``ESAS OLAN DEMOKRATİK STANDARTLARI YÜKSELTMEKTİR``

TBMM Başkanı Cemil Çiçek, katıldığı bir televizyon programında gündeme ilişkin soruları cevapladı. TBMM Başkanı Çiçek, demokratikleşme paketine ilişkin, "Esas olan, demokratik standartları yükseltmektir. Yoksa terör örgütünün talebini karşılamak olarak bu

Gündem 22.09.2013 09:35:04 0
``ESAS OLAN DEMOKRATİK STANDARTLARI YÜKSELTMEKTİR``

TBMM Başkanı Cemil Çiçek, katıldığı bir televizyon programında gündeme ilişkin soruları cevapladı. TBMM Başkanı Çiçek, demokratikleşme paketine ilişkin, "Esas olan, demokratik standartları yükseltmektir. Yoksa terör örgütünün talebini karşılamak olarak bu işleri tartışırsak, belki de en büyük kötülüğü burada yapmış oluruz" dedi. 

Çiçek, A Haber`de Ankara Temsilcisi Murat Akgün`ün gündeme ilişkin sorularını cevapladı. 

Çekilme sürecine yönelik "PKK neyin peşinde, bu saatten sonra yeniden silahlara dönüş olur mu?" sorusu üzerine, bu açıklamaları yapanların kimler olduğuna bakmak gerektiğini söyledi. Çiçek, örgütlerin hiçbir sözüne sonuna kadar inanılamayacağını ifade ederek, örgütlerin işinin adam öldürmek olduğunu, adam öldürmeyi göze alanların hangi sözünün sonuna kadar arkasında olabileceğini sordu. Bu açıklamaların hepsinin, köpüklü, taktik açıklamalar olduğunu belirten Çiçek, "Aynen barış, demokrasi vs lafları da boş kavramlardır. Ben şunları talep ederim, olmadığı takdirde yakarım, yıkarım, bombalarım gibi cebir ve şiddeti, talebinin karşısına koyarsan, bu lafları, bütün bunların içinde değerlendirmek gerekir" diye konuştu. 

"Bu beladan Türkiye`nin kurtulması gerektiğini" belirten Çiçek, asıl buna kafa yormaları gerektiğini dile getirdi. Çiçek, bu belayı ülkeden uzaklaştırmak gerektiğini vurgulayarak, yapılanların böyle değerlendirilmesini istedi. Çiçek, ancak bunun kolay olmadığını belirtti. 

Çiçek, "Yeniden silahlara dönüş olabilir mi?" sorusuna, "Kendi ellerinde olan bir husus değil" karşılığını verdi. Çiçek, hiçbir terör örgütünün, dış bağlantı ve dış destek olmadan varlığını uzun süre sürdüremeyeceğine işaret ederek, birileri bir şey diyorsa, kimlerle irtibatlı olduğuna bakılması gerektiğini söyledi. Çiçek, dünyada en fazla dış destek alan örgütün, Türkiye`nin uğraştığı bu örgüt olduğunu kaydetti. Çiçek, terör konusunda uluslararası işbirliği değil, istifade olduğunu dile getirdi. Çiçek, bunların çiçeklerle uğraşan bir örgüt olmadığını vurgulayarak, "Bunların yatıp kalktığı şey, silah, bomba, eylemdir. Bir hafta, on gün eylem yapmazsa bunlar sıkıntıya girerler" dedi. 

Abdullah Öcalan`ın, "Siyasilerle müzakere yapmak istiyorum" dediğinin anımsatılmasına Çiçek, "İsteyebilir. Onun istemesi önemli değil. Hükümetin nasıl baktığı önemlidir. Talebin önemi yok, nasıl cevap verileceği önemlidir. Hükümet, çok açık, net açıklamalar yaptı. Talebin önemi yok, konfederal yapı da diyor, başka şeyler de diyor. Bunları karşılamak mümkün mü?" karşılığını verdi. 

Çiçek, demokratikleşme paketine ilişkin değerlendirmesinin sorulması üzerine, paketin içeriğini bilmediğini sadece basında çıkan şekliyle bildiğini, çıkanların, en iyimser şekliyle eksik olabileceğini söyledi. Çiçek, paketin tümüyle terörle bağlantılı olmadığını, Türkiye`nin, demokratik standartlarını yükseltmeye yönelik bir çok düzenlemeler yaptığını belirtti. Çiçek, AB ile bağlantılı olarak 57. Hükümet döneminde 4 uyum paketi çıktığını, kendisinin Adalet Bakanlığı döneminde 6 tane uyum paketi ve arkasından ceza hukukuyla ilgili alan düzenlemeleri yapıldığını anımsattı. 

Esas olanın demokratik standartları yükseltmek olduğunu vurgulayan Çiçek, "Yoksa terör örgütünün talebini karşılamak olarak bu işleri tartışırsak, belki de en büyük kötülüğü burada yapmış oluruz. Örgüt diyecek ki `Ben silaha sarıldım, orayı, burayı yaktım, o kadar adam öldürdüm. Buna karşılık da T.C.`den şu şu şeyleri aldım.` O zaman bu kazanımlar, örgütün istediği için olduğu sonucuna götürür. Herkes teşekkürü devlete yapacağına, o zaman örgüte yapar hale gelir. Baştan beri bu hatayı yapıyoruz. Ne zaman Türkiye, demokratik standartlarını yükseltmek için bir noktaya hareket etse, bir kısım düzenlemeler yapacak olsa `örgüt istedi, örgütün talebi...` O zaman örgütü meşrulaştırmış oluruz" dedi. 

Çiçek, Başbakan ve bakanların açıklamalarından, bunun, örgütün talebi olarak değil, demokratik standartları daha yukarı çıkarabilmeye yönelik olduğunu anladığını kaydetti. Alevi vatandaşlar, seçim sistemi, siyasi partiler, azınlıklarla ilgili taleplere yönelik düzenlemeler varsa bunun terör örgütüyle ilgisini soran Çiçek, yapılanların merkezine örgütün konulması halinde örgütü meşrulaştırmış ve propagandasını yapmış olacaklarını belirtti. 
Anadilde eğitimin, pakette yer alıp almamasına yönelik bir soruya karşılık Çiçek, bugüne kadar çıkarılan paketlerin, anayasa değişikliği gerektirmeyecek konuları düzenlediğini anımsattı. 

Çiçek, pakette, kamuda başörtüsü serbestliğine yönelik maddenin yer alacağına ilişkin haberlerin sorulması üzerine, bu konuda toplumsal mutabakatın görüldüğünü söyledi. Çiçek, eski gerginlik, tartışmanın olmadığını, geçmişte bunun üzerinde çok fazla siyasi tartışma yaptıklarını ve bunun bir şey kazandırmadığını dile getirdi. Çiçek, yeniden tartışmanın da topluma bir şey kazandırmayacağını vurgulayarak, genel bir anlayış bulunduğunu, bunun gerisine götürmenin doğru olmadığını belirtti. Çiçek, bunların uzlaşarak çözüleceğini ve birçok yerde de çözüldüğünü dile getirerek, 28 Şubat süreci ve daha sonraki süreçlerin emaresinin bulunmadığını kaydetti. Çiçek, toplumda başı açık da kapalı olanın da bulunduğunu, toplumda bu kadar uzlaşı, hoşgörü varken, toplum kesimlerinin kendi aralarında sorun yokken, siyaset kurumunun, bunu sorun haline getirmemesi ve bunun üzerinden siyaset yapmaması gerektiğini kaydetti. Çiçek, 2013 Türkiyesi`nin belli bir olgunluğa ulaştığını belirterek, bu olgunluk söz konusuysa, bunun tekrar kaşınmaması ve siyasi partilerin bu işten uzak durması gerektiğini söyledi. Çiçek, toplumun, bunu kendi içinde çözdüğünü, bundan sonra da çözeceğini ifade etti. 

Kişinin, "İnancımın gereği" diyorsa bunun en temel hak olduğunu ifade eden Çiçek, daha önce anayasal bir kuruluş olan YÖK`ün ``Yasak" derken, başka bir anayasal kuruluş olan Diyanet İşleri Başkanlığı`nın, "Bir Müslümanın başını örtmesi gerekir" dediğini vurguladı. Çiçek, "İnsanımızı niye ikilem içine sokuyoruz? Devleti için dinini mi terk etsin, dini için devletiyle karşı karşıya mı gelsin? Bir topluma yapılacak en büyük kötülük, zulüm budur" diyerek, toplumda böyle bir gerginliğin bulunmadığını belirtti. Çiçek, "Yeni baştan bunu, orasından burasından çekerek, kaşıyarak, toplumun huzurunu kaçırmayalım. İnsanlar bu işleri çözdü, götürüyor" dedi. 

TBMM Başkanı Çiçek, yeni anayasa yapım sürecine ilişkin soruları da yanıtladı. 

Anayasa yapmanın zor bir iş olduğuna dikkati çeken Çiçek, din, devlet, vatandaşlık, eğitim, kamu idarelerinin yeniden yapılanması gibi 7-8 konuyu, komisyonda karara bağlama imkanlarının olmadığını vurguladı. Çiçek, "Bunları en sona bırakalım, genel başkanlara götürelim, parti organlarında görüşülür" dediğini aktardı. 

Komisyonda "vatandaşlık" maddesi üzerinde yapılan tartışmalar ve CHP İzmir Milletvekili Rıza Türmen`in konunun Meclis TV`de tartışılması önerisinin sorulması üzerine Çiçek, komisyonda tartışılanların, kamuoyunda tartışılmış olacağını, kamuoyunun bilgileneceğini belirtti. 

Çiçek, zamanın iyice daraldığını, 19 Ekim`de iki yıl olacağını anımsatarak, "Yerel seçim süreci bana göre fiilen başladı. Böyle bir ortamda anayasa yapmak neredeyse imkansız. Bunu görmemiz lazım. Her işin bir zamanı var. Bu işin güneş batım noktasına geldik. Zamanı iyi kullanmak adına şöyle bir şey yapılabilirdi: Teklif ikiye indirilebilir, iki parti böyle, iki parti şöyle düşünüyor ya da bir üç parti şöyle, üç parti böyle düşünülüyor denilebilir. Bunları parti yetkili organlarına bırakarak, belki yüzün üzerinde maddeyi çözüme kavuşturmuş olabiliriz. Bence bu konularla ilgili yeteri kadar tartışma oldu, herkesin ne söylediği belli, vatandaşlık konusunda 4 partinin görüşü belli. Sabaha kadar müzakere yapsalar netice çıkmaz" diye konuştu.

Komisyonun, 60 ülkenin anayasasından yararlandığına işaret eden Çiçek, anayasal hüküm haline getirdikleri konulardan bazılarılarının, bu ülkelerin anayasalarında bulunmadığını, bazı ülkelerde olanların da Türkiye`de yer almadığını söyledi. Çiçek, "Herkesin görüşünü alırız, bu işleri çok iyi bilen uzmanlar, akademisyenler tartışılabilir. Uygun gördüğümüz bir ülkenin tanımı alınabilir" dedi. 

Bir soru üzerine Çiçek, CHP Zonguldak Milletvekili Mehmet Haberal`ın, arzu etmesi halinde Meclis`in açıldığı 1 Ekim`de yemin edebileceğini kaydetti. 

TBMM Başkanı Cemil Çiçek, seçim mevzuatının yeni baştan ele alınması gerektiğini belirterek, "Tektipçiliğe karşı çıkıyoruz ama tek tip elbiseyi bütün partilerimiz giyiyor. Çünkü doğru dürüst, günün şartlarına uygun bir siyasi partiler mevzuatı yapamadık" dedi. 

Çiçek, sanatçı Fazıl Say`ın 10 ay hapis cezasına çarptırılmasına ilişkin soru üzerine "Keşke olmasaydı bunlar. Çünkü bu tip mahkumiyetlerin kararları, bağlamından çıkarak uluslararası bir şeye dönüşüyor Türkiye ile ilgili. Keşke bunları yaşamasak. Biraz daha dikkatli davranarak, dikkatli karar vererek, dikkatli konuşarak, kimseyi kırıp dökmeden, incitmeden bunları yapıversek daha iyi olacak gibi geliyor bana" diye konuştu. 

28 Şubat davasına ilişkin, "Sanki sadece askerler tarafından gerçekleştirilmiş bir süreç söz konusu. Başka unsurlar da var. Onlara neden dava yolu açılmadı" yönündeki eleştirilerin anımsatılması üzerine Çiçek, şunları kaydetti: 

"Aslında bu böyle gözükür. Çünkü 28 Şubat`ta ben de parlamentodaydım. Ortada bir suç varsa, bu sadece belli bir kesim tarafından işlenmiş bir suç değil. Askeri darbelerde işi bir fiil yapan elbette o ülkenin silahlı kuvvetleridir. Ama buna çanak tutan, `nerede kaldınız?` deyip yollara düşen, ikide bir bu makamların kapısını aşındıran bir çok çevrenin olduğu bellidir. Onları gözardı ederek sadece belli bir kesimle ilgili uygulama olursa, bunun kamu vicdanı açısından kabullenilmesi zordur. Eksik olur o zaman. 

İş dünyası çok masum değil. Bir gecede kitle halinde partide bazı milletvekilleri oradan kalktı öbür partilere gitti, gitmek durumunda kaldı. Yaşadığımız çok dramatik olaylar var. Basının da nasıl olduğu belli. Bir sürü kitaplar yazıldı. Manşetlerin nasıl atıldığını söyleyen gazete patronları çıktı. Bunun için olaya bir bütünlük içinde bakmak lazım." 

Saadet Partisi`nin, Refah ve Fazilet partilerinin yeniden yargılanması için Anayasa Mahkemesi`ne başvuru hazırlığı yapıldığına dair açıklamasını hukuki açıdan değerlendiren Çiçek, yeniden yargılama yapılabileceğini söyledi. Cemil Çiçek, "Diyelim ki sizinle ilgili bir karar verilmiş. Kararda da en önemli dayanak, `filanca filanca olaylar.` Sonra bir başka yargı kararıyla o olayların asılsız olduğu, belgelerin sahte olduğu, o iddiaya dayanak teşkil eden bilgi, belge, delil, bunların hepsinin ya da bir kısmının düzmece olduğu ortaya çıkarsa bu yönde yargılama sebebidir. Ama yargı kararına dayalı olarak bunlar yapılacaksa bu kararların da kesinleşmesi lazım. Karar kesinleşmeden sadece ilk derece mahkemesinin verdiği karar, yargılamanın iadesi için tek başına yeterli olmaz. Bunun Yargıtay`dan da geçip onanması lazım" diye konuştu. 

Cemil Çiçek, 1 Ekim`de açılacak olan Meclis`te ilk günün gündeminin Anayasa gereği Cumhurbaşkanı Abdullah Gül`e ait olduğunu belirtti. Çiçek, ilk gün gündeminde ayrıca CHP Zonguldak Milletvekili Mehmet Haberal`ın, istemesi halinde yemin etmesinin yer alabileceğini ifade etti. 

Meclis`te yıl sonuna kadar yapılacak en önemli düzenlemenin bütçe olduğunu belirten Çiçek, "Demokratikleşme paketi olarak ifade edilen paket gündeme gelirse, herhalde Meclis`te en çok müzakeresi yapılacak, konuşulacak konuların başında o gelir. Şu an bizim Meclis gündemimizde çok fazla tasarı yok. İkili anlaşmalar var. 8-9 tane kanun tasarısı var. Bunlar da çıkmazsa çok sıkıntı olacak yasalar değil. Dolayısıyla bana kalırsa gündemde özel bir süreli olduğu için Suriye ile ilgili tezkere var. Gelirse, demokratikleşme paketi ile ilgili konu öncelik alabilir" dedi. 

Seçim barajı konusuna değinen Çiçek, şunları söyledi: 

"Bu, kanun konusu. Anayasa konusu değil. Bu paketin içinde var mı yok mu ben şahsen bilmiyorum. Bir kısım işleri, varmış gibi tartışıyoruz. Ama gelecek tasarıyı görmek lazım. Barajla ilgili bir kısım şeyler geçmişte de tartışıldı. Barajın en önemli gerekçesi istikrardır. Yüksek tutulmasının sebebi `Türkiye`de istikrarı sağlayalım, koalisyonlar olmasın.` Ama yüzde 10 barajı ile de koalisyonlar oldu. Bir yönü budur. Belki orta bir yol bulunabilir. İstikrarı da sağlayacak, temsilde adalete de imkan verecek bir çok yol ve yöntem bulunabilir. 

Aslında seçim mevzuatının tümünü birden ele almakta fayda var. Yeni bir anayasa yapamadık, tartışıyoruz. Yeni bir İçtüzük yapamadık. Yeni bir siyasi partiler kanunu yapamadık, seçim mevzuatı yapamadık. Bu türlü düzenlemeler bugünün şartlarına cevap vermiyor. Seçim mevzuatını yeni baştan ele almak gerekiyor. O günle bugünün şartları farklı. 

Siyasi Partiler Kanunu`nu düşünün. En soldaki parti de aynı şekilde teşkilatlanıyor en sağda olduğunu ifade eden parti de. Bir taraftan `çoğulculuk` diyoruz ama öbür tarafta bütün partilere tek tip elbise giydiriyoruz. Cezaevinde bile, `cezaevlerinde tek tip elbise mi olur?` diye kıyamet koptu geçmişte. Tektipçiliğe karşı çıkıyoruz ama tek tip elbiseyi bütün partilerimiz giyiyor. Çünkü doğru dürüst günün şartlarına uygun bir siyasi partiler mevzuatı yapamadık. 

Bir çok eksik hüküm var, günün şartlarına uymuyor. O hükümleri değiştirmiyoruz, sonra da bunun olumsuz yansımaları üzerinden siyaset yapıyoruz. Demeç vermek sorunu çözmüyor ki. Uygulamayı yapanlar, benim beyanıma, sizin beyanınıza göre uygulama yapmaz. Kanunda ne varsa onu yapar. 

`Tutuklu milletvekillerini milli iradenin tutsaklığı olarak kabul ediyoruz.` Eyvallah. Ama gelip Anayasanın 14. maddesini değiştirmediğiniz sürece bunu uygulayacak olanlar sizin, benim açıklamalarıma değil hükme bakar." 

Çiçek, partilerin TBMM`deki grup toplantılarına ilişkin soru üzerine, siyasi parti gruplarına ve milletvekillerine, yeni dönemin daha sağlıklı daha huzurlu daha verimli dönem olabilmesi için düşüncelerini, tavsiyelerini ileteceğini ve İçtüzükten doğan bir kısım yükümlülükleri hatırlatacağını ifade etti. 

Bunların başında grup toplantılarının geldiğine dikkati çeken Çiçek, şöyle devam etti: 

"Grup toplantılarının asli unsuru milletvekilleridir. Partilerimiz miting de konferans da panel de yapabilir. Bunları partisinde de meydanda da yapabilir. Ama TBMM grup toplantısının asli unsuru milletvekilidir. Ama grup toplantısında milletvekili geliyor, oturacak yer bulamıyor. Her sayın genel başkanın her gün konuşabileceği bir çok platform var. 

Dört partinin grup toplantısı da arka arkaya yapılıyor. O gün 13 bin civarında dışarıdan vatandaş geliyor. Bazen girişte giriş kartı bile bulamıyoruz. Bir de gergin ortam olduğunu düşünün. Bu ateşli grup konuşmalarından sonra orada bir tatsızlık çıkarsa, huzursuzluk olursa... Biz burada miting yapmıyoruz ki grup toplantısı yapıyoruz. 

Yasaklama tavrı meclislere yakışmaz. Bütün iş ve işlemler centilmenlik, nezaket ve mutabakat üzerine yürür. Ben parti grubunun önüne polis dikemem. Birisi bir kurala uymadığı zaman ben onu cebir uygulayarak engelleyemem. Böyle bir şey yok. 

İngiliz Parlamentosu`nda bir milletvekilinin usulüne uygun konuşmadığında en büyük müeyyide, birleşimi yöneten başkanın, `sayın milletvekili ben senin ismini bu kürsüden açıklıyorum` demesidir. 

İçtüzük var, her partinin grup yönetmelikleri var. `Grup toplantılarında milletvekilleri ve partinin üst düzey yöneticileri bulunur` diyor. Uygulamayacaksanız neden koyuyorsunuz? Biz bunu nasıl önleyeceğiz? Maalesef kuralsızlık kural haline geliyor. Seçime doğru tansiyon yükselir. Meclis koridorlarında seçim atmosferi içinde grup toplantıları yapılırsa, bunun sonucunda hepimizi üzecek durumlar olur. Bu benim fikrim değil, bir çok milletvekilinin bana talebidir, şikayetidir." 

Cemil Çiçek, 30 Eylül`de bir basın toplantısı yapmayı planladığını da sözlerine ekledi.


ARTUKLU HABER AJANSI-ANKARA


20.2° / 9.7°
  • BIST 100

    10336,5%0,68
  • DOLAR

    32,26% 0,03
  • EURO

    34,65% -0,15
  • GRAM ALTIN

    2406,12% 0,25
  • Ç. ALTIN

    3903,08% 0,00