DOĞAN BEKİN MARDİNDEKİ TARİHİ KATLİAM KONUSUNDA YETKİLİLERİ UYARDI

Mardinli Araştırmacı Yazar-Gazeteci Doğan Bekin Mardin de Ulucami ve Latifiye Cami ve etraflarında Mardin Büyükşehir Belediye Başkanlığı ve Artuklu Belediye Başkanlığı Kudep tarafından yürütülmekte olan yol ve duvarların restorasyon ve iyileştirme çalışm

7.08.2018 15:19:42 0
DOĞAN BEKİN MARDİNDEKİ TARİHİ KATLİAM KONUSUNDA YETKİLİLERİ UYARDI

Mardinli Araştırmacı Yazar-Gazeteci Doğan Bekin Mardin de Ulucami ve Latifiye Cami ve etraflarında  Mardin Büyükşehir Belediye Başkanlığı ve Artuklu Belediye Başkanlığı Kudep tarafından yürütülmekte olan yol ve duvarların restorasyon ve iyileştirme çalışmaları,hakkında  uyarılarda bulundu.

 

Görüntünün olası içeriği: bitki ve iç mekanGörüntünün olası içeriği: açık hava

Otomatik alternatif metin yok.

Doğan Bekin açıklamasında şu ifadelere yer verdi;

 

MARDİN BÜYÜKŞEHİR VE ARTUKLU BELEDİYE BAŞKAN VEKİLLERİNİ ARTUKLU İLÇESİ'NDEKİ RESTORASYON VE YOL İYİLEŞTİRME ÇALIŞMALARINDAKİ YANLIŞLIKLARINDAN SÜRATLE GERİ DÖNMELERİNİ VE TARİHİ KATLİAMLARI DURDURMALARINI BEKLİYORUZ.


Doğan Bekin 


Yıllar önce Mardin’in önde gelen bir büyüğümüz Mardin Ana Cadde üzerinde Mardin’in müstesna konaklarından İskender Atamyan’ın konağını satın aldıktan sonra ön cephesini yıkarak beton bir apartman inşa etmişti. O konakta yer alan ve adeta bir gergefte ince taştan detaylı motiflerle işlenmiş cumbalı salon da bu yıkımdan nasibini almıştı.

 

Birinci Dünya Savaşı sırasında Almanlar tarafından kullanılan İskender Atamyan’ın bu konağını ziyarete gelen İkinci Ordu Komutanı Ahmet İzzet Paşa ve beraberindeki komutanlarla birlikte Mustafa Kemal Paşa da bu cumbalı salonda ağırlanmışlardı.


Konağın yıkımını karşı kaldırımdan göz yaşı içerisinde seyreden sağduyulu bir mimara yaklaşan yeni mülk sahibi Mardinli büyüğümüz, neden göz yaşı döktüğünü kendisine sorduğunda aldığı cevap düşündürücü olmuştu: “beyefendi, şu anda yapmakta olduğunuz bu tarihi katliama göz yaşı döküyorum” diyerek oradan sessizce uzaklaşır. 


Mal sahibi yıkım ekibine dönerek; “bu adam taşa ağlıyor” diyerek hayretini ortaya koymaya çalışır. Yıllar sonra bu olayı ve daha detayını cumbalı evi yıkan bu büyüğümüzden biz zatî duymuştuk. İskender Atamyan’ın cumbalı cephesini yıkan bu büyüğümüz, yıllar sonra İspanya’ya ziyarete gittiğinde Toledo kentine de uğrar ve orada gördüğü manzara karşısında şaşkınlığa uğrar. Toledo’da, Mardin’de yıktığı cumbalı cephenin bir benzeri ile orada karşılaştığını ve bu sefer kendisinin tarihi yapı karşısında oturup ağladığını ve geçmişte yaptığı yanlışlığı orada daha iyi anladığını bizlere detayıyla anlatmıştı. 
Şimdi asıl konuya gelecek olursak;


Mardin’in tarihi skalasında önemli bir yere sahip olan Ulucami ve Latifiye Cami ve etraflarındaki yol ve duvarların restorasyon ve iyileştirme çalışmaları, yaklaşan yerel seçimler dikkate alınarak hummalı şekilde Mardin Büyükşehir Belediye Başkanlığı ve Artuklu Belediye Başkanlığı Kudep tarafından yürütülmektedir. Doğru ve yerinde yapılan, koruyucu amaçlı her türlü restorasyon çalışmalarına hiç kimsenin itiraz etmesi asla mümkün değildir. 


Fakat gördüğümüz kadarıyla yerinde yapılmayan,iyileştirme ve restorasyon adı altında büyük katliama dönüşen “şehir makyajı” çalışmalarının Mardin’in tarihi dokusuna faydadan çok büyük zararlar vermekte olduğu gayet aşikardır. 
Özellikle Ulucami ve Latifiye Camii aksında yürütülen çalışmalarda, önceki zemin üzerine sırf gösteriş amaçlı olarak yerleştirilen taşların oluşturduğu yükseltilerden, Konut, dükkân ve özellikle tarihi camilerin büyük oranda olumsuz etkilendikleri ortadadır. 


Büyükşehir ve Artuklu belediyeleri tarafından Mardin ve Midyat yöresinde taş işçiliğinde büyük tecrübeye sahip ustalar yerine, maliyetleri göz önünde tutarak restorasyon işlerinde hiçbir tecrübesi olmayan vasıfsız ve düşük ücretli işçilerin istihdam edilmesi son derece sakıncalı sonuçlar doğurmaktadır.


Daha da önemlisi, Mardin taşının jeolojik yapısı dikkate alınmadan, merdiven altı tabir edilen denetimsiz taşlarının bu restorasyonlarda tercih edilmesi ve özellikle Anadolu’da kullanılan ilk örneklerden satrançlı(ma’kılî) ve palmet kufi hatların ve duvarların titreşimlerden etkilenecekleri dikkate alınmadan “hilti” ile zemin taşlarının kırılması tarihi mekanların zarar görmesi ve topyekûn bir yok oluşa zemin oluşturacağı kaçınılmaz bir gerçek olduğu muhakkaktır. 


Moğol istilası sırasında bile zarar görmeyen bu tarihi yapılar ne yazık ki, restorasyon adı altında büyük tehlike arz etmektedir. Bu konuda sayın yetkilileri bu katliamları derhal durdurmaları için sağduyuya davet ediyoruz.
 

 

Saygılarımızla''

 

 

ARTUKLU HABER AJANSI

ÖZEL HABER


Yükleniyor

Yükleniyor

Yükleniyor