MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "İktidar, yoksullarımızdan esirgediğini para babalarına ikram etmiş, öksüzün nafakasını ayakkabı kutularına saklamış, emeklimizin paralarını, asgari ücretle geçinen milyonların ekmeğini ona buna yem etmiştir. Türk milleti
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "İktidar, yoksullarımızdan esirgediğini para babalarına ikram etmiş, öksüzün nafakasını ayakkabı kutularına saklamış, emeklimizin paralarını, asgari ücretle geçinen milyonların ekmeğini ona buna yem etmiştir. Türk milleti bu zalim iktidarın hesabını sandıkta görecektir. Milli irade haramilerin saltanatını sandıkta bitirecektir. Hırsızlığın hükümranlığı, yağmanın egemenliği, soyguncunun düzeni yakında son bulacak, yakında küllenecektir. Milliyetçi Hareket Partisi, milletimize kaşıkla verip kepçeyle alan, vatan evlatlarının hakkını bakan evlatlarına peşkeş çeken, bacanaklardan yolsuzluk bacası inşa edenlerin kulağından tuttuğu gibi doğru Yüce Divan`a gönderecektir. Biz, bu tarihi hesaplaşmaya hazırız" dedi.
Bahçeli, partisinin Meclis grup toplantısında yaptığı konuşmada, milletin iktidarın neden olduğu gerilim ve cepheleşmelerden dolayı eziyet ve çile çektiğini öne sürerek, yaşanan bozgunların milli varlığı ve birliği hedef aldığını söyledi. İktidarın dünkü dostlarıyla düşman saflara ayrıldığını ve vatandaşların ekonomik sıkıntıları göğüslemek zorunda kaldığını ifade eden Bahçeli, "Başbakan Erdoğan, geçtiğimiz hafta Singapur`daki Botanik Parkı`nda, orkideler içinde keyif sürüp, beğendiği çiçeklere isim babalığı yaparken milletimiz ekonomik açmazların içinde bocalamayı sürdürmüştür" dedi.
İktidarın "torbanın içine kömür koyup siyasi şov yaptığını ve ayakkabı kutularının içine milyon dolarları dizerek hırsızlığın şovrumunu açtığını" ileri süren Bahçeli, şöyle devam etti:
"Ön tarafta tenekenin içine peynir, çuvalın içine bulgur, paketin içine makarna koyup yoksul ve düşkünleri istismar edenler, arkada el çabukluğuyla çaldıkları paraları kasalara tıka basa istiflemişlerdir. AKP`nin iktidar yıllarında rüşvetçiler hayırsever olarak isimlendirilmiş, hırsızlar yardımsever olarak gösterilmiş, hakim ve savcılar militan olarak tanımlanmış, yolsuzluk operasyonları komplo olarak formüle edilmiş, utanmazlık mağduriyet olarak sunulmuştur. Son 11 yılda sapla saman, doğruyla yanlış, güzelle çirkin, hak ile batıl, duayla beddua, temizlikle kirlilik birbirine karışmıştır."
Türkiye`nin ekonomik tablosunun umut verici olmadığını belirten Bahçeli, yapılan zamlar ve vergi artışlarının vatandaşları kara kara düşündürdüğünü dile getirdi. Ekonomik yıkımın her haneye nüfuz ettiğini, enflasyonun fren tutmadığını savunan Bahçeli, TÜİK`in açıkladığı resmi enflasyon rakamlarının gerçeklerle bağdaşmadığını iddia etti. Yüzde 5 olarak açıklanan 2013 enflasyon hedefinin yıl sonunda yüzde 7,4 olarak gerçekleştiğine işaret eden Bahçeli, geçen yıl patatesin fiyatının yüzde 110, kuru fasulyenin fiyatının yüzde 58,9, patlıcanın fiyatının ise yüzde 36,6 arttığına dikkati çekti. 40 temel gıdada son bir yıllık fiyat artışının ortalama yüzde 16,2 olduğunu bildiren Bahçeli, "Özellikle son zamanlarda fasulye ve pirinç fiyatlarının önüne geçilememektedir. Bu durum sofralarımızın değişmezi olan kuru fasulye-pilav lezzetini azaltmış, talepleri ister istemez kısmıştır. Türkiye fasulye kıtlığı yaşıyorsa, yabancı ülkelere mahkûm ve mecbur kalıyorsa bu öncelikle yanlış planlamanın, yanlış politikaların ve yanlış tercihlerin eseridir" dedi.
Türkiye`nin AK Parti döneminde ithalat cenneti haline geldiğini ileri süren Bahçeli, 2012`de 84 milyar dolar olan dış ticaret açığının geçen yılın 11 aylık döneminde 89 milyar dolara ulaştığını belirtti. 2013`te dolar kurunun Türk lirası karşısında yüzde 21 değer kazandığını dile getiren Bahçeli, "Özellikle 17 Aralık `Rüşvet ve Yolsuzluk Operasyonu`ndan bugüne kadar milli paramızın değer kaybı, yaklaşık yüzde 7,5 civarındayken Borsa İstanbul 100 Endeksi`ndeki kayıp ise yüzde 11`i geçmiş durumdadır. Faizler yüzde 10`u geçmiştir. Türkiye`nin 17 Aralık`tan bu tarafa ekonomik kaybı 150 milyar Türk lirasını bulmuş. Dövizdeki artış, bu kapsamda borcu olan vatandaşlarımızı korku ve kaygıya sevk etmektedir. İthalatçı firmalar ise karşılaşacakları külfet ve maliyetin boyutunu bugünden kestirememektedir" diye konuştu.
Bahçeli, Türkiye`de yaşanan hukuk cinayetleri, hükümet bunalımı ve sistem krizinin Türkiye ekonomisine ilave sorunlar getirdiğini öne sürerek, Türkiye`ye akan portföy veya doğrudan yatırımların hukuk alanındaki travmalardan dolayı tedirgin ve panik halinde olduğunu savundu. Dış muslukların kesilmesinin cari denge açığını büyütebileceğine işaret eden Bahçeli, son 11 yılda birikimli olarak toplamda 384 milyar dolar cari açık verildiğini ifade etti. Bahçeli, "Büyüyen cari açık, Niğdeli kardeşimizin istikbaliyle oynamak demektir. Artan cari açık, Yozgatlı çiftçimizin geleceğini ipotek ettirmek demektir. Cari açıktaki her yüzde birlik kıpırdama Samsunlu esnafa yansıyacak, Bitlisli hayvan üreticisini zora sokacaktır. Gelirimizden daha fazla harcamamız iki yakamızın bir araya gelmesine mani olacaktır" değerlendirmesini yaptı.
Son tehlikeli gelişmelerin, Türkiye`nin bağımlı olduğu sıcak paranın yön değiştireceğine işaret ettiğini iddia eden Bahçeli, şunları söyledi:
"Oysaki 2014 yılında finanse edilmesi gereken 220,5 milyar dolarlık bir külfet önümüzde durmaktadır. Peki, Türkiye`nin bu kadar güvensiz ve sancılı olduğu bir ortamda lazım gelen kaynak nasıl bulunacak, nasıl temin edilecektir? Başbakan Erdoğan, aziz milletimizi ateşe attığını ne zaman anlayacaktır? Bu yılda, 60 milyar dolar olması tahmin cari açık dış kaynaklarla finanse edilemezse olacak şudur: Kur fırlayacak, yani devalüasyon yaşanacak, ithalat pahalılaşıp caydırılacak, milletimiz daha da fakirleşecektir. AKP bu karanlığa doğru ekonomiyi sürüklemektedir."
Başbakan Erdoğan ve çevresinin ekonomiyi yönetmekten aciz olduğunu ileri süren Bahçeli, şöyle konuştu:
"İktidar, yoksullarımızdan esirgediğini para babalarına ikram etmiş, öksüzün nafakasını ayakkabı kutularına saklamış, emeklimizin paralarını, asgari ücretle geçinen milyonların ekmeğini ona buna yem etmiştir. Türk milleti bu zalim iktidarın hesabını sandıkta görecektir. Milli irade haramilerin saltanatını sandıkta bitirecektir. Hırsızlığın hükümranlığı, yağmanın egemenliği, soyguncunun düzeni yakında son bulacak, yakında küllenecektir. Milliyetçi Hareket Partisi, milletimize kaşıkla verip kepçeyle alan, vatan evlatlarının hakkını bakan evlatlarına peşkeş çeken, bacanaklardan yolsuzluk bacası inşa edenlerin kulağından tuttuğu gibi doğru Yüce Divan`a gönderecektir. Biz, bu tarihi hesaplaşmaya hazırız. Bu karanlık devri kapatmak için inançlı ve azimliyiz. Haksızlığın, hukuksuzluğun ve rüşvet eşkıyalığının hakkından ve üstesinden gelmek için sabırsız ve son derece de heyecanlıyız."
Bahçeli, Türkiye`nin toplumsal dokusunun yara aldığını, milli bünyenin hasar gördüğünü belirterek, devletin ana omurgasının çatırdadığını savundu. Hukuk devleti ilkesinin tahrip edildiğini ileri süren Bahçeli, iktidarın rüşvet ve yolsuzluk iddialarını örtbas etmek için 12 Eylül referandumundaki tutum ve beyanlarından tamamen saptığını iddia etti. Bahçeli, şu ifadeleri kullandı:
"Bu kadar kısa süre içinde AKP`nin geri dönüş yapması, anayasal kurum olan HSYK`yı siyasi gayelerle yürütmenin emrine almak için düğmeye basması millet iradesini tanımayan otoriter mizacının bir sonucudur. Başbakan Erdoğan, HSYK`nın, Adli Kolluk Yönetmeliği`nin korsan değişikliğine gösterdiği direnç ve tepki nedeniyle hedef haline getirmiştir. 12 Eylül 2010 öncesinde ne demişse şimdi çiğnemiştir. Referandum sürecindeki tüm sözleri yalan çıkmıştır. Başbakan Erdoğan 12 Eylül referandumuna evet diyen herkesi kandırmış, yüzüstü bırakmıştır. `Yetmez ama evetçi`ler, acaba bunu içine sindirecekler midir? `Bağımsız ülkücüyüz` parolasıyla ortaya çıkarak evet kampanyasına ortak olanlar bunu gururlarına yedirebilecekler midir? Nerededir, manşetlerinden evet propagandası yapanlar? Nerededir, her türlü tezvirat, dedikodu ve gıybetle Milliyetçi Hareket Partisine alçakça saldıranlar? Referandum`da en çok darbe aldığımızı yayan zeka özürlüleri şimdi nereye saklanmıştır? Kalelerimizin düştüğünü zafer kazanmış düşman unsurları gibi yayan ve Kandil çıkartmasını göğüslerinde taşıyan bölücü kalemler, terörist havarileri, yandaşlıktan kuduz kesilenler bu kadar şeyden sonra hala yüzsüzce konuşabilecekler midir? 12 Eylül referandumunu fırsat bilerek baraj altı kalacağımızı söyleyen şeytan sütüyle beslenmiş müfteriler şimdi ne yapacaklardır? Tabanımızın kaydığını ellerini ovuşturarak, gözlerini oynatarak, ağızlarını yamultarak dillendirenler şimdi nereye sinmiş, nereye pısmışlardır? Aradan geçen yaklaşık 3,5 yıl sonra ne dediysek ortaya çıkmıştır. O günlerde dört bir koldan bize saldıranlar bugün derin ve manidar bir sessizliğe gömülmüşlerdir. `Evet lobisi`, kuralsızca, insafsızca, gözünü kan ve hırs bürümüşçesine bilhassa bize sataşmış, bizim tezlerimizi çürütmeye, iftiralarla aramıza nifak sokmaya çalışmıştır. Çok şükür bunda başarılı olamamış, kendi fitne selinde yıllar sonra da olsa boğulmaktan kurtulamamıştır."
Referandum öncesinde söyleyenlerin kayıtlı ve ortada olduğunu anlatan Bahçeli, Başbakan`ın "geçmişteki evetinde bin pişman olduğunu" savundu. Bahçeli, "HSYK özelinde geçmişte yanlış yaptığını kabullenmekte, bir hatadır oldu demeye getirmektedir. Başbakan 3,5 yıl sonra rüzgargülü gibi, fırıldak gibi, çarkıfelek gibi dönüşünün bedelini nasıl ödeyecektir?" değerlendirmesinde bulundu.
Başbakan Erdoğan`ın referandum sürecindeki HSYK`ya ilişkin bazı ifadelerini hatırlatan Bahçeli, şunları kaydetti:
"Başbakan Erdoğan`ın HSYK`yı öven, göklere çıkaran, yere göğe sığdıramadığı daha birçok sözleri vardır. Ancak bugün HSYK`ya `yetkim olsa yargılardım, suç işliyor, millet yargılayacak, yanlış yaptık` ifadeleriyle cepheden saldırmaktadır. Başbakan`ın dünü yalan, bugünü riya, yarını da kapkaradır. Bu şahıs bilmiyorsa kendisine hatırlatırım ki, imanın kaynağı doğruluk, küfrün sancağı ise yalandır. Kendisi de Başyalan unvanını çoktan almıştır."
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Devletin tüm kurum ve kuruluşları yetki mücadelesiyle geleceğimizi riske soktuklarını görmeli ve anlamalıdır. Saray darbelerine kimse heves etmemelidir. Hükümet derhal HSYK ile ilgili düzenlemesini gözden geçirmelidir. Israr ettiği takdirde, Sayın Cumhurbaşkanı, kanun değişikliği önüne gelince aynen iade edecek ahlaki tutarlılığı göstermelidir" dedi.
Bahçeli, partisinin TBMM Grup Toplantısı`nda yaptığı konuşmada, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve hükümetin "HSYK`nın yapısını değiştirmek ve Adalet Bakanlığına bağlı bir genel müdürlük haline getirmek için geceyi gündüze kattığını" öne sürerek, hakim ve savcıların hükümetin emrine sokulmak istendiğini söyledi. Bahçeli, şöyle devam etti:
"Sayın Cumhurbaşkanının, HSYK ile ilgili kanun teklifinin sorun yaratması, anlaşmazlıkları alevlendirmesi üzerine devreye girmesi, gecikmiş olsa da olumlu bir adımdır. Sayın Gül, Meclis`te grubu bulunan siyasi partilerin genel başkanlarını Çankaya`ya davet ederek bir çıkış yolu aramaya koyulmuştur. Öncelikle bu temasların sonuç vermesini, TBMM`nde uzlaşma ve sağduyunun hakim olmasının içtenlikle temenni ediyorum. Biz, parti olarak HSYK`yla ilgili düzenlemeye bakışımızı ayrıntılarıyla ifade ettik. 12 Eylül referandumundaki çizgimizi koruduğumuzu, bu çerçevede dünkü görüşlerimizde herhangi bir değişiklik olmadığını vurguladık. AKP hükümetinin HSYK konusundaki ısrarından vazgeçmesini, Sayın Gül`den bu konuya samimi bir şekilde müdahil olmasını istedik. Hukuka saygı duyulmasını, `Rüşvet ve Yolsuzluk Soruşturması`nın engellenmemesini kararlı bir şekilde teklif ettik. Başbakan Erdoğan`ın tutumundan rahatsız olduğumuzu kendilerine söyleme gereği duyduk çünkü Başbakan Erdoğan, `örgüt uzantıları, hainler, militanlar, bildiri dağıtanlar, taşeronlar, maşalar` gibi çok ağır sözlerle savcılara sataşmakta, adaleti geciktirmektedir. Hatta Başbakanın İstanbul eski Cumhuriyet Başsavcıvekilini iki kuryesi vasıtasıyla tehdit ettiği bile açığa çıkmıştır. Hukuk devletinde bir Başbakanın görevini yapma mücadelesi veren bir kamu görevlisine mafya gibi gözdağları vermesi çetenin gerçekte kim olduğunu gözler önüne sermektedir." dedi.
ARTUKLU HABER AJANSI-ANKARA