AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, hiç kimsenin, Türkiye`nin istikbaline, istiklaline, kardeşliğine ve ekonomisine tuzak kurma hakkının da haddinin de olmadığını söyledi.
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, hiç kimsenin, Türkiye`nin istikbaline, istiklaline, kardeşliğine ve ekonomisine tuzak kurma hakkının da haddinin de olmadığını söyledi.
Erdoğan, partisinin TBMM Grubu`nda yaptığı konuşmada, TÜİK`in, 2014 yılının ilk çeyreğine ait bugün açıkladığı büyüme rakamlarını değerlendirdi.
Türkiye ekonomisinin, bu yılın ilk çeyreğinde yüzde 4,3 büyüdüğüne işaret eden Erdoğan, bir çok ülke ekonomisinin daraldığı ya da cüzi oranlarda büyüdüğü bir ortamda Türkiye`nin, ilk çeyreğe ait büyüme oranıyla bir kez daha çok farklı konumda olduğunu tüm dünyaya gösterdiğini söyledi.
Erdoğan, ilk çeyrekteki bu büyüme oranıyla GSMH`da da bazı yeni rekorlar elde ettiklerini belirtti. Erdoğan, 2002`de Türkiye`nin milli gelirinin 230 milyar dolar olduğunu anımsatarak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Biz yıllık ortalama yüzde 5 ile büyüme oranıyla 2013 yıl sonunda bu rakamı 820 milyar dolara çıkardık. Yani 11 yılda ekonomi 3,5 kat büyüme kaydetti. TL bazında 2013 sonunda milli gelirimiz 1 trilyon 562 milyara ulaştı. Bugün açıklanan ilk çeyrek büyüme oranlarıyla hesaplandığında geriye dönük 12 aylık milli gelirimiz, TL bazında 1 trilyon 614 milyar liraya ulaştı. TL bazında Cumhuriyet tarihimizin yeni bir rekorunu böylece elde ettik.
Bugün açıklanan büyüme rakamları 2014`ün Ocak, Şubat, Mart aylarına ait. Ekonominin üzerinde 17 ve 25 Aralık darbe girişimlerinin olumsuz etkisi vardı. Aynı zamanda bir seçim sürecini yaşıyorduk. Bu olumsuz faktörlere rağmen sanayicimiz, işadamlarımız, girişimcilerimiz, ihracatçılarımız, esnaf, çiftçi, işçilerimiz morallerini bozmadı. İstikrara inandı, Hükümet`e güvendiler ve Türkiye`yi büyütmeye devam ettiler. Ekonominin tüm tarafları, 30 Mart seçimlerinin mali disiplini ve para politikalarını etkilemeyeceğini gördüler. Çünkü biz 3 Kasım`ın ardından altı seçimin tamamında mali disipline, para politikalarına azami hassasiyet gösterdik. Seçimlerin ekonomiyi yıpratmasının önüne geçtik. 3 Kasım`ın ardından yedinci seçimde, yani 30 Mart seçimlerinde de Hükümetimizin hiçbir şekilde taviz vermeyeceği anlaşıldı. Güven ve istikrar güçlü şekilde devam etti. Bu büyüme oranlarını böylece yakaladık. 17 ve 25 Aralık darbe girişimleri eğer başarıya ulaşsaydı, darbeciler eğer istediklerini elde etseydi inanın Türkiye bugün, bu rakamlara ulaşamayacaktı."
Başbakan Erdoğan, cumartesi günü Türkiye İhracatçılar Meclisi`nin Genel Kurulu`na katıldığını ve orada da ifade ettiğini, 25 Aralık için hazırlanan ve sonra panik halinde imha edilen bir iddianame bulunduğunu söyledi.
Bu iddianamenin, Emniyet içindeki bir grup tarafından fezleke olarak hazırlandığını ifade eden Erdoğan, hakim ve savcıların imzalarıyla usulsüz dinlemeler yapıldığını anlattı. Erdoğan, çok sayıda işadamı, özellikle küresel ölçekte projeleri üstlenen işadamlarının son derece keyfi iddialarla bu fezlekeye alındığını belirtti. Erdoğan, kendisinin, bu fezlekede suç örgütü lideri olarak tanımlandığını, fezlekenin bir çok yerinde "Dönemin Başbakanı" ifadesinin geçtiğini kaydetti. Erdoğan, Bakanlar Kurulu`ndaki tüm arkadaşları ve yakın çalışma arkadaşlarının, örgüt üyesi olarak gösterildiğini vurguladı.
Erdoğan, "Eğer 25 Aralık`ta kirli emellerini gerçekleştirip bu darbeyi yapabilselerdi, örgüt lideri dedikleri şahsımdan başlayıp, bakan arkadaşlarımı, çalışma arkadaşlarımı, çok sayıda işadamını tutuklayacak, Yassıada benzeri mahkemelerde, Dönemin Başbakanı diyerek yargılayacaklardı. Bunun hazırlıkları yapılmıştı" diye konuştu.
Bazı işadamlarını bu iddianamenin içine almak için çok şaşırtıcı, çok ürpertici kriterler kullandıklarını ifade eden Erdoğan, şunları kaydetti:
"Bir işadamına bakıyorlar, oğlu bu paralel yapının okullarından birinde okuyor. `Fezlekeye almayalım` diyorlar. Sonra bir de `gazete aboneliğine bakalım` diyorlar. O malum gazetelerden bir tanesinin abonesi değil, `O zaman fezlekeye alalım` diyorlar. Hukuku işte bu kadar acınası duruma düşürüyorlar. Anayasa, yasalar değil şüphelinin çocuklarının okuduğu okul, abone olduğu ya da olmadığı gazete veya gazeteler, bir hukuk kriteri olarak kullanılıyor. 17 ve 25 Aralık`ta başarısız olunca, karşılarında dimdik duran bir Hükümet bulunca, bu belgeleri imha etmek istediler. Tüm bu belgeler şimdi ortaya çıkarıldı. Emniyet`in bilgisayarlarından bu belgeler kurtarıldı. Ayrıca bu belgeleri hazırlayanların darbe girişimini teyit eden ifadeleri de alındı. Bu aşamadan itibaren hukuk yoluyla, tüm bu ve benzer girişimlerin hesabı sorulacak. Hiç kimsenin, Türkiye`nin istikbaline, istiklaline, özellikle Türkiye`nin kardeşliğine, Türkiye ekonomisine tuzak kurma hakkı da haddi de yoktur. Bu darbe girişimi gerçekleşmiş olsaydı biz bugün bu büyüme rakamlarını göremeyecek, bu oranda bir büyümenin sevincini yaşayamayacaktık. Hükümeti devrilmiş, yeniden koalisyonlara mahkum edilmiş, geleceği tamamıyla belirsiz bir ülkede belki de bugün çok derin bir kriz ve kaosu yaşıyor olacaktık. Allah`a hamd olsun, bu tuzağı gördük, bu tuzağı bozduk. Bugün 12 yıl boyunca olduğu gibi yine tarihi rekor konuşuyoruz."
Başbakan Erdoğan, Mayıs ayında ihracatın, geçen yılın aynı ayına göre rekor düzeyde arttığını belirtti.
Erdoğan, geriye dönük 12 aylık ihracatın 156 milyar dolara çıkarak, Cumhuriyet tarihinin en yüksek rakamına ulaştığını kaydetti.
Merkez Bankası rezervinin, 131 milyar dolara yükselerek geçen yılın Mayıs ayındaki rekor seviyesine yeniden yaklaştığını ifade eden Erdoğan, "Geçen yıl mayısta 135 milyar dolara ulaşmıştı. İnşallah şimdi onu yeniden yakalıyoruz. Borsa İstanbul geçen yıl Mayıs`ta 93 binin üzerine çıkmış, yaşanan olayın ardından 60 bine kadar düşmüştü. Şimdi 81 bin puanın üzerine çıkarak, yeniden o eski günlerdeki seviyeye doğru tırmanmaya başladı. İnşallah bu süreci muhafaza ederek, istikrar ve güveni en güçlü şekilde muhafaza ederek Türkiye`nin kararlılık içinde büyümesini sürdüreceğiz" diye konuştu.
Bugün açıklanan büyüme oranlarının, Türkiye, millet ve ekonomi için hayırlı olmasını temenni eden Erdoğan, bu başarılı büyüme oranlarında 77 milyonun her bireyinin emeği, alınterinin bulunduğunu anlattı. Erdoğan, milleti, bu büyük başarıdan dolayı tebrik ederek, sanayici, girişimci, yatırımcı, ihracatçı, esnaf, memur, çiftçi ve işçiler başta olmak üzere bu büyüme oranlarına emeği, alınteri, aklı, cesaretiyle katkı sunan herkesi kutladı.
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Doğu, Güneydoğu`da bazı il ve ilçelerde sergilenen şımarıklığın artık sınırları zorlar noktaya geldiğini belirterek, "O garnizonun içinde girip de bayrağı indireni orada her halükarda ne ise alacaksın, indireceksin, gereğini yapacaksın, yapmıyorsan, sorumlusun. Herhalde ben Ankara`dan gelip de oradaki bayrağı indireni oradan indirmeyeceğim, oradaki görevli bunu indirecek" dedi.
Erdoğan, partisinin TBMM Grubu`nda yaptığı konuşmada, olayların ardındaki asıl niyeti anladıkları, asıl gayeyi, hedefi gördükleri, bunun bilgisine vakıf oldukları, yaklaşan tehlikeyi hissettikleri için gövdelerini, canlarını ortaya koyduklarını söyledi.
Haftalarca Türkiye ve dünya kamuoyuna, "Gezi olaylarının nedeni ağaçtır, parktır" diye propaganda yapıldığını anımsatan Erdoğan, olayların nedeninin hiçbir zaman ağaç, park, çevre hassasiyeti olmadığını belirtti. Erdoğan, orada başka hesaplar görülmek istendiğini ifade ederek, hatta içlerinden birinin "Hala anlamıyor musunuz, bu işin sebebi ne ağaçtır ne çevredir" dediğini kaydetti.
Erdoğan, büyüyen Türkiye`de ciddi bir kaos oluşturmak, büyüyen Türkiye`yi yeniden eski günlerine döndürmek amacı taşındığını vurgulayarak, "Aynısını 17 ve 25 Aralık`ta yaptılar. Türkiye içinde ve dışında bunun yolsuzluk operasyonu olduğu algısını yaymaya gayret ettiler. Bu operasyonların yolsuzlukla uzaktan, yakından ilgisi alakası yoktu. Amaç hükümeti yıpratmak, hatta bunun da ötesinde geçip hükümeti devirmek, seçilmiş hükümeti mahkemelerde yargılamak ve mahkum etmekti" dedi.
Gerek Gezi olaylarında gerek 17 ve 25 Aralık operasyonlarında Türkiye`nin çok ciddi tehlike atlattığını, çok büyük bir badireyi aştığını dile getiren Erdoğan, sözlerini, "Hatta, hiç mübalağa etmeden söylüyorum, Türkiye uçurumun kenarından döndü. İnanın eğer Gezi olaylarının, 25 Aralık darbe girişiminin arkasındaki asıl niyeti görmemiş olsaydık, şu anda 77 milyon bugünkünden çok farklı bir Türkiye`de, o eski Türkiye`de yaşıyor olacaktık" diye sürdürdü.
"Bu alçakça saldırılar karşısında öfkeli olmayacağız da ne yapacağız? Bu haince girişimler karşısında dimdik durmayacak, sert, onurlu, omurgalı duruş sergilemeyeceğiz de bunu ne zaman yapacağız?" diye soran Erdoğan, şunları kaydetti:
"Merhum Menderes, son derece nazik, ince, duyarlı bir insandı. Millete yaptığı o kadar hizmetin karşılığında birilerinin gelip kendisini tutuklayacağına, düzmece mahkemelere çıkaracağına, sonra da idam edeceğine hiç inanmamıştı. Canını verdi ama bize de ibretlik miras, ders bıraktı. Sanmayın bu vandallar karşısında yumuşak olursanız geri adım atarlar, sanmayın bu Türkiye düşmanları karşısında müsamahakar olursanız bunlar amaçlarından vazgeçerler. Bizim hürriyetimizi, Türkiye`nin de istikbalini karartmak için yola çıkan hiç kimseye eyvallah etmeyiz, hoşgörü göstermeyiz, öfkemizi de onlardan asla sakınmayız.
Ne diyorlar, `Başbakan çok sert. Başbakan çok öfkeli` Sen benim hürriyetime, benim ülkemin istiklaline kast edeceksin, bu milletin sofrasındaki ekmeğe gözünü dikeceksin, ben yumuşak başlı olacağım, öyle mi, bunu mu istiyorsun? Sen darbe senaryoları yazacaksın, hazırladığın iddianamelere, `Dönemin Başbakanı` ifadesini koyacaksın, ben buna göz yuma, öyle mi?"
Erdoğan, Gezi olaylarında, 17 ve 25 Aralık darbe girişiminin başarısız olduğunu belirterek, şimdi terör sorunu üzerinden yeni bir senaryoyu devreye alma hazırlığı içinde olunduğunu söyledi.
Doğu ve Güneydoğu`da bazı il ve ilçelerde sergilenen şımarıklığın artık sınırları zorlar noktaya geldiğini gördüklerini belirten Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Çıkacak birisi garnizonun duvarlarını aşacak, ondan sonra Türk bayrağını indirecek, o Türk bayrağını indirirken orada olan görevliler seyredecek. Neymiş `çözüm sürecini sekteye uğratmayalım.` Ne demek ya. O garnizonun içinde girip de bayrağı indireni orada her halükarda ne ise alacaksın, indireceksin, gereğini yapacaksın, yapmıyorsan, sorumlusun. Herhalde ben Ankara`dan gelip de oradaki bayrağı indireni oradan indirmeyeceğim, oradaki görevli bunu indirecek. Çözüm süreci... Böyle bir şey olmaz. Bunun gereği neyse onu yapmaya mecbursun. Askerin, polisin burada bahanesi olamaz, gereği neyse bunu yapacaksın.
Güneydoğu`ya, orada yaşayan tüm kardeşlerime sesleniyorum: Yollar kesiliyor ne olacak, `çözüm süreci sekteye uğramasın.` Böyle bir mantık olmaz. Gelip yolları kesen, bu eşkıyalara, bu teröristlere orada jandarması da polisi de haddini bildirecek. Durum ne olursa olsun. Bir devletin görevi, yol emniyetini, can emniyetini, mal emniyetini sağlamaktır. Eğer sen bunları görevli olarak yapamıyorsan, orada onlara da biz bütün gerek teftiş gerek onlarla ilgili yapılması gereken uygulamayı yaparız. Bunları tekrar gözden geçireceğiz."
Başbakan Erdoğan, şu anda ilgili bakanlıkların, kurumların gerekli adımları attığını, bazılarının görevden alındığını, alınacak olanların bulunduğunu, gözaltına alınacakların olduğunu söyledi.
Sürecin devam edeceğini bildiren Erdoğan, "Türkiye Cumhuriyeti bayrağına bu saldırıyı yapan hain, alçak, arkadan seyreden alçaklar, aslında onları oraya gönderen efendileri tarafından ölmeye gönderilmiş bir piyondan başka bir şey değildir" diye konuştu.
Erdoğan, silahlı efendileri için o piyonun canının, kanının, anne, babasının acısının zerre kadar değeri olmadığını dile getirerek, piyonun vurulup, ölmesi için oraya gönderildiğini söyledi.
Oradaki görevli askeri personelin de gerekli tedbiri almayıp, bayrağın indirilmesine engel olmayarak bir başka istismarın önünü açtığını kaydeden Erdoğan, "Sadece onlar değil, burada başka istismar çeteleri de var. Bu terörist tel örgüyü aşarak garnizonun içine giriyor, bu alçakça eylemi gerçekleştiriyor. Dün de ifade ettim, bu konudaki gerekli araştırma, soruşturma yapılacak, ihmali olanlardan hesap sorulacak dedim. İki tanesi şu anda görev yerleri değiştirilerek, orada görevden alındı. Şu anda bazı zanlılar gözaltına alındı. Kamu görevlileri hakkında da idari soruşturmalar başlatıldı" dedi.
``HABERİN OLDUĞU HER YERDE``
ARTUKLU HABER AJANSI-ANKARA