Taksim Gezi Parkı dolayısıyla İstanbul, Ankara ve Kocaeli illerinde meydana gelen eylem ve şiddet olaylarına bizzat tanık olduğunu ve derin endişe duymaya başladığını söyleyen DESAM (Demokrasi ve Eğitim Stratejik Araştırmalar Merkezi) Başkanı Gürkan Avcı, tüm tarafları itidalli davranmaya ve şiddete son vermeye çağırarak, “Olaylar sırasında yaralananların acilen sağlıklarına kavuşmasını diliyorum. Sorunun barışçıl bir çözüme kavuşturulması için diyalog ve uzlaşı yolunun açılması gerekmektedir” dedi.
Eylemlere katılan vatandaşları kullanmaya, kışkırtmaya ve olayları teşvik etmeye çalışan partiler, örgütler, istihbaratçılar ve provokatörlerin doğal olarak olabileceğini kaydeden Gürkan Avcı, DES Genel Merkezinde yaptığı güncel basın açıklamasında şunları söyledi:
AŞIRI GÜÇ, DAYAK VE GAZ BOMBALARI OLAYLARI TIRMANDIRIYOR
Fakat iktidar partisinin kendisine dönük her hareket ve söylemi çeşitli örgütlerin ve muhalefetin kışkırtması olarak görme, her tepkiyi fitne ve tertip olarak tanımlama lüksü olamaz. Polis tarafından kullanılan aşırı güç, dayak, gaz bombaları olayların tırmanmasına ve tahriklere zemin hazırlamaya devam etmektedir. Toplumu zıtlaştıran çıkışlar ve demokratik hakkını kullanan sade vatandaşları dahi damgalayan incitici söylemler Türkiye’nin birlik ve huzuruna zarar verir.
HÜKÜMET YETKİLİLERİ YATIŞTIRICI BİR DİL KULLANMALI
Hükümet ve Başbakana düşenin tepkileri dikkate almak, hodri meydan çıkışlarından vazgeçmek ve yatıştırıcı bir dil kullanmak olduğunu düşünüyorum. Sayın Başbakanın görevi ülkeyi ve toplumu geren bu olayları sona erdirmek, barış ve kardeşliği tekrar tesis etmektir. Yanlışta ısrar etmemek en az kararlı olmak kadar değerli bir haslettir.
DEZENFORMASYONUN İLACI ŞEFFAFLIK
Eylemlere karşı hoşgörülü yaklaşmanın demokratik hukuk devleti olmanın gereği olduğuna inanıyorum. Eylemcilere düşen marjinal grupların olayı sahiplenmesini ve kendilerini yönlendirmesini engellemektir. Yoksa şiddet ve çirkinlik içermeyen her eylem sivil ve çağdaş demokrasinin bir gereğidir. En başta da ülkeyi yönetenler olmak üzere kimi eylemci grupların çıkışları öfkeyi daha da artırmaktadır. Ortalıktaki bilgi dezenformasyonunu önlemeye büyük ihtiyaç bulunmaktadır ki bunun yolu da şeffaflık ve hoşgörüdür.
BAŞBAKAN, HÜKÜMET VE YÖNETİM HATA YAPMIŞTIR
Eylemci vatandaşların Başbakan Erdoğan’ın söylem ve çıkışlarından rahatsız olduğu bir gerçektir. Kabul etmek gerekir ki hükümet, iktidar ve yönetim bir hata yapmıştır. Ama pireye kızıp yorgan yakmanın gereği yoktur.
BAŞBAKANIN EMEĞİ İNKÂR EDİLMEMELİ
Bölgesel lider ve küresel aktör olma yolunda hızla ilerleyen, IMF’ye AB’ye haddini bildiren, büyüyen, zenginleşen ve güçlenen günümüz Türkiye’sinin geldiği noktaya Sayın Başbakanın katkısı çoktur. Türk baharını daha 5 yıl önce başlatan ve Türkiye’yi şanlı, derin ve kadim mecrasına yeniden bağlayan, Türkiye’yi yerli ve yabancı çetelerin, istihbarat örgütlerinin, baronların boyunduruğundan kurtaran Sayın Başbakanın emeği büyüktür.
SOKAKLAR KARIŞMAYA DEVAM EDERSE TÜRKİYE KAYBEDER
Dışarıya karşı birlik olmalıyız. Düşmanlarımızın ellerini ovuşturacak tutumlardan hızla kaçınmalıyız. Biz kavga edersek, istikrarsızlığa ve kaosa prim verirsek kazanan düşmanlarımız olur. Türkiye’nin yeniden büyük olması, tarih yazması engellenmek istenmektedir. Sorunlarımızı diyalog ve uzlaşı içerisinde kucaklaşıp kendi aramızda çözmeliyiz. Büyük ve güçlü Türkiye’yi istemeyenlerin ekmeğine yağ sürmemeliyiz. Türkiye’nin devletiyle milletiyle bütünleşip büyümesini istemeyenlerin planlarına istemeden de olsa hizmet edecek tutum ve davranışlardan kaçınmalıyız. Hislerimizle ve hamasi duygularımızla değil aklımızla hareket etmeliyiz. Akıl ve tahammüle ihtiyacımız var. Unutmayalım ki ne zaman sokaklar karıştıysa hep Türkiye kaybetmiştir.
EYLEMLER ORGANİK BİR HALK HAREKETİDİR
Taksim gezi parkıyla başlayan tepki hareketini çeşitli siyasi partiler ve marjinal örgütler her ne kadar sahiplenmek istese de olaylar onları aşmıştır ki hareketin tamamen organik bir halk hamlesi olduğunu düşünüyorum. Fakat ne yazıktır ki olan bitenin sosyolojik ve psikolojik sebeplerini tüm çıplaklığıyla Sayın Başbakana aktarabilecek birisi maalesef yoktur.
KİBİR VE HIRSIZLIKLARA TEPKİ…
İçerisinde Ak Partiye oy vermiş kişileri de barındıran insanları sokağa döken sosyo-psikolojik ana faktörlerden birisi de sade vatandaş karşısında bir kibir anıtı gibi durmaktan yorulmayan bakanlar, milletvekilleri, parti yöneticileri ve bürokratların sayı ve dozajının azalması gerekirken her geçen gün artmasıdır. Vatandaş görmezden gelse de her şeyin farkında ve fevkindedir. İktidar sarhoşluğundan bir türlü ayılmayan, burnundan kıl aldırmayan, ahlaksızca zenginleşen, halka tepeden bakan, yalancı, sahtekâr, hırsız, namussuz, rüşvetçi ve istismarcı siyasetçi, işadamı ve bürokratlara ve onların şürekâlarına dönük derin bir tepki ve öfkedir.
TÜRKİYE’NİN KÜRESEL AKTÖR OLMA VİZYONUNA UYGUN BİR KİTLE
Öte yandan özellikle belirtmek isterim ki hükümet öteden beri çeşitli politikalarla tesis etmeye çalıştığı yeni, sivil ve demokrat Türkiye’yi temsil etme kabiliyeti oldukça yüksek bu kentli kitleyi kazanmanın hal ve çarelerine bakmalıdır.Bireysel tercih ve itirazlarını rahatça ortaya koyma kültürü gelişmiş, demokrasi ve kaliteli yaşam isteyen bu kentli kitle Türkiye’nin küresel aktör olma vizyonuna en uygun insan tiplerini barındırmaktadır. Hükümete düşen bu kitleyi niye ve nasıl kaybettiğinin muhasebesini yapmak, bu kitleye Türkiye’de yaşanan olumlu değişimi anlatmanın yollarını bulmak ve bu kentli orta sınıf diyebileceğimiz bu kesimi kazanmak, kucaklamaktır.
9367,77%3,72
34,47% 0,05
36,42% 0,21
2956,00% 0,72
4956,37% 0,55