Eski Mardin Belediye Başkanı Mehmet Beşir Ayanoğlu,Güneydoğu`da ve Özellikle Mardin`de yapılan HDP Belediyeciliğini değerlendiren bir açıklama yaptı.
Eski Mardin Belediye Başkanı Mehmet Beşir Ayanoğlu,Güneydoğu'da ve Özellikle Mardin'de yapılan HDP Belediyeciliğini değerlendiren bir açıklama yaptı.
İŞTE ESKİ MARDİN BELEDİYE BAŞKANI MEHMET BEŞİR AYANOĞLU'NUN DEĞERLENDİRME YAZISI:
''HDP'Lİ BELEDİYELER, MARDİN ÜZERİNDEN SİLİNDİR GİBİ GEÇTİ.
Belediye Başkanın görevi nedir diye soru sorulacak olursa?
Buna verilecek en makul cevap şehrin; sosyo-ekonomik, stratejik, alt yapı, üst yapı ve sürdürülebilir kalkınmışlık açısından gelişimini sağlayan ve beyin lokomotifi olarak tanımlanabilir.
5393 sayılı belediye yasasında bu husus daha teferruatlı açıklanmıştır. Ama benim kanaatim; şehrin ekmeğini büyüten, geliştiren, her açıdan yaşam standartının yükselmesini sağlayandır belediye başkanı.
2014 yılı yerel seçimler öncesi HDP'liler çok iddialı söylemlerle seçime hazırlanmakta ve mevcut yerel yönetimleri yıpratma adına delice propogandalara başvurmaktaydılar. Ve bu propogandalarında da kısmen başarılı oldular.
Bu yoğun propogandaların yapıldığı şehirlerden biri de Mardin idi. Mevcut yerel yöneticileri diskalifiye etmek için etmedikleri laf, iddia etmedikleri husus, atmadıkları iftira kalmadı.
Yerel ve sosyal medyada, açık propoganda alanlarında mevcut yerel idarecileri yerden yere vurdular, aleyhlerinde bel altı çalıştılar.
HDP'nin yalan propogandaya dayalı, bir kısım tabanı fiskos dedikodular ile insanları etkileme gücü gösterdiler. Malesef bu propogandalarına diğer partililerde kandı veya inandı.
Eh nede olsa propoganda da yalan paketlenerek sunuluyordu ve seçim kazanmak için yalanda mübahtı. Propogandalarının başarısını da belediyeleri kazanarak sağladılar. Ama seçildikten sonra "kazın ayağının böyle olmadığını" kısa süre sonra onlarda fark ettiler. Bu sefer propogandalarının ikinci aşaması olan deformasyona başladılar. Bu aşamadaki propogandaları ise "Enkaz Edebiyatı" idi. Buna göre bir önceki yönetim, o kadar başarısız ve o kadar har vurup harman savurmuş ki, borçtan başka bir şey kalmadığından bu nedenle hizmet yapamaz halde olduklarının propogandasına başladılar.
Aslında HDP'li başkanlar ve yöneticiler bu propogandaları ile bir taş ile iki kuş vuruyorlardı ve bunu bilinçli yapıyorlardı.
1. si eski yönetimi suçluyorlar/ötekileştirip halk nezdinde itibarsızlaştırıyorlardı,
2.side kendi tabanlarına seçim öncesi bol keseden vaat ettikleri kadro verme, ihale verme, arazi peşkeş sözlerini yerine getiremeyeceklerinin üstü örtülü bir şekilde deklare ediyorlardı. Yani tabanlarına şunu diyorlardı; "size verdiğimiz sözleri tutamayacağız bize gelmeyin." Fakat gelinen noktada HDP belediyelerin şehrin üstünden bir silindir gibi geçtiğini müşahade ediyoruz.
6-8 Ekim 2014 olaylarının baş aktörü bakıyoruz, HDP belediyeleri oldu. Ortamı yumuşatıp halkı sakinleştireceğine, olayları daha da tırmandıracak politikalar ve söylemlerde bulunduklarını gördük. Zaten bu olaylarla Mardin'in can damarı olan turizm sektörü de bu şekilde bitirdiler.
2009 yılında başlatılan;
"Tarihi Dönüşüm Projesi",
"SİT Alanı alt yapı, Üst yapı ve Cephe Sağlıklaştırma çalışmaları", "Kalenin sağlıklaştırılması, vatandaşlara açılması," "Etkin Tanıtım" ile "Mardin'in UNESCO adaylığı" çalışmaları sayesinde, 2013 yılında turist sayısı 1 Milyonu aşmış böylece bu hizmet hamleleri ile turizm sektörü canlandırılmıştı.
HDP belediyelerin yerden yere vurduğu eski belediye yönetimi, diğer kurumlar ve merkezi hükümet ile uyumlu çalışması sonucu; Mardin'i 2013 yılında 1 milyonu aşan turist sayısına ulaştırmıştı. Yerel, ulusal markalı oteller açılmış buna butik otellerde katılmıştı. Bu otel açılışları da istihdama çok büyük katkı sağlamıştı.
Mardin'in ikinci önemli sektörü inşaat sektörüydü. Belediyenin mihmandarlığında vatandaşın yatırım yapması ve konut ihtiyacın karşılanması için gerekli çalışmalar yapılmış ve yatırımcının önü açılmıştı. Fakat HDPliler bunu da propoganda konusu yapıp speküle ettiler. Binlerce dedikodu malzemesi ürettiler. 4 büyük mahallenin Kentsel Dönüşümü için kat edilen mesafe, malesef bu dedikodulara kurban edildi.
1950 yıllarında Mardinde başlayan gecekondulaşma problemine tam çözüm bulunmuş iken araya giren 2014 yerel seçimleri ve HDP'li siyaset malesef bu problemin çözümünü bir başka bahara bıraktı. Halbuki Yenişehir de oluşan konut stokunu bahse konu 4 mahallenin dönüşümü ile buraya taşınacak vatandaşların yeni konutlarına kavuşması ile çözüm olacaktı. Bu konuda TOKİ ile de 2012 yılında protokol imzalanmıştı. Fakat bu da es geçildi. Ve bu sektörde HDP belediyelerin yeteneksizliği, beceriksizliği ile büyük bir çıkmaza sokuldu.
Merkezi Hükümet ile gece gündüz kavga eden bir belediye kentsel dönüşümü nasıl başarsın ki?
Yerel yönetimlerin ne vatandaş ile nede diğer kurumlarla kavga etme lüksü yok. Çünkü vatandaş hizmet bekler. Hizmetin gerçekleşebilmesi içinde yerel yönetimler bütün kurumlarla, STÖ'lerle, merkezi idare, valilik, kaymakamlık ile uyumlu olması, kavga etmemesi gerekir. Herkesle Kavgaya tutuşan HDP' li belediyeler bunun faturasını öncelikli olarak şehre ve halka ödettirdiler. 6-8 Ekim olayları ve Hendek meselesi bunun en iyi örneğidir.
Turizim de bizimle Akran olan şehirler (aynı jenerasyona sahip şehirler- tarihi ve turizm şehirleri-) kalkınmada alıp başlarını ilerlerken Mardin bu kavga yüzünden geriledi. Bu bütün sektörlerin gerilemesine de sebep oldu.
Vatandaş şehirde yatırım yapamaz hale geldi, yatırımcı ve sermaye başka yerlere kaçar oldu, dışardan gelecek yatırımcıda buralara gelmez oldu, böylece işsizlik tavan yaptı.
Şu an Mardin bir göç dalgası ile karşı karşıya. Bahsettiğimiz sektörler tekrar canlandırılmazsa bu göç kaçınılmaz olur. Ve göç gerçekleşirse şehri diğer akran şehirlere göre bir on yıl daha geri götürecek.
Evet, HDP'li belediyelerin söylemleri, gerçek dışı beyanları ve propogandaları ile kendi tabanlarının gazını alırlar ama şehir ahalisinin de ahını alırlar.
Şu an Mardin'de yaşanan durum budur.
Geldiğimiz nokta itibari ile HDP'li belediyeler kayyum atanmasını her fırsatta eleştirmektedir.
Fakat "2014 Ekim olayları" ile 2015 te başlatılan "Hendek Siyasetinin" de arkasında durdukları da bir gerçektir.
Ekim olayları ile Hendek siyaseti en çok esnafı, fakiri ezdi. Ama HDP'li belediyelere göre meşru bir savunma durumu vardı ve herkes buna uymak zorundaydı. Bu sebeple arkasında durdular.
Cesaret edip önüne çıkamadılar. Çıksaydılar gerçeği görürlerdi.
HDP'li belediyeler bir başka çıkmazları da sanki sadece kendi tabanlarının belediyeleri imiş gibi hareket etmeleridir.
Her söylemlerinde Kürt halkının iradesinden bahsederek yola çıkıyorlar. Peki bölgede Kürt olmayıp veya Kürt olupta HDP'li olmayan Kürtlerin iradesi ne olacak? Bölgede yaşayan Türk, Arap, Süryani, Çeçen, Alevi, Ermeni, Yezidi, Kürt olupta HDP'li olmayanların ve diğer insanların iradelerini niye görmüyorlar? Bu etnik temelli siyaset Türkiye'ye hiç bir zaman hayır getirmedi, ısrarla bu inat ve söylem niye?
Halbuki belediye başkanları seçildikten sonra parti rozetini çıkarır ve herkesin başkanı olduğunu ortaya koyar. Zaten 5393 sayılı belediye kanununda da belediye başkanlarının kendi parti yönetimlerine (başkanlıkları devam ettiği müddetçe) giremeyeceklerini açıkça düzenlemiştir. Ayrıca belediye meclislerinde siyasi konuların tartışılamayacağını düzenlemiştir. Bu düzenlemeden temel amaç; Başkanların siyaset üstü bir anlayış ile herkese eşit mesafede olmayı ve kucaklamayı ön gördüğü içindir. Ama gelin görün ki HDP'li başkanlar bir belediye başkanından daha çok HDP'nin bir gençlik kolları başkanı gibi ucube söylemlerle halkın karşısına çıkmaktadırlar.
TABELA DEĞİŞİKLİĞİ İLE BELEDİYECİLİK OLMAZ,
Mardinde en dikkat çekici husus gerek Büyükşehir Belediyesi gerekse Artuklu Belediyesi eski Mardin Belediyesinin yapmış olduğu hizmetler üzerindeki tabelaları kaldırarak kendi belediye tabelaları koyarak bunu hizmet yapma algısını oluşturmaya çalışmalarıdır ki; bu vatandaşa da kamuoyuna da ve geçmiş dönem idarelerine de haksızlık ve saygısızlıktır. Bunu kamuoyu sesiz takip etmektedir.
Evet HDP'li belediyeler 3. Yıllarını bitirip 4. Yıllarına giriyorlar. Artık deniz bitti. Laf salatasına kimse inanacak değil. 2014 yerel seçim öncesi başlattıkları yalan propoganda ve söylemleri gelip kapılarına dayandı.
Oluşturacakları kooperatifler ile halkı örgütleyeceklerini, komünal yaşamı gerçekleştireceklerini, çağdaş şehirleşmeyi oluşturacaklarını, alt yapıyı tamamen halledeceklerini, her yıl referandum yapıp halk kendilerini desteklememesi durumunda istifa edeceklerini deklare etmişlerdi. Ama kendi ürettiklerin yalan denizinde kendilerinin boğulduklarını görüyoruz. Ve malesef bu politikalarının faturası halka çıkıyor.
"Tarihi Dönüşüm Projesi" kapsamında SİT Alanı betonarme temizliği,
"SİT Alanı kalan Sokak Sağlıklaştırma çalışmaları", "Kalenin sağlıklaştırılması, vatandaşlara açılması", "Etkin Tanıtım" ve en önemlisi de "Mardin'in UNESCO adaylığı" gibi çalışmaları büyük yara aldı. Mardin bu sebeple de kayıp etti, geriledi.
2014 öncesi HDP ile bizi tehdit edip vatandaşı da buna ikna etmeye çalışanları da görelim.
HDP daha iyi iş yapar diyen güruh; İşleriniz güçleriniz yerinde mi? Refahınız daha çok arttı mı? Moraliniz yerinde mi? Daha çok mu hizmet gördünüz? Mardinde iki HDP Belediyesi sorunlarınıza çözüm buldu mu?
Hadi sizde günah çıkarında rahatlayın.''
ARTUKLU HABER AJANSI-MARDİN
HABER:MEMET GÖKBALIK