ESKİ BAKAN ALA VE ORGENERAL DÜNDAR,15 TEMMUZ DARBE KOMİSYONUNA İFADE VERDİ

Genelkurmay İkinci Başkan Orgeneral Ümit Dündar, "15 Temmuz gecesi Sayın Cumhurbaşkanı, Sayın Başbakan da dahil hiçbir bakanla da görüşmem olmadı. `Bahçeli`ye beni sorun` diye bir beyanım olmadı. Sayın Cumhurbaşkanı ve Başbakanın direktiflerini havalimanı

Gündem 19.10.2016 11:09:51 0
ESKİ BAKAN ALA VE ORGENERAL DÜNDAR,15 TEMMUZ DARBE KOMİSYONUNA İFADE VERDİ

Genelkurmay İkinci Başkan Orgeneral Ümit Dündar, "15 Temmuz gecesi Sayın Cumhurbaşkanı, Sayın Başbakan da dahil hiçbir bakanla da görüşmem olmadı. 'Bahçeli'ye beni sorun' diye bir beyanım olmadı. Sayın Cumhurbaşkanı ve Başbakanın direktiflerini havalimanından itibaren aldım." dedi. 

Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Ümit Dündar ve E. İçişleri Bakanı 15 Temmuz darbe gecesi yaşadıklarını Meclis’te anlattılar.

 

BENİ BAHÇELİ’YE SORABİLİRSİNİZ DEMEDİM

 

CHP İzmir Milletvekili ve 15 Temmuz Darbesini Araştırma Komisyonu Üyesi Dr. Aytun Çıray sorularıyla bir çok konunun aydınlanmasına ışık tuttu. Çıray Org. Ümit Dündar’a darbe gecesi Cumhurbaşkanı Erdoğan ile telefonla konuşup konuşmadığını, konuştuysa “Beni Sayın Bahçeli’ye sorabilirsiniz dediniz mi?” diye sordu. Org. Ümit Dündar, sabaha karşı 06.30’a kadar Cumhurbaşkanı ile konuşmadığını ve dolayısı ile Bahçeli ile ilgili de kimseye benzer bir sözü olmadığını söyledi.

CUMHURBAŞKANI’NIN GÜVENLİĞİNE KATKIM OLMADI

 

Bunun üzerine İzmir Milletvekili Dr. Aytun Çıray, “Anlatımlarınızdan kendi güvenliğinizi bile riskte olduğu anklaşılıyor, dolayısı ile Sayın Cumhurbaşkanı’nın Atatürk Havalimanı’na inmesi ile ilgili güvenliği nasıl sağladınız?” diye sordu. Dündar bu konuda bilgi ve katkısı olmadığını anlattı. Dündar’ın FETÖ’cülerin TSK’ya yerleşmesinde dönemsel sıkıntılardan söz etmesi üzerine Çıray’ın sorduğu, “dönemsel sıkıntılardan siyasi iktidarın YAŞ’ta irticai faaliyet gösterenlerin tasfiyesine müdahalesini, AKP FETÖ işbirliği ile ortaya atılan Balyoz Ergenekon gibi davalarla askerlerin tasfiyesini ve Sayın Cumhurbaşkanı’nın ‘ne istedilerse verdik’ anlayışını mı kast ediyorsunuz?” sorusunu cevaplamak istemediğini söyledi.

MİT’TEN DARBE İSTİHBARATI GELSEYDİ GENELKURMAYIN TUTUMU FARKLI OLURDU

 

Org. Ümit Dündar’ın Komisyon Üyesi Dr. Aytun Çıray’ın son sorusuna verdiği cevap ise çok tartışılacak bir cevap oldu. Çıray, “Bana gelen bilgiye göre 15 Temmuz günü MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın Genelkurmay Başkanı’na bir darbe olacağına dair istihbarat değil, kendisine asker içinden bir suikast yapılacağına dair ihbarı getirmiş. Bu bilgi hakkında ne diyorsunuz?” sorusunu yöneltti. Dündar da “İki kişi arasında geçen konuyu tam olarak bilmem mümkün değil. Ancak şöyle bir yorum yapabilirim: Eğer gelen bilgi darbeye yönelik olsaydı Sayın Genelkurmay Başkanımız tarafından daha farklı emirler verileceğini değerlendiriyorum” cevabını verdi.

ALA: “ADİL ÖKSÜZ’Ü ADALET BAKANI’NA SORUN”

 

Org. Dündar’dan sonra Komisyon odasına E. İçişleri Bakanı Efgan Ala geldi. Kendisine ilk soruları Aytun Çıray yöneltti. Aytun Çıray Ala’nın FETÖ ve onun devlette yuvalanması hakkında çok şey bilmediğini söylemesi üzerine, vali ve emniyet müdürlerinin atanmasında hem müsteşar hem bakan olarak rol aldınız bunu nasıl söylerisiniz diye tepki verdi. Ala 15 Temmuz günü aniden görevden alınmasının nedeni hakkındaki soruya cevap vermedi. Çıray Ala’ya, “Jandarma size bağlıydı. Adil Öksüz’ü tanıyor musunuz? Bıraktırılmasında etkiniz oldu mu? En azından komisyona yazılı ifade vermesi için çağrı yapar mısınız?” sorusunu yöneltti. Bu soruya sert tepki gösteren Ala, sert bir uslüpla, “Onu gözaltına alan biziz. Neden bırakıldığını Adalet Bakanlığına soracaksınız.”Diye yanıtladı.

 

 Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimini araştırmak amacıyla kurulan Meclis Araştırma Komisyonu, AK Parti Burdur Milletvekili Reşat Petek başkanlığında toplandı. 

AK Parti Manisa Milletvekili Selçuk Özdağ; gazeteci-yazar Mehmet Baransu, FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in ABD'ye gittiği 1999 yılında görevli ABD'nin Ankara büyükelçisi ile ABD'nin mevcut büyükelçisinin dinlenmesini talep etti. 

Komisyon,  toplantıda ilk olarak, darbe girişimi sırasında Birinci Ordu Komutanı olan Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Ümit Dündar'ı dinledi. Dündar, toplantıya sivil kıyafetle katıldı. 

Orgeneral Dündar, 15 Temmuz gecesi saat 18.15 sıralarında ordu karargahından konutuna geçtiğini, kendisini saat 21.40 civarında arayan İstanbul Emniyet Müdürü Mustafa Çalışkan'ın, Beylerbeyi ile Çengelköy çevresinde askerlerin karıştığı anormal olaylar olduğu bilgisini verdiğini anlatarak, konuyla ilgili bilgisi olmadığını, araştırıp kendisine dönüş yapacağını söylediğini kaydetti. 

Komutası altındaki bazı birlikleri arayarak neler olduğunu sorduğunu, bu sırada Vali Çalışkan'ın tekrar arayarak Boğaziçi Köprüsü'nde 2 askeri aracın bulunduğu, askerlerin silahlı olduğu bilgisini aktardığını ifade eden Dündar, Vali Çalışkan ile köprünün Anadolu yakası ayaklarında buluşmak üzere sözleştiklerini ve derhal oraya gittiğini söyledi. 

İstanbul'daki gelişmeleri üst makamlara rapor etmek maksadıyla sırasıyla Kara Kuvvetleri Komutanlığı Kurmay Başkanı, Kara Kuvvetleri Komutanı, Genelkurmay İkinci Başkanı ve Genelkurmay Başkanını aradığını, ancak hiçbirine ulaşamadığını dile getiren Dündar, bu aşamadan sonra durumun daha endişeli bir görünüm kazandığını vurguladı. 

Boğaziçi Köprüsündeki birliklere müdahale ederek, olayı önleyebileceği düşüncesiyle birliklerin bulunduğu yere doğru hareket ettiğini, ancak oradaki "asker kılıklı teröristlerin" havaya ateş açtığını görmesi üzerine geri döndüğünü belirten Dündar, "Ankara'da da bazı gelişmeler olduğunu duyunca olayın çapı yavaş yavaş zihnimizde canlandı. Olayın Türk Silahlı Kuvveleri içinde belli grup tarafından yapılan hareket olduğu kanaati bende oluştu." diye konuştu. 

Dündar, İstanbul'daki birliklerin komutanı Tümgeneral Yavuz Türkgenci'nden, kentteki birliklerin durumuna ilişkin rapor istediğini ve Türkgenci ile saat 22.50 civarında Boğaziçi Köprüsü'nün Anadolu yakasında buluştuklarını, İstanbul Valisi Vasip Şahin, İl Emniyet Müdürü Çalışkan, Tümgeneral Türkgenci ve kendisinin mini bir kriz masası kurarak, durum değerlendirmesi yaptıklarını söyledi. 

Çorlu ve Gelibolu'daki birliklerin komutanlarını aradığını, onlardan emir komuta zincirinde kaldıkları teyidini aldıktan sonra birliklerine sahip çıkmaları emrini verdiğini, darbecilerin yayınladığı sahte emirleri uygulamamalarını istediğini anlatan Dündar, Trakya'daki birliklere de Tümgeneral Türkgenci aracılığıyla emir verdiğini ifade etti. 

Dündar, eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral Necdet Özel ile 2 ya da 3 defa görüşme yaptığını, Özel'in hangi birliklerin ve hangi komutanların darbeye katıldığını sorduğunu, bu konularda değerlendirmelerde bulunduklarını anlattı. 

Vali Şahin ile yaptığı değerlendirme sonrasında televizyona çıkarak TSK'nın darbe karşısında olduğunu söylemeye karar verdiklerini, 2. Ordu, 3'. Ordu ve Ege Ordusu komutanlarını da arayarak televizyona açıklama yapmalarının doğru olacağını kendilerine ilettiğini belirten Dündar, kendisinin ve Ege Ordusu Komutanı Orgeneral Abdullah Recep'in Kara Kuvvetleri Komutanlığı içinde irtibatlı oldukları en kıdemli kişinin kendisi olduğu için bu kişilere neler yapacaklarını söylediğini aktardı. 

Orgeneral Dündar, saat 06.30 civarında Vali Şahin ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yanına gitmek için Atatürk Havalimanı'na geçtiklerini ve elindeki bilgileri Erdoğan'a arz ettiğini anlatarak, "Sayın Cumhurbaşkanımız ve Sayın Başbakanımızın direktifleri kapsamında diğer faaliyetleri icra ettik. Akıncı Hava Üssü'nün uçaklarca kullanılamaz hale gelmesi önem taşıyordu, bunu değerlendirdik, karar verdik. Saat 11.00 gibi de basına açıklamam var. Zaten olay yavaş yavaş şekillendi ve sıkıntı kalmadı." dedi. 

Ümit Dündar, "15 Temmuz gecesi Sayın Cumhurbaşkanı, Sayın Başbakan da dahil hiçbir bakanla da görüşmem olmadı. 'Bahçeli'ye beni sorun' diye bir beyanım olmadı. Sayın Cumhurbaşkanı ve Başbakan'ın direktiflerini havalimanından itibaren aldım." diye konuştu. 

TSK içinde Fetullahçı Terör Örgütü'ne mensup kişilerin olup olmadığı konusunda zaman zaman istihbarat bilgileri geldiği yönünde duyumlar olduğunu belirten Dündar, kimlerin bu oluşumun içerisinde olabileceği konusunda fikirleri oluştuğunu, ancak bu oluşumun hiçbir zaman için bir darbeye dönüşeceği konusunda kanaatin kendisinde hasıl olmadığını söyledi. 

Dündar, "Sadece TSK içindeki yapılanmayı ele alırsak, olumlu ve gerçekçi sonuca ulaşmak mümkün değil. Bu yapının tüm kurum ve kuruluşlarda gelmiş olduğu durumu dikkate alıp, toplumun parçası olan TSK'nın da bundan etkilenmiş olduğunu dikkate almak gerek." değerlendirmesinde bulundu. 

FETÖ'nün insan kaynağına dikkat edilmesi gerektiğini belirten Dündar, TSK'daki FETÖ'cülerin orduya katılmadan, ortaokul dönemlerinde bu yapıyla tanıştığını, TSK içinde bu yapıyla tanışmadıklarını vurguladı. 

TSK'nın personelini takip ve kontrol edeceği bir birimi, mekanizması bulunmadığını, personeli hakkında sıralı amirleri ve diğer istihbarat örgütlerinden gelen bilgileri kullandıklarını ifade eden Dündar, TSK olarak sadece mülakatları yapabildiklerini, mülakat komisyonlarının sayısını artırarak, komisyon başkanlıklarına korgeneral rütbesinde atama yaparak, adayların hangi komisyona gireceğine kurayla karar vererek birtakım önlemler aldıklarını anlattı. 

Orgeneral Dündar, "TSK'ya sızmanın oranının her geçen yıl arttığını değerlendirirsek, 2000'li yıllarda, 2010'lu yıllarda bu sızma daha fazla olmuş olacağı için o devrelerin teşebbüse katılmaları fazla olmuş olabilir. Yoksa belli bir devrenin bir araya gelip bunu yapacağı fikri doğru değil." dedi. 

Dündar, 15 Temmuz gecesi Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı, İstanbul'a, güvenliğini sağlayarak davet ettiği yönünde bir görüşme yapmadığını, Erdoğan tarafından sabaha karşı kendisine Genelkurmay Başkanlığına vekalet etme emri verildiğini söyledi. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın İstanbul'a gelme kararını nasıl verdiğini bilmediğini dile getiren Dündar, "Sayın Cumhurbaşkanımız gerçekten büyük risk alarak İstanbul'a indi." diye konuştu. 

"Yurtta Sulh Konseyi"nin kimlerden oluştuğunu bilmediğini vurgulayan Dündar, Yüksek Askeri Şura (YAŞ) çalışmalarının 7-8 ay öncesinden başladığını, o yıl terfi edecek kişiler hakkındaki değerlendirmelerin rapor halinde YAŞ üyelerine sunulduğunu ve üyelerin bu raporlar doğrultusunda karar verdiğini kaydetti. 

Dündar, "Genelkurmay Başkanlığında Yurtta Sulh Konseyi'nin kimlerden oluştuğu konusunda bilgi yok. Elde edilen bilgiler, belgeler sivil savcılara intikal ettiriliyor. Sivil savcıların sadece TSK'dan değil, emniyetten alınan ve diğer yerlerden gelen bilgilerle şemayı oluşturmaya çalıştığını değerlendiriyorum. Adalet sistemi yoğun çalışıyor. Genelkurmay Karargahında da yoğun çalıştıklarına gözlerimle şahit oldum." değerlendirmesinde bulundu. 

Darbe girişimi soruşturmasında tutuklanan eski Kara Kuvvetleri Lojistik Komutanı Yıldırım Güvenç ile 15 Temmuz akşamı telefonla görüştüğünü, Güvenç'in kendisini aradığını ve Ankara'daki durum hakkında kendisine özel bilgiler verdiğini dile getiren Dündar, şunları söyledi: 

"O anda Kara Kuvvetleri içinde en kıdemli bendim, Korgeneral Güvenç de Ankara'da benimle temasa geçen en kıdemli kişiydi. Kendisine olayı koordine etmesini, gelişmeleri bana rapor etmesini emrettim. 'Yıldırım Güvenç masumdur ya da suçludur' demiyorum, yaşadığım olayı anlatıyorum. Akıncı Kışlası'nın kontrol altına alınması önem taşıyordu. Ben de belki 16 Temmuz sabahı ya da öğleden sonra, oranın kontrol altına alınması gerektiğini düşünerek Ankara'da temasta olduğum Yıldırım Güvenç'e o yönde talimat verdim. Kendisi de Akıncı kışlasına giderek orayı kontrol altına aldı ve oradan çıktı." 

Bazı komutanların davetli olduğu İstanbul'daki düğüne, davetiye almadığı için gitmediğini anlatan Dündar, "Emir subayım FETÖ darbe girişiminin ardından firar etti. Sonradan öğrendiğime göre, benim yerimi öğrenme konusunda da 15 Temmuz akşamı gayret sarf etmiş. Ben saat 22.20'de evden ayrıldıktan sonra 4-5 kişilik bir ekip eve gelerek beni aramış." diye konuştu. 

Dündar, yaverini kendisinin seçmediğini, personel başkanlığının takdirine bırakarak, sicili düzgün birinin kendisine yaver olarak atandığını anlattı. 

Darbe girişiminden tutuklu Korgeneral Metin İyidil ile de 15 Temmuz gecesi telefonla görüştüğünü belirten Dündar, "Yıldırım Güvenç ve Metin İyidil ile görüşmemiz farklıydı. Güvenç Ankara'daki en kıdemliydi, benimle temasa devam etmesini istedim. Ancak Metin İyidil beni 2 kere aradı. Her ikisinde de olaylara müdahale ettiğini söyledi. Benim tarafımdan kendisine verilen bir emir yok." ifadelerini kullandı. 

Dündar, "İkinci Başkan olduktan sonra darbeye katılanların başka bir gruba dahil oldukları yönünde izlenimim yok ama tamamının cemaatçi olduğunu söylemek de mümkün değil. Buna hukuk karar verecektir. Biz sadece darbeye iştirak etmiştir, etmemiştir şeklinde kanaatimizi bildiriyoruz." sözlerini sarfetti. 

Yeni bir darbe riskinin kalmadığına inandığını dile getiren Dündar, darbeye girişenler ve bağlı oldukları FETÖ'ye yönelik çalışmaların gerek cumhuriyet savcılıkları gerekse TSK içinde çok titizlikle devam ettiğini ve bu çalışmaların olumlu sonuçlanacağına inandığını vurguladı. 

Dündar, TSK içinde yeni bir darbe yapacak, örgütleyecek, devam ettirecek ikinci bir örgüt olduğuna da inanmadığını söyledi. 

FETÖ'cülerin darbeyi gece saat 03.00 gibi planlandıklarını, girişimin erkene alınmasının hem planlamada hem de uygulamada hatalara neden olduğunu anlatan Dündar, "Darbe girişimini erkene almada Genelkurmay Başkanımızın 'Birliklerde olağanüstü haraketliliğe izin vermeme ve hava sahasını kapatma' emrinin etkili olduğunu düşünüyorum. Darbecileri 'Darbe ifşa oldu, dolayısıyla bir an önce harekete geçme' konusunda endişeye düşürdüğünü düşünüyorum." diye konuştu. 

Orgeneral Dündar, İstanbul'da darbe teşebbüsüne katılan birliklerde 80 tankın bulunduğunu, bunlardan 20'sinin birlik dışına çıktığını belirterek, darbe teşebbüsünü önleme çalışmaları kapsamında öncelikle içerideki tankların dışarıya çıkmasını engellemeyi, sonra da ihtiyaç halinde bu tankları darbecilere karşı kullanmayı planladıklarını kaydetti. 

Dündar, "Darbeye katılanların tamamı bu yöndeki eğitimi TSK'ya katılmadan almış kişiler. Ortaokul çağında yetişmiş, askeri liseye sokulmuş, devamlı cumartesi, pazarları 'abiler' tarafından takip edilmiş kişiler. Tayin olduklarında da mutlaka orada yeni bir 'abi' tarafından eğitime, doktrine devam ettiği sistem kurulmuş. Bu noktada 'TSK'nın eğitimi darbeyi teşvik ediyor' demek sağlıklı düşünce olmaz. Hiçbir TSK mensubunun aklının ucundan darbe kavramının 'd'si bile geçmiyor, bunu açık kalple ifade etmeliyim." diye konuştu. 

FETÖ'cülerin TSK'ya sızmanın ötesinde bir noktada bulunduklarını belirten Dündar, şöyle devam etti: 

"TSK'da paralel yapılanma noktasına geldikleri açık, bunu inkar etmek mümkün değil. Şahsi olarak herhangi bir kimsenin, komutanın veya herhangi bir dönemin buna göz yumduğunu kabul etmiyorum. Türkiye'nin bütün kurumlarındaki sızmaya baktığımızda bayağı önemli ölçüde rakam tutuyor, bunu da örgütün başarılı ve dikkatli çalışmasına bağlamakta yarar var. 2 veya 3 kişilik gruplar halinde çalışan bir teşkilat, bir kişi tespit etseniz bile en fazla 2 kişiye ulaşabiliyorsunuz. Bu konuyu TSK'daki zafiyetten öte diğer kurumlarla düşünüp, kurumun bu konuda titiz çalıştığını düşünmekte yarar var. 

Terörle mücadelede özellikle iç güvenlik harekat bölgesinde, terörle mücadelede görev yapan önemli sayıda generalin tutuklandığını görüyoruz. Nusaybin, Cizre gibi yerlerde verilen şehitlere, kazanılan başarılara baktığımızda bunların bu konuda fazla etkin olmaya fırsat bulamadıklarını değerlendiriyorum." 

TSK'daki mağduriyetlerin önüne geçmek için konuyu hassasiyetle takip ettiklerini, Genelkurmay Başkanlığı ve kuvvet komutanlıkları bünyesinde bu konuda kendilerine ulaşan mektupları inceleme kurulları oluşturduklarını söyleyen Dündar, "Erbaş ve erlerin buna bilinçli katılması gerçekten mümkün olmayan bir konu." dedi. 

Ümit Dündar, "Darbe teşebbüsüne kimlerin katıldığını gördüğümde en başta bunun Fetullahçı Silahlı Terör Örgütü tarafından yapıldığı kanaati bende hasıl oldu. Gerek güvenlik birimlerinden gelen duyumlar gerekse etrafta yapılan değerlendirmeleri dikkate aldığımızda darbeye iştirak eden kişilerle daha önceki bilgilerin örtüştüğünü gördük. Baştan itibaren 'Evet, bunu FETÖ yaptı diyebiliyoruz." ifadelerini kullandı. 

Dündar, Balyoz ve Ergenekon davaları kapsamında tutuklanan ya da TSK'dan ihraç edilen personelin yerini FETÖ'cülerin kolaylıkla doldurduğunu belirtti. 

Bir soru üzerine Dündar, elinde net bilgi olmadığı için, öldürülen darbeci subayların sayısı hakkında Komisyona yazılı bilgi vereceğini söyledi. 

 

ARTUKLU HABER AJANSI-ANKARA


Yükleniyor

Yükleniyor

Yükleniyor