Yeni boşanmış ve annesiyle yaşamaya başlamış, -istemeyerek- tur rehberliği yapan, komik, akıllı bir kadın: Berna. Sakinleştirici haplarını içip, ABD’den gelen orta yaşlı bir çiftle İstanbul turu yaparken, kendisini Kapalıçarşı’da işlenen bir cinayetin tam ortasında buluyor. Resmi belgeleri çevirmek için her gün Cinayet Büroya gelmesi isteniyor. Kendisini öyle kaptırıyor ki bu işe, sonunda cinayeti çözen de Berna oluyor.
Esen Kitap etiketiyle yayımlanan Kapalıçarşı Cinayeti, akıcı, mizahi dili ve başarılı kurgusu ile pek çok edebiyat eleştirmeninden tam not aldı! Esra Türkekul, polisiye romanlara yeni bir soluk getirecek. Kadın bir yazarın kaleminden, hem bir cinayet vakasını çözme heyecanını yaşayacak, hem de kadınlık halleriyle yüzleşeceksiniz…
Arka kapaktan:
Kaygı krizlerini sakinleştirici haplarla aşmaya çalışan; şişman, kompleksli ve depresif turist rehberi Berna… Kapalıçarşı’da tuhaf bir konumda bulunan bir ceset… Baş şüpheli konumunda zihinsel engelli bir mazlum… Görünürde cinayetin işlenmesi için bir neden yoktur. Dedektif olmak için hiçbir vasfı ve en ufak bir hevesi olmayan nevrotik kahramanımız, kendi iradesi dışında cinayet soruşturmasına katılır. Ayrıca sırf mazlum olduğu için bu zanlının masum olmasını istemektedir. Ketum ve soğuk Başkomiser Fatih’in ardından sürüklenerek, insanın sinirini bozacak kadar beceriksizce şüphelileri değerlendirir.
İyice çıkmaza giren soruşturmada belki de en işe yarar niteliği vicdanının sızısıdır. Toplum dışına itilmiş yoksul insanlara kalbinin en derin yerinden duyduğu sevgi ona yardımcı olur. Burnunun ucundakini göremeyen Berna, an gelecek kimsenin göremediğini görecektir.
“Esra Türkekul, Kapalıçarşı Cinayeti’nde çok hakiki bir kahraman yaratmış. Üstelik kadın yazarların da, kadın esrar çözücülerin de ağırlığını koymaya başladığı polisiyemizde görülmedik cinsten bir karakter. ‘Hafiye’ olarak da kadın karakter olarak da… Kilolarını kontrol edemeyen Berna, şirinlik muskası türünden bir genç hanım olmaktan da alabildiğince uzak. Ancak kaygılarıyla, zaaflarıyla, özellikle de konuşurken ve düşünürken kullandığı dille insanı öyle etkiliyor ki, ben kitabı bitirir bitirmez, devamı geliyor mu diye merak ettim. Geliyormuş. Türkekul’un ikinci kitabı da bir an önce bitirip matbaaya yollamasını dileriz. Telifte ve tercümede, doğru-dürüst bir Türkçe olsa da olur olmasa da tavrının çoğunlukla benimsendiği bir janradaki diğer avantajı da, akıcı bir Türkçeye sahip olması.
Kapalıçarşı Cinayeti, özellikle bir ilk kitap için çok başarılı.”
SEVİN OKYAY
“Bütün zamanların en mükemmel polisiye roman incelemesi olan Hoş Cinayetin yazarı Ernest Mandel, kadınların en başarılı olduğu edebi türün polisiye roman olduğunu söyler. Esra Türkekul`unKapalıçarşı Cinayeti bu savı kanıtlayan bir örnek...Yazarımızın dedektifi de bir kadın. Ondört yıl süren bir evlilikten sonra boşanmış; üstelik bir de babası ölünce kendini yeme içmeye vermiş ve 80 kiloyu geçmiş, ancak ilaçlarla dengesini sürdürebilen, çok sık çişi gelen, ‘karanın da karası’ bir kadın. Ama mizah duygusunu yine de yitirmemiş; hem kendisiyle hem çevresindekilerle tatlı tatlı dalgasını geçebiliyor.
Berna üstelik işsiz, ‘yağmazsa damlar’ diye ya çevirmenlik ya da turist rehberliği yapıyor. Yine bir gün rehberlik yaparken müşterisi, Kapalıçarşı`da ölü bulununca serüven başlıyor.
Esra Türkekul`un romanı; üzerine Dante sosu dökülmüş Floransa-Venedik-İstanbul turistik rehberi olan Dan Brown`ın Cehennem’inden sonra, bana çok sıcak bir havada rahmetli anacığımın yaptığına benzer soğuk bir ev limonatası içmişim etkisi yaptı.
Polisiye roman hem kaçış zevki hem de daha önemlisi keyif vermelidir. Kapalıçarşı Cinayeti’nden büyük keyif alacaksınız...
EROL ÜYEPAZARCI
“Bir dedektiflik araştırması çevresinde, birinci tekil şahıs anlatıcı yöntemiyle yazılan Kapalıçarşı Cinayeti, kurgusuyla romanın sonuna dek cinayetin çözülmesini erteliyor ve her bölümünde okuyucunun yeni bir tahmin yapmasına imkân sağlıyor. Esra Türkekul’un romanı, Türkçe cinayet romanı literatürüne önemli bir katkı sağlayacak...”
TÜRKERARMANER
Esra Türkekul
Esra Türkekul, 1968’de İstanbul’da doğdu. Boğaziçi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği bölümünü bitirdi ve o zamandan beri, mühendis olmak kimliğinin önemli bir parçası. On iki sene bankacılık ve finans dünyasında para odaklı çalıştıktan sonra “yeter” diyerek kendi kafasına göre takılmaya başladı. Sivil toplum kuruluşlarında çalıştı. Profesyonel turist rehberliği yaptı. İlkokuldan beri, ruhuna büyülü bir dünya ve aklına çözülecek bir bilmece sunan polisiye kitaplara hayranlık duydu. Kapalıçarşı Cinayeti ilk kitabıdır.