DESAM;'TÜRKİYE BÜYÜK BİR EĞİTİM KRİZİYLE BAŞ BAŞA!'

Türkiye’nin mümkün olduğunca yeni parametreleri tartışmasının taraftarı olduğunu söyleyen DESAM Başkanı Gürkan Avcı, Türkiye’nin eğitim kriziyle baş başa olduğunu söyledi.

Gündem 13.11.2022 13:56:00 0
DESAM;

“Türk Eğitim Sistemi ve Siyasi-Ahlaki Sorumluluk Kodunda Devrim” ana temalı 4. DESAM – Ankara Buluşmasının etkinliğinde eğitimle ilgili küresel/bölgesel trendlerin oldukça öncelikli hâle geldiği bir dönem içinde bulunan Türkiye’nin mümkün olduğunca yeni parametreleri tartışmasının taraftarı olduğunu söyleyen DESAM Başkanı Gürkan Avcı, Türkiye’nin eğitim kriziyle baş başa olduğu iddiasıyla şunları kaydetti;

 

Ana temalı DESAM – Ankara Buluşmasının dördüncüsü yapılıyor, çok şükür bugüne dek pandemi döneminde dâhi hiç aksamadı. DESAM eğitim tarihimize ve Türkiye’ye yakışır şekilde hem bölgesel hem küresel eğitim politikalarının konuşulmasında kendi rolünü oynuyor. İnanıyorum ki bu buluşma ve alt çalışmaları çok daha yoğunlaşacak ve kurumsal hâle gelecek. Ülkemiz nezdinde ve uluslararası kurumlar nezdinde düzenli bilgilendirme ve yazışmalara hiç aksatmadan devam ediyoruz. Ayrıca farklı ülkelerden düşünce kuruluşu ile oluşturduğumuz bir ağ kurmak üzereyiz. Konferansın gerçekleşmesine katkı sunan tüm katılımcılara, hassaten ana sponsorumuz sayın Köse’ye ve onun riyasetinde; bütün genç ekibe, destek veren herkese minnet ve şükranlarımı iletiyorum. Mutlaka unuttuklarım olacaktır, lütfen hoş görsünler.

 

Bir demokrat için hele hele eğitim sisteminin hemen her boyutunda görev almış bir eğitimci demokrat için konuşması en sıkıntı verici meselelerden biridir Türk eğitim sistemi. Çünkü Türkiye’nin demokratikleşmesinin önündeki en büyük engel de Türk eğitim sistemidir. Türkiye’nin bilgi toplumu olamamasının en büyük suçlusu da Türk eğitim sistemidir. Türk eğitim sistemi dünde öyleydi ama bugün çok daha öyle ki genel geçer ideolojinin palazlandırıldığı en kullanışlı aygıt olmuştur.

 

TÜRK EĞİTİM SİSTEMİ BULAŞICI HASTALIKLAR YAYAR, VİRÜTİKTİR

Yani Millî Eğitim Bakanlığı 20 milyon öğrenci, 1 milyon 250 bin eğitimci ve 30 milyon veliden oluşan eğitim paydaşlarının bugününü ve yarınını ideolojik hesaplar ve siyasi çıkarlar uğruna feda ve heba eden, mahfeden ilkel, ağır, hantal ve bulaşıcı hastalıklar saçan virütik bir canavar haline gelmiştir.

 

TÜRK EĞİTİM SİSTEMİ ÇÖP BİLGİLERLE DOLDURUR

Bugünde mevcut geçerli ideolojiyle soslanmış olan eğitim sistemi gerçekdışı bilgiler ve akla zarar uygulamalarla doludur. Batının çoktan tedavülden kaldırdığı kopya bilgi, tekerleme ve kıytırık ezberlerle geçip giden verimsiz yıllar sonunda genç beyinleri gerçek dünyada pek işine yaramayan çöp bilgilerle doldurur.

 

OKULLAR BEYİN YIKAMA HAPİSHANELERİ OLDU

12 yıllık zorunlu eğitim bir zorbalık halini almıştır. Okul denen zulüm ve beyin yıkama hapishanelerine tıkılan çocuk ve gençler ihtiyacı olmayan hatta hiç ilgilenmediği konuları öğrenmek zorunda kalır. Oysa gerçek eğitim geleceğe dair bir yatırımdır. İnsanlarla, toplumla ve çevreyle nasıl ilişki kuracağı, nasıl davranılacağı, temel araç ve gereçleri nasıl kullanacağı, hangi haklara sahip olduğu ve haklarını nasıl arayıp kullanacağı, derin bilimsel ve felsefi meseleler hakkında temel malumatları öğretir.

 

TÜRK EĞİTİM SİSTEMİ BAŞARISIZ OLMAYA MAHKUMDUR

Türk eğitim sistemi herkesi tek kalıba sokan, dogmatik bir yapıya sahipken, özgür bir bilgi toplumu nasıl oluşturacağız? Gençlerin öğrenmek istedikleri şeyleri kendilerinin seçmesi gerekir. Küçük çocukların ise bu seçme işini aileleri yapar. Eğitimde başarı, verim ve terakki için bu şarttır.  Türkiye’de bu olmadığı için yani eğitim gönülsüzce yapıldığı, dayatıldığı için başarısız olmaya mahkumdur.

 

TÜRK EĞİTİM SİSTEMİ TOPLUM MÜHENDİSLİĞİNİN AYGITI OLMUŞTUR

Bugün Türk eğitim sistemi mevcut baskın ideolojinin genç beyinleri yıkamasının, siyasi düşüncelerini benimsetmesinin ve toplum mühendisliğinin en önemli aracı olmuştur. Milli eğitim bakanı değiştikçe yalan dolan devrimler, reformlar yapılır ve içerikte değişiklik olsa da değişmeyen şey sadık, sorgulamadan ne istenilirse onu yapan ve milli-manevi değerlerle soslanmış her söze hemen inanan insanlar yaratmaktır. Bu nedenle eğitim 12 yıl zorunlu ve kitaplar, süt bedava olmuş, okula giden çocuk başına anneye harçlık teşviki getirilmiştir.

 

EĞİTİM SİSTEMİ MİLLETE ZULMÜN ZİRVESİDİR

Çünkü hiçbir sömürü düzeni ve hiçbir despotik yönetim ideolojik eğitim tezgahından geçmemiş vatandaş istemez. Bilimsel, demokratik bir eğitime ve farklı görüşlere yer verilmez.

Bugün ülkemizdeki milli eğitim sistemi millete zulmün ve düşmanlığın anası ve zirvesidir. Mevcut siyasi anlayış için Türk eğitim sistemi, toplum mühendisliği dışında aynı zamanda mükemmel bir oy toplama malzemesidir.

 

TÜRK EĞİTİM SİSTEMİNİN GELECEK PLANLAMASI SİYASİ ÇIKARLARA GÖRE YAPILIR

Geçmişte diğer iktidarlar bugün ise mevcut zihniyet, ülkenin geleceğinde hangi mesleklere ne kadar ihtiyaç olacağı yahut işveren talebinin limiti gerçeğini umursamadan, yani bir tek kendi ikbal ve menfaatini düşünerek olmadık yerlerde plansız, ilgisiz, alakasız üniversite ve fakülteler açmış; kalitesiz, ehliyetsiz, sabıkalı, vasat, yalaka akademisyenlerle buraları doldurmuştur. Özde milli ve bağımsız, saygın bir ülkede ise üniversite ve okulların türünü, sayısını, planlamasını ülkenin ihtiyaçları ve gelecek planlaması belirler. Bu okul ve üniversitelerde çalışan akademisyenler ise yetersizliklerini saçma sapan ideolojileriyle değil, iktidar yalakalığıyla hiç değil üretimleriyle, buluşlarıyla, bilimsel çalışmalarıyla, bulunduğu ilin ve halkın sorunlarına dönük çözüm perspektifleriyle ve gençlerin değerlerini yükseltmeye gayret ederek ortaya koyarlar.

 

EĞİTİM SİSTEMİ PARTİLER VE SİYASET ÜSTÜ OLMALIDIR

İktidarın kontrolündeki eğitim, adaletsizlik ve verimsizlik yaratmakla kalmayıp aynı zamanda öğrencilerin devlet tarafından beyninin yıkanmasına devam etmektedir. Eğitim ne kadar demokratikleştirilirse, bilimselleştirilirse, özgünleştirilirse Türk toplumundaki adaletsizlik o kadar azalır, eğitimin kalitesi o kadar artar ve en önemlisi huzur, barış ve refah artar. Böylesi büyük bir endüstriyi ve gücü hiçbir iktidarın eline bırakmamak ve partiler üstü, siyaset üstü bir konuma taşımak gerekmektedir. Çünkü aksi takdirde yaşanan toplumsal bunalımların, kimlik çatışmalarının, kalıcı toplumsal yaraların, kan ve ruh uyuşmazlığının sonu gelmez.

 

TÜRK EĞİTİM SİSTEMİ BUNALIM VE DEPRESYONUN KAYNAĞIDIR

Bireysel farklılıklara önem veren, farklı seslere değer veren, özgürlüklere önem veren, fikrini söylemeye tolerans gösteren, insanların farklı fikirlere sahip olabileceğini anlayan, bunun farkında olan ve bundan değer çıkarmaya çalışan bir eğitim sistemi kurmamız gerekiyor.

Körü körüne inanma bir eğitim sisteminde olamaz. Bir eğitim sistemi kritik ve analitik düşünmeye yönlendirebildiği kadar kalitelidir. Türk eğitim sistemi farklılığı yüzünden bunalım, depresyon ve bocalama geçiren öğrenciler yaratıyor. Türk eğitim sistemi demokratikleşmeye, özgürleşmeye, sevgiye, saygıya ve ilerlemeye kesinlikle en büyük engel.

 

TÜRK EĞİTİM SİSTEMİ TÜRKİYE’NİN İLERLEMESİNİN ÖNÜNDEKİ EN BÜYÜK ENGELDİR

Türk eğitim sistemi insanı değil, insan düşmanı, sevgi düşmanı bir ideolojiyi ayakta tutmaya çalışıyor. Çocuklarınızı bu eğitim sisteminin zararlarından koruyun! Türk eğitim sisteminde bireysel farklılıklar vurgulanmıyor. Herkesin kendi potansiyeline erişmesine köstek olmaya çalışan bir eğitim sistemi var. Herkesi tek tipleştirme çabası var. Oysa herkesin bireysel farklılıklarını kullandığı ve en iyi noktalarını ortaya çıkarmaya çalışan bir eğitim sistemi olması gerekir.

 

SİSTEMATİK HALE GELEN YOLSUZLUKLARIN SORUMLUSU DA TÜRK EĞİTİM SİSTEMİDİR

Bizim milletimizin o büyük potansiyelini, gücünü ortaya çıkaramamış olmasının nedeni yozlaşmış bir devlet yönetimi, hırs ve becerilerini kullanamadıkları gençlik ve aldığı baştan savma eğitimdir. Türkiye’deki birçok sorunun temelinde eğitim sistemi vardır. Devletimizi esir almış olan sistematik yolsuzluğun nedeni de eğitim sisteminin zayıf ve hastalıklı olmasından ileri gelmektedir. Eğitim sistemimiz bilimsel, demokratik, hür düşünen, düşündüğünü söyleyebilen, değerlere inanan insanları yetiştirebilse idi bu toplum sistematik hale gelen yolsuzluklara izin vermez tolere etmezdi.

 

TÜRK EĞİTİM SİSTEMİ, BANA DOKUNMAYAN YILAN BİN YIL YAŞASIN ANLAYIŞI AŞILIYOR Toplumun her davranışının altında onu yaptıran değerleri vardır. Peki, Türk eğitim sisteminde çocuklara hangi değerler aşılanıyor? Körü körüne itaat etmek aşılanıyor, haklı olana değil güçlü olana saygı aşılanıyor, anlamak değil ezberlemek aşılanıyor, bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın aşılanıyor, çıkar sağlayan ideoloji hangisiyse ona inanmak aşılanıyor. Diğerkâmlık, ahlak, ar-ge, inisiyatif alma, yaratıcılık ve biz olmak aşılanmıyor.

 

TÜRK EĞİTİM SİSTEMİ REFAH VE MUTLULUK GETİRMİYOR

Kaliteli eğitim sistemi çıkardığı bilim insanı, başarılı girişimler, sanatçılar, patent, yeni buluşlar ile ölçülür. Eğitim sisteminin toplumsal refah ve mutluluğa katkısı böyle olur. Kaliteli eğitim öğrenci odaklı olur, öğrenciyi aktife eder, içerik odaklı olur, yetkinlikleri geliştirmeyi hedefler, öğrencinin kendi kendine öğrenmesini öğretir ve teşvik eder, öğrencileri projelerle, sunumlarla destekler, öğrencinin istediği alanlarda kendini yetiştirmesini destekler. Yani kaliteli eğitim sistemi öğrenciyi odağa alır, eğitim teknolojilerini etkin biçimde kullanmayı öğretir, öğrenciye özgüven kazandırır, hür düşünmeyi, sorgulamayı aşılar.

 

MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI, MİLLETİN FİKRİ VE ONAYINI ALMADAN REFORM YAPIYOR

Bizim milli eğitim bakanlığının bunları yapmasını bırakın hayat etmesini bile mümkün görmüyorum. Bizim milli eğitim bakanlığı kalite ile uğraşmaktan ziyade şekil ile uğraşıyor hala. Milli eğitim bakanlığından sirayet eden tuhaflıklar, ucubelikler silsilesi hayatımızın her alanına sirayet ediyor. Bizim milli eğitim bakanlığı hiç kimsenin, eğitimin temel paydaşları olan öğretmenlerin, öğrencilerin, velilerin bile fikri ve onayını almadan karar veriyor. Kifayetsiz muhterislerden oluşan cahil bir milli eğitim bakanlığı tarafından terbiye edilmeye çalışılan ve gerçeklikten uzaklaştırılan 85 milyonluk bir Türkiye’den bahsediyorum.

 

GENÇLERİN YILLARI ÇALINIYOR AMA MİLLİ EĞİTİM HESAP VERMİYOR

Durmadan değiştirilen buna karşın her defasında yeni ve daha hastalıklı sorunların ortaya çıktığı bir eğitim sistemi ve bu ihanetin sorumlularının hiç ama hiç hesap vermedikleri bir Türkiye’den bahsediyorum. Eğitimde fırsat eşitsizliği, okullar ve bölgeler arası başarı farkı, eğitim bütçesi, öğretmen yetiştirme/atama politikaları ve eğitimde kalite düşüklüğü gibi sayısız temel ve yapısal sorunlar ortadayken ilkel ve kaba ideolojisini çocuk ve gençlerimize bulaştırmaktan başka bir derdi olmayan bir milli eğitim bakanlığından bahsediyorum.

 

MİLLİ EĞİTİM HEM KÖR HEM DE CAHİLDİR

Türkiye’de eğitimde verimsizliğin ve düşük başarının en önemli nedenlerinden birisi de anne babaların eğitimsiz olmasıdır. Türk eğitim sisteminin aile eğitimi perspektif ve misyonu yoktur. Böylesi kör ve cahil bir milli eğitim bakanlığı olamaz. Başarısız öğrencilerimizin dörtte biri yoksul ailelerin çocuğudur, yarıdan fazlasının dezavantajlı konumda olan ailelerin çocuğudur. Türkiye’de eğitimde doğumdan gelen eşitsizliklerin etkisini azaltmayan, hatta bundan habersiz bir milli eğitim bakanlığı olamaz.

 

TÜRKİYE DE ‘PARAN KADAR EĞİTİM’ VAR

Yoksul ve dezavantajlı ailelerin çocukları genellikle düşük prestijli okullara mahkûm edilmiş ve yerleştirilmektedir. Vahşi kapitalizmin en sert rüzgarlarının estirildiği Türkiye’de bugün paran kadar eğitim, paran kadar adalet ve paran kadar sağlık mottosu geçerli hale getirilmiştir. Bu varoş semt okullarında okuyan fakir aile çocukları eğitimin ileriki aşamalarında da başarılı olamamaktadır. Bu çocuklar hastalık, uyuşturucu, şiddet ve güvenlik gibi sorunlarla daha fazla karşılaşmaktadır. Okullarında kütüphane, atölye, laboratuvar, araç gereç, malzeme, spor salonu donanımı yok denecek kadar azdır.

 

EĞİTİM SİSTEMİ TOPLUMSAL EŞİTSİZLİKLERİN BAŞLANGIÇ NOKTASINI YARATIYOR

Gelecekteki hayatında da ilerleyemeyeceklerini bilen bu yoksul ve dezavantajlı ailelerin çocukları okulda başarılı, aktif ve etkili olmanın yararına inanmamaktadır. Okula ilgi duymamakta, kendilerini okula ait hissetmemektedir. İşte görüyorsunuz Türk eğitim sistemi toplumsal eşitsizliklerin başlangıç noktası ve anasıdır, haksızlık ve adaletsizliklere yeni boyutlar eklemesiyle meşhurdur. Çocuğun geleceği ve toplumdaki statüsü de bu eşitsiz eğitim sistemi tarafından tetiklenmektedir.

 

TÜRK EĞİTİM SİSTEMİ BİAT VE İTAAT ETMEYİ ÖĞRETİR

Bizim eğitim müfredatı erdemli, ahlaklı, inançlı, vasıflı ve gelişmiş donanıma sahip gençler yetiştirmeyi hedeflemez. Mevcut eğitim anlayışı her zaman biat ve itaat etmeye uyumludur. Türk eğitim sisteminden yetişen çocuklar doğru ve güvenilir bilgiye ulaşamaz; bilgiyi işleyemez; yeni fikirler üretemez; grup çalışması yapamaz; kendini sözlü ve yazılı olarak iyi ifade edemez; teknolojiyi iyi kullanamaz; bir veriyi yorumlarken önemli ile önemsizi ayırt edemez; farklı seçenekleri değerlendiremez; yaptığı seçimi gerekçelendiremez; eleştirel düşünemez; sorun çözemez ve bilgiyi sentezleyemez; üst düzey düşünme süreçlerinde ciddi sorunlar yaşar; hangi faktörün belirleyici olduğunu saptayamaz; farklı bilgileri karşılaştıramaz; sonuç çıkartabilme becerileri konusunda yetersizdir; olguları ve fikirleri ezberleyerek aktarabilir fakat kullanmakta zorluk çeker; tutucudur; otoriter ve erkil değerlere sahiptir; benim doğrum ve tek doğru eksenlidir; tarafsız, nesnel ve çoğulcu olamaz; din eğitimden anladığı değerlerin ezberlenmesi ve anlamlarının öğrenilmesi ile sınırlıdır; parti liderine ve ideolojisine boyun eğer; ama farklı insanlara saygılı olamaz hatta onlara boyun eğdirmeye çalışır. Dini eğitimden anladığı eline geçirdiği okulu İmam Hatibe çevirerek vasıfsız işgücü yetiştirmek ve işsizler ordusunu büyütmekten başka bir şey değildir.

 

TÜRK EĞİTİM SİSTEMİ OY DEVŞİRMEK VE PARTİ ÇIKARLARINA HİZMET ETMEK İÇİN VARDIR

Mevcut eğitim politikaları çağın değişme ve gelişme doğrultusu ile uyumlu değildir. Tepeden inmeci bir anlayışla bir bir hayata geçirilen eğitim reformları çağımızın temel dinamikleriyle de toplumun ihtiyaç ve beklentileriyle de bağdaşmayan zihniyet, değer ve uygulamalar silsilesidir. Eğitim sistemini oy devşirmek ve parti çıkarlarına alet etmek konusunda hiçbir ülke Türkiye ile yarışamaz. Daha iyi bir sistemi kurmak iddiasıyla eğitim sisteminin altını üstüne getiren mevcut zihniyet, matah bir tarafı olmayan eski eğitim sistemini bize mumla aratır hale getirmiştir. Ama biz DESAM olarak her şeye rağmen umutluyuz ve güçlüyüz. Türkiye büyük bir ülkedir. Türk milleti büyük bir millettir. Türkiye merkez ülke olmayı, rol model olmayı, tüm dünya mazlumlarının sığınağı olmayı kadim medeniyet kurgusuna amil bir eğitim politikası ile yeniden büyük Türkiye olmayı başarabilecektir, başaracaktır.

 

ARTUKLU HABER AJANSI-ANKARA


17.9° / 9.4°
  • BIST 100

    9367,77%3,72
  • DOLAR

    34,47% 0,05
  • EURO

    36,42% 0,21
  • GRAM ALTIN

    2956,00% 0,72
  • Ç. ALTIN

    4956,37% 0,55