaya koymuşlardı. Ben günah keçisi ilan edildim...
Neden sen? Biri sana kafayı mı taktı?
-Hiçbir fikrim yok. Belki de güçsüz olduğum için. Belki de herkese emsal olsun diyedir, bilemiyorum ki. Ben içerideyken görüşme kabinine gelip, Bir milyon dolar verirsen, seni buradan çıkarırız diyen 3-4 avukat oldu. Yemin ediyorum. Bu kadar tüyler ürpertici şeyler yaşadım.
Peki itirazlarınızı dinleyen olmadı mı?
-Hayır, hiçbirini!
Madem sen uyuşturucu satıyordun, ortada senin uyuşturucu temin ettiğine dair delil olması lazım Öyle değil mi?
-Evet öyle. Ama yok. Üstümden çıkan herhangi bir şey yok. Sattığımı iddia ediyorlar ama benden satın aldığını söyleyen herhangi biri de yok
Bu nasıl olabiliyor?
-İşte ben de onu anlatıyorum. Delirmek üzereyim. Avukatım, Tanık olarak birilerini getirin o zaman dinleyelim! diyor. Iıııh, yok. Tanık olarak dava dosyasına delil istiyoruz. O da yok.
Neden özel yetkili mahkemede yargılandım?
Şimdi Deniz, durumu iyice anlayalım: İddianamede Sattın lafı yok, Verdin deniyor. Ama satmış gibi ceza alıyorsun. Nasıl oluyor?
-İkisi de doğru değil. Ne verdim ne sattım! Gerçekten ben anlamam bu işlerden
Sen napıyordun? Telefonda istiyordun, eve mi geliyordu?
-Bunu anlatmak bile çirkin. Zararı kendime verdim. Bunun da bedelini ödedim, bitti.
Senin uyuşturucu satmaya ihtiyacın var mı? Bu kadar zor durumda mısın?
-Tabii ki değilim. Hiçbir şekilde böyle bir şeye ihtiyacım yok. Ben bir sanatçıyım. Ben şarkı söylemekten, yazmaktan anlarım. Benim davamda bir sürü tuhaflık var. Neden özel yetkili mahkemede yargılandım? Bu mahkemeler DGMlerin (Devlet Güvenlik Mahkemesi) devamı. Türkiyenin güvenliğine karşı bir suç mu işledim ki beni orada yargılandılar? İki, bu özel yetkili mahkemeler sonradan kaldırıldı ama benim hakkımda verdikleri karar onandı, bu nasıl bir çelişki? O mahkemeler yanlışsa, kararları nasıl doğru olabilir? Kararları doğruysa, o mahkemeler niye kapatıldı?
Anayasa Mahkemesine başvuracağım
Benim anlayamadığım, uyuşturucu verdiğin insanlardan söz ediliyorsa, onların niye ifadeleri alınmıyor, niye mahkemeye çıkmıyorlar?
-Ben de avukatım da aynı şeyi merak ediyoruz. Ama bu sorunun bir cevabı yok. Çünkü yok öyle bir şey. Tape deniyor. Altı tape deniyor, beşi nerede? Niye dosyada değil Avukatım, Madem bu kadın insanlara uyuşturucu verdi diyorsunuz, o zaman getirin tanıkları, çıkarın tapeleri önümüze diyor. Tık yok. Göz göre göre beni gömecekler! Bir de işin şu yönü var: Ben bir sanatçıyım, benim bir orkestram var, konserlerim var. Benim bir kariyerim var ve ben bir kadınım. Aileme bakıyorum. Geçimimi sahneden kazanıyorum. Ama cezamın onandığı haberi çıktığından beri, konserlerim küt diye iptal ediliyor. Sanıyorlar ki, sahneye çıktığım anda, gelecek, beni Hoop diye alıp, içeri tıkacaklar. On konser gelmişti, hepsi iptal. Bana törende ödül verecekler, ödüllerini çekiyorlar. Böyle bir memleket burası. Ne istiyorlar? Ölmemi mi?
İLAHİ ADALETE İNANIYORUM
İnancını mı yitirdin?
-Yok, adalete hala güveniyorum en azından ilahi adalete. Allahın adaletine. İçimdeki yangın yerini ancak o söndürebilir.
Ola ki aldılar seni, nasıl bir hayat kuracaksın kendine?
-Düşünmek bile istemiyorum. Geceleri uyuyamıyorum. Bu haberi duyduğumdan beri, yarı ölüyüm zaten. Yapmadığın bir şeyin acısını sırtında taşımak, ne kadar zor, ne kadar ağır bilemezsin
-Tabi ki gideceğim. Anayasa Mahkemesine de, olmazsa Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine de. Sonunda suçsuzluğumu ispat edeceğim.
Bir mucize mi bekliyorsun?
-Allahın mucizelerine sığınmak zorundayım şu anda. Her gece de bunun için dua ediyorum
AVUKAT NAİM KARAKAYA: Deniz Seki dosyası hukuka aykırı delil çöplüğü!
Bir de sizden dinleyelim Deniz Seki davasını...
-Bu davada şüpheli pek çok şey var. Davanın en başında, duruşmaları izleyen savcı, Deniz Seki hakkında tam fail değil, yardım eden sıfatıyla ceza istiyor. Bu kişinin eylemi, olsa olsa satışa yardım etmektir; bu anlamıyla daha az ceza verilmelidir diyor. 6 yıl yerine 3 yıl ceza istiyor. Duruşmadaki mütaalası bu. Ama mahkeme buna uymuyor: Tam ceza veriyor. 6 yıl 3 ay. Duruşma savcısı, karar kendi görüşüne aykırı çıktığı için dosyayı temyiz ediyor. Tesadüfe bakıverin ki o savcı, çok kısa bir süre sonra görevinden alınıyor. Yerine başkası atanıyor. O yeni savcı da, bir türlü o konudaki kararı gerekçelendiremiyor. Dosya tam Yargıtaya gönderilecek, biz yeni savcıya, Bu konudaki görüşünüzü belirtmediniz diyoruz. O da bize Temyiz talebimi geri alıyorum; temyizden feragat ediyorum diyor. Oysa bizim hukukumuzda, feragat için, sanığın da rızasına ihtiyaç var. Ben de dosyaya Deniz Sekinin muvafakatı yoktur yazısını koymuşum. Savcı bunun üzerine, Siz nereden biliyorsunuz Deniz Sekinin lehine temyiz ettiğimi, belki aleyhinize edecektim gibi çok abes bir görüş ortaya koyuyor. Sonuçta Yargıtay, yeni savcının feragatinin geçersiz olduğunu dile getiriyor.
Sonra
-Yargıtay 10. daireden üç üye Deniz Sekinin eylemi hakkında, Bu, bir satış değildir, olsa olsa, en fazla yardımdır diyor. Bozma kararı veriyor. Ama bu defa Yargıtay savcısı itiraz ediyor. Dosya, Ceza Genel Kuruluna gönderiliyor. Ve maalesef oy birliğiyle değil, oy çokluğuyla cezanın onanmasına karar veriliyor. Bu meselede insanların kafası çok karışık
Neden?
-Çünkü buradaki satış eylemi, üç değişik aşamada değerlendiriliyor: Satan, temin eden, başkasına veren. Temin eden dediğimiz de aslında başkasına veren. Yargıtay burada kendine özgü bir yorum yapıyor. Diyor ki: Bir kişi aldıysa ve iki kişi kullandıysa, bu kullanımdır ama ikiye bölüp, yarısını bir başkasına verdiyse, o da alıp gittiyse, bu temindir! Biz bu yorumun, tehlikeli olduğunu düşünüyoruz. Burada bir adam, sokağın ortasında tezgâh kursun, pirinç satar gibi kiloyla uyuşturucu satsın, onun cezası ile bunu ikiye bölüp yanındakine verenin cezasını aynı görmek, dünyanın hiçbir yerinde adalet kavramı içerisinde değerlendirilemez.
AİHME BAŞ VURDUK
Siz özel yetkili mahkemeye neden itiraz ediyorsunuz?
-Devlet onları kaldırırken gerekçesini şöyle açıkladı: Bunlar, ön yargılı mahkemelerdir, Savunma haklarını ihlal etmişlerdir, Adil yargılama yapmamışlardır. Aslında Deniz Seki davasının buraya asla gelmemesi lazımdı. Çünkü o dosyada yargılanan 16 kişiyle, yani örgütle, Sekinin hiç ilgisi yok. Zaten savcı da yazıyor, Örgütle alakası yok, bireysel kullanım diye. Ama örgütle alakası varmış gibi gösterdiler.
Dava normal mahkemede görülse, sonuç farklı mı olurdu?
- Tabii ki. Tutuklandığı tarihle, duruşmaya çıktığı tarih arasında 7 buçuk ay var. O mahkemede yargılandığı için tam 218 gün bekledi. Bunun için AİHMe başvurduk. Türkiyenin savunması bekleniyor, bir mahkumiyet kararı verilmesi kuvvetle muhtemel.
DİĞER BEŞ GÖRÜŞMEYİ KOYMAYIP ALTINCISINI KOYARSANIZ
Telefon dinlemesi bir yan delildir. Esas delil olarak kabul edilemez. Çünkü bizim ceza hukukumuz fiili cezalandırır, niyeti cezalandırmaz. Ben her şeye niyetlenebilirim. Bu bir şey ifade etmez. Sorun şu: Deniz Sekinin, bir satıcıdan bir isteği var. Beş defa arıyor aynı kişiyi. Beşinde de getirmiyor mesela. E sonra getirince, 1 liralık yerine 3 liralık istiyor. Şimdi diğer beş görüşmeyi koymayıp, altıncı görüşmeyi koyduğunuz zaman, yanına da, Kişisel uyuşturucu kullanımın üstündedir notu düşerseniz, manipülasyon yapmış olursunuz. İşte bu yüzden, Diğer kayıtları da dinleyelim diyoruz. Ama dinletemiyoruz. Deniz Sekinin dosyası, tam bir hukuka aykırı delil çöplüğü!
22 KİLO VERDİM
Kilolarının sebebi sıkıntı ve stres miydi?
-Hayatın tozunu toprağını üzerimde bagaj gibi taşıyordum. Bir de insanların arkamdan, Gördün mü, ne feci olmuş, ne çok kilo almış diye konuşmaları Bütün bunların yazılıp çizilmesi. İçimi de şişirdi!
Nasıl verdin bu 22 kiloyu?
-İrademle, isteğimle
Daha önce bir sürü şey denedin, bu sefer nasıl oldu?
-Yaşam koçum Sedamı buldum! Daha önce Şeyda Coşkunun ekibindeydi, ayrıldı, şimdi kendi başına çalışıyor. Enerjimiz de tuttu. Demek ki, benim bir diyetisyene gidip diyet listesi değil de, benimle ilgilenecek birine ihtiyacım varmış. Her gün birlikte 6 kilometre yürüdük, evime yemekler yolladı..
Ne kadar sürede verdin?
-4 ayda ve çok sağlıklı bir şekilde. Bir sürü ödem de attım. Mayalı şeyleri kesti Seda. Protein ağırlıklı beslendim ama çok dengeli verdi her şeyi. Bir de yürüyüşle gitti tabii.
Hala vermek istiyor musun?
-Şu anda istediğim kilodayım. Artık korumaya geçtim. Ama diyet yemeğim hep yanımda. Ne mutlu ki sarkmadan, buruşmadan, kırışmadan verdim. Kendimi iyi hissederek Bir de bu olaylar olmasa daha iyi olacaktı
ARTUKLU HABER AJANSI-MAGAZİN SERVİSİ
Orjinal Habere Git
— HABER SONU —