Tarih: 21.05.2025 09:10

Disleksi , Hayatın Her Yönünü Etkiliyor

Facebook Twitter Linked-in

Toplumda okuma ve yazma güçlüğü olarak bilinen disleksi; bireyin zihinsel, duygusal ve sosyal gelişimini de şekillendiren nörogelişimsel bir farklılık olarak karşımıza çıkıyor. Sadece akademik performansı değil, hayatın tüm yönlerini etkileyen bu farklılık, dikkate alınmazsa özellikle yetişkin dönemde anksiyete, özgüven kaybı ve depresyon gibi sorunlara yol açabiliyor.

Disleksi, zeka seviyesinden bağımsız olarak bireylerin okuma, yazma ve heceleme gibi dil becerilerinde güçlük yaşaması olarak kendini gösteriyor. Normal veya üstün zekaya sahip bireylerde de görülebilen bu nörogelişimsel farklılık, yeterli destek sağlanmadığında bireyin hayatının birçok alanını olumsuz etkileyebiliyor.

Okul ortamında akranlarına göre daha yavaş okuma, kelimeleri karıştırma veya yazım hataları yapma gibi sorunlarla kendini gösteren bu durum yetişkinlik döneminde ise özellikle iş hayatında ve sosyal ilişkilerde kendini farklı şekillerde belli ediyor.

Ortaya çıkan durumun doğru anlaşılması ve bireylerin uygun eğitimlerle desteklenmesi, ruhsal sorunları önlemede kritik öneme sahipken durumun göz ardı edilmesi ise depresyon ve anksiyete gibi sonuçlara yol açabiliyor.

Ergenlikte Anksiyete ve Depresyonu Tetikleyebilir

Ergenlikte beynin, özellikle bazı bölgelerde yeniden yapılanmaya gittiğini belirten Auto Train Brain Ceo’su Günet Eroğlu, “Beyin bu dönemde kortikal incelme (cortical thinning) olarak adlandırılan doğal bir gelişim sürecinden geçer. Ancak disleksili bireylerde, bu kritik beyin bölgeleri zaten nörogelişimsel olarak farklı bir yapıya sahiptir. Bu yapısal farklılıklar; bireyin stresle başa çıkma, sosyal reddedilme durumlarını yönetme ve duygusal esneklik becerilerini doğrudan etkiler. Özellikle 17 yaş civarında artan sınav baskısı, kimlik arayışı ve sosyal kıyaslamalar gibi yoğun baskılarla birleştiğinde, bu nörobiyolojik zemin anksiyete ve depresyon gibi klinik tablolara yol açabilir “dedi.

Disleksi Daha Geç Yaşlarda Ortaya Çıkabiliyor

Disleksinin okul ve ailelerin desteğiyle bazen erken yaşlarda fark edilmeyeceğini vurgulayan Auto Train Brain Ceo’su Dr. Günet Eroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Fakat zaman geçtikçe özellikle de lise yıllarının sonlarına doğru akademik yük arttıkça kendini gösterebilir. Zihinsel çaba artarken başarıda düşüş yaşanması, bireyde kronik başarısızlık hissi, özgüven düşüklüğü, kaygı bozuklukları ve depresif belirtilere yol açabilir. Bu nedenle ailelere çok iş düşüyor. Öncelikle bu durumu bir hastalık değil farklılık olarak görüp, öğrenme güçlüğüne karşı çözümlerle bireyi desteklemeliler.

Disleksili bireylerde görülen kortikal incelme, potansiyeli engelleyen bir duvar değil, doğru müdahaleyle aşılabilecek bir nörobiyolojik farklılıktır. Ancak ergenlik sonrası dönemde desteklenmemesi, duygusal olarak ağır sonuçlar doğurabilir. Bu kapsamda, bireyin kendi beyin dalgalarını gerçek zamanlı olarak takip etmesini ve bunları istenen yönde düzenlemeyi öğrenmesini sağlayan nörofeedback (nöro geribildirim) yöntemi önemli bir çözüm sunuyor. Bu uygulama sayesinde beynin kendini yeniden yapılandırma ve yeni sinirsel bağlantılar kurma yeteneği olan nöroplastisite kullanılarak kalıcı iyileşmeler sağlanıyor.”

 

 

ARTUKLU HABER AJANSI




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —