Çeşitli kuruluşların ayrı ayrı organizasyonları görkemli oldu
Saadet, Musiad, HTİB, HKP, Alevi Platformu, CHP Hollanda Birliği ve daha pek çok kuruluş kutlama ve mesajlar ile kadınlara sahip çıktılar.
İlhan KARAÇAY derledi:
Her yıl 8 mart günü kutlanmakta olan ‘Dünya Emekçi Kadınlar Günü’ Hollanda’da çeşitli kuruluşlar tarafından kutlandı.
Fırsat eşitliğinden de sorumlu olan Eğitim, Kültür, Bilim ve Eşit Haklar Bakanı Ingrid van Engelshoven, tüm kadınları kutlarken, ülkedeki 200 büyük şirketten sadece 13’ünün yönetim kademelerinde yeterince kadın personelin bulunduğunu açıkladı.
Bakan Engelshoven, kadın kotasına uyulması konusunda daha sert önlemler alacaklarını söyledi. Van Engelshoven, yaptığı açıklamada, şirketlerin kadın çalışanlara yönelik tutumunun hayal kırıklığı yarattığını söyledi ve söz konusu şirketleri teşhir etmeye devam edeceklerini belirtti.
Hollanda’daki çeşitli Türk kuruluşları, etkinlik yaparak ve mesaj göndererek bu günü kutladılar.
Turkish Media Center TMC’nin haberine göre, MUSİAD Kadın Kolları da bir kutlama yaptı. Düzenlenen organizeye, vakıf ve derneklerin kadın kolları başkanları ve özel kadın konuklar katıldı.
Musiad Hollanda Kadın Kolları’nın organize ettiği kutlama, Pandemi tedbirleri kapsamında kısıtlı sayıda davetlinin katılımı ile yapıldı. Bu özel ve anlamlı günde, konuşmacılar ve katılımcılar birer selamlama konuşması yaparak tüm kadınların ‘Kadınlar günü’nü kutladılar.
MÜSİAD Hollanda Başkanı Ümit Akbulut, selamlama ve kutlama konuşmasında MÜSİAD Hollanda ve Kadın Kollarının faaliyetleri hakkında kısa bilgiler verdi.
Akbulut konuşmasında; MÜSİAD ailesinde kadınların önemi ve faaliyetlerinin yanı sıra, Hollanda’da Türk toplumunun yapısını ve ticari hayatlarını yakından takip etmeye çalıştıklarını, bu bağlamda hemen hemen her sektörü kapsayacak en az 5 kişiden oluşan iş ve gelişimleri komiteleri oluşturduklarını söyledi. Sektörel, Kurumsal ve Sosyal komitelerin yanısıra Kadın, Genç ve Kobi MÜSİAD’ın faaliyetlerine başlandığını ve pandemi dönemine ragmen bu komite toplantılarını ara vermeden devam ettirdiklerini belirtti.
‘Pozitif gündemleri dışarı yansıtacağız’
Hollanda’da yaklaşık 27.000 Türk işyerinin olduğunu, bunların Hollanda ekonomisine ne kadar katkı sağladığının, Hollanda kamuoyuna çok duyurulamadığına vurgu yapan Akbulut, bu yeni yönetimleri döneminde olumsuzlukların yanı sıra başarı hikâyelerinde duyurulmasına özel önem vereceklerini belirtti.
Kadın katılımcılara yaptığı konuşmada Akbulut, ayrıca ortak sorunlar boyutunda diger tüm Sivil Toplum Kurum ve kuruluşlarla birlikte çalışma iradesi geliştirdiklerini ve bunu hayata geçireceklerini söyledi.
Geleceğimiz için mutlaka ‘oy kullanın’
Başkan Akbulut Hollanda’da yaklaşık 250 bin Türk ve yaklaşık 800 bin Müslüman’ın oy verebileceğini, alınan veya alınmaması gereken kararlar hakkında söz sahibi olabilmek ve geleceğimiz için mutlaka oyumuzu kullanalım çağrısı yaptı.
Bu özel güne ev sahipliği yapan, MÜSİAD Kadın Kolları Başkanı, Psikolog Aynur Bayram, misafirlerine yaptığı konuşma ve sunumda; Dünya Kadınlar Günü’nün öneminin yanı sıra Hollanda’daki Türk kadın ve ailelerinin sorunları hakkında kendi deneyim ve görüşlerini aktardı.
Hollanda’daki Türk toplumunun sorun ve eksikliklerinin bilindiğini ancak çözüm yollarında çok başarılı olunmadığına vurgu yapan Bayram, MÜSİD Kadın Kolları’nın diğer kurum ve kuruluşları ile birlikte hareket etmelerinin öneminden bahsetti.
‘Biz Hollandalı Türk’leriz’
Aynur Bayram, “Hollanda’da yaşayan Türk Kadınlar olarak, özümüzü unutmadan, buradaki yaşamımızda, Hollandalılara artık bizlerin de burada yaşayan ve toplumun bir parçası Hollandalı Türkler olarak kabul ettirmemiz gerekiyor. Bu nedenle MÜSİAD Kadın Kollarını kurduk ve bu misyon ve vizyonla ilerleyeceğiz” dedi.
Kadın Kolları Başkan yardımcısı Tülin Taylan da yaptığı sunumda; MÜSİAD Kadın’ın yol haritasını anlattı. Öncelikle kendi işini kurmak isteyen müteşebbis kadınlara yardımcı olmak istediklerini, mevcut iş yapan kadınların da gerçek güçlerinin ortaya çıkmasınına katkı sunmak, çocuklarımıza iyi birer örnek olmak istediklerini, bu çalışma ve katkılarında ancak birlikte hareket ederek gerçekleşebileceğini belirtti.
Bu özel güne davet edilen, Hollanda Diyanet Vakfı, Güney Hollanda Millî Görüş, Doğu Türkistan Vakfı Kadın Kolları Başkan ve temsilcileri bu günün önem ve özellikleri ile ilgili bilgi ve görüşlerini paylaştılar.
Hollanda’da Türk Toplumunu temel sorunlardan birisi olan ‘Koruyucu Aile’ konusunda görüş ve çözüm yolları noktalarında birlikte hareket edilmesinin önemi vurgulandı.
Konuşma ve sunumlar sonrası Başkan Ümit Akbulut, Kadın Kolları Başkanı Psikolog Aynur Bayram’a tüm katılımcılara verilmek üzere üzerlerinde isimleri yazılı gülleri takdim etti.
Tüm etkinlik ve konuşmalar süresinde katılımcılar maske ve mesafe tedbirlerine özen gösterdiler.
SAADET HOLLANDA KADINLAR TEŞLİLATI’NIN KUTLAMASI
Saadet Hollanda Kadınlar Teşkilatı, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü vesilesi ile Rotterdam’da ‘Hayata Değer Katan Kadınlar’ isimli bir program düzenledi. Programda, topluma katkıları ve verdikleri büyük mücadele ile örnek olmuş olan hanımefendilere plaket takdim edildi. Pandemi koşullarına riayet edilen programa Saadet Hollanda Başkanı Ali Yücel ve farklı kesimlerden kadınlar katıldı.
Program vesilesi ile bir konuşma yapan Saadet Hollanda Kadınlar Teşkilatı Başkanı Sümeyye Bakan, ‘Kadının yaradılışı gereği, analık vasfı ile toplumu oluşturan en önemli unsur‘ olduğunu söyledi. Programda mücadeleleri ve yaptıkları hayırlı çalışmalarla hayata değer katan kadınlara teşekkür plaketi verildi.
Başkan Sümeyye Bakan, aşağıdaki anlamlı konuşmayı yaptı:
Bugün “Hayata değer katan kadınlar” adı ile gerçekleştirdiğimiz plaket töreni için bir araya gelmiş bulunuyoruz.
Öncelikle bu önemli günde, bizlerle beraber olduğunuz için katılımlarınızdan dolayı teşekkür ediyor, saygılarımı sunuyorum. Hoş geldiniz sefalar getirdiniz…
Bu programın amacı, yaptıkları çalışmalar ile örnek olan, kişiliği ve hayatı ile yol gösteren, azim, inanç ve fedakarlığı ile ilham veren kadınlarımıza teşekkür etmek,
Hayatın tüm alanlarında yer alan ve varlıklarıyla değer katan bütün kadınlarımızın da, yanlarında olduğumuzu belirtmektir.
Kadın, toplumun inşasında büyük pay sahibidir. Anne olarak, öğretmen, doktor, mühendis, gazeteci, yazar-çizer, bilim insanı olarak,….
Fabrikada işçi, tarlada köylü, pazarda esnaf, ticaret erbabı, iş kadını, yönetici olarak, toplumun her alanında çalışan, üreten, iradesini kimsenin etkisinde kalmadan, her türlü insan baskısının dışında, özgür ve özgün şekilde ortaya koyan kadınlar, daha güzel bir yarını şekillendirecek en önemli unsurdur.
Sahip olduğu özelliklerin farkında ve bu Potansiyelini; İyinin, güzelin, faydalı ve doğru olanın gerçekleşmesi için kullanan kadın, Dünyayı imar eder, medeniyeti inşa eder, toplumu ihya eder…
Bu yüzden, Kadının eğitimini, sağlığını, sosyalleşmesini ve üretime katılmasını sağlamak, bunların önündeki engelleri kaldırmak, aslında hem bireye hem de topluma yapılan en büyük yatırımdır.
Elbette Sağlık hizmeti ve nitelikli eğitim, itibarlı, güvenli ve onurlu bir yaşam, kamu hizmetlerine ve kaynaklarına eşit erişim, kadın-erkek her insanın en doğal hakkıdır.
Ancak hala Dünyada, kadın daha doğarken, sosyal yapının önyargılarına muhatap olmakta, eğitimi, sağlığı, istekleri, umutları ailede ikinci planda tutulmaktadır. Sonrasında ekonomik, sosyal, siyasal ve akademik alanda maddi manevi türlü zorluklarla karşı karşıya kalmaktadır.
Kadın, yaradılışı gereği analık vasfı ile toplumu oluşturan en önemli unsurdur. Bu nedenle kıymetli ve önemli sorumlulukları vardır. İlk mürebbiyedir.
Yapıcı, onarıcı, toparlayıcı ve koruyucu özellikleri ile ailenin bel kemiğidir. Bu yüzden geleceğimizi şekillendiren ve evde ağır işçi olarak çalışan kadınların, ev hanımlarının, “özlük haklarının verilmesi” için yapılacak düzenlemeler bir lütuf değil, en doğal hakkın teslim edilmesidir.
Bugün insanlık, “hak ve adaletin hâkim olduğu yeni bir dünyanın” hayali ve ihtiyacı içindedir.
Böyle bir dünyanın kurulumu için kadınlar olarak en üst seviyede Sorumluluğa sahip olduğumuzun bilincinde olarak, devletin ve sivil toplumun, iş ve sosyal yaşamda, kadını ve toplumu önceleyen ve destekleyen her türlü çalışmasını büyük bir memnuniyetle karşılıyoruz. Amacımız başta Türkiye’deki insanlar olmak üzere, tüm Dünya insanlığının “Saadetidir.”
Bu gün kadını; yazılı-görsel-sosyal medyada, reklamın ve tanıtımın bir unsuru, Şiddetin ve tacizin bir mağduru olmaktan çıkarıp, çalışan, düşünen, öğreten, iyileştiren, güzelleştiren, ilham veren yanının görülmesine,
Bilimin, sanatın, ekonominin, eğitimin, huzur ve barışın, sevginin öznesi olarak ülkemizin yarınlarına olan katkısının desteklenmesine hepimizin ihtiyacı var. Bu açıdan, kadınlarımızın başarılarını takdir ve tebrik etmek için, sadece 8 Mart’ın değil, her günün değerli olduğuna inanıyoruz.
Varlık gösterdiği her alanda umut olan, hayatı yenileyen “tüm kadınlarımızı” taktirle karşılıyor, yaşadığı ülkeye kattığı değerle iftihar ediyoruz.
Bu süreçte biliyoruz ki, kadınlarımızın cesareti, dirayeti ve fedakarlığı ile aşamayacağı hiç bir engel yoktur.
..Ve biliyoruz ki, kadınların değer katmadığı hayat, siyaset, ekonomi, sivil toplum eksik kalacaktır.
Ve bugün ,plaketlerini almak üzere aramızda bulunan değerli hanımefendilerle birlikte olmanın büyük onurunu ve mutluluğunu yaşıyoruz.
Bu duygu ve düşüncelerle sözlerime son verirken, katılımlarınızdan dolayı teşekkür ediyor, selam ve saygılarımı sunuyorum.’
Hollanda Saadet Bölge Başkanı Ali Yücel de bir konuşma yaptı.
Yücel şöyle konuştu:
“Saygıdeğer hanımefendiler, beyefendiler ve değerli basın mensupları. Hepinizi Allah’ın selamıyla ve saygı, muhabbetle selamlıyorum. Günün anlam ve önemine binaen düşüncelerimi paylaşmak istiyorum. Kadın iyi bir anne, iyi bir eş, iyi bir arkadaş, merhamet timsali, şefkat abidesi ve hepsinden önemlisi Allah’ın en güzel bir şekilde yarattığı zarif, nazik bir kul ve insandır.
Şefkat Peygamberi, hassas bir varlık olan kadını kristale benzetmek suretiyle onun değerine ve ona karşı ne derece dikkatli davranılması gerektiğine işaret ermiştir. Cenneti kadınların ayakları altına seren dinimiz, kadınların erkeklere Allah’ın bir emaneti olduğunu buyurmuştur. Kadın; ailenin temeli, gelecek nesillerin teminatıdır. İnsani değerlerle donanmış bir annenin yetiştireceği evlatlar geçmişte nasıl bir Ertuğrul Gazi, Fatih Sultan Mehmet, Yavuz Sultan Selim olmuşsa, yakın geçmişimizde Nene Hatun olmuş, Sütçü İmam olmuş, Seyid Onbaşı olmuş ve Necmettin Erbakan olmuştur.
Yaşamımızın doğumdan ölüme her anında varlıklarıyla onurlandığımız, ihtiyacımız olduğunda desteklerini esirgemeyen, eğiten, yetiştiren, bizi biz yapma yolunda yüreklerindeki sevgi ve şefkati karşılıksız veren, hayatımızın her aşamasında yanımızda olup bizlere güç veren, aile ve toplumun temelini oluşturan tüm kadınlarımızı temsilen şu an aramızda bulunan iki başarılı hanımefendiyi bu plaketi almaya layık görüldükleri için kendilerini kutluyorum.
Ve ayrıca, geçmişten günümüzdeki başta şehitlerimizin ve gazilerimizin anneleri ve eşleri olmak üzere, kadınlarımızı insanlığa verdikleri katkılardan dolayı en kalbi duygularımla selamlıyor, sağlık, mutluluk ve huzurlu bir yaşam diliyorum.
Kadınlarımızın yüzlerinin bir gün değil her gün güldüğü bir dünya temenni ediyor, tüm kadınlarımızın 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü partimiz ve şahsım adına kutluyorum.
Bu özel programı tertipleyen Kadınlar teşkilatımıza ve bizlerle olan tüm davetlilere katılımından dolayı da teşekkürlerimi iletiyorum. Hepinizi tekraren saygı ve muhabbetle selamlıyorum.”
Konuşmaların ardından her biri kendi alanında hayata değer katan, yayın kurul üyesi ve yazar Havva Koç ile Zeynep Akhan’a plaket takdim edildi.
Program, plaket takdiminin ardından sunulan ikram ile sona erdi.
HTİB’NİN KUTLAMASI
Amsterdam’da kurulu HTİB’nin organize ettiği kutlama günü, Dam Meydanı’nda toplanarak başladı. Daha sonra HTİB Merkezi’ne yüründü ve buradaki etkinlikle kutlama yapıldı.
HTİB Başkanı Mustafa Ayrancı, kadınların ikinci sınıf insan muamelesi görmesinin ve tacize uğramalarının sona ermesini isteyen bir konuşma yaptı.
Ayrancı, ‘Kadınların ikinci sınıf insan muamelesi görmesinin tarihi, sınıflı toplumların ortaya çıkışına dayanır. Kapitalizmle birlikte geleneksel aile yapısının değişikliğe uğraması ve kadınların da çalışma hayatında yer almaya başlaması bu durumu değiştirmedi. Kadınlar çalışma hayatında ikinci plana itildi. Daha düşük ücretlerle çalışmak durumunda bırakıldı. Üstelik, çoğunlukla işgününün sonunda da ev işlevlerini yerine getirmekle sorumlu tutuldu.’ dedi.
KADINLAR GÜNÜ NASIL DOĞDU
‘8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’, Birleşmiş Milletler tarafından tanımlanmış uluslararası bir gündür. İnsan hakları temelinde kadınların siyasi ve sosyal bilincinin geliştirilmesine, ekonomik, siyasi ve sosyal başarılarının kutlanmasına ayrılmaktadır.
8 Mart’ın ‘Dünya Emekçi Kadınlar Günü’ olarak kutlanmasını öneren Clara Zetkin ve Rosa Luxemburg’dur. Dünya Kadınlar Günü, tarihinde barındırdığı talihsiz olay nedeniyle bazı ülkelerde anma törenleri kutlanıyor. Dünya Emekçi Kadınlar Günü adı ile 1921 yılından itibaren Türkiye’de de kutlanmaya devam eden 8 Mart, ilk olarak 1975 yılında yaygınlaşmaya başladı. ABD’nin New York eyaletinde yaşanan yangın felaketinde 129 kadın işçinin
hayatını kaybetmesinin ardından, Almanya, Danimarka ve ABD gibi ülkelerde bu günün kadınlara özel bir gün olarak anılması kararı alınmıştı. Ülkelerin kararlarına tepkisiz kalamayan Birleşmiş Milletler ise, 1977 yılında yaptığı oylamadan sonra, 8 Mart’ı dünya kadınlarına armağan etti. Kadınlar Günü’nün tarihçesi, ABD’nin New York eyaletinde çalışma koşullarının iyileştirilmesini isteyen işçilerin iş bırakma eyleminden sonra çıkan yangında, 120 kadın işçinin hayatını kaybetmesine tüm dünyadan tepkiler geldi. Danimarka, Almanya ve ABD sırasıyla bu günü dünya kadınlarına özel bir gün olarak kabul edince, Birleşmiş Milletler’den de ilk adım geldi. 16 Aralık 1977 tarihinde 8 Mart’ı ‘Dünya Kadınlar Günü’ olarak ilan eden BM, aynı dönem özel gün ile ilgili yaptığı açıklamada bu günün New York’ta yanan işçilerden dolayı anıldığı belirten bir ifade kullanmadı.
Türkiye’de Dünya Kadınlar Günü
Türkiye’de 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü ilk kez 1921 yılında “Emekçi Kadınlar Günü” olarak kutlanmaya başlandı. 1975 yılında ve onu izleyen yıllarda daha yaygın, ve yığınsal olarak kutlandı, kapalı mekanlardan sokaklara taşındı. “Birleşmiş Milletler Kadınlar On Yılı” programından Türkiye’nin de etkilenmesiyle, 1975 yılında “Türkiye 1975 Kadın Yılı” kongresi yapıldı. 12 Eylül Darbesi’nden sonra cunta yönetimi tarafından dört yıl süreyle herhangi bir kutlama yapılmasına izin verilmedi. 1984’ten itibaren her yıl çeşitli kadın örgütleri tarafından “Dünya Emekçi Kadınlar Günü” kutlanmaya devam edilmektedir.
8 Mart 1857’De New York’ta Büyük Direniş
8 Mart 1857’de New York’ta yer alan bir dokuma fabrikasında çalışan 40 bin işçi, 16 saatlik işgününün 10 saate indirilmesi ve ücretlerde artış yapılması talebiyle greve başlamıştı. Kadın işçilerin örgütlediği bu grev o güne kadar yapılmış en büyük kadın eylemlerinden biriydi.
129 İşçi Yanarak Can Verdi
Kadınların örgütlediği eylemi durdurmak isteyen polis, kadın işçilere saldırmış, fabrikanın patronlarının da desteğiyle binlerce işçi fabrikaya kilitlenmişti. Bu sırada çıkan yangında içeride kilitli kalan işçilerden 129’u yanarak yaşamını yitirmişti.
ABD basını bu olaya neredeyse hiç yer vermemişti. Buna rağmen, işçilerin cenaze törenine 100 bini aşkın kişi katılmıştı.
Basında yer alanlara göre, 1910 yılında Kopenhag’da gerçekleştirilen İkinci Enternasyonal’e bağlı Sosyalist Kadınlar Konferansı’nda kadın ve emek mücadelesi masaya yatırılmıştı. Almanya Sosyal Demokrat Partisi’nden Clara Zetkin, bu konferansta yaptığı konuşmada kadınlar için bir mücadele günü belirlenmesi gerektiğini söylemişti. Zetkin’in önerisi kabul edilmiş, her ülkenin sosyalist kadınlarının her yıl aynı gün, kendi ülkelerinin işçi sınıfı örgütleriyle mutabakat içinde bir kadınlar günü düzenlemesi kararlaştırılmıştı. Söz konusu yıllarda neredeyse hiçbir ülkede kadınlara seçme ve seçilme hakkı verilmemişti. Bu sebeple, pek çok ülkede eş zamanlı kutlanacak bu günün temel olarak kadınlara seçme ve seçilme hakkı verilmesi için bir mücadele günü olarak düzenlenmesi karara bağlanmıştı. Bugün, dünyanın neresinde olursa olsun kadınlara uygulanan sömürü ve baskıya karşı mücadeleyi yükseltme amacını taşıyordu. Kadınların seçme ve seçilme hakkını alması, kadın-erkek eşitliğinin sağlanması ve emperyalist savaşa karşı mücadele, bütün dünya kadınlarının ortak mücadele ilkelerinin başında yer almaktaydı.
Uluslararası anlamda ilk emekçi kadınlar günü 19 Mart 1911’de düzenlendi. Avusturya, Danimarka, Almanya ve İsviçre’de gösterilere katılan on binlerce kadın seçme ve seçilme hakkının yanı sıra kadınlara iş ve mesleki eğitim verilmesi, çalışma alanlarında kadın-erkek eşitliği sağlanmasını talep etti. Bir kadın yazar 1911’deki gösterileri anlattığı yazısında şu ifadeleri kullanmıştı: “İlk Uluslararası Kadınlar Günü 1911’de gerçekleştirildi. Başarısı, beklenenin çok üstündeydi. Her yerde toplantılar düzenlendi. Küçük yerleşimlerde, hatta köylerde bile salonlar öyle tıklım tıklımdı ki kadınlar toplantılara katılan erkeklerden kendilerine yer vermelerini istedi. Bu gün kesinlikle çalışan kadının ne kadar militan olduğunun ilk göstergesi oldu. Erkekler evde çocuklarıyla kalırken kadınlar toplantılara koştu. Hatta o gün yaklaşık 30 bin kişinin katıldığı sokak gösterilerinde polis pankartları toplamaya karar vermişti, ancak kadınlar polise direndi.” Sonraki yıl Fransa, Hollanda ve İsveç de kadınların mücadele gününü kutlamaya başladı. Yapılan gösterilerde kadınların gündeminde her an patlak vermesi muhtemel olan dünya savaşı vardı. 1913’te 8 Mart’ta düzenlenen kadınlar günü Rusya’da da kutlandı. Çarlık Rusyası şartlarında açık gösteri düzenlemenin neredeyse imkansızdı. Ancak birkaç yıl sonra devrim saflarında savaşacak öncü sosyalistler, kadınlar gününün gizli etkinliklerle kutlanmasını, iki yerel işçi gazetesinde günün anlam ve önemini anlatan yazılar yayınlanmasını sağladılar. Hatta bu yazılarda Clara Zetkin’in dayanışma duygularını ilettiği ifadelere yer verdiler.
Dünyada Kadınlara Karşı Şiddet!
Dünyada en yaygın, ancak en az cezalandırılan durumundadır. Erkek çocuğun kız çocuğa tercih edilmesi yüzünden ya doğar doğmaz öldürülmüşler ya da erkek kardeşleri ve babalarıyla eşit derecede gıda ve tıbbi olanaklara ulaşamamıştırlar.
Küresel olarak, 15-45 yaş arası kadınlar, kanser, sıtma, trafik kazaları ve savaşlardan daha ziyade, erkek şiddetinin sonucu hayatını kaybetmekte veya sakatlanmaktadır. En az üç kadından biri dövülmüş, cinsel ilişkiye zorlanmış ya da hayatı boyunca başka türlü suistimal edilmiştir (tecavüz, kötü davranış). Bunu yapanlar genelde aileden bir üye ya da kadının tanıdığı biridir. Ev içi şiddet, bölge, kültür, etnik köken, eğitim, sınıf ve din ne olursa olsun kadınlara karşı en yaygın suistimal şeklidir.
“Dünya’da hiçbir milletin kadını, milletini kurtuluşa ve zafere götürmekte, Anadolu kadınından daha fazla çalıştım diyemez.” Bu sözler Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’e ait. Söylediklerinde mübalağa yok. Zira Kurtuluş Savaşı’nın en önemli aktörlerinden biri de Türk kadını idi. Türkiye’de 8 Mart Dünya Kadınlar Günü ilk kez 1921 yılında “Emekçi Kadınlar Günü” olarak kutlanmaya başlandı. 1975 yılında ve onu izleyen yıllarda daha yaygın, ve yığınsal olarak kutlandı, kapalı mekanlardan sokaklara taşındı. “Birleşmiş Milletler Kadınlar On Yılı” programından Türkiye’nin de etkilenmesiyle, 1975 yılında “Türkiye 1975 Kadın Yılı” kongresi yapıldı. 12 Eylül 1980 Askeri Darbesi’nden sonra dört yıl süreyle herhangi bir kutlama yapılmadı. 1984’ten itibaren her yıl çeşitli kadın örgütleri tarafından “Dünya Kadınlar Günü” kutlanmaya devam ediliyor.
ARTUKLU HABER AJANSI-HOLLANDA
HABER;İLHAN KARAÇAY